3 Nisan 2013 14:27
Ecem Payçu-Rozerin Ateş


Barış Sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hükümeti samimi buluyor musunuz?

Zelal Ateş: Bu süreç ülkeyi her anlamda huzura kavuşturacak bir güce sahip. Sürecin fayda getireceğini düşünüyorum. Samimiyet konusuna gelince hükümetin bu konuda derin problemleri var. Başbakan birgün İmralı’ya heyet gönderip, meydanlarda barış naraları atıyor, BDP ile müzakereye oturuyor. Diğer gün yüzlerce kişi KCK davasından içeriye alınıyor. Operasyonlara müdahale etmeyip vur emri veriyor. Olayı böyle ele alırsak samimi olmalarını ümit etmekten başka yapacak bir şey olmadığını görüyorum. Hükümet bir an önce farkına varsın ki “Barış keyfi değil mecburidir.”

Rokay Doğan: Bu sürecin oluşmasında yaklaşan seçimlerin etkisi büyük bu inkar edilemez. Samimiyet için geç kalındığını düşünüyorum bir süre sonra samimiyetin değeri kalmıyor zaten. Samimiyetten ziyade barış istiyorum.

Gülbahar Atan: Bir yandan müzakere sürecinin devam ettiğini dillendirmek öte yandan hız kesmeden siyasi ve askeri operasyonlara devam etmek samimiyetin ne boyutta olduğunu gözler önüne seriyor. Bu sürecin samimiyet testi hezeyanlarına heba edilmesi hiç kuşkusuz bu sorunun çözümünün zor bir vaziyete gelmesine sebep olacaktır

Barış nasıl sağlanabilir? Bu süreçte gençliğe ne gibi görevler düşüyor?

Zelal Ateş: Bu süreçte en çok yer almak isteyen gençler aslında fakat gençliği gerçekten muhatap alan yok. Bu durum da gençliğe olumsuz yansıyor gerginliklere sebep oluyor. Hangi düşünceye sahip olursa olsun gençliğin görevi süreci sabote etmeyip en olumlu şekilde destek vermek olmalıdır.

Rokay Doğan: Barış halkların birbirlerine tahammül ettikleri  ölçüde sağlanabilir. Birbirlerini tanıyan halklar yanlışlarının farkına birlikte varıp dışardan dayatılan düşünceler yerine kendi fikirlerini oluştururlar. Daha açıklayıcı olmak gerekirse birbirini tanımayan iki insan birbirlerini tanıyarak kültürlerini birbirlerine aktararak ön yargı oluşumunu engeller. Ön yargılar kırılabilirse barışa büyük ölçüde destek sağlanmış olur.

Gülbahar Atan: İçindeki bağımsızlık ateşi hiç sönmeyen gençleriz biz. Bağımsızlık ise barışla sağlanır. Bol bol fikir alışverişinde bulunması taraftarıyım. Çok okumak, araştırmak, gözlem yapmak gerekiyor. Aydınlanmamızı engelleyen emperyalist güçlere karşı mücadele etmemiz şart. Dik durmalı ve ısrarla barışı istemeliyiz. Bize dayatılanı değil kendi istediğimiz gibi yaşamalıyız. Tabi ki benliğimize, onurumuza sahip çıkarak.

Barış sürecine herkes aynı perspektifle mi bakıyor?

Zelal Ateş: Tabi ki hayır, bu sürecin olumsuz olduğunu düşünmüyorum sonuçta her iki tarafın da kendilerine göre değer ve yargıları var. Batıdaki insanlar bu olayı bir uzlaşma olarak görürken doğudaki insanlar barışı kurtuluş olarak değerlendiriyor. Böyle ayrılıkların yaşanması gayet doğal. Belki de bu süreçte yapılması gereken gerçekten olayı her türlü perspektiften incelemektir.

Rokay Doğan: Bu ülkede ve bu bayrak altında kendilerinden başkasını kabul etmeyecek olanlar, geçmişten gelen öğretilerin yıkılması gereken zihniyetlerin etkisinde olanlar var. Barış yanlıları ve barış karşıtları var, savaştan kar edenler var. Herkes aynı pencereden bakmıyor sürece kimi pencerenin ardında, kimileri dışarda kimileri de savaşın ortasında.

Gülbahar Atan: Bizi doğu ve batı diye ayırdılar. Sürüye dahil olanlar da bu dayatmayı kabul etti. Sürünün başındaki ne derse, ne yaparsa onu taklit ettiler. Medyanın dile getirmeye çekindiği gerçekliğe karşı üç maymunu oynadılar. Diğer tarafta ise yaşananlara duyarlılıkla yaklaşan insanlar var. Beş parmağın beşi de bir değil. İnsanları aynı kefeye koysak delik açıp kaçanlar mutlaka olacaktır. Biz gençler her şeye rağmen barış sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.

Evrensel'i Takip Et