Barış için mücadele asıl şimdi başlıyor
21 Mart Amed Newroz’unun ardından, Türkiye halkları açısından yeni bir dönemin başladığını söylemek mümkün. Amed’de iki milyona yakın kişinin katıldığı o görkemli, coşkulu Newroz, Kürt halkının yıllardır dilinden düşürmediği ve Abdullah Öcalan’ın mektubunda da yer alan barış, kardeşlik vurgular
Aslına bakılırsa Kürt halkının alışık olmadığı bir durum değildi bu. PKK geçmişte de ateşkes ilan etmiş, sınır dışına çekilmiş ve kendi üzerine düşeni yapmıştı. Çünkü barış için somut ve samimi adımlar atmak gerekir. Ama PKK adım attıkça şimdiye kadar gelmiş geçmiş tüm iktidarlar (devlet) silahlı çözümden başka bir yol denememiş ve atılan adımlar boşa çıkmıştı. Ama bugün gelinen noktada, Kürt halkının yıllardır sürdürdüğü mücadelenin bir sonucu olarak artık devlet de Kürtleri silahla “yola getiremeyeceğini” anlamıştır. İşte bugün “İmralı süreci” diye adlandırılan görüşmelerin başlamasının en önemli sebeplerinden birisi budur. Kürt halkı yıllardır verdiği mücadele birikimi ile bu süreçte en önemli aktör haline gelmiştir.
ÇÖZÜMSÜZLÜKTE ISRAR EDENLER MİADINI DOLDURMUŞTUR
Evet geçmişte de olduğu gibi Kürt ulusal hareketi barış söylemindeki samimiyetini çeşitli adımlar atarak göstermiştir. İlk olarak alıkonan asker, polis, kaymakam gibi kamu görevlilerini serbest bıraktı. Son olarak Öcalan’ın mektubu sonrasında sıkça tartışılan gerillaların sınır dışına çekilmesi kararı ve başlatılan ateşkes. Geçmişte PKK’nin attığı adımlar Türk kamuoyu tarafından bilinmez, duyulmaz-duyurulmazdı. Belki bugün yaşanan süreçte en fazla önemsenmesi gereken nokta Türk halkı içerisinde de Kürt hareketinin attığı adımların yankı bulması ve desteklenmesidir. Öyle ki artık çözümsüzlükte ısrar eden güçlerin “terör” bahanesi büyük ölçüde ortadan kalkıyor, toplumdaki inandırıcılıkları zayıflıyor. Yıllardır bölünme fobisi üzerinden yürüttükleri politika artık işlevsiz hale geliyor. Artık yaşamını yitiren askerlerin cenaze törenlerinde kışkırtıcı tavırlar sergileyenlerin sayısı azalmış, marjinal hale gelmiştir. Ayrıca Türkiye’nin batısındaki bir çok kentte, Newroz bayramı kutlamalarına binlerce insan katılmış, barışın sesini haykırmış, halkların ne istediğini bir kez daha göstermiştir.
MÜCADELE GÜÇLENEREK DEVAM ETMELİ
Bugün gelinen noktada daha fazla tartışılan, yeni anayasada her iki tarafça kabul edilecek vatandaşlık tanımı ve Avrupa yerel yönetimler şartının uygulanması. Bu taleplerin karşılanması elbette Kürt sorununun çözüldüğü anlamına gelmeyecektir. Bugün binlerce Kürt siyasetçinin serbest bırakılması, anadilin yasal olarak tanınması gibi talepler Kürtlerin halen dile getirdiği ve arkasında durduğu taleplerdir. Bu bakımdan AKP’nin kendi lehine çevirmeye çalıştığı süreçte barış için verilen mücadele daha fazla önem kazanmıştır. Çünkü AKP’nin kendi hesapları vardır. Samimi değildir. Tıpkı yılladır egemenlerin hiçbir zaman samimi olmadığı gibi. Bu nedenle yaşanan süreçte Kürt halkının geçmişten süre gelen mücadele birikimine güvenip, onunla omuz omuza mücadele etmek gerekmektedir.
HALKIN GÜCÜNE GÜVENMEK
ÇÖZÜME karşı bir de Türklerin ve Kürtlerin taleplerini, bu talepleri elde etmek için verdikleri mücadeleyi, halkların kendi kaderlerini belirleme iradelerini hiçe sayan ve bu sürecin “dış güçler, emperyalistler” tarafından zorlandığını, Kürtlerin de bu durumda “işbirliği” yaptığını öne sürenler var. Emperyalizmin planlarını her şeyin üstünde görüp, yaşanan her gelişmeyi emperyalistlere rol biçerek değerlendirmek, Türklerin ve Kürtlerin emperyalist, gerici hesaplarının basit bir piyonu olacağını düşünmektir ve halkların tarihsel tecrübelerini, asgari mücadele birikimini, onurlu ve özgür yaşam deneyimlerini hiçe saymaktır.