Gülistan Kılıç Koçyiğit: Bir elle ‘merhaba’ derken diğeriyle vuruyorlar
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, iktidara, “Bir elle ‘merhaba’ derken öbür elle kafaya mı vuracaksınız, yoksa eşitler arası ilişki ve diyalogla mı çözeceksiniz” diye sordu.
Fotoğraf: TBMM
Sultan ÖZER
Ankara
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘Öcalan gelsin Mecliste DEM Parti grubunda konuşsun’ sözlerini ve son gelişmeler ile Kürt sorununa ilişkin gelişmeleri değerlendirdi. Koçyiğit, “Bir elle ‘merhaba’ derken öbür elle kafaya mı vuracaksınız” dedi.
Meclis kulisinde gazetecilerle sohbet eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, Erdoğan’ın “İnşallah önümüzdeki dönemde milletimize hem boydan boya tüm güney sınırlarımızın güvenliğini hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacaktır” sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları dile getirdi:
“Şu andaki pratiğe bakılırsa kastı çok iyi bir şey değil. 23’ü gecesinden sonra Kuzeydoğu Suriye bir hafta boyunca bombalandı. Sivil alanlar vuruldu. Orada yaşayan insanların yaşam hakkının ihlali bu. Direkt bombalamalardan ölen siviller var. Bu, şunu gösteriyor; bir tutarsızlık var. İçeride barış, diyalog, kardeşlik mesajı veriyorsanız buradan Kuzeydoğu Suriye’yi de Kuzey Irak’ı da ayıramazsınız. Bu bir bütün ve birleşik bir mesele. Herkes kendi soydaşının güvenliğini, esenliğini düşünür. Bu çok normal.”
"EN MASRAFSIZ SINIR GÜVENLİĞİ BARIŞTIR"
Sürece ve son gelişmelere ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlayan Koçyiğit’in değerlendirmeleri özetle şöyle:
“Türkiye’de yaşayan her bir yurttaşın, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının Kürt sorununun çözümü ve barış için emek harcamasını, katkı koymasını ve nihayetinde tartışmaların gerçek bir sürece evrilmesini temenni ediyoruz. Burada bir barış tesis edildiğinde bunun Rojava’yı da Irak’taki Kürt’ü de içermesi gerekir ki bu barış gerçek ve kalıcı olsun. Yoksa siz bana burada dünyanın en güzel sözünü söyleyin, orayı bombaladığında bunun çok bir anlamı olmaz.
Bizim isteğimiz iç barış, iç birlik, iç bütünleşmeye dair söyleminin dış politikada da temel eksen olması. Dış politikada da barışı, çözümü, bir arada yaşamayı esas almaları ve halkları tehdit olarak görmekten vazgeçmeleri... Kuzeydoğu Suriye’de tüm halklar ‘Biz Türkiye için tehdit değiliz. Her türlü diyaloga açığız, hatta aramızda diyalog var’ diyorlar. Buradaki el uzatmayı iyi değerlendirmek lazım. En masrafsız sınır güvenliği barıştır. Bunu sağlarsak ne duvar örmeye ne orada karakol kurmaya ihtiyaç olur.”
"BİZİ BÖLGEYE SIKIŞTIRMAK İSTEYEN BİR ANLAYIŞ VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM Parti’yi kastederek söylediği "Terörün boyunduruğundan hâlen çıkamayan bazı Türkiyelileşmeye dair istek ve iradesi henüz olmayan siyasi parti de yaptığı son açıklamayla nerede durduğunun işaretini vermiştir. Şurası çok net anlaşılmalıdır ki Türkiye'nin, terörü destekleyen, teröre arka çıkan, terörün sözcülüğünü yapan, kardeşliğe değil husumete, demokrasiye değil anarşiye, hukuka değil hukuksuzluğa hizmet eden oluşumlara taviz vermesi, bunlara göz yumması mümkün değildir" ifadelerine karşı da Koçyiğit şu değerlendirmeyi yaptı:
"DEM Parti farklı etnik grupları, kimlikleri, inançları, kadın eşitliğini esas almakta, Türkiye’deki her temel sorunu kendi mücadelesinin başlığı olarak görmektedir. Türkiye partisi olmak konusunda mütevazı davranmayacağız. Bizim Türkiyelileşmek gibi bir derdimiz yok. Bizim Türkiye’den dışlanmak gibi bir derdimiz var. Biz ısrarla Türkiye’de siyaset yaptığımızı söylüyoruz. Türkiye’deki her sorun bizim sorunumuz, diyoruz. Türkiye’nin her yerine gidiyoruz. Herkesin sorununu dert ediyoruz ve buna çözüm önerileri geliştirmeye çalışıyoruz. Ama bizim çabamızı sınırlamak isteyen bir akıl var. Bizim Türkiye’nin batısında etkin olmamızı istemeyen, bizi bölgeye sıkıştırmak isteyen bir anlayış var. Bizi Kürt partisi olarak tarif eden bir anlayış var. Biz Kürt’ün partisi olduğumuz kadar Türk’ün de, Azeri’nin de, Pomak’ın, Çerkez’in de, Alevi’nin de, Arap’ın da partisiyiz. Bunun pratiğini de hayata geçiriyoruz. O anlamda bizim Türkiyelileşmek gibi bir derdimiz yok. Aksine bizi Türkiye’den dışlayan ve bölgeye sıkıştırmaya çalışan bir siyaset var. Bu siyasete karşı mücadele ediyoruz."
"TÜRKİYE’NİN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK PARTİSİYİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerini, DEM Parti’nin son PM sonuç bildirgesine atıfla söylediğinin hatırlatılması üzerine de Koçyiğit, “Bildirge bizim politik bakış açımızı gösteriyor. Biz politikalarımızı reddedecek durumda değiliz. Orada çok temel tespitler var. Türkiye’nin barışa olan ihtiyacı, bu barışın nasıl olacağı tarif ediliyor. Kuzeydoğu Suriye’ye yönelik saldırılar eleştiriliyor. Bunda şaşırılacak bir şey yok. Hiçbiri genel politikalarımızın dışında değil. Şu kastediliyorsa; ‘Biz elimizi uzattık, dillerine ayar versinler’; böyle bir şey olamaz. Hem bir taraftan el veriliyor hem bir taraftan tehdit ediliyor hem bir taraftan rota çiziliyor. Biz bunu kabul edemeyiz. Türkiye’nin üçüncü büyük partisiyiz. İlkeleri, programı, hedefleri olan bir partiyiz” değerlendirmesini yaptı.
HER ŞEY ÇOK FLU
Sürecin nasıl devam edeceğine dair bir soru üzerine de Koçyiğit “Her şey çok flu. İyi bir mutfak çalışmasının yapıldığı, bir yol haritasının, bir aklın ortaya çıktığı ve aşama aşama hayata geçirildiği bir planı göremiyoruz. Galiba biraz el yordamıyla yol alma hali var” diye konuştu.
İktidar kanadının art arda gelen açıklamalarını da değerlendiren Gülistan Koçyiğit şunları ifade etti: “En nihayetinde çözüme dair bir fikri devamlılık, istikrar var. Oraya halel getirecek bir açıklama yapılmadı. Ama bu açıklamaları, değerlendirmeleri destekleyecek pratik ve politik bir adım görmüyoruz.”
"BİZ ÜZÜM YEMEK İSTİYORUZ, BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİL"
Koçyiğit’in, Cumhur İttifakı’nın yeni Anayasa için bu hamleleri gerçekleştirdiği yorumuna dair değerlendirmesi de şöyle oldu:
“Sözler pratikle desteklendiği oranda samimiyeti ortaya çıkacaktır. Velev ki Anayasa için, seçim için söyleniyor bu sözler. Şunu görmek gerek; biz güçlü bir partiyiz, çok güçlü bir tabana sahibiz. Arka planda böyle şeyler düşünülmüş olsa bile pratikte hiçbir şey değişmez. Çünkü biz günün sonunda üzüm yemek istiyoruz, bağcıyı dövmek değil. Bütün bu tartışmalar hangi gerekçeyle başlamış olursa olsun bize düşen barış ve diyalog mücadelemizi ilerletmektir. Toplumun farklı kesimlerinin, tüm siyasi partilerin de bu sürece katkı sunacakları bir zemin için çaba içinde olmak ve tartışmayı niyet ne olursa olsun gerçekten bir diyaloga, çözüme evriltmek istiyoruz.”
"MUHATABI KONUŞMADAN NASIL İLERLEYECEK SÜREÇ?"
İmralı ile görüşmelerin çok önemli olduğunu da aktaran Koçyiğit, “Bir kere gitmekle İmralı’nın kapıları açılmış olmuyor. Gerçekten avukatlar, gazeteciler giderse ve oradan sürece dair bir müdahale olursa bir yere evrilebilir. Bunun ihtiyaç olduğu net ve bunun için koşullar sağlanmalıdır. Öcalan’ın mesajı da ortada. Bugün artık top hükümetin kalesindedir” dedi.
Devam eden tartışmaların diyaloga evrilmesine ilişkin atılacak ilk ve en önemli adımın İmralı’nın kapılarının açılması olduğunun altını çizen Koçyiğit, “Bahçeli bizzat İmralı’yı muhatap olarak tarifledi. Muhatap, baş müzakereci olarak Öcalan orada duruyor. Muhatabı konuşmadan nasıl ilerleyecek süreç” dedi.
"BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU"
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınmasına dair de Koçyiğit şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ortamı zehirleyecek mahiyette bir adım. Halkın iradesine bir darbedir. Masumiyet karinesi hiçe sayılıyor. Bu kabul edilemez. Tartışılan tüm başlıklara da halel getirebilir, katkı sunmaz. Bir taraftan iç cephe diyerek bin yıllık kardeşlikten bahsedeceksiniz; sonra da Esenyurt Belediye Başkanını gözaltına alacaksınız. O da yetmezmiş gibi kent uzlaşısı ile seçilmiş Toroslar, Akdeniz belediye meclis üyelerini hedef göstereceksiniz. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu derler. Bu asla kabul edilemez.”
"SOMUT ADIM YOK, BEYAN VE NİYET VAR"
Türkiye’nin sınırlarıyla ilgili bir kaygı yaşadığını aktaran Koçyiğit, “Bunun doğru yolu diyalog. Ama burada yöntemde bir sorun var. Bir elle ‘merhaba’ derken öbür elle kafaya mı vuracaksınız, yoksa eşitler arası ilişki ve diyalogla mı çözeceksiniz, iki elinizi açıp kucaklaşmaya hazır olduğunuzu mu göstereceksiniz?” sorularını yöneltti.
İktidardan gelen açıklamaların bir adım atıldığı anlamına gelmediğinin de altını çizen Koçyiğit, henüz sadece beyan ve niyet olduğuna vurgu yaptı. Koçyiğit, bu açıklamaların Devlet Bahçeli ile başlamasını da ‘isabetli ve pozitif’ olarak değerlendirdi. Koçyiğit şunları söyledi: “Bir çözüm olacaksa en uçta duranların bu sürece katkı sunması gerekiyor. Başlatıcının MHP olması bazı eşikleri atlamak açısından önemlidir.” (Ankara/EVRENSEL)