22 Ekim 2024 04:50

'Miting sonrası için kolları sıvama zamanı'

Türk-İş mitingine katılan Harb-İş üyesi işçiler: “Kademe kademe eylemleri yükseltebilmek için yeniden harekete geçmeliyiz, kolları sıvama zamanı.”

Fotoğraf: Andaç Aydın Arıduru/Evrensel

Paylaş

Andaç Aydın ARIDURU

20 Ekim’in ilk saatlerinde İstanbul Pendik Tersanesi Komutanlığı önünde toplanan T. Harb-İş üyesi işçiler otobüslere binmek için bekliyor. Binin üzerinde işçinin arasında kalkış saatini sohbet ederek geçirenler, hangi otobüste olduğunu öğrenmeye çalışanlar, gündemi değerlendiren işçiler var. Bir işçi otobüs sorumlusu arkadaşına şakayla karışık sesleniyor: “Bu sefer dönmek yok değil mi Vedat?​”

T. Harb-İş üyesi işçilerin 8 ay önce ek zam ve vergide adalet talepleriyle gerçekleştirmek istediği eylemleri, “eylem programı” olarak açıklayan Türk-İş’e tepkiler yoğun. Pendik Tersane Komutanlığında çalışan bir işçi, “Bize ‘terörist’ demişlerdi. Arada kaybolan 8 ayda bizim ücretlerimiz daha da eridi, ek zam talebimiz daha da büyüdü. Eylemleri Türk-İş izin vermeden yapınca mı kötü oluyoruz? Tepkiden çekindikleri için eyleme geçmek zorunda kaldılar” diyor.

Ücretlerin erimesiyle birlikte artan geçim masrafları işçilerin en büyük sorunu. Trabzon’dan İstanbul’a tersanede çalışmak için gelen genç bir işçi, “İki yıldır çalışıyorum. Şu an kiram 15 bin lira. Kaynak bölümünü bitirip tersanede işe girdim. Ben Trabzonluyum, devlet için kafamızı keseriz. Ama 2 yıldır çalışıyorum, daha kredi kartımda artı bakiye görmedim” diyor.

2 senedir savunma sanayisi işçilerinin eylemlerini değerlendiren genç işçi şunları söylüyor: “Yapılabilecek bütün eylemleri yaptık. Benden yaşça büyük işçilerin zam alınacağına inancı kırılmaya da başladı. Bu sebeple kaynak bölümünden eyleme katılmayan işçiler de oldu. Ama bizim sendikamızla birlikte hareket etmekten başka çaremiz de yok. Sözleşmeyi bekleyip zammı yetersiz görünce işten çıkmayı düşünen arkadaşlarımız var. Çalışma ve geçim durumumuzu iyileştirmek için sendika şubemizle mücadele etmekten, yeni döneme hazırlanmaktan başka çaremiz yok.”

SÖZ SÖYLEMENİN MÜCADELESİ

Ankara’ya ulaşan otobüslerden inerken ellerine “Sarı sendika istemiyoruz” dövizlerini alan işçiler alana doğru ilerlerken Ergün Atalay’ın da miting alanına giriş yaptığı duyuruluyor. İşçiler “Ergün istifa”, “Vur vur inlesin Ankara dinlesin” ve “İşçiyi satanı biz de satarız” sloganlarıyla tepkilerini gösterip çevrelerindeki başka iş kollarından işçilerin de bu sloganlara destek vermesiyle birlikte alanda gün boyunca defalarca kez tekrarlanacak olan “Kürsüden belirlenen sloganlar dışında slogan atmayın” uyarısı yapılıyor. İşçiler bu uyarıya da yuhalamalar ile karşılık veriyor.

Alana girerken sohbet ettiğimiz savunma sanayisi işçileri mitingin kitlesel olmasının önemli olduğu, başta kendi talepleri olan ek zam ve kamu çerçeve protokolünde yeni düzenleme taleplerinin daha görünür olabilmesi için iyi bir fırsat olduğu görüşünde. İşçilerin amacı kürsüye en yakın yere ulaşıp bu taleplerini Ergün Atalay’ın konuşması sırasında güçlü bir şekilde sloganlaştırmak. Eskişehir ve İstanbul şubelerinin miting alanına getirdiği döviz ve pankartlar ise alana dizilen Türk Metal pankartları ve flamalarının arkasında kalınca işçiler biraz da zorlayarak önlere doğru hareketlendi. Ufak tefek arbedelerin ardından alana yerleşebilen işçilerin attıkları sloganlar sık sık uyarılara takılırken, hazırladıkları döviz ve pankartlar ise kürsüden defalarca söylenmesine karşın özenle indirilmeyen Türk Metal pankartlarının arkasında yer bulabildi.

Savunma sanayisi işçilerinin iki yıllık mücadelesinin Ergün Atlay’ın konuşmasında “Savunma sanayisi işçilerinin halini görün” şeklinde yer bulması üzerine yine yükselen protesto sloganları ve istifa çağrıları Türk Metal saflarından atılan “Türk-İş nerede, biz oradayız” sloganlarıyla karşılanmaya çalışıldı.

Özellikle ek zam talebi içeren konuşmalarda oldukça ses yükseltmeye çalışan işçiler Atalay’ın konuşmasını “Her şeye değinmek zorunda kaldı, bizi de söylemek zorunda kaldı ama yeterli olmadı” şeklinde değerlendiriyor. Bu yoruma katılan 28 yıllık bir motor ustası, “Geçen sene sözleşmeler bitmedi diyerek bizi kandırmışlardı. Eylemleri durdurmalarına bundan sonra müsaade etmemeliyiz” diyor.

"HAK VERİLMEZ ALINIR KARDEŞİM"

Mitingin ardından dönüş yoluna girildiğinde ise işçilerin arasında bir tartışma göze çarpıyordu. Kendileri için iki seneyi bulan ücret ve toplu sözleşme mücadelesi Türk-İş’in eylem programıyla birleşmiş, yasaklanan ve “marjinal” ilan edilen eylemlerini gerçekleştirme, seslerini daha güçlü duyurma fırsatı bulmuşlardı. Tartışma sözleşme sürecini bekleyip görmek isteyen işçilerle eylemleri daha sık ve güçlü hale getirmek isteyen işçiler arasında geçiyor. İş durdurma ve grev yasağı bulunan iş kolunda doğal sınırlara ulaşıldığını düşünen işçileri ikna etmeye çalışanlar, “Gerekirse sendika yasasında değişikliğe gidilmesini de taleplerimize eklemeliyiz” diyor. “İş yerinden istifaların ve yeni iş bulmanın günlük çözümler olduğunun herkes farkında aslında” diyen bir işçi etrafındaki işçilere şöyle diyor: “Sen de biliyorsun hak verilmez alınır. İş yerinde bizim taleplerimizi fabrika yönetimi hissetmedikçe, bakanlık hissetmedikçe iyileştirme olmaz. Gerekirse iş durdurduğumuz için maaşımız kesilecek kardeşim. Ama tüm fabrikalarda herkes elini taşın altına koyacak. Kademe kademe eylemleri yükseltebilmek için yeniden motive olmamız lazım.”

İstanbul dışındaki son molada bu sefer Vedat arkadaşlarına sesleniyor: “Gördünüz mü Ankara’yı?​” Vedat’ın bu şakasına gülen arkadaşları tekrar otobüslere biniyor. hem iş yeri eylemleri hem de miting tekrar tartışılmaya başlıyor. Gelecek süreçte eylemlerin devam etmesinden taraf işçiler henüz dönüş yolunda arkadaşlarını hazırlama çabasına girişiyor...

İŞ BIRAKMA EYLEMİ KAMUYLA SINIRLI KALMIŞTI

Ankara mitingi Türk-İş’in “Zordayız, geçinemiyoruz” diyerek açıkladığı eylem programının en büyük eylemi oldu. Türk-İş Başkanlar Kurulunun açıkladığı eylem programı; illerde temsilcilikler önünde basın açıklamaları, Çerkezköy ve Zonguldak mitingleri, iş yerlerinde bir gün 1 saatlik iş bırakma eylemleri ve 20 Ekim’de gerçekleşen Ankara mitingi ile seyretti. Türk-İş Başkanlar Kurulunun eylem kararı, işçiler tarafından aldığı tarihlerde birçok farklı iş yerinde, iş yerlerindeki artan hoşnutsuzluğun ve tepkinin zorunlu bir yansıması olarak değerlendirilmişti. Bütün bu eylemlere Türk-İş’in 34 sendikasından farklı düzeylerde katılım gerçekleşirken özellikle iş durdurma eylemlerine kamu sektörü hariç neredeyse hiç katılımın olmayışı da Türk-İş üyesi işçilerin tepkisine yol açmıştı.

Öte yandan 12 Şubat 2024’te eriyen ücretlerine ek zam talep eden Harb-İş İstanbul ve Eskişehir Şube üyesi savunma sanayii işçilerinin Ankara’ya giderek yapmak istedikleri basın açıklaması engellenmiş, işçiler Ankara’dan içeri alınmamıştı. Harb-İş üyesi işçiler bu süreç boyunca yürüyüşler ve basın açıklamaları düzenlemiş, Harb-İş Genel Başkanı Alaattin Soydan ise işçileri, “Marjinal gruplarla hareket edenler” diye hedef göstermişti.

ÖNCEKİ HABER

Eski Bakan Müezzinoğlu: Bebekler ölürken neden izlediniz, sen de katil olmuyor musun?

SONRAKİ HABER

Sınıf Okulu 4'üncü hafta: AKP’nin eğitim anlayışı dinci ve rantçı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa