3 Nisan 2013 14:52
Ali Akın

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi(ESOGÜ)’nde yemek fiyatlarına yapılan zamma karşı nitelikli, sağlıklı, ucuz beslenme talepleriyle kendi hazırladıkları sandviçleri arkadaşlarıyla paylaşmak isteyen öğrenciler, rektör Hasan Gönen’in emri doğrultusunda ÖGB terörü ile karşı karşıya kaldı.Yaşanan bu saldırıyı kınamak ve ucuz, nitelikli beslenme talebini dile getirmek için yaklaşık 2000 ESOGÜ’lü bir kere daha rektörlüğe yürüdü ve rektör Hasan Gönen’i istifaya çağırdı. Tüm bu olaylar yaşanırken öğrencilerin akıllarına hep “Bizleri temsil eden ÖTK’lar nerede?​” sorusu geldi.

KİMİN TEMSİLCİSİ?

ESOGÜ’de beslenme hakkı talebi etrafında birleşen öğrenciler ÖTK’ların ne denli önemli bir işleve sahip olduğunu şu dönemde fark etti. Yaşanan bu süreç “ÖTK’lar bugün için üniversite idaresinin mi, yoksa üniversitenin öz bileşenleri olan öğrencilerin mi temsilcisidir?​” sorusunu sordurttu. Ve ÖTK’ların işlevliliğini bizlerin arttıracağı düşüncesi zihinlere bir kere daha kazındı.

Geçtiğimiz haftalarda yine kol-kulüp ve ÖTK’lar tarafından ODTÜ’de ‘Kendi Üniversitemizi Kuruyoruz’ şiarıyla gerçekleştirilen üniversite konferansı da bizi aynı noktada buluşturdu. Bu konferans, yeni YÖK Yasa Tasarısı ile birlikte üniversitelerin tam anlamıyla sermeyenin eline bırakıldığı, üniversitenin bileşenleri olan akademisyen ve öğrencilerin üniversite yönetiminde söz sahibi olmadığı bir dönemde bizleri ortak mücadele noktasında buluşturdu. Üniversitelerin bilime değil gericiliğe hizmet ettiği, kadrolaşmanın bu noktadan ele alındığı ve rektörlerimizin ‘özenle’ seçildiği şu dönemde, ÖTK’ların da içi boşaltılıyor. Bu durumda bizlerin de ilk elden buraları bir mücadele alanı olarak görmemiz ve buralara müdahale etmemiz gerekiyor.

ÖTK’LAR YOK SAYILMAMALI

Üniversitelerde yaşanan olaylarda, öğrencilerin ortak talepleri doğrultusunda birleştikleri dönemlerde onların yanında, onlara destek veren ÖTK’lar var iken; “ÖTK’lar öğrencileri temsil edemez, anti-demokratik bir yapıya sahiptir.” diyerek ÖTK’ları reddetmemeliyiz. Aksine bu gibi ÖTK’lar ile daha yakın ilişkiler kurup, buralarda onlarla birlikte ortak mücadele etmeliyiz.

Osmangazi Üniversitesi’nde yaşanan bu süreç, başta mühendislik fakültesi olmak üzere pek çok fakültede öğrencilerin ortak talepleri doğrultusunda bir araya gelebildiğini göstermiştir. Öğrencilerin üniversitenin işlevinde söz sahibi olmak istediklerini belirtmeleri ve bunun için mücadele etmeleri, ÖTK’ları bundan sonra değişime zorlayacaktır. Hacettepe, İTÜ, Osmangazi üniversitelerinde yaşananlar, bizleri ÖTK’ların gerekliliği ile yüz yüze getirmiştir. Gelecek döneme ÖTK seçimlerine asılmayı beklemek yerine, bölümlerimizde, fakültelerimizde var olan ÖTK’lar ile görüşüp onlara öğrencinin temsilcisi olduğunu hatırlatıp, onları anti-demokratik ÖTK yapısının değişmesi için birleşmeye ve mücadele etmeye çağırmalıyız.


ÇÖZÜM YOLU

DÜZENLİ olarak 2 yılda bir bölüm içerisinde temsilcilik seçimleri yapılıyor. Bu seçim süreçleri pek çok üniversitede sıkıntılı oluyor. Seçilenler, seçilemeyenler, seçilip de vazgeçirilenler, zorla seçtirilenler, seçme hakkının farkında olmayanlar. ÖTK’lar öğrencilerin sorunlarının tartışılacağı, çözüm yollarının aranacağı en meşru yerler olması gerekirken, idarecilerin istekleri doğrultusunda şekillendiriliyor.

 

 

Evrensel'i Takip Et