09 Kasım 2024 12:23

Anma değil tedbir kurtarır

İnşaat Mühendisi Mihail Atik, Van depreminin 14. yıl dönümünde kentin depreme karşı durumunu değerlendirdi.

Van | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Mihail ATİK
İnşaat mühendisi

Türkiye’de bilinen en yalın gerçeklerden biri, ülkenin bir deprem kuşağı üzerinde yer almasıdır. Bu bilgi zaman zaman unutulsa bile, ülkemizde düzenli olarak meydana gelen ve yaklaşık beş yılda bir can ve mal kaybına sebep olan depremler, bu gerçeği sürekli hatırlatmaktadır. Acısı hep taze kalan, ancak tedbir alınmayan bu mesele, hâlâ çözüm bekleyen can yakıcı bir sorundur.

Gelişen dünyada yapı tekniği ve malzeme bilimi de bu alanda gereken gelişmeleri kaydetmiştir. Depremle mücadelede Çin ve Japonya gibi yüksek risk taşıyan ülkeler, depremi büyük ölçüde bir sorun olmaktan çıkararak doğal bir olay olarak karşılamayı başarmışlardır. Ancak ne yazık ki ülkemizde hâlâ geleneksel yaklaşımlar sürdürülmekte, deprem gerçeğine yönelik çözümler geçiştirici veya duygusal yaklaşımlarla ele alınmaktadır. Türkiye’de bilim ve mühendislik gelişmiş olsa da, kamusal hafıza bu bilgi ve birikimden faydalanamamaktadır.

Benimsenen yaklaşım, sermayeyi beslerken, yoksulları ve deprem riski altında yaşayanları görmezden gelmektedir. Örneğin, 2011 yılında Van’da meydana gelen depremler, başka bir ülkede dönüm noktası olarak kabul edilirdi ve şehircilikte ciddi reformlar yapılırdı. Ancak, 14 yıl geçmesine rağmen, bu olay yalnızca bir anma programıyla geçiştirildi. Oysa yakın zamanda Türkiye’nin 11 ilini etkileyen, ciddi can ve mal kayıplarına yol açan bir başka deprem yaşanmışken, Van gibi risk altındaki şehirlerde sadece anma etkinlikleri düzenlemek, cehaletten başka bir şey değildir.

2011 Van depremlerinin hemen ardından, yeni fay hatlarının mevcut olduğu ve bu hatların gün geçtikçe stres biriktirdiği uzmanlar tarafından dile getirilmişti. Ancak yerel yönetimler, bakanlıklar, üniversiteler ve meslek odaları bu uyarılara rağmen konuyu görmezden gelerek rutin gündemlerine devam ettiler. Türkiye’de yaşanan bu şiddetli olaylar sonrasında dahi, deprem konusunun tali bir mesele olarak görülmesi, kader ve klasik anlayışların arkasına sığınılarak geçiştirilmesi hem insan hayatına hem de ülke menfaatlerine ciddi zarar vermekte ve vermeye devam edecektir.

Van için uzmanların belirttiği riskli durumlar arasında, diri fay hattının geçtiği bölgede (İskele Caddesi boyunca Erçek Gölü’ne doğru uzanan alan) imarın açılması yer almaktadır. Bu alan yapılaşmaya tamamen kapatılmalıydı; ancak bu bölge, müteahhitlerin ilgisini çekecek şekilde sermayeye peşkeş çekilmiştir. Ayrıca, kentin merkezinde yer alan İpekyolu Caddesi ile Van Gölü arasında kalan bölgede zemin sıvılaşma oranı oldukça yüksek olup, en başında bu alan tahliye edilip ıslah edilmeliydi. Buna rağmen, Terzioğlu Caddesi gibi bölgeler rant amaçlı yapılaşmaya açılmıştır.

Kent merkezinde 1970’lerden kalma ve depremlerle iyice yıpranmış yapı stoku bulunmaktadır. Bu bölgenin tahliye edilmesi için yeni Merkezi İş Alanları (MİA) oluşturulup, merkez kısım etap etap boşaltılmalıydı. Kentin deprem fay haritası çıkarılıp, yapılaşma için sağlam zeminler belirlenmeliydi. Olası depremler için bir deprem senaryosu oluşturulmalı; deprem toplanma ve barınma alanları hazırlanmalıydı. Hasar tespit çalışmaları bilimsel yöntemlerle yürütülerek, risk altındaki yapılar dönüşüme tabi tutulmalıydı ve bu dönüşüm için teşvikler verilmeliydi.

Eğitim müfredatına "Deprem nedir, deprem anında nasıl davranılır, sonrasında neler yapılır?" gibi konular dahil edilmeli; mahalle odaklı bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıydı. Ancak ne yazık ki Van’da bu önlemlerin hiçbiri alınmamış olup, şehir deprem dirençli değil, yalnızca deprem anma kültürüne sahip bir kent hâline gelmiştir. Hâlâ planlamalar yapılırken hiçbir bilimsel kuruluş ve sivil toplum kuruluşu sürece dahil edilmemektedir.

Karşı karşıya bulunduğumuz bu ciddi tehditlere karşı alınması gereken önlemler alınmadığı gibi, pervasız ve düzensiz planlama çalışmaları sürmektedir. İmar afları gündeme gelirken, Van’da imarla yasallaştırılan, kişisel çıkarlarla göz ardı edilen yapılar hâlâ durmakta ve kaçak yapılaşmaya karşı ciddi bir tedbir alınmamaktadır. Tüm bunlar yaşanırken, beklenmedik bir anda canımızı yakacak yeni bir depremle karşı karşıya kalmamız olasıdır.

Bu yüzden, anma değil tedbir kurtarır. Bu bilince bir an önce varılmalı ve henüz yaşanmamış büyük yıkımlara karşı tedbir alınmalıdır. "Deprem dirençli kent" ifadesi romantik bir tabir olmaktan öte, elzem bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktadır. Van’daki meslek odaları, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve kamu kuruluşları bir an önce deprem dirençli bir kent için bir araya gelmeli, kentin risk haritasını çıkararak gerekli çalışmalara başlamalıdır. Anmalar için başka sebeplerimiz ve zamanımız zaten fazlasıyla vardır.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

DEM Parti, kayyım işlemlerinin yürütmesinin durdurulması için mahkemeye başvurdu

SONRAKİ HABER

Çevre savunucuları Eskişehir’den seslendi: Binlerce Reşit Kibar karşınıza dikilecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa