"Kürt sorunu için farklı barış yapma yöntemleri devreye sokulmalı"
Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik'in Barış Vakfı için hazırladığı "Kürt Sorunu İçin Bütünlükçü Barış Yöntemi" raporu yayımlandı.
Fotoğraf: Metin Yoksu
Barış Vakfı için Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, Kürt sorununun çözümüne ilişkin rapor hazırladı. Raporda, Kürt sorununun farklı boyutlarının barışçıl dönüşümü için farklı barış yapma yöntemlerinin devreye sokulması gerektiğine vurgu yapıldı.
"Kürt Sorunu İçin Bütünlükçü Barış Yöntemi" başlıklı rapor, Barış Vakfı Yönetimi Başkanı Hakan Tahmaz'ın sunuş yazısıyla kamuoyu ile paylaşıldı.
"YOL HARİTASI İŞLEVİ GÖREBİLECEK BİR ÇALIŞMA"
Tahmaz, 1 Ekim’de Mecliste MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti grubuyla tokalaşmasını hatırlatarak, bunu 'beklenmeyen bir gelişme' olarak değerlendirdi. Tahmaz, “Bu doğrultudaki her türden gelişmeleri toplumuzun her kesimi merakla, farklı beklentilerle dikkatle izlemekte" dedi.
"Bunun nedenini, özellikle de Cumhur İttifakı’nın son 8 senedir çok yönlü güvenlik politikalarının demokratik siyaset ve mücadele alanını büyük ölçüde tahrip etmiş ve hukuk, anayasa ve yasal hakları sınırlandırmış olması oluşturuyor" diyen Tahmaz, "Ayrıca Ortadoğu, İsrail’in ABD’ye sırtını yaslayarak Gazze’deki soykırımı ve farklı bölge ülkelere yönelik saldırılarının, suikastlarının etkisi altında. Bu koşullar altında barış isteyenler, çatışma çözümü çalışanlar, ‘Ne oluyor’ ve ‘Ne yapmak gerekir’ sorularına yanıt arıyorlar. Toplumda barış umutların filizlenmesi ve yeni bir yol açılması için temkinli iyimserlik içinde çaba gösteriyorlar” ifadelerini kullandı.
Tahmaz, rapor için, “Barış isteyenler, barış için mücadele edenler ve çatışma çözümü çalışanlar için yol haritası işlevi görebilecek bir çalışma” dedi.
"BİRÇOK MEKANİZMA DEVREYE SOKULMALI"
Raporda, Türkiye’nin yakıcı meselesi Kürt sorununun birçok boyutta çözülmesi gereken farklı sorunları olduğuna dikkat çekildi. “40 yıllık çatışmanın yarattığı farklı sosyo-ekonomik, siyasi, güvenlik ve ilişkisel birçok boyutu vardır. Ayrıca bu sorunlar devlet-Kürt vatandaşları, devlet-silahlı örgüt, silahlı örgüt-Kürt vatandaşları, köylü-korucu ve farklı toplumsal kesimler arasında ilişkilerde bozulmalar yaratmıştır. Bu ilişkilerin olumlu yönde değiştirilmesi için birçok barışçıl mekanizmanın devreye sokulması gerekmektedir” ifadelerini yer verildi.
Uzun süreli çatışmalarda zamanla kutuplaşan tarafların barış algılarının da farklılaştığı vurgulanan raporda, “Bugün Türkler ve Kürtlerin barış istekleri farklı olabilir. Kürt sorunu ülke gündeminde zaman zaman aşağı sıralara kayabilir fakat demokratikleşme, hukuk, dış politika gibi birçok sorunun temelinde yatmakta ya da o sorunları etkilemektedir. Yani hem bir kesim için bir sorun bitmemiştir hem de tüm ülke için bu sorun birçok sorunun temelindedir ve onları olumsuz yönde etkilemektedir. Sorunun farklı boyutlarının barışçıl dönüşümü için farklı barış yapma yöntemleri devreye sokulmalıdır” denildi.
Barış için bir tek modelin olmadığına işaret edilen raporda, “Kürt sorunu açısından baktığımızda bu farklı boyutlar nelerdir? Hangi aktörler ne isteklerde bulunmakta ve bu isteklerin altında yatan temel ihtiyaçlar nelerdir? Süreç tasarımında bu sorulara yanıt vermek hem sürecin kapsayıcılığı ve şeffaflığı hem de bir boyutta sorun çıkarsa sürecin başka boyutlardaki barış yöntemleri ile devamının sağlanması açısından önemlidir. Bütünlükçü barış süreçleri farklı alanlardaki farklı kesimlerin sorunlarının detaylı analizini ve bu tespitlerden yola çıkarak farklı barış metotları ile dönüştürmesine yönelen süreçlerdir” denildi.
“LİDERLERİN KONUŞMASI BARIŞIN SAĞLANMASI İÇİN YETERLİ DEĞİL”
Barış süreçlerinde müzakerenin önemine vurgu yapılan, müzakere aşamalarının da anlatıldığı çalışmada, müzakerenin barış yapmanın yöntemlerinden sadece biri olduğu da hatırlatıldı. Raporda şunlar belirtildi:
“Sadece liderlerin konuşması barışın sağlanması ve kalıcı kılınması için yeterli değildir. Liderlerin konuşması negatif barışın oluşmasını yani şiddetin durdurulmasını sağlamada gerekli bir barışçıl yöntemdir. Fakat diğer sorunların çözümü için aynı anda ve liderler diyalogu ile uyumlu diğer barışçıl müdahaleler de tasarlanmalıdır. Örneğin, Kürtlerin anayasal haklarının tanınması için tasarlanan süreçte muhatap Meclis yani yasa yapıcılar olarak tanımlanabilir ya da kolaylaştırıcı ulusal diyalog modeli uygulanabilir. Bütünlükçü barış modeli, farklı seviyelerde birkaç yöntemi bir arada ilerletmekle oluşturulabilir. Mecliste yasal düzenlemeler yapmak, bütün aktörleri kapsayan bir sürece girmek, liderler müzakeresi sağlamak ve toplumsallaştırma çalışmaları yapmak bu bütüncül yaklaşımın farklı ayakları olabilir. Liderler seviyesinde ve toplumsal seviyede birçok mekanizmayı aynı anda ve birbirleriyle uyumlu bir şekilde yönetmek daha sağlıklı bir süreç ve daha kalıcı bir barış getirir.”
“BARIŞ MÜCADELESİNİ DEĞİŞİK SEVİYELERDE SÜRDÜRMEK GEREKİR”
Barışın ulaşılmak istenilen bir yer olduğu fakat aynı zamanda o yolda yürünen bir süreç olduğu vurgulanan raporun sonuç bölümünde şu görüşe yer verildi:
“Bu yolda inişler, duraklamalar doğaldır. Barışın gelmesi, liderler için süreç içerisinde duraksamalarda ve inişlerde bile teması kesmemek ve değişen dengelerin yeniden tahlili sonucunda ortaya çıkarken, barış aktivistleri için yıllarca verilen mücadelenin meyvesidir. Eğer bir gün Türkiye barışa ulaşırsa, bu sadece liderler istediği için değil, yıllarca bunun için çalışan birçok barış aktivistinin de emeği sonucunda olacaktır. Kamunun haberdar bile olmadığı zamanlarda yani ‘inişli’ zamanlarda bile barış için yapılan çalışmalar ve farklı zamanların getirdiği dinamikler sonucu gelen barış, aslında aniden gelmemiştir. Barış topyekûn bir plan olmalıdır. Müzakere sürecinde taraflar birden çok kere masayı terk edebilirler. Ama toplumlar barış sürecini sahiplenirler ve liderlere baskı yaparlarsa masaya dönmek her zaman tekrar mümkündür. O yüzden inancı ayakta tutmak ve barış mücadelesini değişik seviyelerde sürdürmek gerekir.” (İstanbul/EVRENSEL)