Ege Üniversitesinde kadın hareketinin ihtiyaçları
CİTÖK’lerin bilinirliği ve örgütlenmesi adına çalışmalar sürdürmek için dayanışmayı büyütelim!
Fotoğraf: ANKA
Aybüke ARSLAN
Ege Üniversitesi
Ege Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu olarak geçen hafta dönemin ilk buluşmasına tanışma etkinliğiyle başladık. Son 2 senedir farklı fakülteler ve bölümlerden gelen birçok arkadaşımızla birlikte topluluğun resmi olması için faaliyet sürdürürken geçen dönem emeklerimizin ve uğraşlarımızın karşılığını alarak topluluğu resmi hale getirmiştik. Yeni dönemdeyse etkinliklerimize başlamadan önce yeni üye olan arkadaşların topluluk hakkında fikirlerini ve önerilerini dinlediğimiz tartışma ortamlarıyla döneme ilk adımlarımızı atalım dedik. Tanışma toplantısına başlarken sorduğumuz “Kadın Çalışmaları Topluluğu’na neden üye oldunuz?” ve “Topluluktan beklentileriniz nelerdir?” soruları bizleri her sene tartıştığımız güvenli kampüs ve güvenli yurt taleplerine dayanak oluşturan cevaplarla karşılaşmamızı sağladı. Kampüs içerisindeki ışıklandırma sorununun, KYK yurtlarında kalan arkadaşların yurtlarında özelleşen sorunların cevaplarını buralarda aradıklarının örneklerini görmüş olduk. Bu örnekler, Ege Üniversitesi öğrencilerinin yaşadığı sorunları tek başlarına değil bir toplam mücadele mekanizmalarıyla çözüp somut birliktelikler kurmasının ihtiyacı olarak karşımıza çıktı.
ETKİN BİR CİTÖK İÇİN MÜCADELEYE
Stant haftasında topluluk standımıza koyduğumuz duygu kavanozuysa neredeyse her kadının kendi sorunlarını yazdıkları, bir çözüm arayışında birlikte mücadeleyi talep ettiği ya da kampüste/yurtta veya yaşamın içinde bir kadın olarak neler hissettiklerini anonim bir şekilde kağıtlara yazıp bizimle paylaştığı bir şekilde yapılmıştı. Etkinliğimizdeyse kimlerin yazdığını bilmeden bu küçük notları okuyan arkadaşların, her bir kâğıtta topluluk altında birleşmenin verdiği cesaret ve bir şeyleri değiştirmekte tek başına olmadığının vurgusunu yapmaları, bu dönem açısından ihtiyaçlarımız etrafında birleşmenin önemini çok kez vurgulamış oldu. Gündemdeki kadın cinayetlerinden kampüs içerisindeki şiddet, taciz veya istismara kadar her alana değinen CİTÖK’lerin bilinirliği ve örgütlenmesi adına çalışmalar sürdürmek hedeflerimizden biri olmalı. Boğaziçi Üniversitesinde olduğu gibi içi boşaltılan ve işlevsiz hale getirilen CİTÖK karşısında bizim neler yapabileceğimiz en çok konuştuğumuz gündemlerden biriydi. Kadınlar olarak hem yurtlarda hem kampüslerde yaşadığımız sorunlar silsilesi günden güne artarken birçok alanda kadının ikincil konumda oluşunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Kampüste panik butonlarının azlığı konusundan etkin CİTÖK talebinin tartışıldığı bu süreçte her bir arkadaşımızın bulundukları alanlarda burayı örgütlemesi ve olanakları buralardan arttırması gerekiyor.
BİRLİKTELİĞİMİZİ GENİŞLETMEMİZ GEREKİYOR
Bu olanakları bir yandan kendi sınıfımızda genişletirken bir yandan da farklı kesimlerden öğrencileri buluşturan kulüplerin aktif CİTÖK’ü kendi üyeleriyle örgütlemeleri çok önemli. 60’tan fazla topluluğun olduğu üniversitemizde toplulukların birlikteliğine her yerden ket vurulurken elzem olanın birlikte hareket etmek olduğunu, güçlü başladığımız döneme güçlü devam etmemizin koşullarını beraber yaratırken ve mücadelemizi birlikte örerken birbirimize asla yalnız yürümeyeceğimizi hatırlatmamız gerekiyor. Kampüste, yurtta, bulunduğumuz her alanda dayanışmamızı büyüterek o alanlardaki mücadelemizi kalıcı birlikteliklere dönüştürebiliriz. Bunu da tek başımıza değil birlikte yapacağız!