11 Kasım 2024 04:59
Son Güncellenme Tarihi: 11 Kasım 2024 10:55

Kamu işçilerinde asgari ücret zammı tepkisi: Taleplerimiz için tek ses olmalıyız

700 bin kamu işçisini ilgilendiren kamu sözleşmeleri 2025 ocak ayında başlayacak. Kamu işçileri yoksulluk sınırında ücret, sosyal haklar ve vergi yükünün azaltılmasını istiyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Andaç Aydın ARIDURU
Hilal TOK
İstanbul

Asgari Ücret Tespit Komisyonunun, 2025 yılı asgari ücretini belirlemek üzere yapacağı toplantıların başlamasına birkaç hafta kaldı. Aralık ayı itibarıyla başlayacak asgari ücret görüşmelerinde masada işçileri temsilen yine Türk-İş olacak. Ayrıca masada 5 hükümet yetkilisi, 5 de patron sendikası TİSK yetkilisi bulunacak. Asgari ücrete ilişkin işçi sendikalarından ses çıkmazken iktidar ve sermaye temsilcileri, enflasyon hedeflerini öne sürerek asgari ücrete yüzde 25 zam düşündüklerini dile getirdiler. Yıl sonu için beklenen enflasyonun yarısının da altında kalan bu oran işçilerin; artan hayat pahalılığıyla, alım güçlerinin sürekli düşmesiyle, ücretlerinin gittikçe erimesiyle büyüyen öfkelerinin daha da harladı.

Erdoğan-Şimşek programı kapsamında asgari ücretin yanı sıra ocak ayında başlayacak Kamu Çerçeve Protokolünün (KÇP) de hedef enflasyon olan yüzde 25’le bitirilme hazırlığı yapılıyor. 700 bini aşkın kamu işçisinin sözleşmelerini de etkileyecek asgari ücret zammına ilişkin tarımdan sağlığa, enerjiden kara yollarına kadar farklı iş kollarında çalışan mücadele içinde olan kamu işçileri, “Çözüm genel grev, genel direnişte. Beklenticilik ise en büyük tehlike.” diyor. Ortalama ücretlerin 30 bin lira civarında olduğu, aileleriyle birlikte 2 milyon 800 bini aşkın kişiyi ilgilendiren sürece dair işçiler yaşadıkları özgün sorunlara dikkat çekerken yoksulluk sınırının üzerinde bir ücret ve sosyal haklarının iyileştirilmesini istiyor.

“İSTİFALAR GÜVENCESİZ ÇALIŞMA GETİRİR”

Merkez Bankasının tüketiciler yıl sonu enflasyon beklentileri anketinde ortaya çıkan beklenti yüzde 44 seviyesinde. Şu an 35 bin TL alan bir tersane işçisi kira ve fatura masrafları düşüldüğünde elinde ay boyunca geçinmek için 10 bin TL civarında bir para kaldığını söylüyor. “Ücretler şimdiki haliyle bile geçinebilecek tutarların çok altında. Ay sonunu getirebilmek için kredi çekenler ve kredi kartlarına borç yapanların sayısı çok fazla” diyor. 2025 yılı için yüzde 100 oranında artış talep ettiklerini söyleyen tersane işçisi asgari ücrete yapılacak zam hakkında başlayan tartışmaları kaygı verici bulduğunu ifade ediyor. “Asgari ücrete yüzde 25 zam yapılacağını şimdiden bu kadar açık söylüyorlarsa iki şey anlıyorum ben. İlki bütün ücretleri enflasyona ezdirmeyi planlıyorlar. Alım gücünü sıfırlayıp enflasyonun önüne geçmeye çalışacaklar. İkincisi de asgari ücret görüşmelerinin sonunda beklentiyi düşük tuttukları için birkaç puan daha yüksek bir zamda ‘yine ezdirmedik’ edebiyatı yapacaklar” diyor. “İşçilerin zaten cebinde olmayan parayı alarak enflasyonla mücadele edeceğine patrondan toplamadığı vergileri alsa ya” diyen işçinin tespitlerine katılan an bir başka işçi ise, “Bizim ücretlerimiz şu an bu tersanede çalışan özel taşeron işçilerinin yarısı. Bizim ücretlerimize de bu oranda zam yapılırsa istifa edecek olan onlarca arkadaşımız var. Kamudan istifalar artınca da güvencesiz çalışma koşulları oluşacak” diyor. “Asgari ücret kamuda yapılacak zam oranlarını yansıtıyor sonuçta”

Jeep ve Dikimhane işçileri arasında da asgari ücret için yapılan açıklamaların başlattığı tartışmalar sürüyor. Açıklanan oranların karşısında işçileri temsilen masada olacak Türk-İş’in sessizliğini eleştiren bir Jeep fabrikası işçisi, “Memleketin yarısından fazlası asgari ücretle geçinmeye uğraşıyor. Açlık sınırı 20 bin lira olmuş. Savunma bakanlığına bağlı kamu işçilerinin neredeyse tamamı da yoksulluk sınırının altında ücret alıyor. Bizim ücretlerimize de yüzde 25 civarı yani 8-9 bin lira zam yapılması demek bizim hiçbir ihtiyacımızı görmez. Ayrıca seneye de enflasyonun düşeceğine en ufak işaret göremiyorum. Yani bu durumda gelecek sene yarı yarıya kayıp yaşayacağız” diyor.

Dikimhane işçisi ise “Zam talepleri Ankara mitinginin ardından iş yerlerinde tartışılmaya devam ediyor. Mitingin ardından ‘Artık bizi görmezden gelemezler’ düşüncesi çok hakimdi. Bizim taleplerimizin miting sonrasında karşılanacağı fikri iş yerlerine dönüldüğünde ivmemizde biraz yavaşladı. Ama bizim eylemleri sürdürmemiz ve yine ‘göz ardı edilemeyecek’ bir mücadele geliştirmemiz gerekiyor” yorumunu yapıyor.

“ASGARİ İÇİN DE MÜCADELE ETMEMİZ GEREKİYOR”

İşçiler, asgari ücrete yapılacak zammın tüm ücretlere yansıyacağını ve insanca yaşanabilecek bir ücret için taleplerin teklif edilen oranlar karşısında bir an önce yükselmesi gerektiğini söylüyor. Bir tersane işçisi, “Yoksulluk sınırının altındaki her ücret aile geçindirmeye çalışan işçilerin tümü için sefalet demektir” diyen bir işçi Atalay ve Türk-İş’e sesleniyor, “Zaten her sene ücretlerimiz asgari ücrete yaklaşıyor. Ben işe başladığımda 6 asgari ücret alıyordum. Şimdi 2 katını zor alıyoruz. Türk-İş’i tıpkı mitinglere zorladığımız gibi yine bir eylem süreci oluşturmaya başlamamız lazım. ‘Bizi asgari ücret değil KÇP etkiliyor’ demekle olmaz. KÇP’yi de asgari ücrete yapılan zam etkiliyor. İstifa etmeyi düşünen arkadaşlarımız var. Onlara da soruyorum, yarın buradan çıksak da çocuklarımız arkadaşlarımız bu tersanelerde çalışacak. Kendimiz belki iş bulamayacağız. Güvenceli çalışma insanca ücret için mitinglere gittik.  Şimdi de aynı taleplerle asgari ücret için hazırlıklı olmalıyız. Asgari ücret için de mücadele etmek gerekiyor ki sıra KÇP’ye geldiğinde hazır olalım” ifadeleriyle önümüzdeki günler için işçilere mücadele etmeksizin asgari ücrete ve dolaysıyla kendi ücretlerine zam yaptırılamayacağını vurguluyor.

“PAZARLIĞI, BAŞLAMADAN BİTİRMEK İSTİYORLAR”

Bingöl’den Kara Yolları İşçisi İlhan Taş: Enflasyonu düşük gösterip pazarlığı başlamadan bitirmek istiyorlar. İşçilerin çoğunluğu bu duruma tepkili. Biz kara yolları işçileri skalaya takılıyoruz. Aynı yerde aynı işi yaptığımız halde skala nedeniyle farklı ücretler alıyoruz. Kara yolu işçilerinde farklı skalalar var ama aylık ortalamaya vurduğumuzda 30 bin lira alıyoruz. Şimdi söylenen oranlarla zam taleplerinin önünü almaya çalışıyorlar. İşçiler kendi öz mücadelelerini vermediği sürece hiçbir şey çözülmez. Sendikacılara bağlı kalıp beklemek olmaz. İşçinin hakkını savunan bir sendikacılık yok. Hak istediğimize karşımıza dikilen önce sendikacılar oluyor. İşçi çok mağdur. Her işçi mücadelenin ucundan tutmalı, taşın altına elini koymalı. Bugün genel grev talep ediyoruz. İşçilerin çoğu da bunu istiyor. Ama sendikanın buna yanaşmayacağını, yanaşsa da hükümetin bırakmayacağını biliyoruz. Ama sendikaları zorlayacak olan da işçi, işçilerin tamamı bunun farkında değil.

"YOKSULLUK SINIRININ ÜZERİNE ÇIKMAK İSTİYORUZ"

Meslek kodu mağduru Türk-İş üyesi sağlık işçisi: Toplu sözleşmede 696 KHK’li 4857’lilerin aynı haklardan yararlanması ve kaldırılması ve tayin haklarının alınması, meslek kodlarının düzeltilmesi, TİS’te işçinin onayının alınması, yevmiyelerin belirlenirken işçiden onay alınması, sosyal haklar ve vergi kesintisinin kaldırılması gibi taleplerimizin de sözleşmede yer almasını istiyoruz. Sözleşmeleri farklı tarihlerde başlayan işçiler arasında enflasyon farkında uçurum oluşuyor. Kamuda eşitlik sağlanması için en az yüzde 55 zam bekliyorum. Ortalama ücretlerimiz 75-80 bin lira olsun. Yoksulluk sınırının üzerine çıkmak istiyoruz artık.

"YÜZDE 100 ZAM BİLE KAMU İŞÇİSİNİ KURTARMAZ"

Tokat’tan Tarım-İş Sendikası üyesi bir işçi: Kamudaki tarım işçisinin ücretleri bir önceki sözleşmeye göre çok çok düşük kaldı. Bir önceki sözleşmede kamudaki tarım işçileri Ziraat Mühendisleri arasında üç dört bin lira rakam oynarken şimdi üç dört katı oldular. Yani yemek, yol parası dahil, maksimum alınan para şu anda otuz iki, otuz üç civarları. Ama bütün işler işçiler üzerinden dönüyor. Memur iyi ücret almasın demiyoruz ama işçi de alsın emeğinin karşılığını. Bu tabloda; kamu işçilerinin sayısı her gün daha da azalıyor, istifa ediyor, devlet yeni işçi de vermiyor. Bu sefer var olan işçinin iş yükü daha da artıyor. Hükümet tarafından yüzde 25 gibi bir zam verilmesi planlanıyor, komik rakamlar bunlar. Bunu verecekse o zaman sosyal hakları da, yan ödemeleri de verecek, işçiyi vergi dışı bırakacak. Bizim yemek paramız, yol paramız dahil bütün yan ödemeler hepsi vergiye giriyor. Bizim brütten 70 bin lira ücret görünürken, elimize geçen para 32 bin lira oluyor. Şu anda yüzde 100 zam bile kamu işçisini kurtarmıyor. Bu sözleşmede ise hükümetin vereceği rakam taş çatlasın yüzde otuz. Bugün ben 15 bin lira kira veriyorum. Yeme, içme, çocuklarımın masrafı, çocukların servis masrafı sadece 5 bin lira. Nasıl geçinecek işçi? Üstelik ben küçük şehirdeyim, ya büyükşehirdekiler ne yapsın? Şimdi işçiler şu anda sadece alacakları ücretin peşinde. Ama sosyal hakları da, veyahut refaha kavuşmak için sendikanın çalışma sisteminin değiştirilmesi de tartışılmalı. İşçi ‘sendikaları nasıl aktif hale getiririm’ diye tartışmıyor. Çoğu arkadaşımız maaş alır almaz direkt bordroda yatacak olana bakıyor. Böyle düzelmez. Düzen de bu şekilde devam eder. Elimizdeki her şey gidiyor yavaş yavaş; emeklilik, kıdem tazminatı… 700 bin işçiyiz. Ama çok azının sesi çıkıyor. Sendikalara güvenip bekliyoruz ama bir şey çıkmayacağını da biliyoruz. Bence 60-65 bin civarında ücretlerimiz olsun ama kesintiler olmasın. İşçiyi bu durum rahatlatır.

"YÜZDE 25 ZAMLA KAMUDA İŞÇİ KALMAZ"

Öz Sağlık-İş’ten istifa edip Türk Sağlık-İş’e henüz geçiş yapan Savaş İmal: Zaten öngörülen enflasyon artışıyla alım gücü düşüklüğünü hesaba katmadan yüzde 17-25 zam öneriyorlar. Asgari ücrete gelecek zam kamu işçilerini de, tüm işçileri de etkileyecek. İşçi şu an sabırsız. Toplu sözleşmenin 6’ıncı 7’inci aylara sarkmasını istemiyor bir kere. Çünkü sözleşmede yapılacak zam hem az olacağının farkında işçi. Vergide de herhangi işçi lehine bir çalışma olmayacağı görülüyor. İşçinin geçmişten tecrübesi var, sözleşme ne kadar geç imzalanırsa kaybı o kadar yükselecek. Sosyal yardımlar arttırılmalı. Çünkü kamu işçilerinin hiçbir sosyal hakkı yok. Bu sözleşme alışkanlığın dışında imzalanmalı. Bugün işçiler olarak sosyal haklarımızı istiyoruz, yeni gelen ile bir yıllık işçi arasında fark brüt 15 TL. Bunun artırılmasını istiyoruz. Gece çalışmaları daha çok yıpratıyor, bunun farkı yüzde 8, bu artırılmalı. Haftalık çalışma süresinin düzenlenmesini istiyoruz, engelli işçilerin hiçbir hakkı yok. Eğer zamlar böyle yüzde 25’te dayatılacaksa, kamuda çalışacak işçi bulamazlar. Çünkü kamuda çalışmanın bir esprisi kalmadı, istifalar çoğalıyor. Biz konfederasyonlardan vergiler sabitlenmesini sözleşmeye de yazdırabilir. Sadece ben değil pek çok işçinin söylediği; şu anda ücretlerin 55-60 bin liraya çekilmesi gibi bir beklenti var. Ama biz gel gelelim görünen o ki söylenen oranlarla 45 bin lira bile alamayacak gibi görünüyoruz. Sürekli gündem de bir hareketlilik var, gündem işçiye bir türlü gelemiyor. İşçi bir arada durursa nasıl bir kazanım elde edeceğinin farkında değil. İşçi geleceğini kaybediyor birlikte olmadığı zaman. Konfederasyonlar, sendikacıların danışıklı dövüş halinde olduğunu görüyoruz.  Ergün Atalay “küfe delik” demişti, işçinin küfesi dolu, o küfede o kadar çok mağduriyet var ki. Bu sendikacılara güvenerek işçi geleceğini kaybediyor. İşçi kendine güvenmeli. Sadece menfaat, koltuk ve para dertleri. Konfederasyonların işçiyle alakası yok. 6256 sayılı yasanın değiştirmediğimiz sürece bu sendikacılardan ve konfederasyonlardan hayır gelmez. Sendikaları işçi olmayanlar yönetiyor. Biz işçiyiz kardeşim, sahada olmayan adam ne çektiğimizi nereden bilecek. Ergün Atalay işçiliği bırakalı 30 yıl olmuş, 30 yılda memleket de işçinin yaşamı da değişti. Bu sendikacılar aldıkları milyonlarca lirayı nereye harcıyor? Biz işçiyi işçi seçsin istiyoruz. Aynı adamlar aynı adamları seçtiği için sendikalarda da bir şey değişmiyor. Biz geleceğe umutla bakmak istiyoruz, sendikalardan da taşın altına ellerini koymalarını istiyoruz.

"O MASADAKİ SENDİKACILARI BİZ SEÇMELİYİZ"

Kayseri’den TES-İş Üyesi Hüseyin Kahraman: Kamu işçilerinin sözleşmelerinin başlangıç tarihlerinin aynı tarihte başlamamasından kaynaklı enflasyon farkı işçinin hak kaybına uğramasına neden oluyor. Tüm kamu işçilerinin sözleşmelerinin aynı tarih başlangıcı olan tek tip sözleşme ile garanti altına alınmasını istiyoruz. İşçi ücretleri arasındaki enflasyon farkı olmasın. Bugün ücretlere dönük tartışmalarda da işçiler yüzde 45 zam altındaki bir zam oranını hiçbir kamu işçisinin talep etmeyeceğini biliyoruz. Bu zam oranıyla yine yoksulluk sınırı altında kalıyoruz. Kamu işçileri yoksul olmamalı. Vergi zulmü son bulsun, sosyal haklar artırılsın. Sendikalardaki delegasyon kanununun da değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz bugün sözleşme masasına oturduğumuz sendikacıları işçiler olarak seçmeliyiz. Sendika başkanını ben kendim seçmeliyim. İşçi seçmeli. Delegasyon sistemi değişse bu 40 yıllık sendikacılar kalmaz sendikalarda.

"2024’Ü MUMLA ARATACAKLAR"

Çeşitli illerden savunma işçileri: Eylem yaptık ne oldu? Eylemsellik süreci bitti mi? Sendikacılardan neden ses çıkmıyor? Bizim halimiz buyken, sendikacılar bir de kendi ücretlerini açıklasınlar. Yine aç, yine yoksul, yine sefiliz. Asgari ücret için yüzde 25 zam verilirse kamu işçisi için de yüzde 25’ten fazlası çıkmaz. Bize resmen “umutlanmayın” diyorlar. Kaşıkla verip kepçeyle alıyorlar, uykularımız haram oldu. OVP’de bize verilecekler belli, 2025 2004’ü mumla aratacak.

ORMAN İŞÇİSİNDEN BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI

Mersin’den bir orman işçisi: Her gün alın terimizi dökerek, üretime ve kamu hizmetlerine omuz veren, toplumun her kesimine ulaşan işçileriz. Bu mücadele biz işçilerin ellerinde yükseliyor. Bizler, iş güvencemiz, insanca yaşam ve hak ettiğimiz onurlu bir gelecek için bir araya geliyoruz. Emek, yalnızca bir iş değil, geleceğimizi güvence altına alma çabamız, çocuklarımıza bırakmak istediğimiz adil bir dünyanın teminatıdır. Biz kamu işçileri olarak, haklarımızın ve emeğimizin değer görmesi için tek ses olmaya, dayanışmamızı daha da güçlendirmeye kararlıyız.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Rojin Kabaiş için sosyal medyada "adalet" talebiyle eylem

SONRAKİ HABER

İsrail basını: Trump, İsrail-Hizbullah ateşkesi için Biden yönetimine mesaj iletti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa