"Beklersek nefesimizden dahi vergi alacaklar"
"Ortaokuldaki çocuğumun arkadaşlarıyla enflasyondan bahsettiğini, ülkenin ekonomisinden konuştuğunu görünce başta şaşırdım."
Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel
Türk Metal üyesi bir işçi
Bursa
“Daha kötü ne olacak” diye beklerken zaman geçip gidiyor. Ülkenin gündeminde olup bitene bakınca; hele bebek ölümleri, çocuk ölümlerini görünce insanın kendi derdine yanacak durumu kalmıyor. Sokakta esnaf mutsuz, okulda çocuk mutsuz, herkesin paçasından mutsuzluk akıyor. Bir hafta önce ortaokuldaki çocuğumun arkadaşlarıyla enflasyondan bahsettiğini, ülkenin ekonomisinden konuştuğunu görünce başta şaşırdım. Sonra iki üç gün fabrikaya gelip giderken, servis beklerken sürekli düşündüm. Çocuk keyfinden konuşmuyor. Ayakkabı istiyor “bekle” diyoruz, dışarı çıkıyor arkadaşlarıyla, cebine yemek parasını zor koyuyoruz. İmam hatip olmayan bir ortaokula yazdıralım iyi eğitim alsın istedik okul taksitini ödedikten sonra maaştan geriye bir şey kalmıyor. Evde çalışan iki kişiyiz durum böyle, tek çalışanın olduğu evleri düşünmek bile canımızı sıkıyor.
Önceden gündüz vardiyasında olduğumuzda arkadaşlarla çıkışta yemek yemeye, gezmeye giderdik gezerdik. Hafta sonları ailecek dışarıya çıkar, yemek yer, çocuklara alışveriş yapardık. Şimdi gündüz vardiyasında birisi çağıracak da dışarıda masraf yapacağız diye korkar olduk. Çocuklar dışarı çıktığında bir şey isterler alamam diye evde yatıyorum. Önceden metal işçisi olmanın diğer iş kollarına veya sıradan işlere oranla albenisi vardı, artık o da yok. Eski metal işçilerinin çocuklarına babalarından ev, araba, yazlık kalırdı. Ben onlardan birisiyim. İşe girdiğimde büyük payını babamın koyduğu, öyle aldığımız evde oturuyorum. Şimdi iki çocuk var, ben emekli olurken işe başlayacaklar. Benim emekli ikramiyem çocuklara arabayı zor aldırır. Eski metal işçileri aileleriyle hafta sonu vakit geçirecekleri Erdek’te Eşkel’de iyi kötü iki göz de olsa yer yaptılar. Biz çocukların bugününü zor kurtarıyoruz yarına yarın bakacağız diyerek günleri geçiriyoruz. Hal böyleyken insanın artık olan bitene tahammülü kalmıyor. Türk-İş’in miting haberini alınca başta kızdım göstermelik olacağını düşünerek ama sonra göstermelik olmaması için katılmak kalabalığı artırmak gerekiyor diyerek gitme kararı verdim.
Fabrikada mitinge çağrılar yapıldı. Listelere isimler yazdırıldı. Diğer yerlerde nasıl oldu bilmiyorum ama gitmek isteyen herkes mitinge gidiyor. Gitmeyeceğini söyleyen arkadaşlarımızın büyük kısmı “Hükümet aldığımız nefesten vergi alacak, vergi düzenlemesi olmaz” diyerek itiraz ediyor. Bu arkadaşların ufak kısmı mitingin etkili olmayacağını, zaten nizamını hükümetin verdiği, sloganların bile onlardan izin alınarak atılacağı için etkisinin olmayacağını, her fabrikada iş durdurarak, yavaşlatarak bütün fabrikaların içinde büyük eylemler yapılması gerektiğini söyleyip mitingi etkisiz bulanlar da var. On kişiden belki biri belki ikisi hükümeti destekleyen kişiler vergi düzeninden memnun. “Biz vermeyeceğiz o vermeyecek kim verecek vergiyi, devlet nasıl ayakta duracak” diyorlar. Aynı sayıda arkadaş da dünyadan, hayattan beklentisini kesmiş durumda, kafasını kaldırıp ne oluyor diye etrafına bile bakmıyor. Mitinge gelecek misiniz diye sorunca cevap bile vermeyen insanlar var. Son olarak benim sözüm; etkili olarak görmediği için gelmeyen ve hükümetin geri adım atmayacağını düşündüğü için gelmeyen arkadaşlara; “Olmaz, olmayacak” diye hükümet sizin kadar ağlamadı. Kötü gördüğünüz “Olamaz” dediğiniz her şey oluyor, “Adam nefesimizden vergi alacak” demeyi biliyorsunuz. Beklerseniz nefesinizden vergi alacak ama beklemezseniz en azından nefesinizden vergi alamayacaklarını anlayacaklar.