13 Kasım 2024 20:42

MESEM programı kapatılmalı

MEB öğrencilerin yararına sistem sunmak istiyor olsaydı, öğrencileri işyerlerine değil okul sıralarına parasız, bilimsel ve demokratik eğitim olanaklarıyla tekrar doldururdu.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Emirhan YEŞİLÇINAR

Görkem DEMİRALP

Şişli/İstanbul

 

Geçtiğimiz haftalarda 14 yaşındaki bir öğrenci daha MESEM programı yüzünden yaşamını kaybetti. Manisa Salihli Eski Sanayi Sitesindeki bir plastik doğrama atölyesinde saat 23.30 sularında “kazara” av tüfeğiyle vuruldu. MESEM programı 14 yaşındaki bir öğrenciyi, çocuğu ucuz emeğe çalıştıracak kadar vahşi ve aç bir sistemin pratikteki halidir. Akıllarımıza birçok soru geliyordur, 14 yaşındaki bir çocuk o saatte neden yatağında değildi de iş yerindeydi? Bir plastik doğrama atölyesinde av tüfeğinin ne işi var? Okul yönetimi, bu saatler içerisinde öğrencisinin iş yerine gelip gittiğini biliyor muydu? Bu soruların cevapları değişkenlik gösterebilir tabii ki, ancak bazı belli başlı sorunların cevapları hala aynı. Gelin bu değişkenlik göstermeyen MESEM programının sorunlarına birlikte bakalım.

ÖĞRENCİLER MESEM’E NASIL İKNA OLDU?

MESEM projesi başladıktan sonra her şey öğrenci ve öğretmenler tarafından “güllük gülistanlık” zannediliyordu ki, beklenen öyle olmadı MESEM programı daha ilk yılında sınıfta kaldı. MESEM programı ilk açıldığında okul yönetimi ve öğretmenler tarafından “MESEM projesini” öğrencilere pazarlama gibi bir hal aldı. Bu durumu bazı öğrencilere “Dersi dinlemiyorsun, notların kötü, devamsızlık hakkın neredeyse bitti ve böyle gidersen dönem sonu sınıfta kalacaksın. Sınıfta kalmak istemiyorsan dönem ortasında MESEM’e geçirelim seni hem aynı sınıftan devam edersin hem de devamsızlık problemi çekmeden dönemi bitirirsin” gibi söylemlerle, bazı öğrencilere “Mesleğini öğrenirsin, cebine de para girer. Karar senin!” gibi cümlelerle öğretmenler, meslek liseli öğrencilere böylesine niteliksiz, böylesine bilimden uzak tamamen patronun, öğrenciye artık öğrenci gibi değil ucuz çalışan olarak gördüğü, her işi yaptırabildiği ister alanıyla alakalı olsun ister alakasız ve çok düşük bir ücret karşılığında “stajyerini” çalıştırabildiği bir sistemi pazarladılar.

ASLINDA “MESEM” NE?

Kâğıt üzerinde MESEM 4 gün pratik eğitim, 1 gün ise okulda teorik eğitim. 11. sınıfı bitiren öğrenciler “Kalfalık” belgesi alıp, 12. sınıfa kalfa olarak başlıyor ve 11. sınıfa kadar aldığı asgari ücretin en az %30 maaşını, kalfa olarak başladığı 12. sınıf döneminde en az %50 olarak bir ücret alıyor. 9, 10, 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az %30’u (5100 liraya tekabül ediyor) 12. sınıftaki öğrencilere ise en az %50’si.(8.500 liraya tekabül ediyor). Kâğıt üzerinde tatlı gözüken bu sistem pratiğe dönüşürken bazı unsurlar uygulanmamaya başlandığında ya da sistemin sermayeye kolaylık yarattığı gerçeğinden öğrenciler zor durumda bırakılıyor; örnek olarak haftada 1 güne ayrılan teorik eğitim günü es geçilip ve öğrencilere “okula gelmeyin, işyerine gidin” okul yönetimi tarafından bu söylem rahatlıkla söylenebiliyor ya da hafta sonları işyeri tarafından mesaiye çağırma gibi problemler, bazı işyerlerinin öğrencilere belirtilen ücretlerin altında daha düşük ücret vermesi gibi sorunlar. 14-18 yaş aralığındaki öğrencilerin sıralarından alınıp fabrikalara, sanayi sitelerine, iş atölyelerine, stüdyolara koymak bir bakanlığın öğrencinin yararına yapacağı bir sistem değildir. MEB öğrencilerin, bu yaş aralığındaki bireylerin yararına yapacağı bir sistem sunmak istiyor olsaydı, MESEM’i iptal eder yerine öğrencileri işyerlerine değil okul sıralarına parasız, bilimsel ve demokratik eğitim olanaklarıyla tekrar doldurup ve maddi durumu kötü olan öğrencilere daha kolay erişilebilir bir burs açardı ama devlet bunu yapmak yerine MESEM programını ortaokul düzeyine kadar düşürüp sömürü, sermayeyi daha zengin etme politikasını yaymaya çalışıyor. MESEM programı devlet ve sermayedarların ortaklığıyla kurulan, mesleki eğitimi, teorik eğitimi, fiziki kapasitemizi ve canımızı gözeten değil; kârı önceleyen bir sistemdir. Bu sebeptendir ki MESEM öğrenciye değil sermayeye hizmet eden bir oluşum olarak doğmuş ve devam ediyor. Bunu somut olarak ilk şu şekilde görebiliriz, MESEM programı dahilinde bir yılda 10 çocuk işçi hayatını kaybetti ve bu iş yerleriyle ilgili ne bir ceza ne de bir soruşturma kamuoyuna duyurulmadı.

PEKİ, NE YAPMALIYIZ?

Öncelikle MESEM’de arkadaşlarımızın sömürüldüğü, canının tehlikede olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Bu sisteme geçiş yapacak, yapmayı düşünen arkadaşlarımızı ikaz etmeliyiz. Sömürüden tek başına kurtulmak imkansızdır. MESEM’li sıra arkadaşlarımızla bir arada dayanışmalı onların haklarını bizde savunmalıyız. MESEM ölümlerine sessiz kalmamalı bulunduğumuz bütün alanlara iş kaza haberlerini duyurmalıyız. MESEM programının kapanmasını ve bütün öğrencilerin parasız, bilimsel ve demokratik bir eğitim alma hakkını tekrar ve tekrar savunmalıyız. Bu sistemin bütün yalanlarını bir arada açığa çıkarmalı, bununla yetinmeyerek, bir başka sıra arkadaşımızın sorununu kendi sorunumuz bellemeli beraber mücadele etmeliyiz. İlk elden sistemin aramıza ördüğü duvarları yıkmak MESEM’li sıra arkadaşlarımızı yalnız kendimizi yalnız hissetmemeliyiz, bizler olduğumuz her yerde mücadelemizi büyütmeye devam etmeliyiz!

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Konservatuvarlılara konteynır takası

SONRAKİ HABER

Ankara'nın ardından İBB'ye de inceleme başlatıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa