18 Ekim 2024 13:16

DEM Parti Eş Başkanları: "Türkiye’nin bir sürece ihtiyacı var; ama umut satmayacağız"

DEM Parti Eş Başkanları dün akşam bir grup gazeteciyle sohbetlerinde gündemdeki "yeni çözüm süreci" tartışmalarını değerlendirdi. CHP’nin bu süreçteki önemine dikkat çekerek “CHP’siz olmaz” dediler.

Fotoğraf: DEM Parti

Paylaş

İstanbul’da perşembe akşamı bir grup gazeteciyle bir araya gelen DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclisin açıldığı gün DEM Parti sıralarına giderek burada bulunanlarla tokalaşması üzerine gündeme gelen ‘yeni süreç’ tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gazetecilerle akşam yemeğinde bir araya gelen Eş Başkanlar, tutuklu HDP eski eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile cezaevinde yaptıkları görüşmelere ilişkin de aktarımda bulundular.

Eş Başkanlar, Cumhur İttifakı aktörlerinin son dönemdeki çıkışlarına şüpheyle ve temkinli bir dille yaklaşırken, eğer gelişmeler bir sürece evrilirse üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını da vurguladılar. DEM Parti Başkanlarının sözlerinde dikkat çeken bir yön de olası bir müzakerede CHP’nin rolüne atfettikleri özel önemdi. Sorunun çözümüne dair olası bir süreçte en önemli rolün CHP’ye düşeceğini vurgulayan Hatimoğulları ve Bakırhan, CHP yönetiminin son dönemdeki tartışmalarda aldıkları tutumu da olumlu bulduklarını söylediler. Tuncer Bakırhan, CHP’nin “Türkiye'nin birinci partisi durumunda” olduğunu hatırlatarak, Genel Başkan Özgür Özel’in ‘kan ve gözyaşının durması’ yönündeki açıklamalarının çok kıymetli olduğunu ve Özel’e teşekkür ettiğini söyledi.

Üç saati aşkın süren toplantıda konuşulanlardan öne çıkan bazı noktalar şöyle:

"RESMİ GAYRİRESMİ HİÇBİR TEMAS YOK"

Bahçeli’nin tokalaşma seremonisi öncesi, iktidar ya da devlet unsurlarının Kürt siyasetinin aktörleriyle bir temas kurduğuna dair basında yer alan bazı haberlerin sorulması üzerine Tuncer Bakırhan şunları söyledi: “Basında yazılan kimi şeyleri biz de hayretle okuyoruz. Bizim adımıza konuşuluyor, yorumlar yapılıyor; ama emin olun öyle bir temas olmadı. Mecliste bütün partilerle dönem dönem bir araya geliyoruz. Kimi meseleleri de konuşuyoruz ama ne yerel seçim öncesi ne de bu son süreçte böyle bir görüşme olmadı. Şimdiki yeni bir süreç mi, hatta henüz bir süreç mi, değil mi onu da bilmiyoruz. Resmi olarak bu işi başlatanlarla bir temasımız, görüşmemiz olmadı. Gayriresmi yollarla da bir görüşme ya da temas olmadı. Bu bir anda, tokalaşmayla başlayan bir süreç.”

DEM Parti yönetiminin gayet açık şekilde ifade ettiklerinden, Erdoğan-Bahçeli’nin son günlerdeki girişimleri öncesi, parlamentoda ya da DEM Partinin kurumsal varlığı şahsında herhangi bir girişim olmadığı anlaşılıyor. Hatta yaşananların DEM Partilileri de şaşırttığı görülüyor. Bu konuda Tuncer Bakırhan’ın, Bahçeli ile Meclis’teki tokalaşma anlarına ilişkin gülümseyerek anlattıkları da tabloyu gösterir nitelikte. O gün yanında bulunan DEM Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, MHP liderinin kendilerine doğru yönelmesinin ardından Bakırhan’a doğru eğilerek, “Bahçeli mimikleriyle bir iki kez selam verir gibi yaptı” diyor. Ama bunu öylesine ihtimal dışı görüyorlar ki Tuncer Bakırhan, Gülistan Koçyiğit’in bu gözleminin bir ‘yanlış anlama’dan kaynaklandığını düşünüyor: “Yapma Gülistan, niye sana selam versin, dedim” diyor gülerek.

"BİR SÜRECE İHTİYAÇ VAR, GEÇ BİLE KALINDI"

Bakırhan, tüm bu belirsizliklere rağmen bir sürece fazlasıyla ihtiyaç olduğunu, hatta bunun için bir hayli geç bile kalındığını söylüyor. Bir süredir ülkenin farklı noktalarında yaptıkları “Ekmek ve Adalet Buluşmaları”ndaki gözlemlerini aktararak, toplumun büyük çoğunluğunun özellikle ekonomik sıkıntılar içinde olduğunu, büyük bir rahatsızlık ve değişim talebinin dikkat çektiğini aktarıyor. Bu tabloyu iktidarın da gördüğünü ve bir süredir dolaşıma sokulan “yumuşama” söylemlerinin de bununla doğrudan bağlantılı olduğunu düşünüyor.

Tekrar Bahçeli’nin ‘tokalaşmasıyla’ başlayan demeçler zincirine dönüyoruz. Bu yaşananlar yeni bir sürece evrilir mi? “Emin olun biz de bu konuda bir şey bilmiyoruz” diyor Bakırhan:

“Umarım bir sürece dönüşür. Ama şu anda ‘süreç’ diyebilmemiz için bazı iyi niyet adımlarının atılması gerekiyor. Sadece söz ile yeni süreç olmaz. Parmak sallayarak yeni süreç başlamaz. Daha geçen gün 270’e yakın parti yöneticimiz gözaltına alındı. İl, ilçe eş başkanlarımız tutuklanıyor. Hâlâ cezaevlerinden hasta tutsakların cenazeleri çıkıyor. Başka pek çok şey sıralayabilirim. Biz de ne olduğunu izlemeye, anlamaya, analiz etmeye çalışıyoruz. Kendi kurullarımızda tartışıyoruz.”

Bu noktada geçmişteki ‘çözüm süreci’nin hayal kırıklıkları ve yanlışları da gündeme geliyor: “Adına ‘çözüm süreci’ denilen süreç gibi olmaması gerekiyor. Toplumdan kaçırılmamalı. Şeffaf, kamuoyunun gözü önünde olmalı.”

"UMUT SATMAYACAĞIZ"

Bakırhan, o dönem sürecin içinde ve dışında yer alan aktörlerin pozisyonunun farklı olduğunu hatırlatıyor: “Şu anda ‘Türkiye barışını sağlamalıyız’ diyen MHP sürecin tam karşısındaydı. Şimdi Türkiye'nin birinci partisi olan parti de çözümün karşısındaydı. Şimdi bir süreç olursa zemin buna çok daha uygun. CHP ‘Eğer annelerin gözyaşı duracaksa biz karşı çıkmayız’ diyor. DEVA, Gelecek, Saadet’in açıklamalarını dinledik. AKP’nin kurucu öncülerinin peş peşe açıklamaları geliyor. Ama henüz toplumun ne düşündüğünü bilmiyoruz. Oradan da bir basınç olabilirse bu süreç bir yere evriltilebilir. Bahçeli'nin söylemesi önemli, katılıyorum. Ama sadece söylemi aşacak bir noktaya gelmesi gerekiyor. Sadece el uzatmak ya da iyi niyet dilekleriyle bu süreç yürümez. En baştan reddetmek doğru değil. Aldatmaca, kandırmaca da olabilir. Bu sıkışık durumdan çıkmak, biraz nefes almak için gündem değiştirmek de olabilir. Ama bunları söylemek için elimizde yeterince done yok. DEM Parti izleyen bir durumda değil, anlamaya çalışıyoruz. Gayet de özgüvenliyiz. Her birimiz 30-35 yıldır bu mücadelenin içerisindeyiz. Türkiye toplumu nefes alacaksa, demokrasi gelecekse biz buradayız. Şu çok önemli: Umut satmayacağız. Daha baştan ‘Bu bir süreçtir, cezaevleri boşalacak, demokrasi gelecek, demokratik bir anayasa yapılacak, ekonomide adalet sağlanacak, İstanbul Sözleşmesi kabul edilecek’ demiyoruz. Biz bunları görünce söyleriz. Kürt sorunuyla başlamaz da ekokırımdan kaynaklı bir mesele gelir önce, biz oradayız. Emeklilerle ilgili bir şey gelir, oradayız. Demokrasiyle ilgili gelir, oradayız. Kendimize güveniyoruz, tabanımız da bize güveniyor. Barış çok ciddi, onurlu bir iştir. Biz ne kimsenin onurunun kırılmasını isteriz ne de kendimizin vermiş olduğu mücadelenin, bedellerin onurunu kıracak bir davranışta bulunuruz.”

Bakırhan “Biz sadece bizi aşan durumlarda olamayız” diyor ve PKK için ‘silah bırakma’ çağrısı yapamayacaklarını, bunu örgütün liderinin yapabileceğini ama onun da tecrit altında olduğunu söyleyerek, bu konunun çözülmesi isteniyorsa Öcalan’ın devreye girmesi gerektiğini tekrarlıyor.

"ÖCALAN’LA GÖRÜŞME VAR MI, BİLMİYORUZ"

Tülay Hatimoğulları, Abdullah Öcalan'la görüşme yapıldığına dair iddialara ilişkin olarak şunları söylüyor: “Görüşmeler oluyor mu, olmuyor mu İmralı'yla? İmralı'dan haber alınamadığı için bilemiyoruz. Emin olun bizim haberimiz yok. 43 aydır ciddi bir tecrit var. Bahçeli, ‘Öcalan örgütüne çağrı yapsın’ dedi. Tuncer Başkan'ın grup toplantısında söylediğin tekrar söyleyeyim: Madem çağrı bekliyorsunuz, tecridi kaldırın, diyalog kurun.”

DEMİRTAŞ "İLK ADIM OLARAK TECRİT KALKMALI" DEDİ

Hatimoğulları, akşam saatlerinde gazetecilerle buluştukları perşembe gününün sabahında Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı’yı, bir gün önce de Figen Yüksekdağ'ı cezaevinde ziyaret etmeleriyle ilgili soruyu yanıtlıyor: “Üç arkadaşımızla ortaklaştığımız nokta şu: DEM Partinin durduğu zemin net. Bu zeminden ilerleyeceğiz: DEM Parti barıştan yanadır. Kürt sorunu Türkiye'nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Bu sorunun çözülmesi Türkiye'nin demokratik ortamını daha fazla büyütecek.”

Burada toplumun en çok merak ettiği konulardan biri şu: Özellikle Erdoğan’ın konuşmalarının satır aralarında “Demirtaş’ın sürecin dışında bırakılması” yönünde imalar olduğuna dair yorumlar yapıldı. Yine Erdoğan zaman zaman İmralı-Edirne ikilikleri öne sürdü. Demirtaş tüm bunlara ne söylüyordu? Tülay Hatimoğulları, Selahattin Demirtaş’ın da diğer tutuklu siyasetçilerin de ‘şahsi bir mesele’ gütmediklerini söylüyor: “Demirtaş, ‘Kimse böyle bir ikilem yaratmaya kalkmasın’ dedi. ‘Benim de barış sürecinin başlayabilmesi için önkoşulum ya da ilk vereceğim refleks tecridin kaldırılmasıdır’ dedi.”

CHP OLMADAN OLMAZ

DEM Partinin atacağı ilk adımlardan birinin bir siyasi partiler turu yapmak olacağını söylüyor Tuncer Bakırhan... Peki bu partiler içinde MHP var mı? Henüz hangi partilere gideceği net karar altına alınmamış, buna DEM Partinin yönetici kurullarının karar vereceğini söylüyorlar ama asıl önemsedikleri CHP. Bakırhan şöyle diyor: “CHP’nin şu anda durduğu yer kıymetli, önemli. Özgür Özel'in açıklamalarını en azından bu süreç zarfında yaptığı şeyleri çok kıymetli, çok değerli görüyorum. Sizin aracılığınızla Özgür Bey'e teşekkür etmek istiyorum. Şu anda iyi bir noktada, en azından karşısında durmayacağını okuyoruz. İlerleyen süreçlerde de fikir alışverişimiz, görüşmelerimiz yoğun bir şekilde devam edecek. Ama CHP olmadan bu iş olmaz.”

"HEM BÖLGESEL HEM İÇ GELİŞMELER"

Cumhur İttifakını bu yeni söylemlere bölgesel sıkışmışlığın sürüklediğine dair çok kişi tarafından paylaşılan yorumlar var. Eş Başkanlara bu da soruluyor. Tülay Hatimoğulları doğrudan, “Biz doğrudan İsrail'in Türkiye'yi vurma olasılığı olmadığını düşünüyoruz” diyor.

Bakırhan da “İç-dış gelişmeler bizi bir yere zorluyor. Türkiye'nin en önemli, en temel sorunundan bahsediyoruz: Kürt sorunu... Bu ülkenin 3 trilyon dolarını yutmuş bir sorundan bahsediyoruz. Bence Türkiye'nin içerisinde bulunduğu darboğazı, içeride ve dışarıda yaşananları, Ortadoğu'daki ateşin ne zaman, nerede, hangi ülkeye sıçrayacağını, hangi ülkeyi nasıl etkileyeceğini kaygıyla izlediğimiz bu süreçte en önemli meselemiz konusunda bir iktidar ortağının bir şeyler söylemesi çok garip değil.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Dünya Doğayı Koruma Vakfı: Yaban hayatı popülasyonu son 50 yılda yüzde 73 düştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa