19 Ekim 2024 14:45
Son Güncellenme Tarihi: 19 Ekim 2024 20:05

Değişim için Avukatlar Grubu başkan adayı Kaboğlu: Baro kaçak saraylara öykünerek mi hareket ediyor?

65 bin üyeyle dünyanın en büyük barolarından biri olan İstanbul Barosunda genel kurul başladı. Değişim için Avukatlar Grubu başkan adayı Kaboğlu konuşmasında mevcut yönetimi eleştirdi.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Dünyanın en büyük barolarından biri olan İstanbul Barosunda seçim heyecanı başladı. 65 bin üyeye sahip baronun başkanlık koltuğu için 11 aday yarışırken, seçimlerin en dikkat çeken ismi Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu oldu. Kaboğlu, yaklaşık 1200 imza ile yapılan güçlü bir çağrının ardından İstanbul Barosu başkanlığına adaylığını açıkladı. Farklı kesimlerin desteğini alan Kaboğlu, anayasa ve insan hakları alanlarındaki uzun yıllara dayanan deneyimiyle seçim yarışında öne çıkıyor. Kaboğlu’nun adaylığı, baronun demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları konusundaki mücadelesine yeni bir ivme kazandırma vaadiyle dikkat çekiyor.

Kaboğlu’nun yanı sıra mevcut başkan Filiz Saraç, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı olarak ikinci dönem için yarışırken,  Saraç'ın yönetim kurulunda yer alan ve aynı grup içinde geçen dönem birlikte hareket ettiği Ali Gürbüz de adaylar arasında.

İstanbul Barosu Genel Kurulunda İstiklal Marşı’nın okunması sırasında gergin anlar yaşandı. Baro üyelerine gönderilen mesajda, “Kamu hizmetini bölücülüğe perde edenlere bir cevap yetecek” ifadeleri dikkat çekerken, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu (İMAG) üyesi avukatlar, yüzde 10’luk imza şartı tamamlandıktan sonra başlayan Genel Kurulda İstiklal Marşı’nın gereği gibi okunmadığını iddia ederek kürsüye yürüdü. Tartışmanın büyümesi üzerine Divan Kurulu üyesi Bahri Belen, “Kimse bizi vatanseverlikle imtihan etmeye kalkışmasın” diyerek tepki gösterdi. Belen’in bu sözleri Genel Kurul salonunda büyük destek buldu. Yaşanan gerilim sonrası İstiklal Marşı yeniden okundu ve İstanbul Barosu Genel Kurulu çalışmalarına başladı. 

"İSTANBUL BAROSU SON YILLARDA YETERİNCE AKTİF OLMADI"

Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu yaptığı konuşmasında “Değişim için Avukatlar Grubu” başkan adayı olarak yaptığı konuşmada, mesleki deneyimini ve anayasa hukukuna olan katkılarını vurguladı.

Kaboğlu, kariyeri boyunca Türkiye’nin kritik dönemlerinde anayasa avukatlığı yaptığını belirtti ve özellikle genç hukukçulara hitap ederek, bu mirası onlara armağan ettiğini ifade etti. Kaboğlu, avukatlık kariyerine 1979 yılında başladığını hatırlatarak, Gezi ve Cerattepe gibi önemli toplumsal direnişlerde de yer aldığını vurguladı. Ayrıca, mevcut baro yönetimine yönelik eleştirilerde bulunarak, İstanbul Barosu’nun son yıllarda anayasal haklar konusunda yeterince aktif olmadığını savundu.

Mevcut yönetimini eleştiren Kaboğlu, “Bu anayasal yıkım karşısında İstanbul Barosu ne yaptı?​” sorusunu yöneltti. Kaboğlu’nun konuşması sırasında salondan sık sık alkışlar yükseldi, avukatlar “Hak, hukuk, adalet” sloganlarıyla destek verdi. Yönetimin eşit davranmadığını söyleyen Kaboğlu, “Baro kaçak saraylara öykünerek mi hareket ediyor” diye sordu.

"BAROLAR YAPMADIKLARIYLA DA SORGULANIR"

Kaboğlu, anayasa hukuku, insan hakları ve baroların sorumluluğu üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Kaboğlu, özellikle eğitim hayatında öğrencilere ve akademik çevrelere yönelik çalışmalarını vurgulayarak, anayasal düzenin korunmasında baroların ve hukuk camiasının rolüne dikkat çekti. Kaboğlu, İstanbul Barosu’nu eleştirerek anayasa ve insan hakları konusunda yeterli mücadeleyi vermediğini ifade etti. Ayrıca, ulusal ve uluslararası alanda anayasal hakların korunması için aktif bir rol üstlendiklerini belirtti. Ayrıca konuşmasında, Türkiye’nin modernleşme süreci ve demokratikleşme mücadelesinde anayasaların kritik bir yere sahip olduğunu vurgulayan Kaboğlu, ülkenin anayasal kazanımlarını savunmak gerektiğini belirtti.

Prof. Kaboğlu, anayasa hukuku alanında yürüttüğü çalışmalarla uluslararası alanda da saygın bir yere sahip olduğunu hatırlattı ve Türkiye’nin demokratik kazanımlarının korunması için tüm hukukçuları ve akademisyenleri sorumluluk almaya çağırdı. Kaboğlu, anayasal hakların korunması, baroların anayasal sorumluluğu ve Türkiye’nin modernleşme sürecindeki anayasal kazanımların önemine değindi.

Konuşma boyunca anayasal direniş hakkının önemine dikkat çeken Kaboğlu, baroların yalnızca yaptıklarıyla değil, yapmadıklarıyla da sorgulanması gerektiğini belirtti.

Kaboğlu, “İstanbul Barosu'nun önemli merkezlerini, özellikle de Avukat Hakları Merkezi'ni uluslararası alana taşıdık ve pek çok uluslararası toplantıya katıldık. Ancak anayasal yıkım karşısında bu merkezler ne yaptı? İstanbul Barosu'nun bu süreçteki tavrı ne oldu? 1987 ve 2004 yılları arasında hak ve özgürlükler genişletilerek önemli kazanımlar elde edildi. Fakat sonrasında özellikle 2010 ve 2017 yılları arasında bu kazanımların büyük bir kısmı geri alındı” dedi.

"MÜCADELEYE HAZIRIZ"

Kaboğlu, avukatların toplumda yaşanan adaletsizliklere karşı duyduğu acıyı dile getirdi. Kaboğlu, hukukun hiçe sayıldığı, insan haklarının yok sayıldığı ve siyasetin her alana sirayet ettiği bir ortamda, avukatların hak arama mücadelesinin önemine vurgu yaptı.

Kaboğlu, baskılara ve soruşturmalara boyun eğmeyeceklerini ifade etti. Kaboğlu,Türkiye’deki yargı bağımsızlığının zayıfladığına dikkat çekerken, Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı kararlarının uygulanmamasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Kaboğlu, bu durumun hukukun üstünlüğü ilkesine zarar verdiğini belirtti.

Kaboğlu, yargının siyasallaşmasının engellenmesi ve hukukun yeniden tesis edilmesi için meslektaşlarıyla birlikte mücadele etmeye hazır olduklarını söyledi.

Konuşmasının sonunda, hukuk ve adalet mücadelesini daha da ileri taşımak için aday olduğunu vurgulayan Kaboğlu, “Bu yolculuğumuz büyüyerek devam edecek” diyerek sözlerini noktaladı.

Salondaki birçok avukat, Kaboğlu’nun konuşmasını ayakta alkışladı.

“FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA”

Kaboğlu’nun konuşmasının ardından, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu’nun adayı Hakan Çatak kürsüye çıktı. Çatak’ın destekçileri, bozkurt işaretleriyle birlikte “Ne mutlu Türk’üm diyene” sloganı atarken, Kaboğlu’nu destekleyen avukatlar, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganıyla karşılık verdi.

ADAYLAR

İstanbul Barosunun yeni başkanı olmak için yarışan 12 adayın isimleri şöyle: 

  • Filiz Saraç (Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu)
  • Ali Gürbüz (Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu)
  • Hasan Kılıç (Avukatın Yükselişi Hareketi)
  • Mert-er Karagülle (Değişim İçin Güçlü Baro)
  • Turgay Bilge (Avukat Hakları Grubu)
  • Türkan Kara (Genç Hukuk Hareketi)
  • Abdulhalim Yılmaz (Bağımsız Avukatlar)
  • Hakan Çatak (İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu)
  • İbrahim Özden Kaboğlu (Değişim İçin Avukatlar)
  • A. Metin Uracin (İstanbul Avukatlar Birliği)
  • Savaş İşleyen (Bağımsız)
  • Yasin Şen (Bağımsız)

Genel Kurul, adayların konuşmalarıyla devam etti. İstanbul Avukatlar Birliği (İAB) adayı Metin Uraçin, avukatlara “Birbirimize saygılı olmalıyız. Bu mazlum halkın kimsesi yok” diyerek birlik ve beraberlik çağrısı yaptı.

AHG ADAYI BİLGE: BARO TOPLUMSAL ADALET MÜCADELESİNİ ÖNCÜSÜ OLMALI

Avukat Hakları Grubu (AHG) adayı Turgay Bilge, yaptığı açıklamada grubunun bağımsız ve siyaset üstü bir çizgide olduğunu söyledi. Bilge, özellikle genç avukatların mesleki sorunlarına çözüm bulmak için çalıştıklarını belirterek, baronun hukukun üstünlüğü mücadelesinde daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini söyledi.

İstanbul Barosunun "siyasete alet edilmemesi" gerektiğini söyleyen Bilge, baronun görevini hukukun üstünlüğünü savunarak yerine getirmesi gerektiğini ifade etti. Bilge, “Baro siyasi partilerin etkisinde kalmamalı, aksine toplumsal adalet mücadelesinin öncülüğünü yapmalıdır” dedi.

Bilge, ayrıca avukatların giderek artan meslek sorunlarına da dikkat çekti ve İstanbul Barosunun bu konularda daha etkili adımlar atması gerektiğini belirtti.

Konuşmasında Avukat Selçuk Kozağaçlı ve diğer örnekler üzerinden grubun avukatların haklarını savunma konusundaki kararlılığını ifade eden Bilge, “Can Atalay’ın hakkını savunmak için milletvekillerine mektuplar yazdık. Balmumcu’nun tahliyesinde de biz önemli bir rol oynadık. Adliyeye tuvalet yapılmasını ve servis alanına durak yapılmasını sağlayan da bizim grubumuzdur” dedi. Bilge AHG’nin avukatların haklarını savunmak için kararlılıkla çalışmalarına devam edeceğini belirtti.

GHH ADAYI KARA: KADIN CİNAYETLERİNE SES ÇIKARMAYANLAR ELEŞTİRİLMELİ

Genç Hukuk Hareketi (GHH) Adayı Türkan Kara, “Biraz önceki aday, en iyi grubu selamlıyorum dedi. Diğer grupları yok saydı. Burada herkesin varlığı önemli” ifadelerini kullanarak Turgay Bilge’yi eleştirdi. Kara, İstanbul Barosunun kaderini değiştirmek için burada bulunduklarını belirterek, mevcut yönetime de meslektaşlarının sesini kısarak baro ile bağlarını kopardığı eleştirisini yöneltti.

“Bugün sesinizi yükseltmek ve bu ihticaba dur demek için buradayız” diyen Kara, konuşmasında geçmişteki yönetimleri de eleştirerek “Filiz Saraç yönetimi, Durakoğlu yönetimine rahmet okuttu. Sorunlara o kadar uzun ki…” dedi. Ekonomik zorluklardan bahseden Kara, “Tüm engellemelerimiz, uzayan duruşma süreleri ve genç avukatların yaşadığı sorunlar artık dayanılmaz hale geldi. Her birimiz bu sorunları çözmek için çalışmalıyız” ifadelerini kullandı.

Kara, katledilen kadınlara dikkat çekerek, “Kadın cinayetleri ve tacizler, üzerine politika yapılmıyor. Mevcut baro yönetimi, bu konularda sesini çıkarmaktan çekiniyor, çünkü oy kaybetme tehlikesi var” dedi.

Kara, bu konulara değinmeyen mevcut yönetimin eksiklerin üzerine kapatmak için Atatürk’ü ön plana çıkardığını belirterek, "Atatürk hepimizin kutsalı. Atatürk'ü sadece siz sevmiyorsunuz. Buradaki herkes Atatürk'ü seviyor" ifadelerini kullandı.

Baronun sadece bir hukuk kurumu değil aynı zamanda bir toplumsal sorumluluk taşıdığını belirten Kara, “Burada bulunan herkes, hukukun üstünlüğünü savunmalı ve kadın cinayetleriyle mücadelede aktif olmalıdır. Bu konuda yeterince ses çıkarmayanlar, bu meselelerle ilgilenmedikleri için eleştirilmeli” diye konuştu.

BAG ADAYI YILMAZ: AYM KARARLARI UYGULANMIYOR, BU DURUMU KABUL EDEMEYİZ

Bağımsız Avukatlar Grubundan (BAG) Abdülhalim Yılmaz, İstanbul Barosundaki mevcut durumu eleştirerek, “İstanbul Barosu neredeyse yok halde. Bu durumu kabul etmiyoruz. Mevcut yönetim var olmanın gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmemekte, sadece Cumhuriyet’in belgeleriyle yetinmektedir” dedi.

Yılmaz, baronun işlevselliğinin giderek azaldığını vurgulayarak, “Anayasa Mahkemesi ve diğer mahkemelerin kararları uygulanmıyor. Kendi meslektaşlarımızın kararlarına bile saygı gösterilmiyor. Bu durumu asla kabul edemeyiz” şeklinde konuştu.

Cumartesi Annelerine yönelik desteklerinin önemine de değinen Yılmaz, “Kaybedilenlerin ailelerinin haklarını aramaktan çekinmemeliyiz. Cumartesi Anneleri İstanbul Barosunun hemen yanında eylem yapıyor. İstanbul Barosu neredeydi? Anayasa Mahkemesinin bu konulardaki kararları göz ardı ediliyor, bu adaletsizliktir” ifadesini kullandı.

Ayrıca, ülke genelinde adalet sisteminin zayıfladığını belirten Yılmaz, “Cezaevlerinde haksız yere tutulan birçok meslektaşımız var. Bu duruma sessiz kalamayız. Herkesin kendi mevkiini korumak için harekete geçmesi gerekiyor” dedi.

Konuşmasında, “Hukukun üstünlüğü, güçlülerin hukuku haline gelmemelidir. Bizler, adaletin her kesime ulaşması için mücadele etmeliyiz” diyerek sözlerini tamamladı.

AYH ADAYI KILIÇ: YARGI BAĞIMSIZ OLMALI

Avukatın Yükselişi Hareketinden (AYH) Hasan Kılıç, “Seçilecek yönetim, sorunları tespit edip çözüm önerileriyle İstanbul Barosunun rotasını belirleyecektir. Bu nedenle genel kurul büyük bir öneme sahiptir” dedi.

Kılıç, demokratik bir hukuk devletinin en temel unsurlarından birinin kuvvetler ayrılığı olduğunu vurgulayarak, “Devletin mutlak ve sınırsız iktidarını dengelemek için yargı bağımsız olmalıdır. Ancak ülkemizde hukuk devleti, siyasal iktidar tarafından bir araç haline dönüştürülmüştür” şeklinde konuştu.

Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin arttığına dikkat çeken Kılıç, “İstanbul Sözleşmesi’nin hukuka aykırı bir şekilde kaldırılması, bu sorunların artmasına zemin hazırlamaktadır. Bugün Türkiye’nin her kesiminde bu sorunlar devam etmektedir” dedi.

Anayasa Mahkemesi kararlarının yok sayıldığını belirten Kılıç, “Hukuk ve insan hakları ihlalleri her geçen gün büyümektedir. Bizim mücadelemiz, hukuk devletinin yeniden inşası için olmalıdır” ifadesini kullandı.

Kılıç, meslektaşlarına hitap ederek, “Ortak mücadele ile hukukun evrensel ilkelerini savunmalıyız. İstanbul Barosu, Cumhuriyet’in kazanımlarını korumaya devam edecektir. Savunma makamı, halkın hak arama mücadelesinin gerçek temsilcisi olmalıdır” dedi.

Kılıç, tüm avukatların birlikte hareket etmesi gerektiğini belirterek, “Sesini kısılmak isteyen avukatlar yalnız değildir. Bizler birlikte mücadele edeceğiz. Bu, sadece bir grup değil, hepimizin ortak mücadelesidir” şeklinde konuştu.

ÖNCE İLKE ÇAĞDAŞ AVUKATLAR GRUBU ADAYI: YAPTIĞIMIZ ÇALIŞMALARIN ARKASINDAYIZ

İstanbul Barosu Başkanı ve Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Filiz Saraç, 34 yıllık avukatlık kariyerinde adliyelerin koridorlarında çalıştığını bellirterek, “Sadece İstanbul Barosu Başkanı olmakla kalmayıp, avukatlık camiasının sorunlarını çok iyi anlayan biriyim” dedi.

Saraç, İstanbul Barosu’nun bağımsız bir duruş sergilediğini vurgulayarak, “Hukuk ve adaletin sağlanması için sürekli çalışıyoruz. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de İstanbul Barosu’nun etkinliğini artırmak için projeler geliştirmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Saraç, avukatların çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Özellikle şirketlerde çalışan meslektaşlarımızın haklarının korunması için adımlar attık. Bu alanda mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız” şeklinde konuştu. Ayrıca, İstanbul Barosu’nun pek çok farklı noktada varlık gösterdiğini ve baronun, özgürlüklerin savunulması için önemli bir platform olduğunu belirtti.

Saraç, “Özgürlük haklarıyla ilgili pek çok basın açıklaması yaptık. Hem İstanbul Barosu olarak hem de meslektaşlarımızla birlikte özgürlüklerin korunması için mücadele ettik. Yanlış bilgilendirmelerin önüne geçmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.

Saraç, kamuoyunda bazı yanlış anlaşılmaların olduğuna dikkat çekerek, “Biz sessiz kalmadık, her konuda tavrımızı ortaya koyduk. Yaptığımız çalışmaların arkasındayız” dedi. Saraç, yöneltilen eleştiriler hakkında “Eleştirileriniz doğal karşılıyorum bunlar bizim için yol gösterecektir” dedi.

CAN ATALAY’A SELAM

İstanbul Barosu seçimlerinde Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun adayı Ali Gürbüz, yaptığı konuşmada Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve hukuki durumu eleştirdi. Gürbüz, hukuk devleti ilkesinin çiğnendiğini ve yargının siyasallaştığını vurgulayarak, anayasa ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılıklarını ifade etti.

Gürbüz, Cumhuriyet’in kurucu değerlerine ve Anayasa Mahkemesi kararlarına sahip çıktıklarını belirterek, mevcut sistemin hukuka zarar verdiğini söyledi. Ayrıca, meslektaşlarıyla birlikte, adalete ve hukuka yapılan saldırılara karşı omuz omuza mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. Gürbüz, konuşmasının sonunda, hapiste tutulan Avukat Can Atalay’a da destek vererek, meslektaşlarının özgürlüğü için mücadelelerini sürdüreceklerini dile getirdi.

CAN ATALAY'DAN MESAJ: AVUKATLIK ONURU, İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKLA DOĞRUDAN İLİŞKİLİ

Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili ve Avukat Can Atalay, İstanbul Barosu Genel Kurulu’na gönderdiği mesajda, hukukun üstünlüğü ve insan hakları mücadelesine vurgu yaptı. Atalay, Silivri Cezaevinde tutulduğu için genel kurula katılamadığını belirterek, mazeretinin kabulünü istedi. Gazze’deki savaş ve Lübnan’ın işgali gibi uluslararası insan hakları ihlalleri sürerken, Türkiye’de anayasal düzenin bozulmasına ve hukukun temel ilkelerinin ihlal edilmesine karşı sorumluluklarının bilincinde olduğunu ifade etti.

Atalay, avukatlık onurunun hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmakla doğrudan ilişkili olduğunu hatırlatarak, İstanbul Barosu’nun bu sorumluluğu üstlenmeye devam etmesi gerektiğini belirtti. Bu zor dönemde baronun genel kuruluna başarı dileklerinde bulunan Atalay, meslektaşlarına mücadelelerinde başarılar diledi.

TAHİR ELÇİ ANILDI

Avukat Yelda Koçak, Değişim İçin Avukatlar grubunun yönetim kurulu adayı olarak yaptığı konuşmada, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve öldürülen meslektaşlarını anarak sözlerine başladı. Koçak konuşmasında, bugüne kadar “yetmez ama evet” söylemiyle manipülasyon yapanları ve bu yolla kamuoyunu yönlendirenleri sert bir dille eleştirdi. Koçak, “Şimdi ise başka komplo teorilerine sarılıyorlar” dedi.

Koçak, mevcut baro yönetimine yönelik eleştirilerini de dile getirerek, baronun sırça köşklerinden yönetildiğini ve avukatların yaşadığı sorunların görmezden gelindiğini belirtti. “Biz, değişim isteyen avukatlar olarak, avukatların yoksullaşmasını, itibarsızlaştırılmasını, adliye koridorlarında tartaklanmasını görmezden gelen baro yönetimini değiştirmek için buradayız” dedi.

"KAFASINI KUMA GÖMENLERİN DEĞİL, KARŞI DURANLARIN BAROSU OLACAĞIZ"

Kadın cinayetlerine ve bebek ölümlerine tepki gösteren Koçak, iktidarın çıkardığı yargı paketleriyle cezasızlık düzenlemelerine karşı baronun etkili bir ses çıkaramadığını söyledi. Koçak, “19 yaşında katledilen İkbal ve Ayşenur, meslektaşımız Güler Yıldız ve daha nice canların katillerini cesaretlendiren yasal düzenlemelere karşı kamuoyunu aydınlatma görevini dahi yerine getiremeyen baro yönetimini değiştirmek istiyoruz” diye konuştu.

Son olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan siyasi davalara dikkat çeken Koçak, “Bu kentin belediye başkanına kumpaslar kurulurken kafasını kuma gömenlerin değil, karşı duranların barosu olacağız” ifadelerini kullandı. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Karpuzlu'daki feldspat madeninin yürütmesi durduruldu

SONRAKİ HABER

Aile hekimleri: Zulüm yönetmeliğini kabul etmiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa