03 Nisan 2013 13:56

Biz bu filmi izlemiştik

ODTÜ’de 18 Aralık’ta Başbakan Erdoğan’ın protesto edilmesi ve 3 bin civarında polisin öğrencilere saldırmasıyla başlayan olaylar, Başbakan Erdoğan’ın öğrenci ve akademisyenleriyle tüm ODTÜ’yü hedefe aldığı açıklamalarının ardından yayıldı. ODTÜ başta olmak üzere birçok üniversitede &o

Biz bu filmi izlemiştik
Paylaş
Kayhan Geyik


PEKİ YA ÜNİVERSİTE KONGRESİ?

ODTÜ’deki çeşitli kulüpler bu tartışmayı büyütmek üzere bir konferans örgütlerken, TKP’nin merkezinde olduğu kulüp ve topluluklar ise 15 Mart’a başka bir soruyu yanıtlamak üzere bir kongre çağrısı yaptı. TKP’nin yanıtlamak üzere yola çıktığı soru ise şöyle; “Üniversitelerde bizim gençlik örgütümüz olacak ama öğrencilerin bunu bilmeden gireceği, orada dönüştüreceğimiz bir yapılanma kurabilir miyiz? Üniversitelerin hareketlendiği bu dönemden de bu vesileyle yararlanabililir miyiz?​” 196 tane kulüp ve topluluğun imzacısı olduğu ama bir bölümünün TKP’nin kongresi olduğundan bi haber olduğu kongre; TKP’nin gençlik örgütünü, kendi gençlik örgütünü feshedip yeniden kurduğu bir kararla sonuçlandı. Elbette TKP bir konferans yapabilir. Ve gençlik örgütünün ismini değiştirebilir. Durum bundan ibaret olsa ve böyle bir çağrı ve dürüstlükle yapılsa bu yazıyı da yazmaya gerek olmayacaktı. Ancak TKP tüm gençlik hareketini, tüm üniversite öğrencilerinin temsilcilerinin temsiliyetini kendinde bulmuş ve Fikir Kulüpleri Federasyonu’(FKF)nu kurmuştur. Bütün öğrenci hareketini, öğrencilerin kitle örgütlerini, ÖTK ve kulüplerini birleştirmek gibi derdi olmayan, zaten hepsinin temsilcisi olarak kendini gören örgütlerin, “sol hastalığın” en sonunda adı üniversite kongresi olan bir etkinlikle kendini, artık bizi eleştiremezsiniz bakın FKF’yi kurduk başına geçtik demesi şaşırtıcı olmadı.

Elbette kurduğu şey ile kurduğunu ilan ettiği şey aynı değildir.

İŞÇİ SINIFI OLMADAN DEVRİM, ÖĞRENCİLER OLMADAN FKF

En son devrimden sonra filminde izlemiştik, işçilerin devrimden haberdar olmadığını, işçi sınıfı olmadan işçi sınıfı devrimi yani! Fikir kulüpsüz, Fikir Kulüpleri Federasyonunu da görmüş olduk! Bir de Kürt sorununa hiç dokunmadan enternasyonalist olma tavrı var ki, bu işin en yaman çelişkisi.

TKP iddasının tam tersine öğrenci hareketini bölmek üzere özel bir çaba harcamış ODTÜ’lü kulüplerin tüm üniversitelere çağrı yaptığı bir dönemde kendi FKF’sini kurmak üzere hem de üniversite konferansından bir gün önce kongre yapmıştır. TKP FKF’si, FKF tarihinin aksine bir fraksiyonun, kendi çıkarları için öğrenci hareketi üzerinde nasıl tepindiğinin göstergesidir. FKF’yi kuran kongrenin sonuç bildirgesi de Kürt öğrencilerden, anadilde eğitime, kadın sorununa, birçok meseleye hiç dokunmamaya varan bir TKP çizgisiyle yazılmıştır. Elbette bu TKP böyle baktığı için böyle yazılmıştır. Kürt halkına, Kürt geçliğinin taleplerine emperyalizmin oyunudur diyerek yaklaşan, ulusalcı bir çizgiyi FKF’sinin çizgisi olarak da ilan etmiştir. Ama bu ülkenin en temel meselelerinden birine dair kongre bir şey söylememiştir. Herkesi temsil ediyoruz diye gülünç bir iddası olan kongre en basit olarak Kürt gençliğinin taleplerine kapatmıştır kendini. AKP karşıtlığı üzerinden kendini var eden, sermaye hükümetinin varlığını da unutan kurumlar, AKP’nin de herkes kendilerine oy verirse, FKF’sinde örgütlenirse devrileceğine inanmaktadır. Elbette durum böyle değildir. Öğrenci hareketi karşısındaki saldırı, bütün akademiyi ve diyebiliriz ki bütün halkı ve emekçileri hedef almaktadır. Üniversiteler sermaye egemenliğini yeniden üreten merkezler haline gelmektedir. Tablonun burasında üniversite konferans ve kongreleri yapmak, bunun karşısındaki mücadeleyi birleştirmek önem kazanmıştır. Burada her politik gençlik örgütünün atacağı “Birleştirici, grupçuluktan kaçınan, öğrencilerin taleplerini ve eğilimlerini dikkate alan, yerellerden başlayarak böyle bir birlikteliğin imkanları için samimi adımlar atan, öğrencilerin kitle örgütlerini bu birleşmin bir parçası haline getirmek için uğraşan ve öğrencilerin kitle örgütlerinin güçlendirilmesiyle sayısı milyonlara varan öğrencileri örgütlü bir mücadelenin içine çekmeye çalışan.” her adım desteklenmelidir. Ama meseleyi tersten ele alan kendini dayatan, öğrencilerin talep ve çıkarlarını yok sayan her hareketle de, esaslı bir çarpışmaya ihtiyacı vardır.

İ.T.Ü’lü asistanlardan, Koç Üniversitesi çalışanlarına üniversitelerin birleşik mücadele örnekleri sergilemeyi sürdürdüğünü düşünürsek, gidilecek yol daha da belirginleşmiştir. Şimdi üniversitelerde bu birlikteliği örgütlemek üzere mücadele etmeliyiz. Daha çok yolumuz olsa da düne göre daha çok dayanağımız olduğu açıktır.

ÖNCEKİ HABER

Üniversite mücadelesi ve ÖTK'ların yeri

SONRAKİ HABER

Üstün’e göre hak ihlalleri: 'Basit uygulamalar'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa