12 Kasım 2024 16:38

Hamas’ın merkezi Türkiye’ye mi geliyor?

Hamas’ın merkezinin Katar’dan Türkiye’ye taşınabileceği haberleri Arap basınında nasıl tartışıldı?

Fotoğraf: Mohammed Hamoud/AA

Paylaş

Yusuf ERTAŞ

Katar’ın Filistin direnişinin motor örgütü Hamas’a yönelik aldığı beklenmedik karar, hareketin geleceği konusunda önemli belirsizliklere yol açtı. Türkiye basınında da Hamas’ın merkezi Katar’dan Türkiye’ye gelebilir yorumları yapıldı. Peki Arap basınında konu nasıl tartışılıyor?

Suudi Arabistan merkezli Şarkul Awsat gazetesi, Hamas’a Doha’yı terk etmesinin söylenmediğini, ancak hareketin "ABD’nin sınır dışı etme talebi konusunda bilgilendirildiğini” yazdı. Bu gelişmeler üzerine Hamas’ın kendine yeni bir başkent arayışına girdiği ifade ediliyor.

İRAN, CEZAYİR, IRAK, YEMEN VE TÜRKİYE

Hamas siyasi büroyu hangi ülkeye taşıyacak? Bu konuda görüşler ve tahminler çok farklı. İlk olarak, Katar’ın, Hamas’la ilgili hamlesi karşısında birçok Arap ülkesinin çeşitli gerekçelerle Hamas’ı kabul etmeyi reddettiklerine işaret edildiğini belirtelim. Böylece, İran, Cezayir, Irak, Yemen ve Türkiye’nin isimleri öne çıkıyor. Lübnan da olası bir varış noktası olarak zikrediliyor. Bu noktada tahminler farklılaşıyor.

Rai Al Youm’a göre, Hamas’ın mevcut seçenekleri arasında Türkiye, Lübnan ve İran öne çıkıyor, ancak bu seçeneklerin her birinin kendi zorlukları ve riskleri bulunuyor. İran’a yönelmek, özellikle geçmişteki deneyimler göz önüne alındığında, büyük bir risk. Gazetede, "Öte yandan, Hamas liderliği, Türkiye’yi daha uygun bir seçenek olarak görüyor. Türkiye ile Hamas arasında zaten güçlü bir ilişki bulunmaktadır ve birçok Hamas lideri sıkça Ankara’ya seyahat etmektedir. Türkiye’nin, hareketin liderlerini kabul etmesi, ona ciddi bir diplomatik ve siyasi alan sağlayabilir. Ancak, Türkiye’deki konaklama da garanti değil, çünkü Türkiye de son yıllarda değişen bölgesel dinamiklerle birlikte uluslararası baskılara maruz kalmaktadır” deniliyor.

"ABD İLE İLİŞKİLERİ NEDENİYLE TÜRKİYE’YE GİTMEK ZOR"

Rai Al Youm’un Yazarı Abdulbari Atwan ise, "Donald Trump’ın ABD başkanı olarak seçilmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dostu olması nedeniyle, İstanbul’a taşınmak muhtemelen zor ve riskli bir seçenek olabilir ve belirli şartlar ve hareket kısıtlamalarına bağlı olabilir. Aynı durum Bağdat için de geçerli olabilir. Beyrut ise, şu an İsrail’in yoğun yıkıcı saldırıları nedeniyle bu aşamada göz ardı edilebilir. İran’a gelince, Hamas liderlerinin bunu istemeleri halinde İran’ın onları ağırlamaktan kesinlikle çekinmeyeceğine inanıyoruz; İran, her zaman direnişi desteklemiş ve yanında durmuştur. Bu nedenle geriye sadece iki başkent kalıyor: Cezayir ve Sana” diye yazıyor.

Middle East Online bu konudaki haber analizinde, “Eğer Katar, Hamas liderlerini kovma kararı alırsa, İran, en olası varış noktası olabilir. Çünkü Türkiye, hareketin birkaç lideri ve üyesine ev sahipliği yapıyor olsa da, Türk hükümetinin Hamas’a olan desteğine rağmen, Türkiye’nin bu tür bir kabulü istemesi pek olası görünmüyor. Bunun başlıca nedeni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerini iyileştirme arzusudur. Erdoğan, son olarak, seçilen Başkan Donald Trump’a Türkiye’yi ziyaret etmesi için davette bulunmuş ve bu, Trump’ın başkanlık seçimlerini kazanmasının hemen ardından yaptığı ilk temas olmuştu” yorumunu yapıyor.

Katar, 2012 yılından bu yana Hamas yetkililerini Doha’da ağırlıyor. 2011 yılında patlak veren Suriye iç savaşında rejim karşıtı muhalefeti desteklemesi nedeniyle Şam’dan ayrılmak zorunda kaldı. Ardından Doha’ya geçti. Bu konuda, Amerikan yönetimlerinin Katar’ı Hamas’ı kabul etmesi için teşvik ettiği belirtiliyor. Hamas yetkilisi Musa Abu Merzuk’un, daha önce yaptığı bir röportajda, hareketin Katar’da bulunmasının Amerikan talebiyle olduğunu kabul ettiği belirtiliyor. Şimdi de aynı Amerika, Katar’dan Hamas’ı sınır dışı etmesini talep ediyor.

Bu yeni gelişmeler ışığında, Hamas hareketinin siyasi ofisinin son yıllarda üç farklı Arap başkentinde geçirdiği süreç, hareket ile ev sahibi ülkeler arasındaki ilişkinin karmaşıklıklarını ortaya koyuyor. 1990’lı yıllardan bu yana, hareketin merkezi Ürdün, Şam ve Doha arasında birkaç kez değişti ve her duraklamada hareket, sonunda ofislerini kapatmaya yol açan zorluklarla karşılaştı. Bu da, hareketin Katar’daki varlığının sürdürülebilirliği ve zorunlu bir ayrılık senaryosunun tekrar etmesi durumunda hangi seçeneklerin gündeme geleceği konusunda soru işaretleri doğuruyor.

ÖNCEKİ HABER

Karanlıkta eğitim, abur cuburla beslenme

SONRAKİ HABER

Manastır Adası’nı yapılaşmaya açacak statü değişikliği mahkemeden döndü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa