27 Ekim 2024 05:25

Belediye işçilerinin mücadele tarihinden…

İşçiler günlerce çöpleri toplamadı, çöp dağları oluştu. O zaman çok iyi bir sözleşme yaptık. Ekonomik mücadelemizi siyasi mücadele ile birleştirmeyince kazandığımız haklarda geriye gidişler başladı.

Fotoğraf: Hürriyet Gazetesi

Paylaş

Hilal TOK
İstanbul

Belediyelerin sözleşme dönemlerinde işçilerin taleplerinin karşılanmaması üzerine tıkanan sürece karşılık işçiler greve giderken, belediye işçilerinin mücadele tarihi de önemli deneyimler barındırıyor.

Belediye işçilerinin mücadele tarihine baktığımızda akla ilk gelen eylemlerden biri olan 1966’da Çorum Belediye Başkanı Kemal Demirer’in işten attığı 54 işçi için yapılan “yalın ayak yürüyüşü” ve “ölüm yürüyüşü” oluyor. 720 kilometre, ölümü dahi göze alarak yürüyen işçilerin mücadelenin sonucunda talepleri kabul edilmiş, bu eylem işçi sınıfının kalanına da güç ve cesaret vermişti. Ardından gerçekleştirilen sayısız direniş, miting, grev, eylemle işçiler deneyim biriktirmiş, çeşitli kazanımlar elde edilmişti.

İşçi sınıfı hareketinin üzerinden silindir gibi geçen 12 Eylül darbesi, tüm işçilerde olduğu gibi belediye işçilerinin mücadelelerinde durağanlığa, kazanımlarında tasfiyenin başlangıcına sebep olmuştu. Darbe sonrası ’89 bahar eylemleri ile yeniden harekete geçen işçi sınıfı içinde belediye işçileri de önemli yer tutuyordu. ’90’ların İstanbul’unda belediye işçilerinin grevleri apartmanların birinci katlarına kadar çıkan dağ gibi çöp yığınlarının oluşmasına neden olmuş ve grev belediye işçilerinin ne kadar kararlı olduğunun göstergesi olmuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) işçisi Ali Demir o dönem mücadelelerinin hem öznesi hem tanığı. Demir’in hafızasında kalanlar bugünkü hareketin örgütlülüğünü güçlendirmek üzere önemli deneyimler sunuyor. Demir’in kendi mücadelesinden çıkardığı en önemli ders ise sadece ekonomik taleplerle verilen mücadelenin kalıcı bir kazanım sağlayamadığı. Demir’in bu tespiti greve çıkmaya hazırlanan işçilerin tartışması gereken en önemli konulardan biri.

"KOMİTELER KURDUK, MÜDAHALE ETTİK"

Ali Demir 1983-2000 yılları arasında belediyede çalıştı. Bu tarihler arasında Demir hem işçi sınıfı hareketinin önemli aşamalarına, hem Türkiye siyasetindeki çalkantılara hem Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığına tanıklık etti.

12 Eylül sonrası işçilerin elde ettiği sendikal, sosyal ve siyasal tüm kazanımlar bir bir ortadan kaldırılırken DİSK’in faaliyetleri durduruldu. Artık tek bir sendika vardı; Türk-İş’e bağlı Türkiye Belediye-İş. 1987’de TİS masasına oturulduğunda işçiler sözleşmeye müdahale edemiyordu ve temel tartışmaları da buydu. Sonraki sözleşme sürecine iradelerini göstermek üzere hazırlandı. Demir o günleri şöyle anlatıyor: “12 Eylül’de pek çok işçi önderi, bilinçli işçi tasfiye edilmişti. Nasıl mücadele edeceğimizi çok bilmiyorduk. Sonradan Emek Partililer olduğunu öğrendiğim gençler şantiyelere gelip bize bir toplu sözleşmenin nasıl hazırlanacağını, sözleşmeye nasıl müdahale edeceğimizi anlatıyorlardı. Sendikalara baskı yapmamız gerektiğini söylüyorlardı. Onlarla sohbet ettikçe sendikaya, sendikacılara müdahale etmeye başladık. Toplu sözleşme dönemi öncesi işçi komitelerinin kurulması için ısrar ediyorduk. Nurettin Sözen’in başkanlığı döneminde artık düşüncelerimiz hayata geçmişti. TİS’lere komitelerle hazırlıyorduk. Bu komitelerle birlikte işçinin iradesi TİS maddelerine yansıyordu, işçi de taleplerine sahip çıkıyordu. İşçiden gizli kapaklı bir şey yapılamıyordu.”

Tarih 11 Ağustos 1992; Hürriyet gazetesi grevi “Kaldırın şu pisliği” başlığıyla manşetine taşıdı. “Pis grevin pis gerçeği” demişti bu grev için. Bu grev işçilerin ekmek mücadelesinde önemli kazanımlar elde etmesini sağladı: “Sözen döneminde çok görkemli grevler, eylemler yapmıştık. Binlerce işçi, günlerce çöpleri toplamadı, Kent durdu. Çöp dağları oluştu sokaklarda. Büyük tepki yaratıyordu belediyelere. Nurettin Sözen bir an önce sözleşmeyi bitirmek istiyordu. İşte o zaman çok iyi bir sözleşme yapmıştık. Taleplerimiz karşılandı.”

"EKONOMİK MÜCADELE YETMEZ"

Demir o dönem sürdürülen mücadelenin ekonomik taleplerle sınırlı kalmasını da eleştiriyor: “Ekonomik şartlarımız iyi değildi. Belediye işçisi, aldığı ücret biraz iyileşsin diğer konularla pek ilgilenmezdi. Sözen döneminde verdiğimiz mücadeleyi Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde gösteremedik. Ekonomik mücadelemizi siyasi mücadele ile birleştirmeyince kazandığımız haklarda geriye gidişler oldu. Baskı, hak gaspları sürekli arttı. Örgütlü güç zayıfladı, daha sonra Hizmet-İş’i devreye sokup işçiyi böldüler.”

Demir’in bugün greve hazırlanan işçilere kendi deneyimlerinden süzdüğü önerileri de var: “Bugün yine öne çıkan talepler ekonomik. Bunlar önemli ama yetmez. Sosyal talepler ve demokrasi için de mücadele edilmeli. Emeklilik hakkıyla ilgili de mücadele edilmeli. İşçiler sadece kendi alacakları zammın dışında; toplumsal, ekonomik, siyasal haklar meselesi üzerinden de bir mücadele yürütmeli. Bütün bir mücadele kazanımları kalıcılaştırır. Elbette örgütlülüğün kalıcı olması için komiteler de çok önemli.” 

ÖNCEKİ HABER

Silopi’de üreticiler dertli: Ekim alanları her yıl daralıyor

SONRAKİ HABER

İsrail, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi'nden çekildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa