Spas/îva Çêxov
Teatra Sî, 2012’nin Mart ayında kurulmuş yeni bir grup olmasına karşın, Kürtçe tiyatronun son 20 yıllık geçmiş deneyimini üzerinde taşıyor. Özelde Kürt destanlarını sahneye Kürtçe aktarma niyetinde olan grup, şimdilerde karşımıza Hirç û Xwezgînî (Ayı ve Bir Evlenme Teklifi) oyunlarıyla ç
Evlilik ve erkeklik hallerini sahneye aktaran oyun, Çêxov’a Kürtçe bir giriş mahiyetinde. İşe kısa oyunlarından “Bir Evlenme Teklifi, Ayı ve Tütünün Zararları” metinlerini orijinal dilinden çevirmekle işe başlayan grup, Kürtçe izleyicisine Çêxov’un orta sınıf “oyun kişileriyle”, günümüz Kürt halkının “orta halli” mizahının izini sürüp sahneliyorlar. Öte yandan Teatra Sî, 21 Nisanda Moskova Barış Kenti Festivali’ne katılacak ve Çehov’un topraklarına oyunlarını Kürtçe götürecekler...
Çehov ve Kürt Mizahı arasında nasıl bir ilişki var, bize biraz oyundan bahseder misiniz?
Recep İçen: Çehov’un oyun tekstini elinize aldığınız zaman “Komedi bunun neresinde var?” dersiniz. Çehov ısrarla oyunlarında bir mizah olduğunu ileri sürer. Komedisi metninde gizlidir. Mesela Hirç û Xwezgînî oyununda, “öküz çayırı” üzerinden bir tartışma yürüyor ve bunun üzerinden yürüyen tartışma, o kadar farklı sebeplere bürünüyor ki... Çehov; Moskova Sanat Tiyatrosu’nda oynanırken bile -ki o zaman ki sosyal durum göz önüne alındığı zaman, Ekim Devrimine hazır bir halk kitlesi vardı- pek anlaşılmıyor. Sahnelenen oyunun kendisine ait olmadığını iddia ediyor. Sahnede gördüğü oyunu hiçbir zaman beğenmiyor. Türkiye Tiyatrolarında şuanda “Çehov Makinesi, “Vişne Bahçesi”, “Ivanov” oyunları oynanıyor. Biz de buna Kürtçe bir yorum getirmeye çalıştık. Ve Kürdistan’a Çehov’un mizahını götüreceğiz.
Oyunu Rusça’dan çevirttiniz, nasıldı çeviri maceranız?
Recep İçen: Oyunun çevirisini, Têmûrê Xelîl ve Aysel Tabak yaptı. Sahne metnini oyunumuzun Dramaturg’u Çetoyê Zêdo çıkardı. Çeviri oyunlara bazı tiyatrocular karşı. Biz tam tersini düşünüyoruz. Edebiyata da tiyatroya da çevirinin katkısı tartışılmaz bence. Fakat oyunların orijinal dilinden Kürtçeye çevrilmesinden yanayız.
Oyun nasıl ortaya çıktı biraz anlatır mısınız?
Beritan Erdal Ayna: Bu oyun hazırlıkları yaklaşık bir buçuk yıl önce başladı ben son altı ay gibi bir sürede Hirç u Xwezgînî oyununa dahil oldum. Dramaturji ve teorik çalışmalar yaptık. Bu oyuna başlamadan önce Anton Çehov’un yaşadığı dönem Rusya’sının sosyo-politik durumunu, Moskova Sanat Tiyatrosu ve Gerçekçi Tiyatro öncüleri üzerinde araştırmalar yaptık. Bu çalışmalardan sonra oyun provalarına başlandı.
Kürt Tiyatrosunu ‘Yer altı’ sınırlarından çıkartmaktan bahsediyorsunuz. Nedir bu yer altı meselesi?
Baran Demir: Türkiye’de Kürtçe Tiyatro denilince hemen siyaset akla geliyor. Politik bir görünüm kazanıyor. Bizim amacımız biraz bu algıyı yıkmaya yönelik. Siyasetin sanatı olmaz ama sanatın siyaseti olur. Biz Kürtçe algısının estetik kaygılarına ağırlık vererek tiyatro yapmak istiyoruz. Bu yüzden Kürtçe Tiyatro “Yeraltı” sınırlarının dışına çıkmalı diyoruz.
EN AZINDAN ARŞİVDE BULUNSUN
Oyun günü bir otobüs dolusu çevik kuvvet iki toma aracı otuza yakın sivil polis geldi... Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Baran Demir: Polisler, “Oyunu izleyebilir miyiz?” dediler ve oyunu çekmek istediler. “Çekin, bizim arşiv tutma alışkanlığımız yok en azından siz de bulunsun...” dedim. Öyle izlediler oyunu. Tabi bu psikolojik bir şey... Kürtler bu ülkenin polisinden askerinden çok çekmişler. Onları görüp oyunu izlemekten vazgeçenler de olmuştur muhakkak.
KÜRTÇE KOMEDİ ÇOK AZ
İnsanların yaşadıkları acılardan ve travmalardan uzaklaşıp biraz gülmeye ihtiyaçları var diye düşünüyorum, ne dersiniz?
Baran Demir: Kesinlikle... Hirç û Xwezgînî oyunumuz aslında biraz onun için sahnelendi. Kürtçe komedi oyunlar çok az. Acının ve sevincin iç içe ve bunlar hayatın gerçekleri. Acıları hatırlatmak, yaşadığımız travmayı tekrar düşünmenin sürekliliği iyi değil. Artık gülsün Kürtler diyelim... Biraz daha gülebilsinler… (İstanbul/EVRENSEL)