13 Kasım 2024 20:22

İncel kavramı ve sinemadaki yansıması üzerine değerlendirme

Sadece dijital platformlarda var olmaktan çıkan bu düşünce günümüzde çeşitli sanat dallarında da karşılık bulmakta. Sinemadaki yansımasıysa bir hayli ilginç…

İncel kavramı ve sinemadaki yansıması üzerine değerlendirme

Irmak KUTLU

İstanbul Üniversitesi

Incel (involuntary celibate / istemsiz bekarlık) terimi, 1997 yılında Alana isimli bir internet kullanıcısının “Bekarlar için güvenli bir alan” olarak tanımladığı web sayfasında ortaya attığı bir terimdir. Kendi sözleriyle bu terim “Herhangi bir cinsiyetten; uzun süredir romantik ya da cinsel bir partnere sahip olmayan, yalnız” insanları tanımlarken günümüzde bu tanıma indirgemek doğru olmaz.

2010’larda Reddit, Discord, 4chan gibi dijital platformlarda oluşan topluluklar tarafından sahiplenilen terim, günümüzde kendi tanımlarıyla “çirkin ve fakir” oldukları için bekarlığa mecbur olduğunu düşünen erkek topluluğunu ifade eder. İlişkileri heteronormatif, beyaz üstünlükçü ve cinsiyet eşitliği karşıtı bir yerden ele alan bu görüş; nazizm ve faşizmden beslenen alternatif sağ bir akımdır. 2014 yılında Santa Barbara’da yaptığı katliamla 6 kişinin ölümüne sebep olan Elliot Rodger’ı bir önder, arkasında bıraktığı 141 sayfalık mektubuysa kutsal kitap kabul ederler. Bir diğer önderleriyse, sadece incelleri değil kadın düşmanı tüm toplulukları örgütleyen Andrew Tate’dir.

İNCELLER VE FİLM KARAKTERLERİ

Sadece dijital platformlarda var olmaktan çıkan bu düşünce günümüzde çeşitli sanat dallarında da karşılık bulmakta. Sinemadaki yansımasıysa bir hayli ilginç. Incellerin kutsal kabul ettiği filmlerin başında Matrix, American Psycho ve Fight Club gelmekte. Hatta Tate ve bu topluluğun benimsediği “Kırmızı Hap” felsefesi, Matrix filminden alınan bir düşüncedir. Matrix’de Morpheus, Neo’ya iki seçenek sunar; ya mavi hapı seçip cehaletin verdiği mutluluğuyla yaşamına devam edecektir ya da kırmızı hapı seçip simülasyondan uyanacak, gerçeklerin farkına varacaktır. Inceller; kırmızı hapı, kadınlarla ilişkilenememelerinin arkasında yatan sebeplere karşı bir uyanış olarak görürler. Matrix’in yaratıcılarının da dile getirdiği şekilde, filmin hakikatiyle hiçbir yönden uyuşmayan bu gerçek; Incellerin filmi yeniden yorumlamasıyla bu topluluk tarafından benimsenmiştir.

Henry Jenkins “Wachowski Kardeşler'in yaptığı şey anlam arayışını tetiklemekti; izleyicinin yanıtlarını bulmak için nereye gideceklerini belirlemediler.” demiştir. Bu topluluk yanıtlarını kadın düşmanı ideolojide arar. Matrix’in kaderini American Psycho ve Fight Club da yaşamış, alt metinlerinden tamamen arınarak yeniden yorumlanmışlardır. İroni şudur ki; Matrix’in yaratıcıları Lana ve Lilly Wachowski transseksüel kadınlar, American Psycho’nun yönetmeni Mary Harron bir feminist, yazarı Bret Easton Ellis bir eşcinsel ve Fight Club’ın yazarı Chuck Palahniuk ise kuirdir. Bu yanlış anlaşılmış mirası reddettikleri yönünde açıklamalarda bulunmuşlardır. Hatta Lana Wachowski Matrix’in son filmde kırmızı hap anlatısını cinsiyet kimliklerine yönelik bir yere uyarlamıştır. Chuck Palahniuk’in yorumuysa: “Incel’lerin Fight Club ve Matrix’i sahiplenmesi metaforlardan ne kadar anlamadıklarını gösteriyor.”

FİLMLERDEN METAFORLARI ÇIKARIRSAK NE KALIR?

Elliot Rodger internette “Gerçek Patrick Bateman” olarak anılıyor. Mektubunda diyor ki “Kadınlara olan nefretim içimi bir veba gibi kaplıyor. Tüm acılarımın ve ızdırabımın nedeni onların varoluşu. Onlar kusurlular, beyinleri bir hayvandan farksız çalışıyor. Hayvanların toplumda yeri yok…Silahlanacağım ve onları hayvanlar gibi katledeceğim…”

Patrick Bateman çıkarcı, finansal başarı ve güzelliği her şeyin üstünde gören, Incellerin ve Rodger’ın aksine kadınlara ve sekse basitçe ulaşabilen bir karakter. Bateman buna rağmen onları aşağılık olarak görür ve hayvanlar gibi katleder. Bu durumda Incellerin Bateman’ı üstün, alfa erkek olarak görüp örnek alması ve kendileriyle özdeşleştirmesinden daha doğal ne olabilir? Aynı şekilde insan kaçakçılığı ve seks ticaretiyle yargılanan Tate’i idolleştirmeleriyle benzer bir örnektir. Oysa Mary Hannon, American Psycho’nun toksik maskülenliğin bir insanı içten içe nasıl yiyip bitirdiğini anlatan bir film olduğunu söyler. Kadınların objeleştirilmesini ve şiddeti resmetmesi yönündense feminist bir film olarak tanımlar. Fight Club ve Tyler Durden üzerinden de benzer bir okuma yapmak mümkündür. David Fincher, Tyler Durden’ı idol edinen insanların filmi hiç anlamadığını belirtmiştir. “Dil evrilir, semboller evrilir. Filmi bu şekilde okuyan insanlara nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum.” der.

ÇÖZÜM BU FİLMLERİ ÜRETMEMEK Mİ?

Adorno’ya göre yaratıcısının elinden çıkan bir eseri tek bir bağlamda değerlendirmek mümkün değildir. Endüstrinin elinde sanat olmaktan çıkan ürün, tekrar tekrar yeniden yaratılır. Çağımızın yozlaşmışlığına ve sıkıntılarına değinen bu filmler de aynı kaderden kurtulamamış, incel topluluğunun bir öğesi haline gelmişlerdir.

Sanat meydan okumalı, direnmeli ve güç vermelidir; aptallaştırmamalı, uyuşturmamalı ve çocuksulaştırmamalıdır. Sanat bizi öfkelendirmelidir, çünkü öfkelenecek çok şey vardır. (Adorno) Incellerin yeniden yarattığı sinemanın gerçek eseri bastırmasına izin vermemeli, onların aptallaşmış ve uyuşmuş görüşlerine karşı direnç göstermeliyiz ki Fight Club, American Psycho, Matrix ve onlar tarafından sahiplenilmiş nice film bize öfkelenecek ne çok şeyimiz olduğunu gösterebilsin.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Şireci Tekstil 2023’te vergi öncesi kârı 1.6 milyar TL ama 2023’te hiç vergi ödemedi. İşçilere teklifi yüzde 30 zam.

Karafiber 2023’te 6.6 milyar TL değerinde net satış geliri elde etti. Bu satışlardan “kâr etmediğini” öne sürerek vergi ödemedi.

Yalçın Kardeşler Halı 2023’te kendi beyanıyla 44.4 milyon TL vergiye esas kâr elde etti. İşçilere yüzde 34 zam dayatıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et