EMEP Genel Başkanı Aslan: İşçilerin, kazanımlarını garantiye alacak politik programlara ihtiyacı var
Emek Partisi’nin Tuzla’da gerçekleştirdiği işçi buluşmasında konuşan EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, işçilerin kazanımlarını garantiye alacak politik programlara da ihtiyacı olduğunu söyledi.
Fotoğraf: Evrensel
Eren YÜCEBOY
İstanbul
Emek Partisi Tuzla İlçe Örgütü’nün çağrısıyla gerçekleşen işçi buluşmasında farklı iş kollarından işçiler, yaşadıkları sorunları, iş yerlerinde örgütlenmelerinin önündeki engelleri konuştu. Buluşmaya EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan’ın da katıldı.
İşçi sınıfının mevcut güncel sorunları ve bu sorunlarla nasıl mücadele edilebileceğine dair tartışma sürdürülen buluşmada; işçilerin birliğinin önündeki en temel üç engel olarak işçilerin birbirlerine duyduğu güvensizliğin, patron baskılarının ve sendikal bürokrasinin altı çizildi. Bununla birlikte farklı sektörlerden işçiler birbirleriyle somut mücadele deneyimlerini paylaşarak söz konusu sorunlarla ne şekilde başa çıkılabileceğine dair aktarımda bulundu.
“GÜVENSİZLİĞİ BİRLİKTE AŞTIK”
Grevlerinin ellinci gününü geride bırakan MKB Rondo fabrikasından bir işçi, güvensizliğin kendi fabrikalarında da olduğunu ancak bu sorunu aşabildiklerini aktardı: “Düşük ücret, mobbing, kötü yemekler gibi her fabrikada ortak olan sorunlar bizim fabrikamızda da vardı. Biz de bunlardan çok şikayet ettik. Ama baktık ki sadece şikayet etmek yetmiyor, sendikaya örgütlenerek o şekilde mücadele etme kararı aldık. Kolay olmadı. Her fabrikada olduğu gibi bizim fabrikada da işçilerin birbirine güveni zayıftı. Ama bıkmadan, tekrar tekrar görüşmeler yaparak; görüşmelerimizi fabrikadaki ayak üstü sohbetlerin dışına çıkarıp dışarıda toplantılar organize ederek bu sorunu aştık. Çünkü şunu biliyorduk: Bulunduğumuz yeri cennete çeviremezsek kaçtığımız her yer cehennem olacak.”
“GREV BİR OKUL VE BİZ ÖĞRENMEYE DEVAM EDİYORUZ”
MKB Rondo fabrikasından bir başka işçi de söz alarak sadece güvensizlikle değil, patron tehditleriyle de mücadele ettiklerini belirtti: “Biz bu işe ilk başlayacağımız zaman patronlar bizi çok tehdit ettiler. İşsiz kalırsınız, aç kalırsınız dediler. Başaramazsınız dediler. Bizim birbirimize olan inancımızı kırmaya çalıştılar ama biz yılmadık. Birbirimize güvenmeyi öğrendik. Asla tahmin etmeyeceğimiz, parçası olmayacağını düşündüğümüz kişilerle birlikte mücadele ediyoruz şimdi. Grev bir okul ve biz de ondan öğrenmeye devam ediyoruz.”
“BİRLİK OLDUK YEMEKLERİMİZ DÜZELDİ”
Tersanede montaj ustası olarak çalışan bir işçi ise geçtiğimiz yıl yaşadığı bir mücadele deneyimini paylaştı: “Bizim tersanede yemekler kötü çıkıyordu. Yenmeyecek haldeydi. Altmış işçinin çalıştığı bu firmada bir gün kırk beş işçi birden bu durumu protesto ettik, küçük çaplı bir eylem gerçekleştirdik. Ertesi gün yemeklerimiz düzeldi. Demek ki birlik olmaktan, birbirimize güvenmekten başka şansımız yok.”
Metal fabrikasından bir işçi de söz alarak geçtiğimiz yaz aylarında fabrikasında yaşadığı bir deneyimi aktardı: “Klimalar çalışmıyordu. Katlanılmaz bir sıcak oluyordu. O halde çalışmamız neredeyse imkansızdı. Bunun için fabrika yönetimi ile konuşmayı denedik ama fayda etmedi. Ne zaman ki yarım saat iş bıraktık, o zaman klimaları yenilediler.”
Bir başka metal fabrikasından bir işçi ise fabrikasının kapanma ihtimalinden, birçok işçinin işsiz kalma ihtimalinden bahsederek Birleşik Metal Sendikasının tutumunu eleştirdi: “Sendika bize açıkça bir şey yapamayacağını söylüyor. Arkamızda durmuyor. Maalesef bugünkü durum bu. Sendikaların geldiği hal ortada. Biz sendikalara evimiz diyoruz ama şunu görmemiz lazım ki bizim olan o evlere hırsızlar dadandı. Bizim bu hırsızları da söküp atmamız lazım buralardan. Onlarla da mücadele etmemiz lazım.”
“AKP’NİN EN TEMEL PROGRAMI, İŞ GÜCÜNÜ UCUZ HALE GETİRMEK”
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan ise işçilerin bugün yaşamış oldukları sorunların tamamının dünyada egemen olan sömürü sisteminden ve onun Türkiye’deki mevcut iktidarından kaynaklı olduğunu belirtti: “Bütün dünyada kapitalist iktidarlar mevcut. Bizim ülkemiz de ilk kurulduğundan bu yana bu şekilde yönetiliyor. Son 22 yıldır iktidarda olan AKP de patron programlarını uygulamaya devam ediyor. Bugün AKP’nin en temel programı, iş gücünü olabildiğince ucuz hale getirmek. Neden? Çünkü patronlar çok örgütlü. Kendi örgütleri var. Yazıyorlar bir program ve temsilcisi olan iktidardan talep ediyorlar. İktidar da onun taleplerine yanıt veriyor.”
“GÜVENSİZLİĞİ DE ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZLE AŞACAĞIZ”
Aslan, konuşmasının devamındaysa bu durumun değiştirilemez olmadığını, işçilerin mücadelesinin bu durumu tersine çevirebileceğini ifade etti: “Elbette ki bu durumun tersine dönmesi işçilerin mücadelesi ile mümkün. Ancak bu mücadelenin hazır bir reçetesi söz konusu değil ve mutlaka önünde çeşitli engeller olacak. Örneğin, güvensizlik. Mutlaka olacaktır. Ama işçinin güvensizliği de onun örgütsüzlüğünden kaynaklanmaktadır. Örgütlendikçe, birbirimizle daha çok şey paylaştıkça bu sorunları aşacağız. İşte o zaman taleplerimizi karşılayabilir hale geleceğiz. Ya da sendikal bürokrasiyi ele alırsak; sendikaları denetleyebilen, onu zorlayabilen bir taban birliğini sağladığımız sürece buraları değiştirebileceğiz.”
Bugünün işçi mücadelelerinde daha ziyade ekonomik taleplerin ön planda olduğunu ancak işçilerin nihai haklar kazanabilmesi için politik bir mücadele de göstermesi gerektiğini belirten Aslan, “Düşük ücretlere karşı mücadele ederiz, kazanırız. Ama sermaye programı orada, olduğu yerde durdukça daima bugün verdiğini yarın geri almak isteyecektir. Dolayısıyla, işçilerin sadece bugünkü ekonomik taleplerini kazanmak için değil, o kazanımların garantisi olabilecek politik bir programa ihtiyacı var. Bu yüzden de sahip olduğu en temel araçla, kendi sınıfının partisiyle birlikte hareket ederek kendi iktidarını inşa edebilmeli.” dedi.