04 Nisan 2013 10:01

Sendikaya üye olduğumu eşime bile söyleyemedim

Sendika kurmak ve üye olmak Anayasanın 51. maddesinde bir “hak” olarak tanımlansa da, yine aynı maddede “Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz” dense de işçiler bilir ki, bu ülkede sendikaya üye olmak işten çıkarılmayı göze almaktır. Örnekleri çoktur… Yaşad

Sendikaya üye olduğumu eşime bile söyleyemedim
Paylaş
Arzu Erkan

Pakmaya fabrikasında 22 yılını geride bırakmış, 48 yaşındaki Nazım Şahmar için de kolay olmamış, sendikalaşmaya karar vermek.

Emekliliğine altı ayı kalan Şahmar, 22 yılın ardından ay sonunda cebine sadece 1500 lira para girdiğini söylüyor. Pakmaya’nın en eski ve deneyimli işçilerinden Şahmar, “Bari benden sonrakiler rahat etsin” diye düşünerek girmiş sendikalaşma faaliyetinin içerisine. Ama eşine söyleyememiş bu durumu. Bir yandan eşinin kaygılanmasını istememiş, bir yandan da “Eşine söylerse o da birilerine söylerse arkadaşlarının başına gelebileceklerden” korkmuş. Kızı Selda da bu sene üniversite sınavına gireceğinden, evde bir huzursuzluk yaşanmaması gerektiğini düşünmüş. Sonra Kastamonu’dan kalkıp tedavi için yanlarına gelen kayınvalidesi ve kayınpederinin sağlık sorunlarının yanında bir de bu durumu dert etmelerine gönlü razı olmamış...

BİR ‘SUÇLU’ GİBİ

Korkulan olmuş; anayasal hakkını kullanarak Tek Gıda-İş Sendikasına üye olan Şahmar fabrika müdürü tarafından odasına çağrılarak sendikadan istifa etmeye zorlanmış, etmeyince de işten atılmış. İşten çıkarılmaktan çok çıkarılma şekli yaralamış Şahmar’ı. 22 yıl emek verdiği fabrikadan kendi tabiriyle adeta bir ‘suçlu’ gibi güvenlik görevlileri eşliğinde dışarı çıkarılmış. “Tek bir arkadaşıyla bile helalleşemeden...”

Aynı gün iki arkadaşı daha işten atılmış. Böylece daha önce işten atılan üç işçiyle birlikte Pakmaya’dan sendikalaşma nedeniyle atılan işçilerin sayısı 6’ya ulaşmış. Arkadaşlarıyla birlikte işyeri önünde direniş yapan Nazım Şahmar, “Sendikalı olarak işe geri dönmek istiyoruz. Bu bizim hakkımız” diyerek Çalışma Bakanlığını göreve çağırıyor.


‘SINAVA KADAR SAKLADIK’

Nazım Şahmar’ın eşi Aysel Şahmar 32 yıllık hemşire. Bir devlet hastanesinde çalışan Aysel hanım, eşi işten atılınca öğrenmiş sendikaya üye olduğunu. “Yıllarını vermiş bir işçinin bu şekilde bir haksızlığa uğraması beni üzdü. Kendi de bana belli etmemeye çalıştı ama oldukça üzgündü. Eve geldi, bana söyledi ve evde duramadı çıktı gitti” diye anlatıyor. Kızlarına sınav gününe kadar söyleyememişler babasının işten çıkarıldığını. “Sınavdan çıktıktan sonra söyledik. O da çok üzüldü tabii. Ama o da ben de haklı buluyoruz mücadelesini” diyor Aysel hanım. Anayasal bir hak olmasına rağmen işçilerin örgütlenmeyi “gizli” bir şekilde yapmak zorunda kalmasının “kabul edilemez” olduğunu söyleyen Aysel hanım “Herkes rahatça örgütlenebilsin, sendikalı olabilsin” istiyor.


Ersin Kaba da Pakmaya’da çalışırken Tek Gıda-İş Sendikası’na üye olduğu için işten atılan ve dokuz gündür fabrika önünde direnen altı işçiden biri. Kaba’nın 3 yaşındaki kızı Beren, evdeki sohbetlerden öylesine etkilenmiş ki daha siz sormadan “Babamı yaramazlık yaptığı için işten attılar” diyor.

İmalat bölümünde çalışan Kaba, sendikalaşma nedenleri şöyle anlatıyor: “Bütün gün tehlikeli kimyasal maddelerle çalışıyorduk; amonyaktan tutun da sülfürik asite... Net maaşım 910 liraydı ve bu sene 30 lira zam aldım. İmalat müdürü ile konuştuğumda ‘iyi zam almışsın, seneye bunu da alamazsın’ dedi bana. Bizi sendikaya iten bu tutumdu, biz hiç muhatap bulamadık.”

SENDİKA ŞARTTI

Bu durumun değişmesinin tek koşulunun sendikalı olarak çalışmak olduğuna karar verdiklerini belirten Kaba, bu düşüncesini eşi Beyza ile de paylaşmış. Beyza hanım önceleri çok korkmuş, eşi işten atılacak diye. “Sonra mantıklı geldi. Başka bir fabrikaya girse acaba kadroya geçecek mi? Sözleşmeli olarak kalacak mı? diye düşünecektik. Sendika olursa maaşı, sosyal hakları, koşulları değişecekti. Eşime ‘öncülük etme, geri çekil, çoğunluk ne diyorsa ona göre davran’ diyordum. Yani bir yanım istiyordu, bir yanım sonucunun böyle olacağını biliyordu. Ama yapma diye önüne geçmedim” diye anlatıyor.

AİLELER DE KATILMALI

Ersin Kaba da işten çıkarılmadan önce sendikadan istifa etmesi yönünde baskılar yaşamış. İşten atmalar başlayınca eşine ve anne babasına bunun kendisinin de başına gelebileceği uyarısında bulunmuş. Eşinin kendilerini az çok alıştırdığını, ama duyunca yine de çok üzüldüğünü anlatıyor Beyza hanım, “Bu kadar yıl emek verdiler, bu çok büyük haksızlık!” diyor. Beyza hanım, işçi ailelerinin de direniş yerinde olması gerektiğini düşünüyor: “Ben eşime biz de gelelim dedim. Eşler de, çocuklar da orada olsun. Biz hakkımız olanı istiyoruz ve destek çok önemli. Tüm Kocaeli destek vermeli Pakmaya işçisine. Destek büyürse eşlerimiz de işe geri dönebilir.” (Kocaeli/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Tiyatro yalnız burjuvazinin işi değil

SONRAKİ HABER

İşçiler barışa taraf olmalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa