Yapay zekanın işlevi: Bugün ve yarın
Yapay zekanın hayatımızda yarattığı olumlu veya olumsuz etki, hâkim olarak hangi sınıfa hizmet ettiği gerçekliğiyle iç içedir.
Görsel: Gerd Altman/Pixabay
Erman ÖZ
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
Son zamanlarda herkesin dilinde yapay zekâ var. Yapay zekanın işimizi elimizden alması, çoğu sektörleri nasıl etkileyeceği gibi konuların yanı sıra konuşulması gerekenlerden biri de yapay zekanın insanları nasıl manipüle ettiğidir. İnsanların birçoğu bunun farkında olsa da bu konudaki fikirler genelde yüzeysel kalabiliyor. Bunun nedeni yapay zekanın ne olduğunun, nasıl çalıştığının ve belirli bir alanda hangi amaçla kullanıldığının bilinmemesinden kaynaklandığı söylenebilir.
YAPAY ZEKÂ NEDİR?
Yapay zekâ, makinelerin insan benzeri davranışlarda ve öğrenme yeteneklerinde bulunmasını sağlayan bir alandır. Yapay zekâ, verileri analiz etme-yorumlama, öğrenme, problem çözme ve karar verme gibi görevleri yerine getirebilir. Kısaca yapay zekâ makinelerin, insanların düşündüğü gibi düşünmesi için üretilen ve tasarlanan teknolojilerdir.
Yapay zekâ geniş bir alandır ve birden fazla sınıfa ayrılabilir. Bugün sosyal medya platformlarında ve e-ticaret sitelerinde verileri analiz edip buna yönelik tahminde bulunmak için şirketler modern yapay zekâ sınıfına giren “makine öğrenmesi” yaklaşımını kullanır. Makine öğrenmesi terimini 1950’lerde ilk kez kullananlardan biri olan Arthur Samuel, makine öğrenmesini şöyle tanımlar: “Makine öğrenmesi, bilgisayarlara -açıkça programlamadan- öğrenme yeteneği kazandırma bilimidir.”
Bilim insanları belirli görevleri ve işleri makinelere yaptırmak için makineleri basitçe programlamıştı. Basit görevler, programlanan bu makineler sayesinde yerine getirilebiliyordu. Ancak daha karmaşık görevler yerine getirilemiyordu çünkü buna yönelik programlanmıyordu ve belki de açıkça programlanması imkansızdı. Makine öğrenmesi sayesinde bilgisayarlar ve makineler daha karmaşık olan konuşma, yüz tanıma, otonom araç sürüşü ve hastalık teşhisi gibi görevleri yerine getirebilir hale geldi. Bunun sebebi makine öğrenmesinin çalışma prensibinin belirli bir görevi elde edilen veriler sayesinde nasıl yapabileceğini kendisinin öğrenmesiydi.
ŞİRKETLER NEDEN VERİLERİMİZİ TOPLAMA EĞİLİMİNDE?
Sosyal medya ve e-ticaret platformlarında kişilerin arama sonuçları, izledikleri videolar, göz attıkları gönderiler ve elektronik cihaz yanındayken konuştukları içeriklerden elde edilen verileri şirketler depolar. Onlar için her bir veri oldukça değerlidir. Bu verilerden yola çıkarak geliştirdikleri -makine öğrenmesi yaklaşımını içeren- öneri sistemlerini kullanırlar. Bunun sebebi yine kullandıkları “makine öğrenmesi” yaklaşımının çalışma prensibi ile ilgilidir. Bir makine öğrenmesi modeli, elde edilen daha fazla veri sonucunda daha geniş bir veri setinden öğrenme sağlayarak üreteceği sonucun daha isabetli ve tutarlı olmasını sağlayabilir. Yani modelin daha büyük ve karmaşık verilerdeki ilişkileri öğrenmesi için ona çokça örnek sağlanması gerekir. Bu sayede geliştirdikleri öneri sistemlerinin performansını artırırlar.
Bir sosyal medya platformunun sahibi olan şirket, makine öğrenmesi yaklaşımını kullanıcılarına gönderi, video ve reklam önerme gibi amaçlar için kullanabilir. Örneğin bir sosyal medya platformunda gezinirken kullanıcının hangi tarz gönderilere ve içeriklere baktığını bunlara bakarken ne kadar zaman geçirdiğini ve ne sıklıkla baktığı gibi verileri depolar. Bu verilerden yararlanarak makine öğrenmesi yaklaşımı ile beraber benzer gönderiler ve içerikler kullanıcının ilgisini çekmesi beklenerek onun karşısına çıkarılır. Kullanıcı bu sayede söz konusu sosyal medya platformunda daha uzun vakit geçirebilir. Çünkü onun ilgi alanları sürekli karşısına çıkar. Bu sayede şirketler, kendi platformlarına koydukları reklam içeriklerini hedef kullanıcıya daha fazla gösterebilir ve buradan elde ettikleri kârı artırabilir. Bu durum sosyal medya bağımlılığına kadar giden bir süreç olabilir. Sosyal medyada son zamanlarda ortaya çıkan kısa videolar, kullanıcıların en çok vakit geçirmesinin sebebi olarak görülür. Youtube Shorts, Instagram Reels gibi kısa videolar komik, eğlenceli ve -doğruluğu veya yanlışlığı tartışılan- eğitici bir video içerebilir. Bu kısa videoları bu kadar ilgi çekici kılan şeyin sadece videoların süresi olduğunu söylesek yanılabiliriz. Kısa videolar, hedef kullanıcının ilgi alanlarını içeren ve onu her bir kaydırmada tekrar videoya bağlayacak türdendir. Bir kısa videoyu kaç defa izlediği, diğer kısa videolara kıyasla kaç saniye sonra ekranı kaydırdığı ve bu videonun hangi içeriğe sahip olduğu gibi veriler kaydedilir. Bu kısa videolar çok da masum değildir. Artık insanlar kısa videolardan daha az efor harcayarak dopamin seviyesini artırdığı ve tatmin olduğu söylenirse onlar için bir kitabı okumak veya daha uzun bir eğitici içeriği dikkatleri dağılmadan izlemek oldukça zor bir hale gelebilir. Ayrıca tabii ki kullanıcıların kısa videolarda geçirdiği sürenin çok fazla oluşu o platforma sahip şirkete daha fazla para kazandırmayı da beraberinde getirir.
Makine öğrenmesi yaklaşımının e-ticaret sitelerinde kullanımı da yine sosyal medya platformlarındakine benzerdir. Şirketler kullanıcıların alışveriş davranışını analiz ederek onlara benzer ürünler sunar ve daha fazla ürün satmak için manipüle eder. Kullanıcının alışveriş davranışını bilen öneri sistemleri, kullanıcının alışveriş sıklığını göz önünde bulundurarak ona özel teklifleri veya indirimleri doğru zamanda sunarak yerinde hamle yapmaya çalışır. Bu sayede şirketler daha fazla ürün satmanın yolunu sadece ürünün ihtiyaç dahilinde veya ilgi çekiciliği sebebiyle satılmasını değil, adeta yapay zekâyı insanları manipüle etmek için kullanarak bulmuş olur. Elbette bu manipülasyonlar bu örneklerle sınırlı değildir.
SORUN YAPAY ZEKÂNIN VARLIĞI MI?
Burada bir yanlış anlaşılmayı önlemek için şunu söylemekte fayda var. Yapay zekânın alt kümesi olan makine öğrenmesi bazı platformlarda olumsuz bazılarında olumlu yönde kullanılır. Sağlık alanında, tarım ve enerji verimliliğinde, doğal afetlerin ve iklim değişikliklerinin tahmininde kullanılması olumlu örneklerdendir.
Buradan da anlaşıldığı üzere bu teknolojilerin bu şekilde kullanılmasının sebebi onun varlığı değil kullanımının nasıl koşullandığıdır. Üretim ilişkilerinin özel mülkiyete dayalı olmasından dolayı yapay zekanın kullanımının genellikle toplum yararına değil bir avuç azınlık olan burjuvaziye hizmet ettiği ve çalıştığı görülür. Yapay zekanın tümüyle toplumsal sorunlara çözüm üretme veya görevleri yerine getirme amacıyla kullanılacağı şekilde koşullanması, ondan görülen etkinin doğaya ve insana zarar veren türden değil tam aksine yaşam koşullarını iyileştiren ve doğayı koruyacak türden olacağını söyleyebiliriz.