03 Kasım 2024 04:25

5 başlıkta, Harris ve Trump'ın ne farkı var?

5 Kasım’da Beyaz Saray’a kim giderse gitsin hem Amerikan halkı hem de dünya halkları için hayırlı bir başkan olmayacağı aşikar.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Mehmet ÖZER

ABD tarihinin en fazla kutuplaşmış seçimlerinden birine gidilirken, Demokratların adayı Kamala Harris ile Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’ın vaat ve söylemlerinin de bu kutuplaşmanın iki ucunda olduğu düşünülebilir. Amerikan medyasında yer alan “Kamala Harris, Donald Trump'a Karşı: Temel konuda nerede duruyorlar?​” benzeri başlıklar iki adayın birbirlerinden farklı oldukları düşüncesini pekiştiriyor. Peki, gerçekten iki liderin politikaları arasında büyük farklar var mı?

Gelin, Trump ve Harris’in 5 temel konudaki vaatlerinin farklı ve benzer yönlerine yakından bakalım.

1- ENFLASYON

Harris, önceliğinin emekçi aileler için gıda ve konut maliyetini düşürmek olacağını söyledi. Gıda fiyatlarındaki fahiş artışları yasaklamayı, ilk kez ev alacaklara yardım etmeyi ve konut arzını arttırmak için teşvikler sağlamayı vadediyor. Trump ise “Enflasyonu sona erdirme ve Amerika'yı yeniden uygun fiyatlı hale getirme” sözü verdi ve daha fazla petrol sondajının enerji maliyetlerini düşüreceğini, belgesiz göçmenleri sınır dışı etmenin konut üzerindeki baskıyı hafifleteceğini söylüyor.

Her iki aday da enflasyon ve gelir adaletsizliğinin kökenine inerek kalıcı çözümler önermek yerine, geçici pansumanlarla günü kurtarma derdine düşmüş durumda.

2- GÖÇMENLER

Mevcut yönetimin başkan yardımcısı olarak görev yaptığı gerçeği Harris’in peşini bırakmadı. Zira bu Biden yönetimi ABD-Meksika sınır duvarını genişletmeye devam etti, hatta bunun için federal yasadan feragat etti. Ekim ayında Biden yönetimi Küba, Venezuela, Haiti ve Nikaragua'dan gelen yüz binlerce göçmenin yasal olarak yaşamasına ve çalışmasına izin veren bir programı yenilemeyeceğini açıkladı.

Trump da sınırdaki duvarın inşasını tamamlayarak, yaptırımları artırarak sınırı kapatma sözü verdi. Ayrıca belgesiz göçmenlerin kitlesel olarak sınır dışı edileceğini söyledi.

3- BİLİM-TEKNOLOJİ

Teknoloji politikaları konusunda Biden ve Harris, Trump ile tahmin edilenden daha fazla ortak noktaya sahip. Demokratlar Çin ile rekabet konusunda Trump'ın izinden gidiyor. Çin mallarına uygulanan gümrük vergilerini genişlettiler ve Çin'in Amerikan yapımı bilgisayar çiplerine ve yarı iletken üretim ekipmanlarına erişimini ciddi şekilde kısıtladılar.

Biden ve Harris ayrıca ABD patentlerini ve inovasyonunu Çin'den koruma çabalarını da hızlandırdı. Trump, Çin hükümetinin Amerikan araştırmalarını “çalmasını” engellemek amacıyla Çin İnisiyatifi’ni başlatmıştı. Biden-Harris yönetimi, programı 2022'de sona erdirdi ancak bazı bölümleri hâlâ yürürlükte.

Demokrat Parti yönetimi Trump dönemindeki ABD’nin “geleceğin endüstrilerindeki” liderliğini güçlendirme politikasını da yineledi. Bu terim gelişmekte olan beş teknoloji alanına atıfta bulunuyor: Yapay zeka, kuantum bilimi, gelişmiş üretim, gelişmiş iletişim ve biyoteknoloji. Bu dil Harris'in kampanyası boyunca da tekrarlandı.

4- EMEK HAREKETİ VE SENDİKALAR

Harris'in kampanyasının sendikalarla çalışma konusundaki bölümünde, Kaliforniya başsavcısı olduğu ve “Ücret hırsızlığını engellediği” döneme kadar uzanan “işçi yanlısı” sicili ayrıntılı olarak anlatıldı. ABD senatörü olarak görev yaptığı dönemde, iki grev sırasında grev gözcülüğü yaptığı belirtildi. (Tıpkı Erdoğan’ın grev gözcüsü tişörtü giydiği günlerin anlatıldığı gibi.)

Bir kampanya sözcüsü, Harris'in seçilmesi halinde Örgütlenme Hakkının Korunması Yasası’nı geçireceğini belirtti. Ancak PRO Yasası olarak bilinen ve işçilere örgütlenme konusunda daha fazla güç vereceği söylenen tasarı, Temsilciler Meclisinden defalarca kez geçmesine rağmen henüz yasalaşmadı.

Trump ise 2018 yılında sendikalara üye olan yaklaşık 950 bin federal hükümet çalışanının çalışma haklarını kısıtlayan üç kararname imzaladı. 2020 yılında, Washington Post'un “Kamu hizmeti iş güvencesinin içini boşaltmak üzere tasarlanmış” olarak tanımladığı ve F Programı olarak bilinen bir başka kararı imzaladı.

5 - UKRAYNA VE GAZZE

Harris Ukrayna'yı “Ne kadar sürerse sürsün” destekleyeceğini söylüyor. İsrailliler ve Filistinliler için “iki devletli çözüm”ü savunan Harris, Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi çağrısında bulunuyor. Ancak İsrail vahşetinin yaşandığı bir yıldır başkan yardımcısı olarak görev yapan Harris bu savaşın sona ermesi için hiçbir somut adım atmadı.

Trump ise dış politika konusunda Harris’ten daha farklı bir noktada duruyor gibi görünüyor. ABD'yi dünyanın diğer bölgelerindeki çatışmalardan uzaklaştırmak istediğini ifade eden Trump, Ukrayna'daki savaşı Rusya ile müzakere edilmiş bir çözüm yoluyla 24 saat içinde sona erdireceğini söyledi. Kendisini İsrail'in sadık bir destekçisi olarak tanımlayan Trump, Gazze'deki savaşın sona ermesi konusunda Ukrayna kadar aceleci değil.

Nihayetinde hem Trump hem de Biden-Harris yönetimleri ABD savaş makinesini daha da sağlamlaştırdı. Her ikisi de dünyanın dört bir yanındaki askeri üsleri, ittifakları ve askeri yardımları genişletti. Her ikisi de ABD askeri bütçesini artırdı ve nükleer cephaneliğin modernizasyonunu ilerletti. Her ikisi de stratejik rekabeti önlemek için Çin ve Rusya ile gerilimi tırmandırdı.

Seçim sırasında Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, Enerji Bakanlığı bünyesindeki ulusal güvenlik programları için 32.4 milyar dolar ve savunma ile ilgili faaliyetler için 438.0 milyon dolar ek ödenekle birlikte şu anda 841.4 milyar dolar olarak finanse edilen dünyanın en büyük askeri bütçesiyle kimin daha büyük savaş şahini olacağı konusunda birbirleriyle yarışıyorlar.

Kısacası, 5 Kasım’da Beyaz Saray’a kim giderse gitsin hem Amerikan halkı hem de dünya halkları için hayırlı bir başkan olmayacağı aşikar.

ÖNCEKİ HABER

Tekirdağ’da 9 aylık bebeğe cinsel istismardan tutuklanan baba cezaevinde ölü bulundu

SONRAKİ HABER

Haydarpaşa Garı’nda yeni oyunlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa