30 Ekim 2024 04:37

Belediyelerin büyük sınavı: İstanbul depremi

Yaşam hakkı için depreme dayanıklılık bağlamında İstanbul ilçe belediyelerinin stratejik planlama yaklaşımı”na göre İstanbul’daki ilçe belediyeleri deprem hazırlığında sınıfta kaldı.

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Paylaş

Burkay RENDE
İstanbul

30 Ekim 2020’de meydana gelen İzmir depreminin yıl dönümü. İzmir depreminde resmi verilere göre 117 kişi hayatını kaybetti, 900’den fazla bina hasar gördü. Ardından yaşanan 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin ardından beklenen İstanbul depremine ilişkin kaygılar da arttı. Belediye ve bakanlıklar deprem hazırlığına ilişkin topu birbirine atarken Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehircilik Uygulama ve Araştırma Merkezi de ‘Yaşam hakkı için depreme dayanıklılık bağlamında İstanbul ilçe belediyelerinin stratejik planlama yaklaşımı’ makalesini yayımladı.

Makalede beklenen Marmara depremini İstanbul ilçe belediyelerinin mevcut durum, yetki ve sorumluluk anlayışı, söylem ve yaklaşım, stratejik amaç ve hedefler, katılımcılık ve iş birlikleri, idari ve mali kapasite durumları temelinde değerlendirerek veriler ortaya koydu. Birçok ilçe belediyesinin birçok konuda sınıfta kaldığını gözler önüne seren makale aynı zamanda belediyeler için ciddi bir “eksikler ve görevler” listesi de oluşturmuş oldu.

DEPREMİN AFETE DÖNÜŞMESİ ÖNLENEBİLİR

Makalede derlenen istatistiklere göre ülkenin yaklaşık olarak yarısı 1. derece deprem bölgesinde. 1939 yılında meydana gelen 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depreminden günümüze kadar 7 büyüklüğünün üzerinde toplam 16 deprem yaşandı ve bu depremler insan yerleşimlerine etkileri itibarıyla daima afet özellikleri gösterdi.

5 MİLYON İNSAN YÜKSEK RİSKLİ BÖLGEDE YAŞIYOR

Çalışmada İstanbul’un ilçelerinin mevcut risk düzeyleri, belediyelerin depreme dair stratejik planlarının ve çalışmalarının o ilçedeki deprem riskiyle orantılı olup olmadığına göre hesaplandı. Çalışmaya göre Bahçelievler, Küçükçekmece, Fatih, Bağcılar ile Esenyurt en fazla can kaybı ve yaralanma vakasının ön görüldüğü ilçeler arasında görünürken, bu ilçeleri yine aynı güzergahta bulunan Bakırköy, Güngören, Zeytinburnu ve Esenler takip etmekte. Yüksek riskli ilçelerin toplam nüfusu 2023 verilerine göre yaklaşık 5 milyon.

Makalede, depremin yol açacağı yıkım ve hareketlilik, beslenme ve tüm hayati işlevlerin zarar görmesinden dolayı belediyelerin risklere şehir geneline bakarak yaklaşması gerektiği vurgulanıyor. Ancak belediyelerin afetle mücadele konusunda ihtiyaçlarını doğru belirleyemediklerine, gerekli risk ve durum analizlerini yapmadıklarına dikkat çekilirken yeterli kurumsal iş birliklerinin kurulmadığı işaret edildi.

Kadıköy, Şişli, Küçükçekmece, Maltepe ve Beşiktaş Belediyelerinin deprem strateji planlarında olumlu adımlar attığı ifade edilirken Çatalca, Bahçelievler ve Esenyurt ilçelerinin diğer belediyelerin nispeten gerisinde kaldığına dikkat çekiliyor.

ALINAN ÖNLEMLER RİSK DÜZEYİNİN ALTINDA

Deprem riski grafiği

İncelenen 37 belediyenin 28’inin yetki ve sorumluluklarına dair referanslarında deprem risk azaltımına değindiği ifade edilen makalede sadece 19 belediyenin ilgili kanunlar tarafından afet yönetimine dair sorumluluk sahibi oldukları, 18 belediyenin ise afet yönetimine dair sorumluluğunu ele almadığı tespit edildi.

Bunun yanı sıra 25 belediye deprem yönetiminin kendi sorumluluk alanlarında olduğunu ifade ederken, 12 belediyenin stratejik planlarında bu doğrultuda bir beyana rastlanmadı.

Deprem riski grafiği

Şişli, Kadıköy ve Bağcılar Belediyelerinin mevcut durum analizine göre, afet riski ve yönetimine dair yaptıkları tespitleri stratejik planlarına yansıttığı görüldü. Buna karşın makaleye göre Bahçeşehir, Beykoz ve Sancaktepe Belediyelerinin ise planlarında bu göstergelerle ilgili bir bilgi bulunmuyor.

Belediyelerin 5 yıllık süre içerisinde önem verdiği konuların da incelendiği makalede 37 belediyenin arasından sadece 8 belediyenin stratejik planlarında deprem/afet/dayanıklılık olgusundan söz ettiğine değinildi. Ancak bu kavramlara doğrudan yer veren 1 belediye olduğuna dikkat çekildi.

Deprem riski grafiği

HİÇBİR BELEDİYE HAZIR DEĞİL

İncelenen stratejik planların hiçbirinde aranan özelliklerin bulunmadığı ifade ediliyor. Makalede “Silivri Belediyesinin hazırladığı stratejik planda 4 göstergenin varlığı tespit edilirken, Beşiktaş, Küçükçekmece, Maltepe, Sancaktepe ve Şişli stratejik planlarında 3 göstergeye dair ifadeler bulundu. 14 belediyenin ise afet, dayanıklılık, yaşam hakkı kavramlarına atıf yapmadığı belirtildi. Fatih Belediyesi dışında, dayanıklılık/dirençlilik kavramlarına yeterince yer verilmediği anlaşıldı. Benzer şekilde, riskli alan ve riskli yapı kavramlarına da çok az değinildiği tespit edildi.

33 ilçe belediyesi stratejik planlarında doğrudan afetlere hazırlık, dayanıklılık, etkin afet yönetimi gibi hedefler belirlerken Bahçelievler, Çatalca, Esenyurt ve Silivri ilçelerinin afet ve dayanıklılık çerçevesinde herhangi bir hedef belirlemediği tespit edildi. Ayrıca afet sonrasında koordinasyon ve iş birliğini sağlamaya dönük sadece 6 belediyenin faaliyet belirlediği anlaşıldı. Afet esnasında acil durum ve müdahaleye dair faaliyetler belirleyen belediye sayısının ise 24 olduğu görüldü.

Gerçekleştirilen çalışmada stratejik planlardaki amaç, hedef ve faaliyetleri çerçevesinde belediyelerin karşılaştırmalı bir analizi yapıldı. Beşiktaş ve Kadıköy Belediyelerinin en yüksek sayıda göstergeye olumlu cevap verdiği gözlendi. Buna rağmen, Kadıköy Belediyesinin risk azaltıcı ve önleyici faaliyetler gerçekleştirmediği görüldü. Belediyeler içerisinde tam tersi noktada da Çatalca Belediyesinin analiz edilen göstergelerin, soruların neredeyse hiçbirine olumlu cevabının bulunamadığı, Bahçelievler, Esenyurt ve Silivri Belediyelerinin de oldukça az sayıda göstergeye olumlu cevap verilebildiği anlaşıldı.

Makalede İstanbul ilçe belediyelerinin büyük bir çoğunluğunun afetlere karşı dayanıklı olmayı stratejik amaç olarak belirlememiş olduğu, afetlere dair belirledikleri hedef ve faaliyetlerinde de kentsel dönüşüme, acil durum ve müdahaleye odaklandıkları anlaşıldı. Önleyici faaliyetleri yeterli ve etkili şekilde tanımlamadıkları, afet yönetimini öncesi-acil durum ve sonrası süreçleriyle birlikte ele almadıkları ifade edildi.

Makalede 36 ilçe belediyesinde arama kurtarma biriminin, 20 belediyede ise afet/kriz koordinasyon merkezinin bulunduğunun görüldüğü belirtildi. 25 belediyede afet işleri/yönetimi ile ilgili birimin yer aldığı, bunlardan 18’inde ise ilgili birimin yönetmeliklerinin olduğu tespit edildi. Buna karşın, sadece 11 belediyenin kendi internet sitesinde afetle ilgili ayrıca bir sekmenin olduğu; 7 tanesinde acil eylem durum planının bulunduğu, 5 tanesinin de belediye meclisinde afet komisyonunun bulunduğu anlaşıldı.

Deprem riski grafiği

Ayrıca makalede İstanbul ilçe belediyelerinin afet müdürlüklerinin çok yeni kurulmuş olması, acil durum eylem planı bulunan belediye sayısının az olması ile idari organizasyon yapısı ve kurumsal kapasitelerinin afet yönetimi konusunda zayıf oldukları tespit edildi.

AFET YÖNETİMİ BÜTÇESİ YÜZDE 0.3’TE KALDI

Deprem riski grafiği

Belediyelerin depreme hazırlık konusunda bütçe planlamasının da ele alındığı makalede 37 belediyenin 31’inin 2020-2024 stratejik planlarında afet yönetimi ve risk azaltımına yönelik hedef belirlediği görüldü. Belediyelerin kentsel dönüşüme ayırdıkları kaynağı ayrıca ele aldığımızdaysa, 37 ilçe belediyesinin ancak 29’nun afet yönetimi ve risk azaltımına yönelik bir kaynak tahsis ettiği tespit edildi. Bu durum “Bazı belediyelerin afet yönetimine dair hedefleri olsa da gerçekleştirmek için hiçbir kaynak tahsis etmediğini düşündürdü” ifadesiyle değerlendirildi.

29 belediye üzerinden yapılan değerlendirmeye göre İstanbul ilçe belediyelerinin afet yönetimine tüm faaliyetler bütçesi içinde ortalama yüzde 0.3’lük bir kaynak ayırdığı tespit edilirken, kentsel dönüşüme ayrılan payın ise yüzde sadece yüzde 3 civarında olduğu hesaplandı.

BELEDİYELERE YAPILACAKLAR LİSTESİ

Depreme hazırlık konusunda yapılması gerekenlerin altı çizilen makalede, “Tüm ilçe belediyelerinin, yerelin ve kurumun mevcut durum analizinde depreme bağlı afet riskini öncelik olarak görmesi gerektiği anlaşıldı. Belediyeler stratejik amaç, hedef ve faaliyetlerinde tutarlı şekilde depreme bağlı afet riskini azaltmak, deprem sonrası acil müdahaleye ve yaşamı korumak konusunda daha fazla ve daha iyi çaba göstermesi gerektiği anlaşıldı. Özellikle önleyici tedbirler konusuna daha fazla ağırlık verilmesi gerektiği, tüm kentsel planlama ve dönüşüm süreçlerinin depreme bağlı afet riskini merkeze alarak yürütülmesi gerektiği ortaya çıktı. Belediyelerin kendi kurumsal yapılanma ve kaynak tahsisinde afet risklerine yönelik kapasitesini artırması faydalı olacaktır. Genel olarak değerlendirildiğinde, belediyelerin insan yaşamını korumayı merkeze alan bir sorumlulukla depreme bağlı afet riskini en aza indirecek bir yaklaşım edinmeleri gerektiği tespit edildi” ifadelerine yer verildi.

İlgili makalenin künyesi:

  • Yayına Hazırlayan: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehircilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Fatma Önder Deprem Araştırmaları Grubu
  • Koordinatör: Prof. Dr. Murat Cemal Yalçıntan
  • Danışmanlar: Dr. İnan İzci, Orkun Doğan
  • Veri Analizi ve Görselleştirme: Dr. Özgün Sayın
  • Rehber Tasarım: Nilsu Yüksel, MESKEN Şehircilik Danışmanlık ve Araştırma
  • Katkıda Bulunanlar: Ahmet Alphan Akan, Betül İngin, Dilay Büyükbaş, Ekin Güçlü, E. Eylül Doğan, Ezgi Zeynep,Çoşkun, Hilal Dalka, İdil Özer, İrem Ceylan, Mujesira Baković Ergün, Ferhat Can Özkan, Gizem, Sevin, Kaan Çeltik, Nida Kara, Nuray Tepebaş, Seda Topçu, Sena Karahan, Selen Oğuz, Sıla, Orgün, Uğur Tan Özsümer, Yasemin Bahçekapılı, Yağmur Yongacı, Zülal Çayır
ÖNCEKİ HABER

Bir günde 7 ÇED Gerekli Değildir kararı

SONRAKİ HABER

İsias Otel'in 3. bilirkişi raporu: "Tüm sanıklar otelin yıkılmasında sorumlu"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa