Emek Partisi (EMEP), 2025 yılı bütçesine ilişkin rapor yayımladı. İktidarın hazırladığı bütçeye ilişkin, “2025 bütçesi işçi ve emekçilere açlık, yoksulluk, düşük ücret dayatırken, sermayeye vergi afları, teşvikler, hibeler, faiz ödemeleri, yap işlet devret modeli ve garantiler kapsamında kaynak aktarımı öngörmektedir” denildi.
UCUZ EMEK POLİTİKASINA DEVAM
Hazırlanan raporu Emek Partisi Genel Başkanlık İrtibat Büroda EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan sundu. Toplantıya EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan da katıldı.
Raporda hükümet programına ilişkin, “Programın üç sacayağı bulunuyor: ‘Yüksek faiz, baskılanan ücret ve yükselmesine izin verilmeyen kur politikası’. Sadece baskılanan ücretler değil, yüksek faizin, kurun baskılanmasının yükü de işçi sınıfı ve emekçilerin sırtında” denildi.
Önümüzdeki yıl asgari ücretli çalışan sayısının artacağı kaydedilen raporda, “Gelir vergisi alınmayan kişi sayısı da artacak. Şayet önümüzdeki yıl asgari ücretli çalışan sayısı yakın geçmişteki gibi artarsa, asgari ücret artışı beklentisi, yüzde 25 değil, hedeflenen enflasyon düzeyinde yüzde 17.5 olacak” ifadeleri kullanıldı.
“Aynı mantıkla maaş ödemelerini de kısıtlı tutmaya programlanmış” denilen raporda şu ifadeler kullanıldı: “2016’da yüzde 29.7 olan brüt kamu personeli gideri oranı 2025 yılında yüzde 3 daha düşük. Küçülmenin gerçek boyutu bu oranın üstünde çünkü kamu personeli sayısı artarken ayrılan payın oranı düşürülüyor. 2016 yılında 3.6 milyon olan kamu personeli sayısı şu an 5.3 milyon civarında. Başka bir ifade ile kamu personelindeki artış 10 yılda yüzde 46 olurken kamu personelinin bütçedeki payı yüzde 3 azaldı. Bütçedeki personel giderlerindeki paya bakılınca yılın ikinci yarısında da benzer bir artışla memur zammını yüzde 25’lerde tutmanın hedeflendiği görülüyor.”
EMEKÇİLERDEN TOPLANACAK FAİZE VERİLECEK; SOSYAL HARCAMALAR KISILACAK
Raporda şu vurgular öne çıktı:
- Önümüzdeki yıl faiz ödemelerinde yüzde 55’lik artış öngörülüyor.
- Faiz ödemesi, sosyal yardım ve desteklere ayrılan 651 milyar liralık bütçenin neredeyse üç katı.
SERMAYEDEN ALINMAYACAK, MÜTEAHHİDE BOLCA VERİLECEK
- Sermayeden alınması gereken trilyonlarca liralık vergiden vazgeçilecek. Muafiyet, istisna, teşvik gibi adlarla alınmayacak verginin toplamı 3 trilyon liranın üzerinde.
- Şirketlere kıyak listesi şöyle akıyor: 536 milyar TL’lik yatırım teşviki; 877 milyar lira istihdamın teşviki için prim desteği; 147 milyar lira ARGE, yenilik ve tasarım faaliyetlerinin teşviki; 817 milyar TL yatırım ortaklıkları ve fonları aracılığıyla yatırımların artırılması teşviki; altyapı, enerji, ulaştırma ve diğer kalemler için ise 169 milyar TL…
- Kamu özel işbirliği (KÖİ) projeleri çerçevesinde köprüler, otoyollar ve Avrasya Tüneli ile yap-kirala-devret modeliyle yaptırılan şehir hastanelerine toplam 202.3 milyar lira ödenmesi öngörülüyor.
- Üç yılda ödenecek garanti ödeme tutarının en az 678 milyar lira olması bekleniyor.
ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ VE SAĞLIĞINI HİÇE SAYAN EĞİTİM BÜTÇESİ
- Milli eğitim bütçesi 2025 yılı için 1 trilyon 452 milyar lira olarak belirlendi. Artış oranı yüzde 33.
- MEB bütçesinin yüzde 71’i personel giderleri; yüzde 9’u sosyal güvenlik devlet primi giderleri. Her yıl eğitime bütçeden en çok pay ayrıldığı iddia edilse de bu payın yüzde 80’i zorunlu olarak doğrudan personel harcamalarına gitmekte.
SERMAYE İÇİN SOYGUN BÜTÇESİ BU BİR SAVAŞ VE SÖMÜRÜ BÜTÇESİDİR
Raporda, halktan yana bir bütçe için talepler şöyle sıralandı:
- Vergi yükünü geçim derdi ile boğuşan işçi sınıfı ve emekçiler değil kolayca servet edinen sermaye sınıfı üstlenmelidir. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır. Yoksulluk sınırı ve altında ücret geliri olan emekçilerden gelir vergisi alınmamalıdır. ÖTV, KDV gibi tüm dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
- Yoksulluk sınırının altında yaşayan emekçilerin elektrik, su, ulaşım gibi temel ihtiyaçları ücretsiz karşılanmalı ve bütçeden pay ayrılmalıdır.
- Astronomik kârlara servet vergisi getirilmelidir.
- Her vatandaşın parasız, nitelikli ve kamusal olarak alabileceği bir sağlık hizmeti için sağlığa yeterli bütçe ayrılmalıdır. Kaynaklar özel hastaneler için kullanılmamalı, aksine özel hastaneler kamulaştırılmalı ve emekçi örgütleri tarafından her anlamda denetlenmelidir.
- Eğitim parasız, bilimsel, demokratik, laik ve ana dilinde olmalı, öğretmen sayısı arttırılmalı, çocuklara bir öğün sağlıklı yemek sağlanmalı, okulların koşulları ve kapasitesi teknik ve hijyen açısından geliştirilmeli ve eğitim bütçesi bu doğrultuda arttırılmalıdır.
- Savaşa, askeri harcamalara ve yandaş savaş tekellerine ayrılan bütçe, halkın ihtiyaçları için kullanılmalıdır.
- Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalı ve bütçesi kaldırılmalıdır.
- Çalışma Bakanlığı bütçesi yeniden yapılandırılmalı, iş yeri denetimlerinin düzenli yapılması, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin takibi, çocuk işçiliğinin önlenmesi ve gerçek anlamda bir denetim için kullanılmalıdır.
- Bütçeden çeşitli adlar altında tarikat ve cemaatlere yapılan tüm aktarımlar son bulmalı, bu bağlamda yapılan anlaşmalar iptal edilmelidir.
- Tarım Bakanlığı bütçesi yeniden yapılandırılmalı, tarımın geliştirilmesi, hayvancılığın desteklenmesi ve küçük üreticilerin korunması için küçük üreticilerin borçları silinmeli, mazot, gübre vb. girdilerde vergi sıfırlanmalıdır.
- Deprem bölgesinde ve tüm ülkede, ücretsiz ve güvenli barınma koşullarının sağlanması için bütçe harcamaları uzun vadeli planlanmalı, güvenilir ve sağlıklı konutların yapımı doğa ve toplum uyumunu gözetecek bir biçimde organize edilmelidir.
- Tüm bakanlıkların bütçeleri açık ve şeffaf biçimde denetlenmeli, üst düzey bürokrat, bakan, milletvekili, müsteşar ve orduda görev alan tüm üst düzey personelin maaşları kalifiye işçi ücretlerinin ortalamasını aşmayacak şekilde sınırlandırılmalıdır.
- Cumhurbaşkanlığı bütçesindeki gizli ödenek uygulaması kaldırılmalı, harcamalar şeffaf bir biçimde halka açıklanmalı ve bütçe sınırlandırılmalıdır.
- Lüks ve şatafattan başka bir manası olmayan, başta Beştepe Sarayı olmak üzere tüm keyfi uçak, otomobil, kiralık bina ve diğer araçlar gerçek bir tasarruf için satılmalı ya da halk için kullanılmalıdır.
- Faiz ödemelerinin tamamı gözden geçirilmeli ve gerekirse durdurulmalıdır.
- Bütçe bir bütün olarak işçi sınıfının koşullarını iyileştirmek, sermayenin sömürüsünü sınırlandırmak amacıyla yeniden yapılandırılmalıdır.
ALIM GÜCÜ DÜŞECEK AMA VERGİ YÜKÜ DAHA DA ARTACAK
Alım gücü düşürülecek emekçilerden daha çok vergi alınması hedefleniyor. Bütçede vergi gelirleri artışı beklentisi yüzde 46.5 iken, hedeflenen enflasyon yüzde 17.5, memur maaşları ve asgari ücret artışı en fazla yüzde 25 ama vergi gelirleri artış oranı ise yüzde 46.5 olacak.
Hükümetin benimsediği vergi politikalarının ağırlıklı olarak dolaylı vergilere dayalı yapısı, geniş halk kitleleri üzerinde daha fazla maliyet yaratıyor. 2025 bütçesinde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerindeki payı yüzde 70 seviyelerine dayanmış durumda. (İstanbul/EVRENSEL)