25 Ekim 2024 04:48
Son Güncellenme Tarihi: 25 Ekim 2024 07:52

Burası Başpınar’dır benim abim

"Antep işçi sınıfının hafızası da direnci de Ünaldı’dan Çemen’e, Çemen’den Şireci’ye değin kuvvetlidir. Sermayenin de korktuğu tam olarak bu kuvvettir aslında."

Foroğraf: Evrensel

Paylaş

Erdem AYÇİÇEK

Antep
 

“Burası Başpınar’dır benim abim.
Bak işçisi aç, patronu toktur.
Bizleri soracak olursan emeğimiz çok, keyfimiz yoktur benim abim.
Neyse ver bir cigara zuladan yanalım.”

Günler su gibi akıp giderken, Başpınar’da çalışan işçilerin yaşam kalitesi her geçen gün daha da düşüyor. Çalışma koşullarının zorluğu, işçilerin kuracağı hayallere dahi sinmiş durumdayken patronların akıl almaz kâr hırsı gitgide artıyor. Çok değil daha birkaç ay evvel aynı bölümde, aynı makinelerle 10 işçinin çıkardığı işi, şimdilerde 6 işçiyle çıkarmaya çalışıyorlar. Vardiya amirleri de boş durmuyor tabii. İşçilerin kaç kere tuvalete gittiğinin, kaç dakika kaldığının çetelesini tutuyor. Üretim baskısı altında ezilen işçilerden birinin gıkı çıkarsa, not alıp kara listeye alıyorlar. Patronlar da bazı zamanlar aynı oranda üretim olmadığında amirlere “Patron zarar ediyor, üretim azaldı, fabrika kapanabilir” yalanını yaygınlaştırmaya çalışarak işçilere işsiz kalma korkusu enjekte edilip daha tempolu çalışmaya zorluyorlar. Mesainin ilk saatleri ile mesai sonlarına doğru aynı tempoda çalışmaya itilen işçilerin iş kazası geçirmemeleri için hiçbir sebep kalmıyor.

“Burası Başpınar’dır benim abim.
Emeğimiz üç kuruş, kanımız beş kuruştur bizim.
Kolumuz kopar, makineler durmaz, bacağımız kopar, üretim artar.
Ver bir cigara zuladan yanalım.”

İşçi sağlığının rafa kaldırıldığı yerdir Antep. Üretim baskısı altında boğuldukları yetmezmiş gibi; alınmayan önlemlerin, makinelerin düzenli kontrolünün yapılmamasının kurbanı olan işçilerin canının bir kıymeti yok. O kadar yoğun iş kazaları yaşanıyor ki hastaneler ile fabrikalar arasında özel anlaşma paketleri mevcut. El kopması ayrı paket, ayak ayrı, parmaklar ayrı (Bkz: Akınal Sentetik örneği).*
Başpınar’ın ortasına konulan hastane reklam panolarında yazan “El cerrahisi 7/24 yanınızdayız” patronların ilgisini çekiyor haliyle. Emeğini asgari ücrete-açlık sınırında bir ücrete satan işçilere “Bizim sorumsuzluğumuz, kâr hırsımız yüzünden canından bir parça giderse merak etme, iyi hastanelerde tedavi göreceksin” mesajı veriliyor, verdiriliyor. İşçilerden birinin başına bir iş gelse, ölümlü bir kaza olsa dahi makineler ambulans gittikten hemen sonra çalışmaya devam ediyor…

“Burası Başpınar’dır benim abim.
Terimiz çok, maaşımız azdır bizim.
Bizleri soracak olursan bankalarla davalık, eş dosta borçluyuz.
Ver bir cigara da zuladan yanalım.”

İşçiler burada yoğunluklu olarak üç vardiya çalışır. Her gün mesaiye kalmak zorunda olan işçiler olduğu gibi, yorgunluktan kendini servise zor atan işçiler de var. Kimsenin keyfi mesaiye kaldığı yok tabii. Herkes maaş günü geldiğinde ödeyeceği borçları, vereceği kirayı, çocukların okul harçlığını düşünerek kalıyor mesaiye. “Maaşa kalırsak işimiz yaş, kira falan ödeyemeyiz” diye düşünüyor her biri. Ev kiraları da, Antep’in kenar semtlerinde ortalama 8-10 bin lira arası değişiyor. Bu da bir işçinin maaşının neredeyse yarısı anlamına geliyor. Evi olan çok az sayıda işçi var, olan da ya atadan kalma ya da köyde yaşıyor. Köy demişken, çiftçiliğin değersizleştirilmesiyle birlikte Antep’in köylerinden Başpınar’da iş arayan, çalışan sayısı da gitgide artıyor son birkaç yıldır. Köydeki beş-on dönüm araziyle geçimini sağlamakta zorlanan çiftçiler, çareyi Başpınar’da buluyor. Buluyor bulmasına ama onlar da sistemin içine girdikçe isyan etmeye başlıyor ki şubat ayında Zafer Tekstil’deki (1-2-3) grev Yavuzeli’nin köylerinden gelen işçilerin öncülüğünde başladı ve büyük ölçüde kazanımla sonuçlandı.

“Burası Başpınar’dır benim abim.
Hıncımız çok, birliğimiz yoktur bizim.
Bizleri soracak olursan, Başpınar’dan akan terle Antep’i sularız benim abim.
Ver bir cigara zuladan yanalım.”

Antep işçi sınıfının hafızası da direnci de Ünaldı’dan Çemen’e, Çemen’den Şireci’ye değin kuvvetlidir. Sermayenin de korktuğu tam olarak bu kuvvettir aslında.
Ünaldı’daki grev kırma denemeleri, Çemen’deki sarı sendikacıların grevi sönümlendirme çabaları, Şireci’de Belediye Başkanı Fatma Şahin’in işçilere yalvarışları işçilerin direncini kırmaya yetmedi. Bu direncin kırıldığı zamanlar olmadı değil ancak biliyoruz ki kendiliğinden gelişen alevlenmeleri söndürmek sermaye açısından zor bir iş değil.
Bugün Başpınar açısından esas örgütlülüğü sağlayacak-sürdürecek şey, mücadele deneyimi olan işçilerin kendi fabrikalarındaki işçilerle kalıcı bir örgütlenme zemini oluşturmasıdır. Bunun bir anda oluşması pekala zor gibi görünüyor. Ancak çabanın ve yönelişin burada olmasının önemi her geçen gün daha da belirginleşiyor. 

 

ÖNCEKİ HABER

Büyükelçi atamaları Resmi Gazete’de

SONRAKİ HABER

Özgür Özel'den 29 Ekim açıklaması: Kutlamaları coşkuyla gerçekleştiriyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa