Anadolu Üniversitesi’nde ekonomi politikalarının yansımaları
Üniversitelerde bilimi, dayanışmayı egemen kılmak için üniversitenin tüm bileşenleriyle beraber mücadele etmekten başka yol gözükmüyor.
Fotoğraf: DHA
Berivan ÖZKARA
Anadolu Üniversitesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ekonomi ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı ekonomi politikalarının bir yansımasını da Anadolu Üniversitesi'nde görüyoruz. Döneme zamlarla başlamışken şimdi de yemekhanede öğrencilerin aslında bir dayanışma aracı olarak kullandığı QR kod uygulamasına kısıtlama getirildi.
Anadolu Üniversitesi'nde ya 3 gün önceden yemek rezervasyonu yapmak gerekiyor ya da günlük yemek almak gerekiyor. Geçen sene 55 TL olan günlük yemek bu sene 80 TL’ye çıkartıldı. Rezervasyon yapamadığımız zaman, o gün yemeğe gitmeyen bir arkadaşımız Qr kodunu paylaşıyor ve biz de böylece yemek hakkını kullanabiliyorduk. Yapılan son değişiklikle QR kod süresi 2 dakikadan 15 saniyeye düşürüldü. Yani QR kodun ekran görüntüsü bize ulaşana kadar kullanımı bitmiş oluyor. Hatta bununla da yetinmediler ve QR kodun ekran görüntüsünü almayı engellediler.
TASARRUF, AMA KİMDEN?
Nisa Sude Demirel'in Evrensel Gazetesi'nde yaptığı “Öğrenciye tasarruf, imama etli ziyafet” adlı haberi hatırlatmakta fayda var. Haberde Harput Dini İhtisas Merkezi’nin 190 aday imama servis edilmek üzere 26 Mart günü 210 günlük yemek hizmeti için ihale düzenlemiş ve ihaleyi 13 milyon TL karşılığında Aşsa Grup Yemekçilik Şirketi’ne vermiş olduğu yazılmıştı. Menüde beytiden kebaba, rostodan bonfilelere pek çok çeşit et türü yer alıyordu ve bu ihalede bir öğün yemeğin ortalama 325 liraya denk geldiği de belirtilmişti. Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi açıklandığı günden beri iktidar sermayedarlara her türlü kolaylığı sağlayıp teşvikler akıtırken ekonomik krizin yükünü işçi-emekçilere ve onların genç kuşaklarına yıkmaya çalışıyor. Barınma sorunu, ders materyallerinin pahalılığı, yemekhaneye gelen zamlar, tuvaletlerde peçete ve sabun sorunu, kantin fiyatlarındaki artış gibi sorunlarla uğraşan öğrenci gençliğin birbirleriyle en ufak dayanışmasının dahi önünü kesmek istiyorlar. Patronlar çalışma yaşamını işçiler için cehenneme çevirmek isterken öğrenciler için de üniversite yaşamını cehenneme çevirmenin yollarını arıyor.
ÖRGÜTSÜZ BİR GENÇLİK İSTİYORLAR
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç'in şu sözlerini hatırlayalım:
“Bizim nesil zor bir gençlik geçirdi. Çocuklarımızıysa biraz akvaryumda yetiştirdik. Güneşe çevirdik, yemlerini verdik, oksijen verdik, sularını değiştirdik ve onlar fazla çabalamadan, üretmeden bizim verdiğimiz harçlıklarla pasif bir hayat yaşamaya devam ediyorlar.” Bu sözler, bugün işçilerin emeğiyle kârına kâr katan patronların sözleri. Yani diyorlar ki, bize daha çok esnek ve güvencesiz koşullarda çalışan ucuz emek gücü lazım. İleride örgütsüz, en kötü çalışma koşullarını dahi kabullenmek zorunda olan bir gençlik istiyorlar karşılarında. Bu yüzden öğrencilerin birbirleriyle yemeğini paylaşması, sorunları karşısında bir araya gelmesinden rahatsız oluyorlar. Bugün yemeğini sıra arkadaşıyla paylaşan öğrencinin dayanışma bilinci yarın iş yerlerinde olmasın istiyorlar. AKP ve Cumhur ittifakının adeta bir ticarethane gibi işlettiği üniversitelerde bilimi, dayanışmayı egemen kılmak için üniversitenin tüm bileşenleriyle beraber mücadele etmekten başka yol gözükmüyor. Taleplerimiz için yan yana gelmek kazanımların da formülüdür. O nedenle yemekhanede sağlıklı, ucuz ve kaliteli yemekler için birleşelim.