23 Ekim 2024 05:02

Tarikatlar, mülteciler ve laiklik meselesi!

Irkçı çevreler mülteci düşmanlığını kışkırtmak için ekonominin kötüye gitmesini, işsizliğin artmasını mültecilere yoruyor. Bunlar yalanlansa da propaganda amaçlı kullanılmaya devam ediyor.

Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel

Paylaş

Hilmi MIYNAT

Irkçı manipülatif çevreler, mülteci düşmanlığını kışkırtmak için hemen her yola başvuruyor. Halkta hangi dinamiğe ilişkin bir mücadele kıvılcımı ateşlense bu kıvılcımı mülteci düşmanlığına devşirme gayretinde oluyorlar. Ekonomi kötüye gidiyor işsizlik arttı: “Mülteciler işimizi elimizden aldı!” İşçiler vergi dilimine giriyor, maaşları yarıya iniyor ama patronlar vergi ödemiyor: “Mülteciler bedava yaşıyor, vergi de vermiyorlar!” Kadın cinayetleri, kadın ve çocuk tacizlerinde artış var: “Mülteciler ‘kadınlarımızı’ taciz ediyor!” Suç oranları arttı: “Mülteciler suç oranlarını artırıyor!” Bu iddiaların tamamı yalanlansa da propaganda amaçlı kullanılmaya devam ediyor.

Tarikat ve cemaatlerin FETÖ vakasına rağmen yükselişini sürdürmesi, bizzat AKP eliyle eğitim, kültürel alan ve sosyal yaşamın siyasal İslam’ın ihtiyaçlarına göre dizayn edilmeye çalışılmasıyla bu yönde tepkiler de yükselişe geçti. Laiklik mücadelesi ülkedeki demokrasi mücadelesinin en önemli sac ayaklarından birini oluşturdu. Tüm diğer örneklerde olduğu gibi sanki mülteciler gelmeden önce ülkede tarikat-cemaat ilişkileri güçlü değilmişçesine “Araplar (Suriyeliler) laikliği baltalıyor” ya da pek laik ülkemiz “Onlar yüzünden gericileşiyor!” Aynı kesimler başka bir propagandanın malzemesi için kullanmak üzere “Suriye’de havuz partileri” videoları servis ederek önceki iddiasına karşı tez sunuyor.

Belki başlangıç değildir ancak önemli bir milat olarak emperyalizmin Afganistan’a Sovyetlere karşı kullanmak üzere Taliban’ı sokmasından bu yana emperyalistler eliyle Ortadoğu’nun nasıl bir bataklığa sürüklendiğinin bizzat şahitleriyiz. Suriye’de IŞİD’i destekleyenlerin, Hizbullah’tan HÜDA PAR devşirenlerin Pakistan’dan ithal edilmediğini biliyoruz. Endonezya’da ve birçok Afrika ülkelerine okul açanların bu ülkeden türeyen tarikat ve çeşitli yapılar olduğunun farkındayız. BAE ile bir dargın bir barışık, Mısır ile toksik bir karmaşıklık içinde olanların bizler olmadığı kesin.

Bu tarihsel ve güncel gelişmelerle birlikte okunduğunda bugünkü tablo biraz daha anlaşılır olabiliyor. Suriyeli nüfusun çoğunluğu Müslüman mı evet, elbette! Peki Türkiye nüfusunun çoğunluğu materyalist mi? Hayır! Suriyeli, Afganistanlı, Pakistanlı mültecilerin bir kısmı tarikatlarla ilişkili mi? Evet! Hangi tarikatlar? Türkiye merkezli tarikatlar! Öyleyse bu yanıtlarla birlikte tarikatların sınıf hareketi ve demokrasi mücadelesindeki geriletici misyonu, yoksul kitleler üzerindeki etkisine birlikte bakalım.

YARGIYA VARMADAN ÖNCE ANLAMAYA ÇALIŞMAK!

Ekmek ve Gül dergisinde yoksul ailelerin çocuklarını tarikatlara göndermesine ilişkin; yargıya varmadan önce anlamaya çalışan çokça yazı, röportaj ve mektup çıktı. Bu toplamdan özetle, yoksul ve emekçi aileler ücretsiz kreş olmadığı, mevcut kreşlerin ücretlerini karşılayamadığı gerekçesiyle çocuklarını sübyan mekteplerine bırakarak işe gidiyor. 3-4 yaşında çocuklar maddi gerekçelerle buralara teslim ediliyor. Tarikatlarda çocuk tacizlerine ilişkin haberlerin yaygınlaşması bu ağın önünü kesemiyor. Devlet kreş açmıyor, devlet failleri yargılamıyor, devlet bizatihi teşvik ediyor. Tabii ailenin sülaleden tarikat mensubu olduğu, ‘manevi bağ’ nedeniyle suçu örtbas etmeye çalışanın yer yer aileler olduğu örnekler yok mu? Var! Devlet destekli tarikat-cemaat ağları yurdun dört bir yanını sarmışken “Araplar laikliği baltalıyor” iddiasının gerçeklik payı bu tablonun yüzde kaçını oluşturur?

AKP eliyle milli eğitim bütçesi tarikatlara peşkeş çekilirken velilerden devlet okullarında temizlik parası isteniyor. 150’den fazla kadın çalışanı bulunan patronun kanunlar çerçevesinde kreş ve emzirme odası açma yükümlülüğü varken kanun hiçe sayılıyor. Devlet kreş açmıyor, emekçiler günden güne yoksullaşıyor. Eğitim müfredatından bilimin son kırıntıları çıkarılarak siyasal İslam’ın oyun bahçesine dönüştürülüyor. Öncelleriyle birlikte AKP’nin laiklik mücadelesine vurduğu darbeyi ele almadan mültecilerin ülkeyi gericileştirdiği iddiasına sarılmak eksiktir, art niyetlidir!

MÜSİAD’A KALKAN OLAN USTABAŞI CEMAAT ABLALARI!

MÜSİAD patronlarının, AKP’li zenginlerin çocukları yurt dışında okurken işçilerin çocukları devlet okullarında eğitim görmeye çalışır. Barınma ihtiyacı için cemaat yurtlarına mecbur kalır. Cemaatler de bu yoksul kesimlerden kadro kazanır. Bu mutualist ilişki FETÖ olayıyla baltalansa da on yıllardır sürer gider. Tekstilde ustabaşı olarak çalışan bir cemaat ablası, çevresindeki işçilerden bir homurdanma yükseldiğinde “Kendinize gelin, şükredin” der. Yeterli olmazsa bir perşembe akşamı topladığı kadın işçilere biraz Kur’an okur, biraz da vaaz vererek çeki düzen verir.

Tarikatlar da çıkmaza düşüyor mu düşüyor! Bir tarikattan hoca ile yaptığım görüşmede önceleri Ordu, Fatsa, Giresun, Samsun gibi Karadeniz illerinin dağ köylerinden talebeler kazanırken artık işlerin zorlaştığını doğu ve güneydoğu illerine kadar “Gitmek zorunda kaldıklarını” dile getirdi. Ve artık, eskiden aileler çocuklarını bizzat teslim ederken, şimdilerde özellikle FETÖ’nün terör örgütü ilan edilmesiyle birlikte ailelerden “Kursunuz Diyanete mi bağlı cemaate mi?​” sorusuyla sıkça karşılaştıklarını söyledi. Ama çocuğum okul okusun ama çocuğum ‘Terbiye alsın’ gibi çeşitli nedenlerle çocuklar tarikatlara teslim ediliyor.

DOĞU-BATI KAVGASI DEĞİL, SINIF MÜCADELESİNİN BİR PARÇASI!

Tarikatların yoksul emekçiler içinde örgütleniyor olması, sanayinin gelişmediği küçük illerde güçlü olduğu algısı yaratmamalı. Keza bir sosyal medya paylaşımında denk geldiğim ‘Komünist görüşünü gizlemeye tenezzül etmeyen bir kullanıcı’, “Bizim Ege civarlarında hiç çocuk tecavüzü falan olmaz. Sebep? Burada tarikat yok” demişti. Meseleyi uzatma nedenim de olan tarihsel ve toplumsal yönleriyle ele alma yöntemiyle konuya yaklaşmayanların unuttuğu bir şey de bundan 20 yıl önce bir tarikat liderinin Antalya’dan milletvekili seçilmiş ve bakanlık yapmış olduğu gerçeğidir.

Din kapitalizm ve emperyalizm ilişkisini ekonomik ve siyasal nedenleriyle okumayanlar ileri kapitalist ülkelerde tarikat olmayacağı yanılgısına düşebilir, üstelik FETÖ lideri koruma altına alındığı ABD topraklarında ölmüşken.

Özetin özeti; tarikatlar vardı ve varlar, mülteciler vardır ve toplumsal yapının bir parçasıdır. Üstyapı ile altyapıdaki her dönüşüm toplamın ne kadar geriye ya da ileri gidebileceğinin yanıtıdır. Mülteci sorununun çözümlerine ilişkin kapsamlı yazılar gazetemizin sayfalarında sıkça yer almıştır. Laiklik sorununun çözümü de keza!

Yurtta ve dünyada başka bir toplumsal düzeni inşa etmek istiyorsak hakların barış, eşitlik ve özgürlük mücadelesini sınıf hareketinin etrafında enternasyonal bir bakış açısıyla ele almak zorundayız. İş, ekmek ve özgürlük mücadelesine kazanılamamış herkes için bütünlüklü bir teori ve pratiğe ihtiyaç var! Mülteciler dahil!

ÖNCEKİ HABER

İşine son verilen işçi HSK müfettişine bıçakla saldırdı

SONRAKİ HABER

Türkiye deprem riskinde ‘çok yüksek’ kategorisinde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa