4 Kasım 2024 03:15

9. ölüm yıl dönümünde Gülten Akın'ı anıyoruz | ‘İnsan sorumluluktur'

Ekim Deniz AKARSLAN

Gülten Akın…

Şiir ve edebiyat dünyasına bıraktığı mirastan, şiirlerindeki dönüşüme birçok şey söylemek mümkündür pek tabii. Ama bugün birileri omuzlarımıza basmış manzarasından boğazı izliyorsa, insanın insandan sorumlu olduğu, birbirimize karşı sorumluluklarımızın olduğu inancını biçmeye çalışıyorsa orada karşımıza tekrar çıkıyor inceliklerin şairi. İnceliklerin şairi Gülten Akın’ın dizeleri kadınların eşitlik mücadelesinde, işçi ve emekçilerin insanca bir yaşam mücadelesinde, kimi zamanda durup ince şeyleri düşünmeye vakit yaratanların kavgasında yerini buluyor.

Bir ses geliyor savaşa karşı barışın sesini kaleminden dökülenlerle yükselten Gülten Akın’dan:

“Nergisten ben sorumluydum, ışığından ve çocuklardan / Yanlış mı belledim, insan sorumluluktur.”

Durup ince şeyleri düşünmeye vakit yaratalım diye yazan ve şiirinde dediği gibi bir filmin orta yerinde uzanıp elimizi tutan, dünyaya her gün yeni doğan bir bebeğin gözlerinden bakan Gülten Akın insan sorumluluktur demeden önce, “Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz / Senet senet satılmadan önce” diyerek önümüze koyarken bütün gerçekliğimizi mütevazı ve nahif bir şekilde “Seni sevdim” diyebilecek cesareti gösteriyor. Kalemini oynatanlara açılıyor dizeleriyle hepimize.

Dizelerindeki imgeleri; gökyüzünde bir yıldız gibi gözüken Anadolu köylerinden, bir kenarı mor ipekten olan kırlentli evlerden, bilmediğimiz bir paralelde üstüne yağmurlar yağan kuru topraklardan, ana olmaklardan, eş olmaklardan kaçıp kırmızı ışığa varanlardan öğrendikleriyle derinleşiyor. Ve sesleniyor bize: “Bu umut bizimdir!” 

‘YOL YÜRÜYÜŞ ÖĞRETİR ’

O umut ki Gülten Akın’ın şiirleriyle dünyayı değiştirmeye tek başına gücü yetmese de sözcükler, düşünceler ve nesneler biçiminde biriken, akıyor sanılan, kuruyor sanılan ne varsa nice barış diyen emek diyen dövizlere konu oluyor. Sadece bir kişinin değil birçok kişinin kalın fırçalarını kullanarak geçip gitmediği bir dünya için yazdıkları nasıl bir dünya düşlediğini gösteriyor bizlere. “Her şey birikir” diyor Gülten Akın. “Emek ve göz yaşı birikir” derken aktığına ya da kuruduğuna kanmadan yürümenin öneminin altını çiziyor. Çürüyüp, dökülecek zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olamayanlara sesleniyor. Olgunlaşacak her şey diye… Adeta el uzatmaya çalışırken birikimini dayandırdığı yerlere ince fırçalarla yazıyor: “En güzel, yol yürüyüş öğretir” diye…

İNCECİK BAŞKALDIRILARIN GÜCÜ

Bu incecik başkaldırılarının içerisindeki gücü sorarak sordurarak, “unutma sakın”, “bağışlama sakın” diye haykırarak durup ince şeyleri anlamaya vaktimizin olacağı bir dünyayı kurmak için yüreklerimize sesleniyor: “Bekle büyük kavgayı bekle” Ve tekrar sormayı ihmal etmiyor: “Anlıyor musun yüreğim”

Gülten Akın’ın hava ve deniz arasında, ekmekle barış arasında, yaşam mücadelesinin içerisinde küçük aldanışlara da muzipçe gülerek yazdıkları ve çizdikleri birikmiş, olduğu kaba sığmamış taşmış. Bugün kadınların, emekçilerin ekmek ve barış mücadelesinde kimi zaman da liseli gençler tarafından hazırlanan 8 Mart panolarında yerini alıyor dizeleri. Gösteren parmaklarla, gören gözlerle, şimdilik susan ama konuşacak olanlarla tıpkı şiirinde dediği gibi ötelerden ıslık çalıyor bize, birileri cevap versin diye. Başında olduğu gibi yazının sonunda da sesleniyor bize: “Her şey birikir / Bir ülke bir insan birikir” diye.

Evrensel'i Takip Et