Bilkentli kadınlar sorunlarını tartıştı

Zeynep

Bilkent Üniversitesi

Türkiye’de son dönemlerde kadına yönelik şiddetin artması, cezasız bırakılması ve sokakların giderek güvensizleştirilmesi üzerine Türkiye’deki üniversiteli genç kadınlar ortak problemleri etrafında bir araya gelip çözüm yolları aradılar. Bilkent Üniversitesi’ndeki kadınlar da bu sorunların kaynağını, ardında yatan sebepleri ve çözüm önerilerini tartışmak için bir araya gelerek etkinlikler, okuma grupları ve forumlar düzenlediler.

Geçtiğimiz hafta, Bilkent Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu (KÇT) ve Kültürel Çalışmalar Topluluğu (KÜLT) bir araya gelip Türkiye’deki kadına yönelik şiddetin köklerini ve ilerleyişini konuştukları bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasından 6284’ün uygulanmamasına, tek adam iktidarından göçmen karşıtlığına kadar ülke çapında kadınlara ve LGBTİ’lere duyulan nefret ve bu nefreti yaratıp örgütleyen politikalardan bahsedildi. Faillerin tespit edilmemesi bir yana, tespit edilen faillerin cezasız kalmasının da potansiyel suçlulara cesaret verdiği konuşuldu. Af alanlar, iyi hâl indiriminden yararlananlar ve hatta hiç hüküm giymeyenler…

Ülke genelindeki toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddetten yakınan öğrenciler, bu sorunların ve cezasızlığın esamelerini kampüslerinde de gördüklerini dile getirdi. Şiddet faili bir akademisyenle aynı kampüste eğitim almak istemediklerini belirten ve gerekli yaptırımın uygulanmasının önemini vurgulayan öğrenciler, kampüslerindeki Cinsel Tacizi Önleme Kurulu’nun (Bilkent’teki adıyla SHARP) yetersizliğinden de şikayetçi.

ARADIĞINIZ SHARP’A ULAŞILABİLİYOR MU?

Problem yaşayan öğrencilerin ulaşabileceği tek “acil” hattın sağlık merkezine çıkması, e-postayla yapılan başvuruların geri dönütlerinin günler sonra olması, tacize uğrayan öğrencilerin yetkililerle ancak ofis saatleri uygunsa görüşebilmesi, mağdurları bilinçsiz biçimde sorguya alan yetkililerin ikincil travmaya sebep olması, soruşturma süreçlerinin öğrenciye açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmemesi gibi birçok sorunu barındıran Bilkent SHARP, öğrenci dostu davranmamakla kalmıyor, bu haliyle kadın ve LGBTİ öğrencilerin haklarını koruyabilecek bir kurum da değil.

Yapılan etkinlikte öğrenciler bu durumun acilen düzeltilmesi gerektiğini, geçtiğimiz hafta kadına yönelik şiddete karşı yapılan yürüyüşte de bunu taleplerinin arasında yinelediklerini söylediler. SHARP’a yapılan aramaların sağlık merkezine gitmesinin güvenliğin gerekeceği bir durumda faydasız olduğunu, tacizlerin bildirilebileceği 7/24 açık ve SHARP’a özel ayrı bir telefon hattı istediklerini söylediler. Ayrıca, Doğu Kampüsü’nün genelde ihmal edildiği, Merkez ve Doğu Kampüs’te iki ayrı SHARP ofisi olmasının gerekliliği de vurgulandı.

KADININ EMEK SÖMÜRÜSÜ NEREDEN NEREYE GİDİYOR?

Topluluklar tarafından düzenlenen bu etkinlikten iki gün sonra yine Bilkentli kadınlar Evrensel Gazetesi’nin aylık dergisi olan Ekmek ve Gül’ün okuma ve tartışmasını yapmak için bir araya geldi. Kadının emek sömürüsü, güvensiz ve güvencesiz çalıştırılması üzerine konuşulurken aile içi şiddetten kaçarken ekonomik bağımsızlığını kazanmaya çalışan kadınlar için hayat pahalılığından da bahsedildi. Bütün bu tartışmaların tüm üniversiteli kadınların da gündemini etkilediği konuşuldu. Fen fakültesinden bir öğrenci, “Bu etkinliğe bir arkadaşım daha katılmak istemişti fakat şu an harçlığını çıkarmak için bir kafede çalışıyor.” dedi. Ekonomik krizin en çok da kadınlara ve öğrencilere dayattığı baskının farkında olan öğrenciler, okullarına gelen yemekhane ve yurt zamlarından da şikâyetçi. Kimi harçlığını yetiştirebilmek için öğün atlıyor, kimiyse ayı geçirebilmek için en ucuz alternatiflere yöneliyor.

Kız çocuklarının okumasının engellenmesi üzerine yazılan bir yazıyı tartışırken bir arkadaşımız kendi memleketinde taşımalı eğitime “kamuda tasarruf” bahanesiyle gelen kısıtlama yüzünden okula gidemeyip evlendirilen bir yaşıtından bahsetti. Bu örnekteki gibi daha nice kız çocuğu, ailede eğitimi en az umursanan kişi olarak okuldan alınıp ya bir işe veriliyor ya da evlendiriliyor. Bu sebeple, örgün eğitimden alınıp temel haklarından mahrum bırakılan birçok kız çocuğunun üniversite eğitimi alabilmek için mücadele etmesi gerekiyor.

NEYE YARIYOR BU GÜVENLİK ÖNLEMLERİ?

Kampüslerin de en az sokaklar kadar güvensiz bir hale büründürüldüğünü de konuşan öğrenciler kameralar ve özel güvenlik görevlileri gibi güvenlik önlemlerinin kendilerini korumaktan ziyade kontrol altına tutmak için olduğuna hemfikirler. Bilkent’te sigara alanlarının bir adım dışında sigara içince öğrencilerin başında biten güvenlik görevlilerinin, doğu kampüste yapılan bir sürü taciz şikayetine kayıtsız kaldığından ısrarla bahsedildi. Bir başka arkadaşımız da geçen gün arabasının camı açık kaldığı için aranıp haber verilen bir arkadaşından bahsederken aynı özenin öğrenciler tacize uğrarken gösterilmemesinden şikayetçi. Okulun bünyesinde olmayan insanların Bilkent kampüsüne rahatlıkla girebilmelerinden rahatsız olan öğrenciler, ringlerde kart okutmanın denetlenmesi, EGO otobüslerinin okul girişi nizamiyede kontrol edilmesini ve okula giriş yapan araçların ve özellikle kuryelerin kaydedilmesini istiyorlar. Kendi fakülte binalarından yurtlara çıkarken yetersiz ışıklandırmadan kaynaklı korkarak yürümek istemiyorlar.

25 KASIM’DA BEREBAR YÜRÜYELİM

Yaşadıkları bütün bu sorunların tartışmasını tek sefere mahsus bırakmak istemeyen öğrenciler tekrar bir araya gelecekler. Fakülte ve yurtlarında birleşen öğrenciler, sorunların takipçisi olacaklarını dile getirdi. Bir sürü sorunumuz ve yapacak işimiz olduğunu bilsek de birbirimize cesaret ve destek vermemiz, dayanışmamızı ve örgütlü mücadelemizi büyütmemizin tek çıkar yol olduğunu görmemiz gerekiyor. Önümüzdeki süreçte 25 Kasım’a giderken cezasızlık politikalarına karşı birlikteliklerimizi genişletmeli, haklarımız ve hayatlarımız için mücadelemizi hep birlikte büyütmeliyiz!