29 Ekim 2024 17:36

RSF: Şirketler doğa katliamı görünmesin diye gazetecileri engelliyor

RSF, ‘doğal kaynak sömürüsü’ verileri ile basın özgürlüğü endeksini karşılaştırdı. Rapora göre; Enerji ve maden şirketleri doğa katliamlarının görünmemesi için gazetecileri engelliyor.

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

Gözde TÜZER

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), doğal kaynakların 3’te 2’sinin basın özgürlüğünün ciddi tehdit altında olduğu ülkelerde çıkarıldığını belirten bir rapor yayımlayarak, “Uluslararası toplum, kaynak çıkarımı ve etkilerini haberleştiren gazeteciler için daha güçlü koruma sağlamalı” çağrısında bulundu.

Raporda Çin, Hindistan ve Rusya’ya dikkat çekilirken, Türkiye’de de benzer sorunlar yaşanıyor. Gazetemiz İzmir Temsilcisi ve Çevre Muhabiri Özer Akdemir çevre haberleri yaparken yaşadıkları sorunları, “Enerji ve maden şirketleri, yaptıkları doğa katliamının görünmemesi için biz gazetecilerin haber-çekim yapmalarını engellemeye çalışıyorlar” diyerek anlattı.

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), “doğal kaynak sömürüsü” verilerini basın özgürlüğü endeksi ışığında inceleyerek bir rapor hazırladı. RSF, dünya basın özgürlüğü endeksini Dünya Bankasının toplam doğal kaynak rantları tahminleriyle karşılaştırdığında, dünya genelindeki doğal kaynakların üçte ikisinin basın özgürlüğü durumunun "zor" veya "çok ciddi" olarak sınıflandırıldığı ülkelerde çıkarıldığını tespit etti. RSF’nin analizine göre, çevre gazeteciliği ciddi engellerle karşı karşıya.

RSF açıklamasında, “Medya erişimine yönelik sıkça uygulanan kısıtlamalara rağmen, bazı araştırmacı gazetecilerin yaptığı sızıntılar tespit edilip yetkililere bildirilse, bu durum kolayca önlenebilir” dedi.

ÇİN, HİNDİSTAN VE RUSYA…

Bağımsız Gazeteci ve Ham Madde Uzmanı Guillaume Pitron; RSF’ye verdiği demeçte “Madenciliğin neden olduğu çevresel tahribat ne kadar açık olsa da, Çin’de bu konuda veri toplamak zor, sahaya gitmek tehlikeli ve ulusal medyada bu konularla ilgili hassas bilgileri yayımlamak neredeyse imkansız olduğu için bu durum yeterince belgelenmiyor” dedi.

Dünyanın en büyük fosil yakıt ve madencilik ürünü ihracatçılarından biri olmasına rağmen, Rusya’daki (RSF’nin endeksinde 180 ülke arasında 162. sırada) çevre muhabirleri, diğer tüm Rus gazeteciler gibi sürekli olarak tutuklanma veya şiddet tehdidiyle karşı karşıya.Endekste 159. sırada yer alan Hindistan’da son on yılda öldürülen 28 gazetecinin neredeyse yarısı, inşaat sektörü için yasa dışı olarak kum madenciliği yapan organize bir suç ağı olan ülkenin “kum mafyası” da dahil olmak üzere çevreyle ilgili haberler üzerinde çalışıyordu.

“BURADA ÇEKİM YAPAMAZSINIZ!..”

RSF’nin endeksinde 180 ülke arasında 154. sırada yer alan Türkiye’de de durum benzer. Gazeteciler özellikle enerji ve maden şirketleriyle ilgili haber yaparken hem şirketlerin pervasız tutumları hem de yargı baskısıyla karşı karşıya kalıyor.

Gazetemiz İzmir Temsilcisi ve çevre alanında yıllardır yaptığı haberlerle tanınan Özer Akdemir, “Türkiye’de çevre gazeteciliği yaparken yaşadığımız en önemli sıkıntıların başında saha da şirketlerin özel güvenlik güçleri ile ya da bizzat yöneticileri ile yaşadığımız sorunlar geliyor. Çoğu son derece korumalı, dikenli tellerin ve yüksek bariyerlerin arkasında faaliyet yürüten özellikle enerji ve maden şirketleri yaptıkları doğa katliamının görünmemesi için biz gazetecilerin haber-çekim yapmalarını engellemeye çalışıyorlar” dedi.

Bir maden işletmesi ya da enerji tesisinin yol açtığı doğa yıkımını görüntülemek için gittiklerinde, daha sahaya adım atar atmaz bir şirket aracının peşlerine düşerek tacize başladığını aktaran Akdemir, “Bizi bütün orada bulunduğumuz süre boyunca adım adım izleyip, çoğunlukla şirketin güvenlik sınırları ötesinde bile çekim yapmamıza engel olmaya çalışırlar. Bizim, ‘madeni-tesisi çekemezsiniz, kameranızın yönünü başka tarafa çevirin’ gibi cümleler en sık duyduğumuz sözler arasındadır.”

ANTİK KENTİ SAHİPLENEN ŞİRKET

Akdemir yaşadıkları örnekleri ise şöyle anlattı: “Geçen yıl, Latmos Dağı’ndaki bir maden işletmesinin yol açtığı doğa yıkımını, işletmenin karşısındaki, madene epey uzaktan bir tepeden çekerken şirketin görevlileri müdahale etti. ‘Burası madenin ruhsat alanı, çekemezsiniz’ diye. Oysa çekim yaptığımız tepenin madenin ruhsat alanı olduğuna dair hiçbir işaret ya da güvenlik önlemi yoktu. Bunu kendilerine söylediğimizde ‘Buraya gelmeden önce araştıracaksınız’ diye alaycı yanıtlar aldık. Bu tartışmayı kameralarımız kaydetti ve Çepeçevre Yaşam Programında bunu da yayımladık.

Bir diğer örnek… Biga Yarımadası’ndaki bir demirçelik-termik santral işletmesinin sahası içinde kalan Parion Antik Kenti çekimleri sırasındaydı. Antik kentin kazılarına sponsor olan firma (İÇDAŞ), antik kenti çevreleyen tel örgülerin arkasından çekim yapmamıza bile müdahale etti. ‘Burasının kazı sponsoru bizi, bizden izinsiz çekim yapamazsınız’ diye, binlerce yıllık antik kenti de sahiplendi!”

“ZAMANIMI ADLİYE KORİDORLARINDA HARCADIM”

24 yıldır çevre-ekoloji muhabirliği yapan bir gazeteci olarak buna benzer onlarca sorun yaşadığını dile getiren Özer Akdemir şöyle devam etti: “Ayrıca yaptığımız haberlere yönelik yıldırma, sindirme ve korkutma amaçlı maddi-cezai dava süreçleriyle de onlarca kez karşı karşıya kaldım. Sayısını bile artık saymayı bıraktığım bu davaların hepsi lehime sonuçlandı ancak işimi yapmam, en azından benim açımdan son derece değerli olan zamanımı adliye koridorlarına harcamak zorunda kaldım.”

ÖNCEKİ HABER

İzmir depreminin 4. yılında halen tamamlanmayan okullar var

SONRAKİ HABER

Sakarya'da iki kız çocuğuna istismarda bulunan fail tutuklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa