Kürt halkının talepleri ve çözüm için ne yapmalı?
İktidarın yaptığı barış çağrısını ciddiye almak için önce somut adım atması gerekiyor. Bunun olanağı da bizim barış mücadelemizi büyütmemize bağlı.
Fotoğraf:Şerif Karataş/ Evrensel
Zeynep Ronya
Van
MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin meclisin yeni yasama yılı açılışında DEM Parti milletvekilleriyle tokalaşması ve devamında yaptığı açıklamalarla Kürt sorununun çözüm tartışmalarını gündeme getirdi. Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında Abdullah Öcalan için devam eden tecridi kabul eden açıklamalarda bulundu. Abdullah Öcalan'ın umut hakkı için PKK’nin tasfiyesini şart koştu. Bahçeli’nin sözlerinin hemen ardındansa CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin toplantısında bütün partilerin toplanıp Kürt sorununu konuşması gerektiğine dair açıklamalarda bulundu.
Bu açıklamalarda asıl önemli nokta bu çağrının iktidar blokunun en milliyetçi partisi üzerinden yapılmış olmasıdır. Çözüm sürecinin ardından Kürt halkının AKP ve Erdoğan’a duyduğu güvensizlikten ötürü yeni bir yol arayışı ve devletin hem iç hem dış cephede sıkışmış olması, sürecin artık MHP lideri Bahçeli üzerinden devam ettirilmek istendiğinin göstergesidir. Yaşanan gelişmeler, İsrail ve ABD’nin İran’ı tehdidi, Rojhilat ve Rojava’daki direniş, devlet ve iktidarı hızlı adımlar atmaya zorluyor. Erdoğan’ın umut hakkı söylemlerinin ardındaki amaçları neler? Kürt sorununun gerçekten çözüme kavuşmasını istiyorlar mı? Eğer öyleyse bunun için hangi somut adımlar atılacak? Söylemler ve uygulamalar ciddi çelişkiler barındırıyor. Sorunların çözümü aranmıyor, tam tersine üzeri yeni hamlelerle ve taktiklerle örtülüyor. Aslında bu söylemlerin devletin hem iç hem dış politikada sıkıştığının en büyük göstergesidir.
ARTIK SOMUT ADIMLAR ATILMALI
Yüz yılı aşkın bir meseleyi Kürtlerin ne istediğine kulak vermeden çözmeye çalışmak, hiçbir somut adım atmadan beklenti yaratmak absürt olur. Hem Öcalan meclise çıkıp konuşsun deniliyor hem de Rojava bombalanmaya devam ediliyor. Devlet Bahçeli’nin açıklamasının hemen ertesi günü Rojava’da hastaneler bombalanıyor, ekmek fabrikaları hedef alınıyor, sivil evler ve insanlar, elektrik ve petrol istasyonları hedef alınıyor. Rojava’da her gün çocuk katliamları devam ediyor. Eğer gerçekten bir çözüm süreci isteniyorsa, eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve hukuksal zeminde adımlar atılması önemli. Abdullah Öcalan ve diğer tüm siyasi tutsaklara yönelik tecrit kaldırılmalıdır. Sınır ötesi operasyonlara son verilmesi, AYM ve AHİM kararların uygulanması, belediyelere atanan kayyumların kaldırılması, Kürt dilinin resmi dil olması, ana dilde eğitim hakkının verilmesi gibi somut adımlar atılmalıdır. Yapılan açıklamaların ve atılan adımların birbiriyle çeliştiği ortada. Beklenti yaratan bir siyasetin bütün halkları daha geriye taşıyacağı oldukça açık.
Ancak ülkeyi yönetenler, içeride ve dışarıda pozisyonunu değiştirmeye yeltendiği bir süreçten geçiyorken attıkları adımlardan daha çok, halkların barış mücadelesinin belirleyici olduğunu görmemiz gerekiyor. Ülkeyi yönetenlerin planlarına bel bağlamaktansa bulunduğumuz her alanda barış mücadelesini örgütlemek gerçek bir barışın güvencesi olacaktır. Bulunduğumuz alanlarda barış mücadelesinin koşullarını tartışmalı, ezilen bir ulus olan Kürt halkının taleplerinin yanında daha fazla durmalı, bu talepleri daha ileri taşımalıyız.