Kitlesel bir mücadele hattı ihtiyaç
Eskişehir’de Türk-İş’in 20 Ekim’de yapacağı “Zordayız, geçinemiyoruz” mitinginin gerekli olduğunu düşünen işçilerin yanı sıra mitingi ‘şov’dan ibaret olduğunu düşünen işçiler de var.
Fotoğraf: Evrensel
Yiğit DOĞAN
Eskişehir
Uzun yıllardır kitlesel bir miting yapmayan Türk-İş, “Zordayız, geçinemiyoruz” diyerek yarın Ankara Tandoğan’da miting yapacak. Türk-İş’in örgütlü olduğu iş yerlerinde de işçilerin bu haftaki gündemi doğal olarak Ankara mitingi oldu. Mitingin gerekli olduğunu düşünen işçilerin yanı sıra mitingi ‘şov’dan ibaret gören işçiler de var.
Görüştüğümüz bir TÜRASAŞ işçisi, “Bu miting kararını biz aldırdık, mitinge güçlü bir biçimde katılmalıyız” derken, mesai arkadaşı şöyle itiraz ediyor: “Mitinge gitmeye gerek yok. Miting o akşam haberlerde yer alır, o kadar. Hükümete bir yaptırımı olmaz. Seçimlerde oy tercihlerimizi değiştirmemiz lazım” diyor. Sendikacıların bu zamana kadar hiçbir şey yapmadıklarını söyleyen bir işçi de “Sendika işçilerin gözünde artık tamamen bitiyor. Gaz alan bir eylem yapıyor, tartışmaları kapatıyor. Bu mitingin de öyle olacağını düşünüyorum. O nedenle katılıp katılmamak hep kafamda soru işareti” diyor. TÜRASAŞ işçileri içerisinde farklı tartışmalar elbette var. Ancak tartışmalar bu üç ana eğilim üzerinde toparlanıyor diyebiliriz.
Kamuya ait bir başka iş yeri olan Hava İkmal’de de işçiler arasında benzer tartışmalar sürüyor. İşçiler farklı olarak Harb-İş Eskişehir Şubesinin diğer sendikalara göre daha fazla ses çıkarttığını düşünüyor ama bunu da yetersiz görüyor. “Bizimkisi yine yapıyor, hiç kılını kıpırdatmayan da var” ifadeleri Hava İkmal işçileri içerisinde sıklıkla duyuluyor. AKP’nin asla işçiye insanca yaşayacağı bir ücreti vermeyeceğini söyleyen bazı işçiler olsa da “Erdoğan dış politikayla ilgileniyor şimdi, bizim sorunlarımızla ilgilenemiyor ya da bir şekilde haberdar olamıyor” diyen işçiler de var.
Eskişehir’de Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalarda da hazırlıklar var. Bu fabrikalarda çalışan işçilerin ana gündemi ise ‘küçülme’ ve ‘işsizlik’ kaygısı denebilir. Beko’da çalışan bir işçi, “Fabrikada sözleşmeli hiçbir işçi kalmadı, vardiya yönetmeni uygulamasını bitirdiler. Yönetmenler tekrar mavi yaka pozisyonuna geçtiler. Ford Otosan’da da işten çıkartmalar olunca ister istemez bizlerde de bir tedirginlik yarattı” diyor. Metal işçileri artan iş yükü, baskı ve gelecek kaygısıyla çalıştırılıyor. Ev, araba almanın artık hayal olduğunu belirten işçiler bazı arkadaşlarının ek işlerde çalıştıklarını söylüyor. Bu nedenle de ücretlere ek zam ve vergide adalet talepleri metal işçilerinin de gündeminde.
Mitinge katılacak olan Kristal-İş üyesi Şişecam işçileri de mitingin, “Sendikanın böyle bir kararı var, araçlar buradan şu saate kalkacak, gelmek isteyenler isim yazdırsın” şeklinde duyurulduğunu söylüyor. Bu tutumun yanlış olduğunu aktaran işçiler, “Mitinge daha iyi bir hazırlık yapılabilirdi. Sonuçta işçinin sesinin çıkacağı, taleplerini dillendireceği bir gün olacak” diyor.
Belediye-İş’in örgütlü olduğu Eskişehir Büyükşehir Belediyesi işçileri ise sendikacıların çağrı yaptığını ancak bunun bir heyecan yaratmadığını ifade ediyor. Bir belediye işçisi, “Toplu sözleşme süreci zaten çok tartışmalı ve gergin geçti. İşten çıkarmalar oldu. Herkes bu çıkarmaların sendikacıların bilgisi dahilinde olduğunu biliyor. Şimdi bu sendikayla haklarımızı savunmaya gitme işi bizi ikna etmiyor. Samimi gelse başka” diyor.
Özetle işçinin Türk-İş bürokrasisine güveni olmasa da hâlâ bu tip eylemlerin, taleplerin dillendirilmesi için bir fırsata dönüştürülmesi gerektiğini ifade eden işçilerin sayısı hiç de az değil. Bu aşamadan sonra yapılacak mitingden sonra bir mücadele hattı örmek ve mitingi bunun aracına dönüştürmek önemli. Yoksa bürokrat sendikacıların insafına terk edilen bir sendikal anlayış daha çok işçinin umutsuzluğa ve örgütsüzlüğe savrulmasına neden olacak.