08 Kasım 2024 10:50

41. İstanbul Kitap Fuarı | Tekelleşen yayıncılık, çoraklaşan kültür

İstanbul Kitap Fuarı'nda büyük yayınevleri birden fazla stant açtı, birçok yayınevi fuara katılamadı. Semih Gümüş bu yayınevlerinin tıkaç olduğunu Onur Öztürk kültürel çoraklaşma yaşandığını belirtti.

41. İstanbul Kitap Fuarı |  Fotoğraf: Şeyma Akcan/Evrensel

Paylaş

Şeyma AKCAN
İstanbul

41. İstanbul Kitap Fuarı devam ediyor. Uzun bir süredir hem okur hem de yayınevleri açısından katılımın gittikçe düştüğü bir seyir izleyen fuarın, bu sene iki büyük salonu kapalı. Etkinlikler çok sayıda ve çeşitli gözükse de yayınevlerinin katılamadığı, kültürel ortamın çoraklaştığı fuarda etkinlik salonlarının neredeyse çoğu boştu. Kimsenin katılmadığı etkinliklerin iptal edildiği oldu.

Birçok yayınevi fuara stant ücretlerinin pahalılığından dolayı katılamazken birden fazla standı olan yayınevleri bulunuyor. Okurlar ise kitapları internetten almakla fuardan almak arasında bir fark görmediğini, etkinliklerin ilgisini çekmediğini ve indirimlerin yetersiz olduğunu söylüyor. “Çocukluk Şenliktir” temasıyla gerçekleşen fuarda veliler çocuk kitaplarının ateş pahası olmasından şikayetçi.

Bu sene fuara katılmayan Notos Kitap ve Notos Dergi Yayın Yönetmeni Semih Gümüş ve Kor Kitap Yayın Yönetmeni Onur Öztürk gazetemize konuştu.

BANKA YAYINEVLERİ HER SALONDA, BAĞIMSIZ YAYINEVLERİ YOK

Bu seneki fuara katılmadıkları ve bir daha da katılmayacakları yönünde açıklama yapan Notos Kitap’ın yanı sıra fuara başta ekonomik zorluklar sebebiyle katılamayan pek çok yayınevi bulunuyor.

Semih Gümüş, Notos Kitap’ın fuara katılmama nedenini, yayıncılığın çok zor koşullar içinde bulunduğu bu dönemde, fuarın kiralarının çok yüksek oluşu ve TÜYAP’ın fuarının yayıncılık sektörü ve okurlar adına daha nitelikli duruma getirme çabası içinde olmaması şeklinde açıkladı. Geçen yılki fuarda bu nedenlerle epeyce zarar ettiklerini belirten Gümüş, “Bizim gibi kendi yağında kavrulan bir yayınevi için fazladan iki kitap yayımlayacak kadar zarar etmek kabul edilebilir değil. TÜYAP da şirket çıkarlarını gözetirken fuardaki kiracılarının çıkarlarını gözeten bir anlayış içinde olmuyor. Biz de kendi internet sitemizde, notoskitap.com’da kendi fuarımızı açtık. Kitaplarımızı ve dergimizi okurlara fuarda bulamayacakları indirimlerle sunuyoruz” dedi.

‘BÜYÜK YAYINEVLERİ SEKTÖRDE BİR TIKAÇ’

Yayıncılık sektöründe büyük yayınevlerinin bütün kanalları tıkadığını vurgulayan Gümüş, “Döviz kriziyle birlikte bazı büyük yayınevleri de zorlanıyordur elbette. Ama bir de banka, holding yayınevleri var. Onların ekonomik sorunu yoktur. Ve özellikle onların, sektörün önünde birer tıkaç olduğunu düşünüyorum. Banka ve holding yayınevleri bağımsız yayınevleriyle rekabet etmemeli, onların alanlarına girmemeli, tersine, onların yapamadıklarını yapmalı. Oysa böyle olmuyor. Banka yayınevi adeta öteki yayınevlerinin bütün kanallarını tıkamak için, kendi büyük olanaklarını kullanarak milyonlarca ucuz kitap satıyor, bağımsız yayınevlerinin aynı kitaplarının satışını düpedüz engelliyor. Bunu utanılacak bir durum olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.

Gümüş ayrıca, fuarı kâr amacı olmayan kurumların düzenleyebileceği, böylece şirketin değil yayıncıların çıkarlarını gözeten bir düzenleme yapılabileceğini belirtti ve okurlara “Bir ülkenin kültür hayatının vazgeçilmezleri her zaman küçük ve butik, bağımsız yayınevleridir. Okurlara onları desteklemeyi öneririm” çağrısında bulundu.

‘KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK FUAR FİRMALARININ UMRUNDA DEĞİL’

İstanbul Kitap Fuarının artık okuyucu ve özellikle bağımsız yayıncı dostu olmadığını belirten Onur Öztürk ise “Stantların metrekare ücretleri zaten hayli yüksek bir de üzerine kurduracağınız standın maliyeti eklendiğinde durum içinden çıkılması imkansıza yakın bir hal alıyor” dedi. Okuyucu tarafında fuarların ucuza kitaba erişebildiği bir pazar yeri olmanın ötesinde büyükçe bir kültür şöleni anlamına geldiğini hatırlatan Öztürk, “Sevdiği okuduğu yazarlarla buluşabildiği izlemek için etkinlik tercih etmek durumunda kaldığı zengin bir program olabiliyordu. Elbette özellikle pandemi sonrası okuyucu alışkanlıklarının değişmesi gibi önemli bir neden daha olsa da şimdilerde yayınevi çeşitliliğinin azalmasıyla etkinliklerde de doğal bir çoraklaşma söz konusu. Bu kültürel çeşitliliğin azalmasıysa stantlar satılabildiği ölçüde maalesef fuar firmalarının çok da umurunda değil” ifadelerini kullandı.

‘FUARIN YIKILIP YENİDEN İNŞA EDİLMESİ GEREKİYOR’

Son yıllarda giderek katılmayacağını ilan eden yayıncıların sayısının arttığını bildiren Öztürk “Bu konuda yayınevleri tek tek tutum açıklayarak kendilerine çevrim içi fuar ya da yayınevinden doğrudan satış gibi bir yol çizmeye çalışıyorlar. Belli ki bu tutumu topluca sergileyip karar vericilerin yaklaşımlarını değiştirmeye zorlayacak bir çaba göstermek gerekiyor. Bizim de yayınevi olarak ortaklarından olduğumuz Yayıncılar Kooperatifinin fuarla ilgili kimi çabaları oldu ve bu sene kolektif bir stant alanı kiralanabildi. Ancak bu da ortak yayınevleri için maalesef fuara gerçek anlamda bir katılım gösterme şekilde olamıyor. Zira çok sınırlı sayıda kitap sergilenebiliyor. Etkinlik, imza günü vb. çok daha sınırlı olabiliyor. Kimi belediyeler ortaklığıyla daha butik ve yerel kitap fuarlarının sayısı artıyor bu olumlu gibi görünmekle birlikte stantlarını doğrudan kendileri kuran ve yürüten yayıncılar için çok yorucu bir hal de alıyor. İstanbul Kitap Fuarının tabiri caizse yıkılıp ilk kez yapılıyormuşçasına yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Bunu şimdiye dek olan tüm fuar mantığını da sorgulayan bir yerden söylüyorum. Fuarı organize edenler hem yayınevlerinin hem de daha da önemlisi ve elbette ilkiyle de doğrudan bağlantılı olarak okuyucuların ilgisini yeniden fuara çekeceğini gerçekten dert eden bir yerde durabilmeli. Aksi durumda fuarın yokuş aşağı gittiğini söyleyebilirim. Arada bir ya da birkaç sene okuyucu katılımının artması da maalesef herhangi bir şey ifade etmiyor” dedi.

‘KÜLTÜREL ÇORAKLAŞMA SÖZ KONUSU’

Etkinliklerin sayısının ve cazibesinin giderek azaldığından, kültürel bir çoraklaşma söz konusu olduğundan bahseden Öztürk, ekliyor: “Düşünün ki her anlamda Türkiye'nin en büyük kitap fuarı yapılıyor ancak aktif yayıncılık yapan yayınevlerinin ancak yarısı katılabiliyor. Yıllardır severek okunan defalarca kez baskı yapmış kült eserler o fuarda sergilenemiyor, azımsanmayacak derecede çok ve sevilen yazar fuarda yayıncısı olmadığı için kendisine yer bulamıyor. Etkinliklerin sayısı ve giderek cazibesi azalıyor. Geçmişte salonları doldurup taşıran içeriklere benzer söyleşiler yapılsa dahi okuyucuların fiziki etkinlikleri izleme, takip etme ve bunun için çok uzak bir yere gitme pratiği büyük oranda geride kalmış görünüyor. Durum böyleyken de her sene katılmayacağını ilan eden yayınevlerinin sayısı da doğal olarak artıyor. Ek ve önemli bir bilgi de bu yayınevlerinin büyük kısmı başından beri bir kısmı da kurulduklarından beri bu Fuarın önemli bir parçası olmuş yayıncılar.” 

ÖĞRENCİLERİN TERCİH HAKKI YOK

Lise öğrencilerinin çoğu fuara ders ve sınava hazırlık kitapları almak için geliyor. Devlet okullarında MEB tarafından sağlanan kitaplar yetersiz olduğu için okullar özel yayıncılarla anlaşmalı olarak toplu kitap satın alıyor, bu kitapların çoğu da piyasaya sürülmeyen, öğrencilerin kendi başlarına satın alamayacağı kitaplar oluyor. Yayıncı Haydar Bektaş, bu kitapların okullar tarafından öğrencilere satın alınandan çok daha pahalıya satıldığını belirtiyor ve öğrencilerin bunları almak zorunda kaldığını söylüyor. Bektaş, “Öğrencinin neredeyse her dersten bir kitap alma hakkı oluyor, daha fazlasını karşılayamıyor. Onu da okulların sattığı kitaptan yana kullanmak durumunda kaldığı için dışarıdan ekstra kitap alamıyor. Bir tercih hakkı yok” diyor. Öğrencilerin edebiyat kitaplarını almakla ders kitaplarını almak arasında kaldığını vurgulayan Bektaş, “Kendilerini kültürel anlamda geliştiremiyorlar. Bir tercih yapmak zorunda kalıyorlar. Ders kitaplarını da almak zorundalar” ifadelerini kullanıyor.

BİR KAHVE VE BİR KİTAP 300 LİRA

Fuara katılan bir lise öğrencisi, “Her bir dersin soru bankası 350 liradan 250 liraya düşmüş ama her ders için alamıyoruz” diyor. Ders kitaplarında 150 liranın altında bir kitabın olmadığını belirten bir öğrenci ise, “Üçlü denemeler 50 lira, zaten bu üç günde bitiyor. Denemeler, soru bankaları, konu anlatımlı kitaplar, her ders için ayrı düşündüğümüzde çok pahalıya denk geliyor” diyor.

Önceki yıllara göre kıyas yapan öğrenci, “İki-üç yıl önce elim kolum poşet poşet dolu çıkarken şu an birkaç kitapla ayrılıyorum buradan” diye ekliyor.

Kitapların yanı sıra fuara sadece indirimli kitap bakıp çıktıklarını belirten öğrenciler fuarda vakit geçiremediklerini de belirtiyor. Etkinlikler gençlerin ilgisini çekmezken kafelerdeki bir filtre kahvenin ücreti de dışarıdan daha pahalı, 150 lira.

TAKİPÇİ SAYISI ÇOK OLAN KİTAP ÇIKARTIYOR

Bir üniversite öğrencisi ise yazarların popülaritesine bakılarak kitaplarının yayımlandığını şu şekilde aktarıyor: “Eğer sosyal medyada popülaritesi varsa, bir de yazı da yazıyorlarsa onların kitapları basılıyor. Yayınevleri ‘Kaç takipçin var?​’ diye soruyor. Bu sene bu daha yaygın. Takipçisi çok olan herkes kitap çıkartabiliyor.”

Özellikle liseli gençler arasında popüler olan kitaplar arasında Wattpad kitapları da öne çıkıyor. Bu kitapların ayrıca bir kitlesinin olduğunu belirten yayıncılar okurların kendilerine şu sorunun yöneltildiğini söylüyor: “Mafyalı, aşklı, seri katilli kitaplar var mı?​” Wattpad kitaplarının çoğu seri halinde 2-3 veya 4 kitaptan oluşurken, içerikleri çoğunlukla “yaralı”, sevgisiz büyümüş ve sorunlu erkeklere aşık olan ve onu “iyileştirmeye” çalışan kadınların yaşadıkları üzerinden “zor aşk” hikayeleri oluyor.

Buradaki kitapların yazarlarının çoğu da sosyal medyada tanınmış kişiler, gençler de buradaki “influencer”lar kitap çıkardığı için ilgilerini çektiğini belirtiyor.

BİREYSEL KURTULUŞ YOLU OLARAK EKONOMİ KİTAPLARI

Yayınevlerinde satış yapan görevlilerin aktardığına göre en çok ekonomi kitaplarının satıldığı gözlemleniyor. Bu sene Nobel Ödülü alan Daron Acemoğlu’nun kitaplarının yanı sıra ekonomi ve kişisel gelişim kitapları her yaşın ilgisini çekiyor.

Fuarda dikkat çeken etkinliklerden biri de cumartesi günü İnkılap Yayınevi’nden “Dikkat Zengin Yapabilir” başlıklı kitabıyla YouTube yayınlarıyla popüler olan Ekonomist Cihat E. Çiçek’in imza günü oldu. İl dışından gelen katılımcıların bile olduğu etkinlikte neredeyse izdiham yaşandı. Kitap günde 2 bin 500 tane sattı.

Ekonomi kitaplarına olan bu ilginin artışıyla ilgili Akademisyen Özgür Müftüoğlu ile konuştuk. Yapılan bazı araştırmaların da gösterdiği gibi halkın en temel sorununun ekonomi olduğunu vurgulayan Müftüoğlu, “Büyük bir geçim sıkıntısı var herkeste. Kirasını, yemeğini karşılamakta zorluk çekiyor insanlar. Hızla yoksullaşıyor. Dolayısıyla bu bir çaresizlik. Belli bir tüketim kültürü de empoze ediliyor reklamlarla vs. Bu çaresizlik karşısında bir çıkış yolu arıyorlar. Sınıf mücadelesi son derece zayıf durumda. Bu yüzden bireysel çıkış yolları arıyorlar. Çok mücadele etmeden, ufak tefek elindeki üç kuruşu şuraya yatır vs. gibi geçici teklifler cazip geliyor. Çünkü yapacak bir şey yok. Bundan ne çıkartabiliriz gibi bir bakış var yayınevlerinde de. Ulaşılabilir, kolay yapılabilir gibi geliyor insanlara da. Mücadele etmeleri örgütlenmeleri gerekiyor vs. onlara zor geldiği için bu tür yayınlar da ilgi çekiyor. Kendilerine yeni kapılar fırsatlar açıyor gibi geliyor” diyor.

‘SİSTEM SORUMLULUĞU KİŞİLERE YÜKLÜYOR’

Bunun özellikle kriz dönemlerinde olduğunu dile getiren Müftüoğlu, “80 sonrasında Özal’la beraber gelen süreçte de böyleydi. Bir Amerikan rüyası gibi. Sistemin çok işine geliyor. ‘Bak var bir yol’ diyorlar. ‘Sen neden yeterince kafanı çalıştırmıyorsun’ diyorlar. Sistemi rahatlatıyor bu çünkü artık bu yükü, sorumluluğu kişilere yıkmış oluyorlar. Dizilerde vs. de zenginlik var, birileri kafalarını çalıştırmış, uyanıklık yapmış yolunu bulmuş, onun yolu yöntemi de sanki bu kitaplardaki gibi tariflerle olacakmış gibi geliyor insanlara” ifadelerini kullanıyor.

ÖNCEKİ HABER

RTÜK kayyımları eleştiren televizyon kanallarına ceza yağdırdı

SONRAKİ HABER

Bolu’da köpek kulübelerini yakan, tepki verene de saldıran kişi serbest

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa