24 Ekim 2024 15:04

SES: Bebeklere kadar uzanan bu sistem değişmelidir

SES üyeleri çeşitli illerde “Yenidoğan Çetesi” ile ilgili yaptıkları açıklamada Sağlıkta Dönüşüm Programının sonuçlarının yaşandığını belirterek; “Bebeklere kadar uzanan bu sistem değişmelidir” dedi.

Fotoğraf: SES

Paylaş

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri çeşitli illerde “Yenidoğan Çetesi” ile gündeme gelen bebek ölümlerine ve sağlığın ticarileştirilmesine ilişkin basın açıklaması yaptı. Yaşanan olayın Sağlıkta Dönüşüm Programının sonucu olduğunu, bebeklere kadar uzanan sistemin değişmesi gerektiğini belirten sağlık emekçileri, ücretsiz, ulaşılabilir, anadilinde sağlık hizmeti talep etti.

Ankara’da Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) MYK üyeleri ve sendika üyeleri Sağlık Bakanlığı önünde bir araya gelerek, “Yenidoğan Çetesi”ne dair açıklama yaptı. Açıklamada, "Bizler sağlıkta dönüşüm programını eleştirince 'bütün dünyada bu var, bizde olmasına neden itiraz ediyorsunuz' gibi bir savunu ile eleştirilerimizi savuşturmaya çalışıyorlardı.  Zaten kapitalizmin toplum ve doğa için yararlı olduğu kim söylüyor ki onun önerdiği sağlık sistemleri toplum yararına olsun?" denilerek; ücretsiz, ulaşılabilir, anadilinde sağlık hizmeti talep edildi.

AKP'nin tek başına iktidara gelmesiyle birlikte uygulamasına hız verilen Sağlıkta Dönüşüm Programının (SDP) tüm itirazlara rağmen hayata geçirildiğinin ifade edildiği açıklamada, "Gelinen aşamada özellikle de para için bebeklerimizin yaşamlarına kadar el uzatan bu programın, toplum sağlığına yararı olmadığı herkesçe görülmüştür. Sağlıkta dönüşüm programı ve programa yön çizen kar ve rant amaçlı, özelleştirmeci, halkın geniş kesimlerinin çıkarlarını sermayenin ihtiyaçlarını için gözden çıkartan anlayış ülkemizde de benzer uygulamaları uygulayan tüm dünya ülkelerinde de çökmüştür" denildi.

"KORUYUCU SAĞLIK SİSTEMİ ÖNCELENMELİDİR"

SDP'nin sözleşmeli çalışmayı, performansa dayalı ücretlendirmeyi, genel sağlık sigortası uygulamasını, aile hekimliğini, kamu hastane birliklerini kapsadığının altı çizilen açıklamada, "Ancak yönetenler sadece sonuçlar ile ilgilenerek sağlıksızlık halinden kar etmeye heves eden bir sağlık sisteminde ısrar etmeye devam etti. Baskıcı rejimlerini sürdürüp, her türlü eşitlik, özgürlük ve demokrasi taleplerini engellenmeye çalıştılar.Koruyucu sağlık sistemi öncelenmelidir. Bunun için birinci basamak sağlık hizmetleri hayati önemdedir. Bu hizmetler bölge tabanlı ve toplum merkezli olmalıdır. Sağlıktaki yatırımların ağırlığı koruyucu sağlık hizmetlerine verilmelidir. Geçmiş dönem var olan sosyalleşmeye dayalı sağlık ocağı sistemindeki aksaklıkların giderilmeli, iyileştirilerek daha güçlü bir birinci basamak örgütlenmesi yaratılmalıdır" denildi.

Sağlık kurumlarının Halk Sağlığı, Temel Sağlık Hizmetleri ve Kamu Hastane Birlikleri diye üçe ayrıldığının ifade edildiği açıklamanın devamında, "Tüm itirazlarımıza rağmen sağlık hizmetlerinin bütüncüllüğü yok sayarak bu politikada ısrar edildi. Belli bir süre sonra insanın aklıyla alay edercesine 'sağlıkta devrim' diyerek üçe ayırdıkları sağlık kurumlarını yine birleştirdiler. Biz bu yapılana 'devrim' değil 'yap-boz' dedik" denildi.

"SORUMLULAR SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜN ANA AKTÖRLERİDİR"

Sağlık hizmetlerinin genel bütçeden karşılanması gerektiğinin ifade edildiği açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı. " 'Sağlık bir kamu hizmetidir, kamu hizmeti kadrolu çalışanlar eliyle yürütülür, kamu hizmetlerinin nitelikli ve sürekliliği için bu bir zorunluluktur' dedik. Ancak geçen süre zarfında güvencesizlik temel çalışma rejimine dönüştürüldü. Güvencesizlik durumu emekçileri sağlıksız koşullarda, daha fazla sürelerde, daha ucuza çalışmaya zorladı. Bu durum sağlık çalışanlarının sağlıklarına da olumsuz yansıdı. Salgın döneminde bağışıklığı zayıflamış sağlıkçılar en çok hastalanan ve ne yazık ki ölen kişiler olmuştur. Deprem de kiralık ASM'lerde ve dayanıksız binalarda enkaz altında kaldılar. Güvencesiz çalışma rejimi, sağlık çalışanlarını sağlıksız kılıyor, tüketiyor, hasta ediyor, intiharlara sevk ediyordu, salgında ise hasta edip öldürdü. Bizler sağlıkta dönüşüm programını eleştirince 'bütün dünyada bu var, bizde olmasına neden itiraz ediyorsunuz' gibi bir savunu ile eleştirilerimizi savuşturmaya çalışıyorlardı.  Zaten kapitalizmin toplum ve doğa için yararlı olduğu kim söylüyor ki onun önerdiği sağlık sistemleri toplum yararına olsun?  Zaten bütün kapitalist ülkelerde uygulanan sağlık sistemleri kötü, onun kötü bir kopyası olan bizdekinin iyi olmasını beklemiyoruz. Sağlıkta dönüşümün ana aktörleri olan DSÖ, DTÖ, DB, Sağlık Bakanlıkları vb. kurumlar toplum kırımından sorumludur. Sahte başarı öyküleri ile her biri bir rakama indirgenmiş insan yaşamlarının hesabını vermekten kaçamayacaklar.Sonuç olarak sizin yap-boza dönüştürdüğünüz sağlık sisteminin toplum sağlığına yararı olmadığı açıktır." denildi.

SES'in talepleri şöyle;

  • Pıtrak gibi çoğalan özel sağlık kurumlarına değil kamu sağlık kurumlarına yatırım,
  • Sağlık hizmetlerinin demokratikleşmesi,
  • Bireysel ve tedavi merkezli değil, toplum ve bölge tabanlı koruyucu sağlık,
  • Taşeron, sözleşmeli, 4/B,4/C,4/D, 3+1 değil tek ve kadrolu çalışma,
  • Performans değil, emekliliğimize yansıyacak temel ücret ve ücretlerimizde artış,
  • Devasa şehir hastaneleri değil topluma yayılmış, ulaşılabilir sağlık kurumları,
  • Ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmeti istiyoruz.

"O HASTANELERİ KAMULAŞTIRIN"

SES'in açıklamasının devamında şunlar ifade edildi: "İşte bu dediklerimizi kaale almadığınız bizleri dinlemediğiniz, sağlığı piyasalaştırdığınız ve kar aracına dönüştürdünüz için bugün bebeklerimizin özel hastane yoğun bakımlarında nasıl katledildiği haberleri ile sarsılıyoruz. Ankara'da en yetkili makamın önünden ve tüm illerde sağlık kurumları önünden, kentin meydanlarından haykırıyoruz. Yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak birkaç hastane kapatarak örtemezsiniz. O hastanelerde çalışan suçsuz evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz! Dönemin il sağlık müdürü olan Sağlık Bakanı dâhil denetimden sorumlu yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dahil edeceksiniz! Yönünüzü sermaye tekellerine değil halka, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine döneceksiniz!" (Ankara/EVRENSEL)


SES İZMİR 1 VE 2 NO’LU ŞUBELER: “SAĞLIKTA TİCARET ÖLÜM DEMEKTİR”

SES İzmir 1 ve 2 No’lu Şubeler Yenidoğan Çetesi ile gündeme gelen bebek ölümlerine ve sağlığın ticarileştirilmesine ilişkin basın açıklaması düzenledi. Alsancak Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi’nde gerçekleştirilen açıklamada sıklıkla “Sermaye elini sağlıktan çek”, “Sağlık haktır satılamaz” ve “Sağlıkta ticaret ölüm demektir” sloganları atılırken; basın metnini ise SES İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Başak Edge Gürkan okudu.

AKP iktidarında tüm itirazlara rağmen uygulamasına hız verilen Sağlıkta Dönüşüm Programı’na ilişkin konuşarak sözlerine başlayan Gürkan, “Gelinen aşamada özellikle de para için bebeklerimizin yaşamlarına kadar el uzatan bu programın, toplum sağlığına yararı olmadığı herkesçe görülmüştür. Sağlıkta dönüşüm programı ve programa yön çizen kar ve rant amaçlı, özelleştirmeci, halkın geniş kesimlerinin çıkarlarını sermayenin ihtiyaçlarını için gözden çıkartan anlayış ülkemizde de benzer uygulamaları uygulayan tüm dünya ülkelerinde de çökmüştür” dedi.

“ÜCRETSİZ, ULAŞILABİLİR, ANADİLDE SAĞLIK HİZMETİ”

Sağlık hizmetlerinin rant ve kâr amaçlı değil, toplum için olması gerektiğini vurgulayan Gürkan, “Sağlık emekçisi ve başvurucular arasına para ilişkisinin giremediği, koruyucu hizmetlerin öncelendiği toplum için sağlık; pıtrak gibi çoğalan özel sağlık kurumlarına değil kamu sağlık kurumlarına yatırım, sağlık hizmetlerinin demokratikleşmesi, bireysel ve tedavi merkezli değil, toplum ve bölge tabanlı koruyucu sağlık; taşeron, sözleşmeli, 4/B,4/C,4/D, 3+1 değil tek ve kadrolu çalışma; performans değil, emekliliğimize yansıyacak temel ücret ve ücretlerimizde artış; devasa şehir hastaneleri değil topluma yayılmış, ulaşılabilir sağlık kurumları; ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmeti demeye devam edeceğiz.  İşte bu dediklerimizi kaale almadığınız bizleri dinlemediğiniz, sağlığı piyasalaştırdığınız ve kar aracına dönüştürdünüz için bugün bebeklerimizin özel hastane yoğun bakımlarında nasıl katledildiği haberleri ile sarsılıyoruz” ifadelerini kullandı.

“SKANDALDAN SIYRILMANIZA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Yaşanan katliamın birkaç kişiye yıkılarak ve birkaç hastane kapatılarak örtülemeyeceğini dile getiren Gürkan, “O hastanelerde çalışan suçsuz evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz. Dönemin il sağlık müdürü olan Sağlık Bakanı dâhil denetimden sorumlu yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dahil edeceksiniz. Kâr ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Bunları da soruşturmaya dahil edeceksiniz. Kamu hastanelerinde ki istihdam açığını hızla giderip liyakatsiz yöneticilerinizi geri çekeceksiniz. Kamusal, nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık sisteminin garantisini vereceksiniz. Özel hastaneleri ya kamulaştıracaksınız ya da SGK ile yapılan tüm anlaşmaları iptal edecek ve hiçbir özel sağlık kurumu ile SGK’nın bir daha anlaşma yapmasının önüne geçeceksiniz. Madem özel hastane istiyorsunuz bırakın özel kalsınlar. SGK’dan yani halkın vergilerinden beslemeyeceksiniz. Yönünüzü sermaye tekellerine değil halka, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine döneceksiniz. Sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşanan vurgunları, hırsızlıkları ve olumsuzlukları açığa çıkaran üye ve yöneticilerimize soruşturma açmaktan sürgün etmekten vazgeçeceksiniz. Bizleri dinlemeyi öğreneceksiniz. Sağlık emekçileri ile halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı. (İzmir/EVRENSEL)


 “SAĞLIK EMEKÇİLERİYLE HALKI KARŞI KARŞIYA GETİRİP BU SKANDALDAN SIYRILMANIZA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), “yenidoğan çetesi”ni protesto etmek için Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde eylem yaptı. SES Bakırköy Şubesi Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri Çiğdem Yıldırım, “Sağlık emekçileri ve halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz” dedi.

SES, İstanbul’da Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bugün eylem yaptı. “Sağlıksız üreten, bebeklerimizin canına kast eden bu sistemi birlikte değiştireceğiz” yazılı pankartın açıldığı eylemde, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu kast edilerek “Bakan istifa” sloganı atıldı.

Hazırlanan ortak açıklamayı SES Bakırköy Şubesi Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri Çiğdem Yıldırım okudu. Sağlık emekçilerinin yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Yıldırım, şunları söyledi:

"Kâr ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur"

“Dönemin İl Sağlık Müdürü olan Sağlık Bakanı dahil denetimden sorumlu yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dahil edeceksiniz. Kâr ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Bunları da soruşturmaya dahil edeceksiniz. Kamu hastanelerindeki istihdam açığını hızla giderip liyakatsiz yöneticilerinizi geri çekeceksiniz. Kamusal, nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık sisteminin garantisini vereceksiniz.

Özel hastaneleri ya kamulaştıracaksınız ya da SGK ile yapılan tüm anlaşmaları iptal edecek ve hiçbir özel sağlık kurumu ile SGK’nın bir daha anlaşma yapmasının önüne geçeceksiniz. Madem özel hastane istiyorsunuz bırakın, özel kalsınlar. SGK’dan yani halkın vergilerinden beslemeyeceksiniz. Yönünüzü sermaye tekellerine değil; halka, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine döneceksiniz. Sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşanan vurgunları, hırsızlıkları ve olumsuzlukları açığa çıkaran üye ve yöneticilerimize soruşturma açmaktan sürgün etmekten vazgeçeceksiniz. Bizleri dinlemeyi öğreneceksiniz. Sağlık emekçileri ve halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz.”

SES İstanbul Şişli Şubesi de yaptığı açıklamayla bebeklerin canına kıyan sağlık sisteminin acilen değişmesi gerektiğine işaret etti


"SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM" PROGRAMI SAĞLIKSIZLIK ÜRETMEYE, BEBEKLER DAHİL YAŞAMIMIZA KASTETMEYE BAŞLAMIŞTIR"

SES Sivas Şubesi, TTB,  Hekim Birliği Sendikası, Dev-Sağlık -İş Sivas Şubeleri Cumhuriyet Üniversitesi Hastahanesi Poliklinikleri girişinde "Sağlıkta Ticaret Ölüm Demektir " konulu basın açıklaması yaptı. "Bu Sistemi Birlikte Değiştireceğiz " açıklaması yapan sendika şubeleri “Yenidoğan Çetesi” skandalını protesto etti.

"Sağlıkta Ticaret Ölüm Demektir " pankartı açan sağlık emekçileri, “Kurtuluş yok ,tek başına ,ya hep beraber ,ya hiç birimiz", "Sağlık haktır satılamaz "sloganları attı.

Ortak basın basın açıklamasını SES Sivas Şube Eş Başkanı Tayfun Karakoç yaptı. Karakoç; “Gelinen aşamada özellikle de para için bebeklerimizin yaşamlarına kadar el uzatan bu programın toplum sağlığına yararı olmadığı herkesçe görülmüştür. Sağlıkta dönüşüm programı ve programa yön çizen kar ve rant amaçlı, özelleştirmeci, halkın geniş kesimlerinin çıkarlarını sermayenin ihtiyaçlarını için gözden çıkartan anlayış ülkemizde de benzer uygulamaları uygulayan tüm dünya ülkelerinde de çökmüştür” dedi.

İktidarın sizin yap-boza dönüştürdüğü sağlık sisteminin toplum sağlığına yararı olmadığının açık olduğu vurgulayan Karakoç. Salgın ve sonrasında deprem bunu daha görünür kılmıştır. "Sağlıkta devrim" diye allayıp pulladığınız "sağlıkta dönüşüm" programınız çökmüştür. Bizler başka bir sağlık mümkündür ve zorunludur diyoruz;Yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak birkaç hastane kapatarak örtemezsiniz. O hastanelerde çalışan suçsuz evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz” ifadelerini kullandı

Açıklamada son olarak dönemin il sağlık müdürü olan Sağlık Bakanı dâhil denetimden sorumlu yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dahil edilmesi talep ed!

“Kar ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Bunları da soruşturmaya dahil edeceksiniz!” diyen karakoç özel hastanelerin ya kamulaştırılmasını talep etti.

Sivas Erzincan Tabip Odası Genel Sekreteri Dr Murat Teke ise “Halkın eşit, ulaşılabilir, ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti alabilmesi için koruyucu hekimlik ve birinci basamağın güçlendirildiği, sağlık çalışanlarının iyi koşullarda güvenli ve güvenceli çalışabildiği, verilen hizmetin sayısının değil niteliğinin ve topluma katkısının değerlendirildiği bir sağlık sistemi hayata geçirilmelidir. Ülkemizin maddi ve insan kaynakları bunu yapmaya yeterlidir" açıklamasında bulundu. (Sivas/EVRENSEL)  


“SORUMLULAR HAKKINDA ETKİN İDARİ VE ADLİ SORUŞTURMALAR YAPILMALI”

Şırnak Tabip Odası Eş Başkanı Serdar Kuni, "Esas sorun uygulanan mevcut özelleştirme politikalarıdır. Bunun esas sorumlusu da politikaları uygulayan hükümettir. Sistemde özveriyle çalışan sağlık çalışanları sorumlu değildir. Sağlıkta özelleştirme ve sağlığın piyasalaşması, bebek ölümleri ile tarihsel bir utanca neden olmuştur. Bu politikalar mutlaka terk edilmelidir. Özel hastanelerin SGK ile anlaşmalarına son verilmelidir. Sistemde sorumlular hakkında etkin idari ve adli soruşturmalar yapılmalı, görevlerine son verilmelidir" dedi. Kuni, başlatılan soruşturma sürecine TTB ve sendikaların da dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.

“İKTİDAR SAĞLIK SİSTEMİNİ "YAPBOZA" ÇEVİRDİ”

Urfa Tabip Odası ve SES Şubesi, İl Sağlık Müdürlüğü binası önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan SES Şube Eş Başkanı Figen Saat, iktidarın sağlık sistemini "yapboza" çevirdiğini söyledi. Urfa Tabip Odası Başkanı Fırat Erkmen, bebeklerin yaşamının sermaye haline getirildiğine işaret ederek, "Çözümün, eşit, ulaşılabilir, ücretsiz, anadilde ve nitelikli ve koruyucu hekimliği önceleyen sağlık sistemi olduğunu biliyoruz. Yöneticileri, halkın sağlığını piyasanın insafına bırakan sağlık politikalarını bir kenara bırakarak, koruyucu hekimlik ve birinci basamağın güçlendirildiği, sağlık çalışanlarının güvenli ve güvenceli çalışabildiği, sağlık hizmetinin niteliğinin ve topluma katkısının değerlendirildiği bir sağlık sistemini hayata geçirmeye çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.

ESKİŞEHİR

 SES Eskişehir Şubesi, Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Mermer Salonu önünde açıklama yaptı. Açıklamada "Sağlık bakanı istifa" dövizleri taşındı. Eskişehir Şubesi Hukuk Sekreteri Hülya Aslan, "Ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmeti demeye" devam edeceklerini vurguladı.

ANTALYA

 SES ve Dev Sağlık-İş Antalya şubeleri, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi A Blok önünde açıklama yaptı. Açıklamada, "Sağlıkta Dönüşüm Programı"na tepki gösterildi. SES Şube Eşbaşkanı Şükran İçöz, ortak açıklamayı okudu.

ARTVİN 

SES Artvin Temsilciliği de yaşanan bebek ölümlerine ilişkin Hopa Devlet Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı. "Sağlıkta ticaret ölüm demektir" pankartı açılan açıklamaya kentte bulunan siyasi parti ve kurum temsilcileri de katıldı.

Açıklamada konuşan SES Artvin Temsilcisi Onur Baltacıoğlu, yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak birkaç hastane kapatarak örtülemeyeceğini vurgulayarak, "Yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dâhil edilmelidir. Kâr ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Bunlar da soruşturmaya dâhil edilmelidir. Kamu hastanelerindeki istihdam açığını hızla giderip liyakatsiz yöneticileriniz geri çekilmelidir" ifadelerini kullandı. 

"BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ"

SES Samsun Şubesi, Samsun İl Sağlık Müdürlüğü önünde yaptığı basın açıklaması ile özel hastanelerde ortaya çıkan soyguna ve çeteleşmeye tepki gösterdi. Açıklamaya SES üyelerinin yanı sıra KESK ve emekten yana siyasi parti ve derneklerin temsilcileri de katılarak destek verdi. Açıklamada “Sağlık haktır satılamaz”, “Sağlıkta ticaret ölüm demektir”, “Sermaye değil sağlığa bütçe”, “Özel hastaneler kamulaştırılsın”, “Yaşamak, yaşatmak istiyoruz”, “Hastaneler kamulaştırılsın, bebekler yaşatılsın” sloganları atıldı. Basın açıklamasını Samsun Şube Başkanı Şuayip Zobal yaptı.

Zobal “Yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak birkaç hastane kapatarak örtemezsiniz. O hastanelerde çalışan suçsuz evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz! Dönemin il sağlık müdürü olan Sağlık Bakanı dâhil denetimden sorumlu yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dahil edeceksiniz! Kar ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Bunları da soruşturmaya dahil edeceksiniz” dedi. (Samsun/EVRENSEL)

“SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMINIZ ÇÖKMÜŞTÜR” 

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Dersim Şubesi ve Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş) Dersim Şubesi, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden olan ve haksız kazanç elde eden “Yenidoğan Çetesi”ne dair Tunceli Devlet Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı SES Dersim Şube Eş Başkanı Serap Kahraman okudu. Açıklamada, ‘Sağlıkta ticaret ölüm demektir’ pankartı açıldı.

Yenidoğan Çetesi’nin sağlıkta dönüşüm politikalarının sonucu olduğunu belirten Kahraman, “3 Kasım 2002 tarihinde AKP’nin tek başına iktidara gelmesiyle birlikte uygulamasına hız verilen Sağlıkta Dönüşüm Programı tüm itirazlarımıza rağmen yaşama geçirilmeye çalışıldı. Gelinen aşamada özellikle de para için bebeklerimizin yaşamlarına kadar el uzatan bu programın, toplum sağlığına yararı olmadığı herkesçe görülmüştür. Sağlıkta dönüşüm programı ve programa yön çizen kar ve rant amaçlı, özelleştirmeci, halkın geniş kesimlerinin çıkarlarını sermayenin ihtiyaçları için gözden çıkartan anlayış ülkemizde de benzer uygulamaları uygulayan tüm dünya ülkelerinde de çökmüştür. Sonuç olarak sizin yap-boza dönüştürdüğünüz sağlık sisteminin toplum sağlığına yararı olmadığı açıktır. Salgın ve sonrasında deprem bunu daha görünür kılmıştır. “Sağlıkta devrim” diye allayıp pulladığınız “sağlıkta dönüşüm” programınız çökmüştür. Bizler başka bir sağlık mümkündür ve zorunludur diyoruz” dedi.

“YAŞANAN KATLİAMI BİRKAÇ HASTANE KAPATARAK ÖRTEMEZSİNİZ”

Kahraman, iktidarın sağlık emekçilerini dikkate almadığı için bebeklerin hastane yoğun bakımlarında katledildiğini ifade etti.“Yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak birkaç hastane kapatarak örtemezsiniz” diyen Kahraman şöyle devam etti: “Dönemin il sağlık müdürü olan Sağlık Bakanı dâhil denetimden sorumlu yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratları, sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dahil edeceksiniz. Kâr ederken ses çıkarmayan hastane patronları ya da özel hastane şirketlerinin yöneticileri de aynı derecede sorumludur. Gözaltına alınan tek bir hastane sahibi ya da şirket yöneticisi yoktur. Bunları da soruşturmaya dahil edeceksiniz. Yönünüzü sermaye tekellerine değil halka, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine döneceksiniz. Bizleri dinlemeyi öğreneceksiniz. Sağlık emekçileri ve halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

Açıklamanın ardından 2 dakikalık oturma eylemi yapıldı. (Dersim/EVRENSEL)

SES MALATYA ŞUBESİ: BU KATLİAMI BİRKAÇ KİŞİYE YIKARAK, HASTANE KAPATARAK ÖRTEMEZSİNİZ

SES Malatya Şubesi, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, Yenidoğan Çetesi ve Sağlıkta Dönüşüm Programı ile ilgili bir basın açıklaması düzenledi.

Açıklamayı okuyan SES Malatya Şube Eş Başkanı Cansu Kaplan, “Sermayenin ihtiyaçları kapsamında Dünya Bankası’nın bir programı olarak geliştirilen Sağlıkta Dönüşüm Programı 3 Kasım 2002 tarihinde AKP’nin tek başına iktidara gelmesiyle birlikte uygulamasına hız verildi” dedi.

Sağlık sistemine bilerek yatırım yapılmadığını ve sağlık sisteminin uygulanan politikalarla zayıflatıldığını söyleyen Kaplan, “Bunun sonucunda ortaya çıkan hasta kuyrukları, ilaca ulaşma zorlukları, SSK-Sağlık Bakanlığı ayrılığı gibi halkta oluşan hoşnutsuzluktan faydalanılmış, bu olumsuz sağlık uygulamalarının 'sağlıkta devrim' yapılarak değiştirileceği beklentisi oluşturulmuş ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın uygulanmasına destek istenmiştir” dedi.

“BU PROGRAMIN TOPLUM SAĞLIĞINA YARARI OLMADIĞI GÖRÜLMÜŞTÜR”

Kaplan, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın ve programa yön çizen kar ve rant amaçlı, özelleştirmeci, halkın geniş kesimlerinin çıkarlarını, sermayenin ihtiyaçları için gözden çıkartan anlayışın ülkemizde de dünyada da çöktüğünü söyledi. Kaplan, "Gelinen aşamada özellikle de para için bebeklerimizin yaşamlarına kadar el uzatan bu programın toplum sağlığına yararı olmadığı herkesçe görülmüştür” dedi.

“BU HASTANELERDEKİ SUÇSUZ EMEKÇİLERİ İŞSİZ BIRAKAMAZSINIZ”

Yaşanan yenidoğan katliamının birkaç kişiye yıkılarak ve birkaç hastane kapatılarak örtülemeyeceğini söyleyen Kaplan, “O hastanelerde çalışan suçsuz evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz” dedi.

Son olarak Kaplan, “Yönünüzü sermaye tekellerine değil halka, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine döneceksiniz. Sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşanan vurgunları, hırsızlıkları ve olumsuzlukları açığa çıkaran üye ve yöneticilerimize soruşturma açmaktan sürgün etmekten vazgeçeceksiniz. Bizleri dinlemeyi öğreneceksiniz. Sağlık emekçileri ve halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz” diyerek açıklamayı sonlandırdı. (Malatya/EVRENSEL)

"SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI ÖLÜM GETİRİYOR"

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Elazığ şubesi 24 Ekim 2024 tarihinde yaşanan bebek ölümlerine dair basın açıklaması yapmak üzere Fethi Sekin şehir hastanesi önünde bir araya geldi.

Açıklamayı SES Şube Başkanı Derya Coşkun yaptı. Coşkun “3 Kasım 2002 tarihinde AKP’nin tek başına iktidara gelmesiyle birlikte uygulamasına hız verilen Sağlıkta Dönüşüm Programı tüm itirazlarımıza rağmen yaşama geçirilmeye çalışıldı. Gelinen aşamada özellikle de para için bebeklerimizin yaşamlarına kadar el uzatan bu programın, toplum sağlığına yararı olmadığı herkesçe görülmüştür.” dedi.

Devamında “Sağlıkta dönüşüm programı ve programa yön çizen kar ve rant amaçlı, özelleştirmeci, halkın geniş kesimlerinin çıkarlarını sermayenin ihtiyaçlarını için gözden çıkartan anlayış ülkemizde de benzer uygulamaları uygulayan tüm dünya ülkelerinde de çökmüştür.” dedi. (Elazığ/EVRENSEL)

“HALKIN SAĞLIĞINI PİYASANIN İNSAFINA BIRAKAN SAĞLIK POLİTİKALARINI BİR KENARA BIRAKIN” 

Balıkesir Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Şubesi tarafından Edremit Devlet Hastanesi'nde saat 12.45'te "Sağlıkta Ticaret ölüm demektir, Özel Hastaneler Kamulaştırılsın" konulu basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasına KESK Myk üyesi Sevgi Yılmaz, SES MYK üyesi Eylem Eroğlu, BES MYK üyesi Mustafa Güven, Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, Balıkesir KESK Şubeler Platformu ve Edremit Demokrasi  Platformu bileşenleri katıldı. Basın açıklamasını Özgür Hacıosmanoğlu okudu.

 SES MYK Üyesi Eylem Eroğlu ve KESK MYK üyesi Sevgi Yılmaz'ın da konuşma yaptığı açıklamada "Sağlık haktır, satılamaz", "Sağlıkta ticaret ölüm demektir", "Birleşe birleşe kazanacağız" vb. sloganlar atıldı.

Yaşananların, Sağlıkta Dönüşüm Programı doğrultusunda uygulanan politikaların halkın yararına olmadığı ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçları olduğunu ortaya koyduğunu belirten Özgür Hacıosmanoğlu; “Sağlık hizmetini sıradanlaştıran, niteliğe değil niceliğe önem veren, hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri haline getiren, sağlığı piyasa kurallarına teslim eden Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık sistemimizi çökertmiştir. Halk sağlığına ve tıbbi etik değerlere zarar veren, ülke kaynaklarının bir avuç sermayedara peşkeş çekilmesine yol açan ve bu son olayda gördüğümüz gibi insanlık değerlerinin ayaklar altına alınmasına neden olan piyasacı ve rantçı politikalar bir an önce terk edilmelidir. Biz sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak yöneticileri, halkın sağlığını piyasanın insafına bırakan sağlık politikalarını bir kenara bırakarak, koruyucu hekimlik ve birinci basamağın güçlendirildiği, sağlık çalışanlarının iyi koşullarda güvenli ve güvenceli çalışabildiği, verilen hizmetin sayısının değil niteliğinin ve topluma katkısının değerlendirildiği bir sağlık sistemini hayata geçirmeye çağırıyoruz” dedi. (Balıkesir/EVRENSEL)


BURSA: BİZLERİ DİNLEMEYİ ÖĞRENECEKSİNİZ

DİSK, KESK, TMMOB ve Bursa Tabip Odası, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamayı SES Bursa Eş Başkanı Alican Özden okudu.

Özden, “Sağlığı piyasalaştırdığınız ve kâr aracına dönüştürdüğünüz için bugün bebeklerimizin özel hastane yoğun bakımlarında nasıl katledildiği haberleri ile sarsılıyoruz. Yaşanan bu katliamı birkaç kişiye yıkarak birkaç hastane kapatarak örtemezsiniz. O hastanelerde çalışan suçsuz evine ekmek götüren emekçileri işsiz bırakamazsınız. Bu hastaneleri kamulaştıracak ya da işsiz kalacak suça bulaşmamış emekçileri Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde görevlendireceksiniz” diye tepki gösterdi.

“Özel hastaneleri ya kamulaştıracaksınız ya da SGK ile yapılan tüm anlaşmaları iptal edecek ve hiçbir özel sağlık kurumu ile SGK’nın bir daha anlaşma yapmasının önüne geçeceksiniz” diyerek sözlerine devam eden Özden, son olarak şunları söyledi:

“Sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşanan vurgunları, hırsızlıkları ve olumsuzlukları açığa çıkaran üye ve yöneticilerimize soruşturma açmaktan sürgün etmekten vazgeçeceksiniz. Bizleri dinlemeyi öğreneceksiniz.” (Bursa/Evrensel)


HATAY: DEPREMDE DE GÖRDÜK, SİSTEMİNİZ SAĞLIĞA YARARLI DEĞİL

Hatay Tabip Odası ve SES Hatay Şubesi, Antakya’da TTB ve KESK Koordinasyon alanında bir araya gelerek Necmi Asfuroğlu Anadolu Lisesi önüne kadar yürüdü. Burada basın açıklaması yapan sağlık emekçileri, “Sermayeye değil sağlığa bütçe”, “AKP sağlığa zararlıdır”, “Savaşa değil sağlığa bütçe”, “Sağlıkta dönüşüm enkaz altında” sloganları attı.

Açıklamayı okuyan SES yürütme kurulu üyesi Mihriban Yıldırım, “Sağlık bir kamu hizmetidir, kamu hizmeti kadrolu çalışanlar eliyle yürütülür, kamu hizmetlerinin nitelikli ve sürekliliği için bu bir zorunluluktur, dedik. Ancak geçen süre zarfında güvencesizlik temel çalışma rejimine dönüştürüldü. Güvencesizlik durumu emekçileri sağlıksız koşullarda, daha fazla sürelerde, daha ucuza çalışmaya zorladı. Sağlığımız bozuldu. Salgın da hastalandık ve öldük. Depremde enkaz altında kaldık” dedi.

Sağlık emekçilerinin düşük ücret, güvencesiz çalışma gibi sağlıksız çalışma koşullarını da hatırlatan Yıldırım, son olarak sağlık politikalarını da eleştirdi.

Yıldırım, “Sizin yap-boza dönüştürdüğünüz sağlık sisteminin toplum sağlığına yararı olmadığı açıktır. Salgın ve sonrasında deprem bunu daha görünür kılmıştır. Sağlık emekçileri ve halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz. Toplumun sağlık hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. (Hatay/Evrensel)


BOLU: BAŞKA BİR SAĞLIK SİSTEMİ ZORUNLUDUR

Sağlık Emekçileri Sendikası Bolu Şubesi, Bolu Kardelen Meydanında yaptığı açıklamada; kamusal, nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık sistemi talep etti.

Açıklamayı okuyan SES Bolu Şubesi adına Özkan Üstün, “Sağlıkta dönüşümün ana aktörleri olan DSÖ, DTÖ, DB, Sağlık Bakanlıkları vb. kurumlar toplum kırımından sorumludur. Sahte başarı öyküleri ile her biri bir rakama indirgenmiş insan yaşamlarının hesabını vermekten kaçamayacaklar” dedi.

“Sağlıkta dönüşüm programınız çökmüştür” diyerek sözlerine devam eden Üstün, “Bizler başka bir sağlık mümkündür ve zorunludur diyoruz. Ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmeti demeye devam edeceğiz. Dönemin il sağlık müdürü olan Sağlık Bakanı dâhil denetimden sorumlu yerelden bakanlığa kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden el çektirilerek adli ve idari soruşturmaya dahil edeceksiniz. Kamusal, nitelikli, erişilebilir, ücretsiz ve anadilinde sağlık sisteminin garantisini vereceksiniz” diye konuştu. (Bolu/Evrensel)


“YAŞANANLAR SİSTEM ÇÖKÜŞÜNÜN AĞIR SONUCUDUR”

Hatay'da siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşları, bebek ölümleri ve sağlıkta dönüşüm programını protesto etti. Açıklamada, yaşananların sağlıkta yozlaşma ve sistem çöküşünün ağır sonucu olduğuna dikkat çekildi.

Hatay’da çok sayıda vatandaş sağlıkta dönüşüm programı ve bir süredir gündeme gelen özel hastanelerde bebek ölümlerini yürüyüş ve basın açıklaması ile protesto etti. El- Arabi Türbesi’nden "Sağlıkta ticaret ölüm demektir" pankartı ile başlayan yürüyüş, "sağlıkta dönüşüm enkaz altında", "sağlıkta dönüşüm ölüm demektir" sloganları eşliğinde Necmi Asfuroğlu Anadolu Lisesi önünde son buldu. Vatandaşlar, lisenin önünde basın açıklaması yaptı. 

"SAĞLIK BARINMA, BESLENME, SİYASAL SÜREÇLERLE BAĞLANTILI"

Vatandaşlar adına açıklama yapan Mihriban Yıldırım, meydana gelen olayların sağlık sistemin çöküşün ve yozlaşmanın en ağır sonuçlarından biri olduğunu söyledi. Sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte beyaz reformların sonuçlarının hayata mal olduğunun altını çizen Yıldırım, şunları söyledi: "Bizler sağlıkta dönüşümün ağır sonuçları olacağını dile getirdik. Ancak biz olacakları söylerken AKP iktidarı halkın rızasını çeşitli yöntemlerle oluşturmaya başlamıştı. Sağlıkta kuyruk sorununu, hastanelere erişim sorununu söyleyerek oy istedi. Ancak bugün hayatımıza kast eden bir sağlık sistemi içerisindeyiz. Sağlık, sağlıklı olma hali tüm nedenlerle ele alınmalıdır. Bizler depremde en açık haliyle deneyimledik. Sağlığın barınma, beslenme, ekonomik koşullar, işsizlik, ulaşım yani sosyal ekonomik siyasal süreçlerle ilgili olduğunu bir kez daha gördük. Bu anlamda sağlık fiziksel, bedensel, sosyal iyilik hali, eşitlik ve demokrasi ile ilgilidir. Yönetenler sadece sonuçlarıyla ilgilenerek, sağlıksızlık halinden kar etmeye heveslenen bir sağlık sisteminde ısrar etti."

"TTB’Yİ TAKİP ETSEYDİNİZ BEBEK ÖLÜMLERİNİ BULURDUNUZ"

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yöneticisi Doktor Ali Kanatlı da şöyle konuştu: "Daha da büyük cezayı bu sistemi getirenlerin almasını isteriz. Yıllardır TTB olarak sağlığın hak olduğunu, satın alınamayacağını söyledik. Sağlık Bakanlığı’nın ucube yönetmelik çıkaran işe yaramaz bürokratlarına sesleniyorum; siz orda boş işlerle uğraşmayın. TTB raporlarını takip edin. TTB pandemide olduğu gibi uyardı. Sizler TTB’yi takip etmiş olsaydınız, bebek ölümlerinin nedenlerini bulurdunuz. Daha iki önce TTB’nin 18’nci ay raporunu okuduk. TTB şunu dile getirdi; Bir yerde bebek ölüm hızı artıyor. Avrupa’da bin bebekten iki ya da üçü ölürken Türkiye’de on tanesi ölüyor."​​​​​​​ (ANKA)

ÖNCEKİ HABER

Trump'a yönelik yeni "taciz" suçlaması

SONRAKİ HABER

İsrail ordusu Cibaliya'dan göçe zorladığı Filistinlilerin görüntülerini paylaştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa