26 Ekim 2024 04:51

Kamusal bir sağlık hizmeti örneği: Sovyetler Birliği

Sağlık sisteminin çöküşü üzerine tartışmalar verilirken, 107 yıl önceye, SSCB deneyimi üzerinden koruyucu toplumsal sağlık hizmetlerine yeniden bakalım.

Görsel: Midjourney/Fırat Turgut

Paylaş

Hasan Can BİLİCİ

Dünyada ve Türkiye’de 1980 sonrası neoliberal politikaların hız kazanmasıyla hayata geçirilen özelleştirmeler, sağlık hizmetlerini de etkilemiştir. Türkiye’deki sağlık hizmetleri, 1990’lı yılların başında neoliberalizmin yapısal uyum politikaları çerçevesinde tüm hükümetler aracılığıyla değişime uğratılmaya başlandı.

2002 yılında iktidara gelen AKP ile birlikte, “sağlıkta dönüşüm programı” adı altında sağlık hizmetleri temelden dönüştürüldü. Bu programla, Dünya Bankası tavsiyelerine uygun olarak sağlık hizmetlerinin büyük ölçüde özel sektöre devredilmesi hedeflendi. O günden bu yana, kamu sağlık kurumlarından özel sağlık işletmelerine kadar tüm alanlar yeniden yapılandırıldı. Günümüzde, piyasalaşan ve ticarethane haline gelen sağlık hizmetlerinin bir sonucu olarak, zincir özel hastane sahiplerinin Sağlık Bakanlığında, başta sağlık bakanı olmak üzere çeşitli görevlere atanır hale geldiğini görmekteyiz. Bugün Türkiye’deki 1566 hastaneden 565’i, yani üçte biri özel hastane. Koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinin günden güne yok olmasıyla ortaya çıkan tabloyla toplum gittikçe sağlıksız hâle geliyor. Bunu doğrulayacak şekilde 2023’te toplam hekime müracaat sayısı 973 milyon 519 bin 87 oluyor.

“Sağlıkta dönüşüm programı” ile ortaya konan neoliberal politikalar, “Sağlık sisteminin çöküşü” olarak bir kez daha gün yüzüne çıktı. Bu tartışmalar içerisinde, bundan tam 107 yıl önce yanı başımızda ön plana çıkan sosyalist sağlık hizmetlerine, SSCB deneyimi üzerinden koruyucu toplumsal sağlık hizmetlerine yeniden bakalım.

SSCB’DE HALK SAĞLIĞI ANLAYIŞI

Bolşeviklerin önderliğinde ayaklanan Rus proletaryası, 7 Kasım 1917 yılında Ekim Devrimi ile burjuvazinin ve büyük toprak ağalarının iktidarına son verdi. Ekim Devrimi’nin dördüncü gününde, yayımlanan “Tam Sosyal Sigorta” kararnamesiyle tüm işçi ve emekçiler sosyal güvence altına alınarak sağlık hizmetlerine erişim ücretsiz hale getirildi. Beslenme, temiz gıda, temiz içme ve kullanma suyu, barınma, gebe, anne ve çocuk sağlığı, çalışma koşulları ile önleyici ve tedavi edici hizmetler, işçi iktidarı tarafından sağlığın temel taşları olarak görülüp planlandı.

Bolşeviklerin iktidarıyla ilk kez “Halk Sağlığı Komiserliği” yani Sağlık Bakanlığı kuruldu ve esas olarak koruyucu sağlık hizmeti anlayışı benimsenmeye başlandı. Devrim sonrası ilk Sağlık Bakanı Dr. Nikolay Semaşko, Çarlık Rusya’sı sağlık hizmetlerini şöyle tanımlamaktaydı: “Kapitalist devletin tüm özelliklerine sahipti; zenginler için daha iyi hizmet, yoksullar için daha kötü hizmet. Önleyici hekimlik hemen hemen yoktur, yoksullara özel bir bakım yapılmaz, sanatoryum sağlanmaz ve tamamen zenginlerin tekelindedir.”

SSCB’de “halk sağlığı” kavramı geliştirilmiş, koruyucu hekimlik ile tedavi edici hekimlik hizmetlerinin birliği gözetilmiştir. Esas olan hastalığı tedavi etmek değil, hastalığın ortaya çıkmasını önlemektir. İlaç, diş, gözlük, protez ve bakım giderleri devlet tarafından karşılanmıştır.

SSCB, sağlıkta üç alana yoğunlaşmıştır: Yetişkin işçi sağlığı, anne-çocuk sağlığı ve hijyen.

İşçi sağlığı birimleri, iş yerlerinde atölye bazında “sağlık hücresi” biçiminde örgütlenmiştir. Sağlık hücrelerinde gönüllü sağlık eğitimi alan işçiler yer almış; sağlıkçı işçilerin tespit ettiği hastalar ayakta bakım birimlerine gönderilmiştir. Ayakta bakım birimlerinde yer alan hekim, gerek görürse tedavi için dispanser veya polikliniğe sevk etmiştir.

1949 yılına kadar iş yeri sağlık birimleri ile birlikte dispanser ve polikliniklerde ayaktan bakım hizmeti verilmiş, işçiler her ikisine de gidebilmişlerdir. 1950 sonrası dispanser ve poliklinikler ile hastanelerin ayakta bakım birimleri birleştirilmiş, sağlık hizmeti büyük sağlık komplekslerinde verilmeye başlanmıştır.

Ayrıca, SSCB’de spor, sağlıklı olmanın aracı olarak ele alınmış ve fabrikalarda, semtlerde, parklarda topluca spor yapılması özendirilerek spor yapma yaygınlaştırılmıştır.

ANNE-ÇOCUK SAĞLIĞI

Anne-çocuk sağlığı hizmetlerini anayasasına geçiren ilk ülke SSCB’dir. Daha sağlık bakanlığı kurulmadan Anne-Çocuk Sağlığı Departmanı oluşturulmuştur. Bu hizmetler, kadınları izlemeyi ve korumayı kapsarken, çocukları da doğumdan yetişkinlik dönemine kadar izlemeyi ve korumayı amaçlamıştır. Anne-çocuk sağlık hizmetleri, tamamen ücretsiz ve tüm bireyleri kapsayacak şekilde tasarlanmıştır.

Bir anne-çocuk sağlığı merkezinde bebek kliniği, 1-3 yaş çocuk kliniği, hamile kadın kliniği, tüberküloz uzmanı ofisi, cinsel yollarla bulaşan hastalıklar uzmanı ofisi, beslenme istasyonu, süt istasyonu, hukuksal danışmanlık ve danışma bürosu gibi bölümler bulunmaktadır. 1944 yılında gebelere, evli olmayanlar dahil tüm annelere verilen hizmetlerin kapsamı genişletilmiştir.

Sağlık emekçilerinin çalışma koşulları ise günümüzden çok farklıdır. Hekimler günde 6 ile 6.5 saat arası çalışmakta ve saatte en çok 6 hasta kabul etmektedirler. Çalışma günlerini takip eden 5. günde ise izin kullanırlardı.

Günümüzde sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliğinden, sağlık emekçilerinin çalışma koşullarına kadar birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Ancak, SSCB deneyimi, kamusal sağlık hizmetlerinin temel taşı olan koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinin önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. İşçi ve emekçilere, kadınlara, çocuklara ve gençlere eşit, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetlerinin sağlanması gerektiği açıktır.

ÖNCEKİ HABER

Dr. Halis Yerlikaya’nın yargılandığı davada, mahkeme davanın reddine karar verdi

SONRAKİ HABER

Betek Boya işçileri mesaiye kalmamaya başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa