22 Ekim 2024 04:30

‘Şimşek şaşırma sabrımızı taşırma’

"Gelirken tartışmalara sahne olan yolculuk, dönerken sessizliğe bürünmüştü. Uzun yolculuğun ardından, işçiler sessizce dinleniyor, mitingin yarattığı coşku yerini yorgun bir huzursuzluğa bırakıyordu"

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Bir sağlık işçisi
İstanbul

20 Ekim’de Ankara Tandoğan Meydanı’nda on binlerce işçinin katıldığı merkezi miting, Türk-İş’in iki aydır düzenlediği bölgesel mitinglerin ve iş yerlerinde yapılan iş bırakma eylemlerinin ardından gelmişti. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, 2 Ekim’de bu merkezi mitingi duyurduğunda, işçilerin arasında farklı beklentiler ve tartışmalar hakimdi. Özellikle bölgesel mitinglerde yaşanan zayıf katılım ve talepleri yansıtan pankartlarının azlığı, bu son mitingin nasıl bir yankı bulacağı konusunda soru işaretleri yaratmıştı.

Hazırlık sürecinde düzenlenen bölgesel mitingler, özellikle saatler nedeniyle düşük katılımlı geçti. Bunda sendikaların da çok fazla hazırlık yapmaması ve katılımı sadece temsilci ve şubelerle sınırlı tutması da etkendi. İlk olarak Çerkezköy’de ve ardından Zonguldak’ta yapılan mitinglerde, Türk Metal’in belirgin bir hakimiyet kurduğu gözleniyordu. Sendika üyeleri, düzenli kortejler oluşturarak alanda kontrol sağlamaya çalışıyordu. Ancak buna rağmen, bazı işçi gruplarının hükümet karşıtı sloganlar attığına şahit olduk. “Hükümet istifa” sloganları, işçiler arasındaki memnuniyetsizliğin bir işaretiydi ve bu sloganlar, Ankara’daki merkezi miting öncesi gerilimi artırıyordu.

Mitinge giderken, sağlık işçileri arasındaki tartışmalara tanıklık ettik. Sağlık-İş’in bir hafta önce hastanelerde yaptığı bildiri dağıtımı, sağlık işçileri arasında ciddi bir yankı bulmuştu. Bu bildirilere gösterilen ilgi, sağlık işçilerinin vergi adaletsizliği ve diğer çalışma koşulları konusundaki tepkilerini ortaya koyuyordu. Özellikle, kamuda çalışan işçiler 7. aydan itibaren yüzde 27’lik vergi dilimine girmeleriyle birlikte, gelirlerinin büyük bir kısmının kesilmesinden dolayı şikayetçiydi. Bu durum, işçiler arasında “vergide adalet” talebini güçlendiriyordu.

Sağlık işçilerinin karamsarlığı, özellikle yeni toplu iş sözleşmesi (TİS) dönemine ilişkin beklentilerinde kendini gösteriyordu. Sağlık Bakanlığı ve Aile Bakanlığı hastanelerinde yetkinin yeniden Öz Sağlık-İş’e geçmiş olması, işçiler arasında büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Aile Bakanlığında çalışan işçilerin, Öz Sağlık-İş’in yetkiyi çok az bir farkla kazandığını öğrenmeleri, umutlarını iyice kırmıştı. Öz Sağlık-İş’in sahada yeterince aktif olmaması ve masada işçilerin aleyhine bir sözleşme imzalayacaklarına dair endişeler, işçiler arasında yaygındı. Birçok işçi, Öz Sağlık-İş’e tepkiliydi ve kendilerini yeterince savunamadığını düşünüyordu.

Mitinge giderken, 19 Ekim gecesi, yolculuk sırasında, sağlık işçilerinin bulunduğu serviste bu hayal kırıklığına dair birçok tartışmaya tanık olduk. Sendikanın eylem çağrısı yapmaması ve mitingin bir grev kozuna dönüştürülmemesi, işçilerin moralini daha da düşürüyordu. Birçok işçi, Türk-İş'in hükümeti tamamen karşısına almaktan çekindiğini, Atalay ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki ilişkilere dikkat çekerek dile getiriyordu. Grev yapılmadan bu mitingin etkisinin sınırlı kalacağını düşünen işçiler, sendikaların işçilerin taleplerini daha cesurca savunması gerektiğini söylüyordu. Bu eylemlerin bir genel grevle taçlanmasını, kazanım elde edilebilecek tek yöntem olarak görüyorlardı.

Ankara’ya yaklaştıkça, gece boyunca süren yolculuğun yorgunluğu işçilerin yüzlerinden okunuyordu. Ancak alana girdiklerinde atılan sloganlar ve coşku, yorgunluklarını bir nebze de olsa unutturdu. Özellikle, “Vergide adalet istiyoruz” ve “Şimşek şaşırma sabrımızı taşırma” gibi sloganlar, alanda en çok yankı bulan ifadelerdi. Kalabalığı, genç ve deneyimsiz işçiler oluşturuyordu, bu da kimi ufak sorunlara neden oluyordu. Sendika görevlileri, işçileri nizami bir sıraya sokmakta zorlandı; bu da miting alanında zaman zaman kortejlerin birbirine karışmasına neden oldu. Buna rağmen, özellikle Yol-İş üyesi işçiler, turuncu yelek ve flamalarıyla en coşkulu grubu oluşturdu. “Turuncular” olarak bilinen bu işçiler, mitingdeki enerjiyi en üst düzeye taşıdılar.

Miting alanında yapılan konuşmalar, işçiler tarafından dikkatle dinlendi. Ergün Atalay’ın konuşmasında, özellikle Şimşek programına yönelik eleştiriler, işçiler arasında karşılık buldu.

Bu arada, miting alanında gazete dağıtan Evrensel okurları bazı zorluklarla karşılaştı. Türk Metal görevlilerinin ve bazı kolluk kuvvetlerinin, gazete dağıtımını engellemeye çalıştığına tanık olduk. Buna rağmen, birçok işçinin Evrensel gazetesine destek verdiğini görmek mümkündü. Türk Metal üyesi işçilerin alanda baskın bir pozisyon almaya çalıştığı, Atalay ve Türk-İş sloganlarıyla mitingin kontrolünü ele geçirmeye çalıştıkları görülüyordu. Ancak Harb-İş üyesi bazı işçilerin “istifa” sloganları atarak, sendikaları sorguladığı da dikkat çekiciydi.

Mitingin sona ermesinin ardından dönüş yolculuğunda, işçiler daha sessizdi. Gelirken tartışmalara ve eleştirilere sahne olan yolculuk, dönerken yorgunluk ve sessizliğe bürünmüştü. Uzun gece yolculuğunun ardından, işçiler sessizce dinleniyor, mitingin yarattığı coşku yerini yorgun bir huzursuzluğa bırakıyordu…

ÖNCEKİ HABER

Kürt şair ve yazar Cigerxwîn 40'ıncı yıl dönümünde anıldı

SONRAKİ HABER

İsrail'in Gazze'den çekilmeyi kapsamayan "sınırlı" ateşkes önerisi sunduğu iddia edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa