27 Ekim 2024 04:55

Belediyelerdeki mücadeleler ve gösterdikleri: Kaynayan kazan

Tüm belediye emekçileri olarak ‘eşit işe eşit ücret’ ve ‘insanca yaşam koşullarında bir çalışma hayatı’ başta; taleplerimiz etrafında birleşik bir mücadeleyi başarmaktan başka yolumuz yok!

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel

Paylaş

Arif YILDIZ
İzBB İzenerji Park Bahçe İşçisi

Son günlerde Evrensel gazetesinin sayfaları, başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere çeşitli il, ilçe belediyeleri ve büyükşehir belediyelerinde ödenmeyen işçi ve kamu emekçisi ücretleri, tıkanan toplu sözleşme görüşmeleri ile buna bağlı işçi ve emekçilerin eylemleri ile doluyor.

Seçim öncesinde ana akım medya ise AKP’sinden CHP’sine tüm belediye başkan adaylarının, emekçilerin hak ettikleri ücret ve yaşam koşullarının sağlanacağı vaatlerine sıklıkla yer veriyordu. Seçimden sonra değişmeyen şey belediye işçilerinin açlık ile yoksulluk arasındaki yaşamı oldu.

Yoksulluk sınırının 70 bin liraları bulduğu bugünlerde çeşitli il ve ilçelerde çalışan belediye şirket işçileri 25-30 bin lira bandında ücretlere mahkum edilmiş durumda. İnsanca yaşayacak bir ücret hakkı olmayan işçiler bugün hak ettikleri ücret ve sosyal hakları zamanında bile alamıyor. Hal böyle olunca genel hizmetler iş kolu da adeta kaynayan bir kazan haline gelmiş durumda. Seçim öncesi verilen vaatlerin yerini seçim sonrası alan saldırılar, başta İstanbul ve İzmir olmak üzere hemen her belediyeyi emekçiler açısından bir mücadele alanına çevirdi.

İŞVERENLER TEK VÜCUT, YA EMEKÇİLER?

Hangi parti tarafından yönetiliyor olursa olsun belediye yönetimleri emekçilerin karşısına “bir işveren” olarak tek vücut çıkıyor. AKP’li belediyelerde Mahalli İdareler Kamu İşverenleri Sendikasının (MİKSEN) adı CHP’li belediyelere gelindiğinde Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası (SODEMSEN) oluyor. İşveren temsilcisi değişse de işçilere reva görülen açlık sınırı seviyelerinde ücretleri dayatan tek tip sözleşmeler değişmiyor.

Belediye işçileri ise “Taşeronu kaldırıyoruz” nidalarıyla 696 sayılı KHK’nin sözde kadroları ile benzer işi yapan farklı belediye şirketlerinde farklı ücret uygulamaları ve sosyal haklar altında bölünmüş bir durumda bulunuyor. Bu bölünmüşlük, farklı şirketlerde ve belediyelerde farklı sendika şubeleri ve konfederasyonlarının örgütlü olmasıyla daha da katmerleniyor.

Tek tip sözleşme saldırısı altında bulunan benzer işi yapan işçiler, İzenerji’nin toplu sözleşmesinde İzelman ile eşit işe eşit ücret talep ederken ya da Bornova Belediyesi Personel AŞ işçileri Buca Belediyesi Buca İmar AŞ ile aynı yaşam koşullarında çalışmak isterken mücadelelerini ortaklaştırma ve tek vücut olmuş işveren saldırılarını geri püskürtme zorunluluğuyla da karşı karşıya kalıyor.

Bu saldırıları püskürtmek, bir zorunluluk olduğu kadar güçlükleri de barındırıyor şüphesiz. Emekçiler, bugün çalıştıkları şirketlerin farklılığı ve koşulları nedeniyle yaşadıkları ayrışmaları sendikal örgütlülüklerinde de yaşıyor.

İşveren saldırısı parti, sendika, şirket, çalışma biçimi, işçi, kamu emekçisi gözetmeksizin tek vücut olarak gerçekleşirken, bugün emekçiler bu saldırıyı ancak sendikaları arasındaki rekabetçi tutum ve eğilimleri de aşarak birleşik bir mücadele ile göğüsleyebilir.

OLANAKLARI FIRSATA ÇEVİREREK BİRLEŞİK MÜCADELEYİ BAŞARMAK

İstanbul ve İzmir başta olmak üzere peşi sıra gelen grev kararları, layıkıyla hayata geçirilir ve grev komiteleri aracılığıyla işçilerin inisiyatif ve kararları ile sürdürülen ve sonuçlanan bir mücadele sergilenebilirse bir şirkette ya da bir belediyede elde edilen kazanım, bir diğer mücadelenin kazanılmasının dayanağı haline getirilebilir ve işverenlerin arkasında tek vücut oldukları sermaye saldırılarına güçlü bir cevap verilebilir.

Ancak bu cevabı vermek için; belediye, şirket ayrımı ve çalışma biçimi gözetmeksizin belediye işçileri ve kamu emekçilerinin, toplu sözleşme talepleri başta olmak üzere insanca yaşayabilecek ücret ve çalışma koşulları için bir araya gelmesi elzem. Bu doğrultuda atılacak adımlar işçi ve emekçilerin mücadele örgütleri olan sendikalardan bağımsız düşünülemeyeceği için farklı iş yeri ve belediyelerde örgütlü tüm sendikaların vereceği ortak mücadele bu süreçte belirleyici olacak.

Bugün kamu emekçilerinden, şirket işçilerine ve sınırlı sayıdaki kadrolu işçilere kadar tüm emekçiler olarak ‘eşit işe eşit ücret’ ve ‘insanca yaşam koşullarında bir çalışma hayatı’ başta olmak üzere iş yerlerine özgü kreş, yemekhane, servis, rapor ve izin hakkı ile güvenceli iş talepleri başta olmak üzere özgün talepler etrafında birleşik bir mücadeleyi başarmaktan başka yolumuz yok!

Yürüyeceğimiz yol ve atacağımız adımlar çok açık! Bu adımları; 2019 yılı toplu iş sözleşmesinin KHK ile belediye şirketlerine geçirilen İzenerji işçilerini de kapsaması için Genel-İş'in tüm şubelerinin destek verip eyleme katılması ile büyükşehir ve ilçe belediyelerinde ulaşımdan, temizliğe kadar tüm birimlerde iş durdurularak, belediye otobüsleri ve çöp arabalarıyla yolların trafiğe kapatıldığı süreçten de, bugün Maltepe Belediyesinde grev kararı asılırken sendika şubeleriyle birlikte grev kararını asan ya da ertesi gün asacak olan Ataşehir, Kartal ve Kadıköy belediyesi işçilerinin kol kola Maltepe Belediyesi önünde olduğu süreçten de biliyoruz.

ÖNCEKİ HABER

İsrail'in Lübnan'a saldırılarında 1 sağlık görevlisi öldü, 5 kişi yaralandı

SONRAKİ HABER

Silopi’de üreticiler dertli: Ekim alanları her yıl daralıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa