Diyarbakır "çözüm" tartışmasına ne diyor?

Bahçeli'nin grup toplantısında Öcalan açıklaması ve ona dair 'umut hakkı'ndan bahsetmesi süren 'çözüm' tartışmalarını yeni bir aşamaya taşıdı. Tartışmaları, Diyarbakır'da yurttaşlarla konuştuk.

23 Ekim 2024 11:56
Son Güncellenme Tarihi: 23 Ekim 2024 12:11
Paylaş

Elif Ekin SALTIK
Ekin BALİ
Diyarbakır

Diyarbakır'daki yurttaşlar, son dönemdeki "çözüm" tartışmalarını dikkatle izlerken, bu konuya aynı zamanda temkinli yaklaşıyor. Bahçeli'nin son açıklamaları bölgede yeni bir tartışma başlatmış olsa da, halk arasında samimiyet eksikliği, barış ve çözüm adına atılacak adımların kalıcı ve güvenilir olması gerektiği hakim. Barış şart diye ses yükseltip, bunun için somut adım bekliyorlar: “Siyasetçiler birbirine düşman, halkı da birbirine düşman etmeye çalışıyorlar. Bu halk birbirine düşman olmaz, beraber yaşıyoruz. Savaş ağızlarını bırakıp çözümü garanti altına almaları lazım.”

Sokakta sohbet etmek istediğimiz yurttaşların kimi görüntü vermek istemedi. Sadece sohbet edelim dediğimizde ise “Biz bir şey bilmiyoruz karşılığını” verdi endişeyle. Girdiğimiz kahvede de isim vermekten çekindi pek çok kişi. Sorularımızla sohbeti açmaya çalışırken bir yurttaş, “Bu dünyada Allah'ın toprağı çoktur, birbirimize iyi davranmamız lazım. Türklerle Kürtler zaten kardeş olsa iyi olur, herkes iyi yaşar. Kötülükten bir sonuç çıkmıyor. Bu topraklarda iyilikle, barış içinde yaşamak varken niye kötülük olsun” dedi. Araya giren başka bir yurttaş ise iktidarın sıkıştığını, savaş dolayısıyla böyle bir adım attığını ifade etti. "Başları ağrıyor, savaş var ya. Yoksa sana bana hasret değil. Kürtler şimdiye kadar hep kullanıldı” karşılığını verdi.

"KALICI VE GERÇEK BARIŞ OLURSA İYİ OLUR"

Kahveden çıkıp sokakta ilerlemeye devam ettik, yine bir kahvede durduk. "Kalıcı, gerçek barış olsa iyidir” diyen bir yurttaş sözlerini sürdürdü: “Ama yine masaya tekme vurursa olmaz. Bu sorunu çözseler güzel olur. Bahçeli şimdiye kadar iyi niyetli olmadı. Demek sonunda düşündü, taşındı barış olmasına karar verdi. Söylediği güzel, el tokalaştı, yanaştı, ama olur mu bilmiyoruz. Bu sürecin garanti altına alınması gerekir.”

"DEĞİŞMESİ GEREKEN ÇOK ŞEY VAR"

Kahve sahibi dahil oldu sohbetimize. Her gün bir olayın yaşandığını, ortamın karışık olduğunu dile getiren kahveci, gündemi örtbas etmek için böyle bir sürecin ortaya atıldığını dile getirse de "Çözüm şart"  diye ekledi: "Zaten savaş kapıda. Kürt, Türk şunun, bunun ayrımını yapmanın hiçbir anlamı yok. Birlik, beraberliğe ihtiyaç var. Ekonomi zaten kötü. Siyasetçiler birbirine düşman, halkı da birbirine düşman etmeye çalışıyorlar. Bu halk birbirine düşman olmaz, beraber yaşıyoruz. Savaş ağızlarını bırakıp çözümü garanti altına almaları lazım. Değişmesi gereken çok şey vardır. Bahçeli de her şeyin farkında. Nedense bir çizgi çizmiş o çizginin dışına çıkmıyordu. Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? Ayda ev yapıyorlar, yanlış siyaset yürütülmemeli artık. Selahattin Demirtaş da Kürt halkı için bir idoldür, dışarıda olması gerekir güvercindir o.”

"KONUNUN TARAFI KÜRTLER KONUYA DAHİL EDİLİYOR MU?"

Kahvede bir başka yurttaş ise biraz öfkeli yanaşıyor konuya: "Şimdi Kürtlerin arkasına sığınıyorlar. Ben olsam sığınmam. Cumhurbaşkanı ‘Kürt halkı yok’ diyordu. Samimi değiller. İnanç kalmadı bizde" dedi. Kahvedeki başka bir yurttaş bizi yanına çağırarak sorularımıza cevap vermek istediğini söyledi ve devam etti: "Kürt sorunu ulusal bir sorundur. İktidar sorunu değildir, inkar, asimilasyon sorunudur. Sorunlar iyi analiz edilmeden, iyi idrak edilmeden bu sorunun çözümüne ilişkin doğru bir adım atılamaz. Tek taraflı bir yaklaşım var. Konunun tarafı Kürtler konuya dahil ediliyor mu? Bugün bakıyoruz her kanalda Kürt sorunu tartışılıyor ama bu tartışılan konuya ilişkin konunun tarafı olan, bu mücadelede emek vermiş tek bir Kürt yok. Kürtlerin sorunu Türklerin vicdanına bırakılamaz. Kürtlere sorulması lazım, Kürt sorunu değil Türklük sorunu, ırkçılık sorunu vardır.”

Hükümetlerin ekonomik olarak içeride, siyasi olarak dışarıda sıkıştığında Kürtlere karşı baskı politikalarını gevşettiğini belirten yurttaş, "Ne zaman ki sorunlar biter, baskı, sindirme, asimilasyon politikalarına devam ederler. Hükümetin özellikle son on yılda uyguladığı politikalar yabancı sermayenin güvenini zedeledi, Türkiye'ye yatırım yapmıyorlar çünkü güven sorunu var. Hükümet güven sorunlarını tekrardan onarabilmek için bu Kürt kartını oynuyor. Samimi bulmuyorum” dedi.

"SAMİMİYETLERİNE İNANMIYORUM"

Bir dükkan önünde kalabalık biçimde oturan yurttaşlarla sohbetimize devam ettik. Bir yurttaş “İyi, güzel bir düzen olursa onu destekleriz. Kim olursa olsun. Kürt olsun, Türk olsun, Arap olsun, Çerkez olsun” derken bir diğeri, “Kardeşlik olsa, kimse ölmese” dedi. Bir başka yurttaş ise “Dünya barışın taraftarı, kimse savaş yanlısı değil, ama ırkçılık var ortada, nasıl barış olacak?” diye sorup devam etti: “Değişen hiçbir şey yok, ben samimiyetlerine inanmıyorum, sadece aldatmadır. Bizim söyleyeceğimiz hiçbir şey ifade etmiyor. Hem barışı istemeyenler de var, çünkü ekmekleri kesiliyor.”

Bir yurttaş ise şunları ifade etti: "Kürt halkını düşünüyorlar mı, yok. Kendi bildiklerini okuyorlar. Meseleyi çözeceklerine inanmıyorum. Bir sıkışmışlık yaşıyorlar. İnandırıcı olsa iyidir.”

ÖNCEKİ HABER

Bahçeli'nin Öcalan çıkışı gazete manşetlerinde: Tereddütler çok, kafalar karışık

SONRAKİ HABER

İstanbul Altınbaş Üniversitesi’nden 20’den fazla akademisyen işten çıkarıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa