6 Kasım 2024 21:11
/
Güncelleme: 7 Kasım 2024 12:33

FİSA Çocuk Hakları Merkezinden MESEM raporu: 12 saat mesai, güvenlik önlemi yok, denetim yok

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği (FİSA) Çocuk Hakları Merkezi’nin Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Temsilciliği desteği ile yürüttüğü “Çocuk İşçiliği Üzerine Yeniden Düşünmek Programı” kapsamında “Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) Öğrencilerinin Haklara Erişimi Raporu” basın bilgilendirme toplantısı Mülkiyeliler Birliği Prof. Dr. Muammer Aksoy Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Basın toplantısı öncesi pek çok sendikadan kurum temsilcisinin katıldığı yuvarlak masa toplantısı yapıldı. Toplantı sonrası FİSA Çocuk Hakları Merkezi adına Ezgi Koman raporlara dair gazetecilere bilgi verdi. Raporun çocuklarla birebir görüşmelerle hazırlandığını söyleyen Koman, tamamının birkaç gün içerisinde FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nin internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında yayınlanacağını söyledi.

ÇOCUKLAR 8-9 YAŞINDA ÇALIŞMAYA BAŞLIYOR

Raporun içeriğine ilişkin bilgi veren akademisyen ve sosyal politika uzmanı Nail Dertli, araştırmalarının İstanbul, Diyarbakır, Adıyaman ve Antep’te toplamda 24 çırak ya da öğretmen, idareciyle görüşülerek oluşturulduğunu ifade etti. Görüşülen 15-18 yaş arasındaki çocukların oto sanayi, güzellik merkezleri, yiyecek içecek sektörü, makine, elektrik-elektronik ve bilişim gibi alanlarda çalıştıklarını belirten Dertli, “Çocukların MESEM öncesi çalışma deneyimlerini inceledik ve işçiliğe başlama yaşını araştırdık ve biz şununla karşılaştık: Türkiye’de çalışmaya başlamadaki asgari yaşa ilişkin Türkiye’nin taraf olduğu gerek uluslararası sözleşmeler gerek iş kanunundaki sınırlamalar genellikle kağıt üzerinde kalıyor. Çocuklar 8-9 yaşlarından itibaren çeşitli işlerde çalışmaya başlıyordu. Geçmişten beri var olan bir durumdu bu aslında fakat biz çocukların genellikle ücretsiz aile işçisi ya da kendi hesabına çalışma biçiminde çalışmaya başladığına tanık oluyorduk. Bizim araştırmamızın özgün bulgularından biri artık ücret karşılığı çalışmanın da işe başlangıçta baskın bir form haline geldiğini görüyoruz. Çocukların aynı zamanda iş değiştirme, sektör değiştirme sıklığının yetişkin işçiler gibi yüksek olduğunu tespit ettik” dedi.

GÜNDE 12 SAAT ÇALIŞTIRILIYORLAR

Eğitim sistemi açısından MESEM’leri değerlendirdiklerinde Milli Eğitim Bakanlığının zorunlu eğitimde çocuklara kazandırılması gereken yetkinlikler listesinde yer alan yetkinlikleri kazandırmasının mümkün olmadığını ifade eden Dertli, MESEM kapsamında çırakların okullarında haftada bir almaları gereken teorik eğitimi çoğunlukla alamadıklarını ve bazı durumlarda iş yerlerine gönderildiklerini aktardı. Dertli, çocukların çırak olarak istihdam edildikleri yerlerde yemekhane, duş, dinlenme odası gibi temel ihtiyaçların karşılanacağı alanların olmadığını söyledi.

Çocukların yaşıtları olmayan kişilerle sosyalleşmek zorunda kaldığını ve hakarete maruz kaldıklarını belirten Dertli, “Çalışma süresine ilişkin ulusal mevzuattaki sınırlamalar tümüyle aşılmış durumda. Çocukların çalışma süreleri en iyi durumda yetişkinlerin çalışma sürelerine eşit ama çoğu zaman yetişkin işçilerin çalışma sürelerinden bile uzun. Günlük 12 saatlik çalışmalar çocuklar için istisna olmaktan ziyade bir norm durumunda. Gün içerisindeki dinlenme süreleri çalışma temposuna bağlı olarak ya kullandırılmıyor ya da gün ortasında kullandırılmak yerine gün sonuna doğru kullandırılabiliyor. Çocukların yasaya aykırı olarak gece çalışmasına maruz kalarak yasanın açık bir şekilde ihlal edildiğini görebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

SGK DENETLEMİYOR

Çocukların yıllık ücretli izinlerini kullanamadığını ya da usulsüz şekilde kullandırıldığını belirten Dertli, çocukların bütün hayatlarının iş yeri ve dinlenmek için gittikleri evler arasına sıkıştırıldığını ifade etti. İşçi güvenliği açısından Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerinin, çocukların maruz kaldığı iş kazası sayısının son 5 yılda arttığını ve yılda 2,5’luk bir artış olduğunu belirten Dertli, araştırmalarının bu artışın sebebini ortaya koyduğunu ifade etti.

Dertli, şunları söyledi: “Öğrencilerin beceri eğitimi aldıkları iş yerlerinde can güvenliklerinin olmadığını, sağlıklarının çok ciddi bir tehdit altında olduğunu görüyoruz. Görüşme yaptığımız çocukların önemli bir bölümünün ya doğrudan iş kazası yaptığını ya da çalıştıkları yerde yaşanan bir iş kazasına tanıklık ettiğini görüyoruz. Bu kazaların çoğunlukla kayıt altına alınmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirimlerinin yapılmadığını görüyoruz. İş yerlerinde iş sağlığı güvenliği önlemlerinin geniş ölçüde ihlal edildiğine tanık oluyoruz.  Aynı zamanda bu iş yerlerinin, çırakların SGK tarafından rehberlik ve teftiş kurulu başkanlığı tarafından son derece az denetime tabii olduğunu görüyoruz. SGK verilerinden bizim yaptığımız istatistikler her bin çıraktan üçünün teftiş gördüğünü ortaya koyuyor. Görüştüğümüz çocuklar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın teftişlerine rastlamadıklarını belirtiyorlar. Bununla birlikte öğretmenlerin iş yerlerinde yaptığı kontroller söz konusu ama bu kontrollerin de işlevsel olmadığını, çoğu zaman şikayetlerin dinlenmekten ibaret olduğunu görüyoruz.”

‘ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR’

FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman MESEM’lerin özellikle son bir yılda daha fazla gündeme gelmesinin nedeninin yaşanan çocuk ölümleri olduğunu söyleyerek, “Hem yaşanan yaşam hakkı ihlalleri hem de raporumuzla MESEM’lerin bir eğitim ortamı olmadığı, aksine çocukların iş gücünü sömüren mekanlar olduğunu söyleyebiliyoruz. MESEM’in kuruluş biçimi, formu Türkiye’de çocuk işçiliğinin üstünü örtmeye yönelik bir çaba olduğunu çok açık ortaya koyuyor” şeklinde konuştu. (Ankara/MA)

Evrensel'i Takip Et