İşçiler barış için sözünü söyleyecek
İstanbul’un değişik ilçelerinden işçiler bir araya gelerek ‘İşçiler Barışı Tartışıyor’ forumu düzenliyor. Petrol-İş Genel Merkezinde 7 Nisanda yapılacak forumda değişik işyerleri ve fabrikalardan işçiler Kürt sorununu ve çözüm sürecini tartışacak. ‘İşçiler barışı tartışıyor&rs
Elmabahçesi İşçi Komitesi Sözcüsü Sedat Yeşilköy, Emek Partisi’nin düzenlediği toplantının tam da barışın konuşulduğu bir süreçte yapıldığına vurgu yaptı. İşçilerin de Kürt sorunu konusunda söyleyecek sözleri olması gerektiğini ifade eden Yeşilköy, “İki kardeş halkın savaştan çok kayıplar verdiğini biliyoruz. Bu acıların son bulması gerekiyor. Son bulurken de işçilerin barışı tartışıyor olması, barışın iki halk arasında bir daha bozulmayacak şekilde kalıcı olması için çok önemli” diye konuştu.
İşçilerin barıştan yana fikirlerini ortaya koyması gerektiğine dikkat çeken Yeşilköy, aksi halde patronların savaştan yana fikirlerini ortaya koyacağını söyledi.
Bu toplantının hazırlıklarını Emek Partisi’nin “Savaşa dur de, Demokrasi için birleş” kampanyası ile birlikte yaptıklarını anlatan Yeşilköy, Elmabahçesi’ndeki işçileri bu toplantıya çağırmak için el ilanları hazırlayıp dağıttıklarını, kahvaltılar düzenlediklerini, işyerlerinde işçilerle birebir konuşarak davetler yaptıklarını söyledi.
Çağlayan Tekstil İşçileri Derneği adına konuşan Bahadır Kılıç, “Çağlayan’da derneğimiz üzerinden Türk ve Kürt işçileri yan yana getiriyoruz. Bu da bize halklar arasında bir savaşın olmadığını gösteriyor. Birçok atölyede Türk ve Kürt işçiler aynı maaşa ve aynı koşullar altında iç içe çalışıyor. Geçmişten gelen ön yargılar hâlâ var ama bu işçilerin arasındaki dostluğu yok edecek kadar baskın değil. Biz bütün çalışmalarımızı iki halkın hassasiyetini gözeterek yürütmeye çalışıyoruz. Bu anlamda Emek Partisi’nin Petrol-İş’te düzenlediği bu toplantının önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi. Diğer bölgelerden toplantıya katılacak olan işçilerin söyleyeceklerinin de kendileri için önemli olduğunu belirten Bahadır Kılıç, gazete ve televizyonlarda sürekli müzakere süreciyle ilgili haberler izlediklerini ancak işçilere mikrofon uzatan kimse olmadığını dile getirdi. Barış meselesini aydınların, yazarların tartışmasının önemli olduğunu ancak bu tartışmayı asıl işçilerin yapması gerektiğini dile getiren Esenyurt’tan Eren Atasoy, kalıcı barışın işçilerin sürece müdahil olması ile sağlanacağını söyledi. “Hükümete güvenmiyorum çünkü hâlâ gözaltılar var, üniversitede Kürt öğrencilere linç girişimleri oluyor ama bir yandan Kürtler gerçekten barış istiyor. Bunu anlayabiliyoruz. MHP’li bir işçi arkadaşım var. Yıllarca oy vermiş ama şu anda ‘elim kırılsaydı oy vermeseydim bunca yıl kandırılmışım’ diyor. İnsanlar artık barış istiyor. Ben elimden geldiği kadar bu forumu işçilere anlatmaya çalışıyorum” diyen Atasoy, işçilerin barış sürecinin dışında kalmaması gerektiğini, arkadaşlarına da bunları anlattığını söyledi. İşçilerin toplantıya katılma konusunda çekinceleri olduğunu, ‘Başıma bir şey gelir mi’ diye düşündüğünü aktaran Atasoy, “Ben Karadenizliyim, bizler bu işe el atarsak bu barışın daha erken geleceğine inanıyorum. Bu sorun çözülürse daha iyi olur çünkü ekonominin büyük kısmı savaş için harcanıyor. Bu mesele çözülürse elbette bize olumlu yansımaları olur diye düşünüyorum” dedi. ALİ DOĞAN (TUZLA TERSANE İŞÇİSİ): Bu memlekette olanı biteni az çok gören herkes bir süre öncesine kadar hükümet yetkililerinin özellikle Başbakan ve bakanlarının her gün basın yayın organları aracılığıyla biz işçilere söylediklerini hepimiz hatırlıyoruz. Her gün Suriye'de yaşanan iç savaş bahane edilerek Ortadoğu'da yaşanan savaşa ülkemizin mutlaka müdahil olması gerektiğini söylüyorlardı ve halen de aynı ısrar ve kararlılıkla devam ediyorlar. Ülkemizde ise 30 yılı aşkındır Kürt halkının görülmeyen haklı talepleri son on yılda AKP Hükümeti tarafından da baskı, imha ve inkarla bastırılmaya çalışıldı. Bugün gelinen nokta ise Kürt halkının mücadelesi ve yıllardır ödediği bedelin sonucudur ve devamı da gelecektir. Bütün bu savaş politikalarıyla yetinmeyen AKP Hükümeti işçilerin, emekçilerin demokratik haklarına da saldırmaktan geri durmuyor. Biz işçilerin hükümetin yürüttüğü bu politikaya karşı söyleyecek bir sözü olduğunu herkes bilmeli. Bugün ülkemizde ve Ortadoğu'da yaşanan savaş en çok biz işçileri vuruyor. Bakın bütçenin yüzde 58’i savaşa ve silahlanmaya ayrılmış, bunun faturası kime kesiliyor; bize. Kimin çocukları bu savaşın kurbanı; bizim. Bu zamana kadar herkes bu meseleye dair bir şey söyledi tarafını belirledi. 7 Nisan Pazar günü de biz işçiler savaşın son bulması, akan kanın durdurulması, çocuklarımızın ölmemesi, Kürt ve Türk halkının eşit haklara dayalı demokratik bir yaşamının sağlanması, demokrasi ve barışın sağlanması için sözümüzü söyleyeceğiz. Bunun için tüm işçi arkadaşlarımızı bu toplantıya katılmaya çağırıyorum. İMES işçisi Hasan Ceylan: Emek Partisi’nin çağrısı üzerine 7 Nisan Pazar günü her milliyetten işçilerle bir araya geleceğiz. Ortak kürsüyü kullanarak onurlu bir barışı nasıl sağlarızın yol ve yöntemlerini tartışacağız. 30 yıldır Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı yaratılan düşmanlığı nasıl alt ederiz, ulusal çitleri, ön yargıları nasıl olur da yok ederiz. Tüm bunları enine boyuna tartışmak üzere bir irade ortaya koyacağız. Açık söylemek gerekir ki İMES işçileri arasında bile bu sorun konuşulurken, bir ön yargı vardı. Kürt demek, Kürt sorunundan bahsetmek bölücülük olarak algılanıyordu. Bu da hak alma mücadelemize zarar veriyordu. Bu yüzden emek mücadelesi onca çabamıza rağmen gelişmiyordu. Barış süreci büyük olumluluk yarattı. Bir kardeşleşme havası doğdu. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. İşçi sınıfı ulusal tam hak eşitliğinin gerçek savunucusudur. Bu sorunu gerçek anlamda çözecek yegane güç işçi sınıfıdır. El ilanları, foruma çağrı kartları dağıtıyor, bu çalışmayı OSB’ye de yaymaya çalışıyoruz. BAYRAMPAŞA ÇORAP İŞÇİLERİ KOMİTESİ: Bizler Çorap İşçileri Komitesi olarak Petrol-İş’te yapılacak olan 'İşçiler barışı tartışıyor' forumuna katılarak kürsüde yerimizi almalıyız. Çünkü bu savaş bizim savaşımız değil. Bizim için, işçi sınıfı için, emekçi halklar için, bağımsızlık ve özgürlük için sürdürülen bir savaş değil. Tam tersine bizi daha da yoksullaştıran, köleleştiren, alın terimizin, emeğimizin, kardeş kanı için harcanmasıdır. Bizim olmayan savaşı savaştan çıkarları olanlar değil ancak ve ancak savaşın köleliğini ve yoksulluğunu büyüttüğü biz işçiler ve emekçiler durdurabilir. Kalıcı barış işçi sınıfı ve emekçi halkların iradesi ile kalıcı ve özgürleştirici olur. Bu nedenle her şeyden ve herkesten önce bizler barışa sahip çıkmalı en önde barış ve kardeşlik türküleri söyleyen bizler olmalıyız. İŞÇİLER VE SENDİKALAR ROL ALMALI Özgür Can Polat: Barış sürecini olumlu değerlendiriyorum. Ama bugüne kadar işçiler ve sendikalar bu işte gerektiği gibi rol almadılar. 30 yıldır süren bu savaş en çok emekçilere zarar verdi. Sendikalar ve işçiler üzerine düşeni yaparsa Kürt sorunu demokratik bir çözüme ulaşır. Hükümet karşılıksız olarak Kürt halkının taleplerini yerine getirmeli. (HABER MERKEZİ)