13 Kasım 2024 21:16

Karanlıktan daha karanlığa

İktidarın atadığı bu kayyumların karşılaştığı tablo, iradesine sahip çıkan halkın çığlıkları oldu

Paylaş

Baran ALTUNDAŞ

Dokuz Eylül Üniversitesi

 

AKP-MHP hükümeti seçimlerde yenilgiye uğradığı Mardin, Batman, Hakkâri, Esenyurt ve Halfeti belediyelerine halkın iradesini gasp ederek kayyumlar atadı. Bunun üzerine kitlesel gösteriler gerçekleşti, gerçekleşmeye devam ediyor. Türkiye’nin her noktasından destek açıklamaları geldi. Peki iktidarın bu kayyum siyasetinin ve kayyumların atanma gerekçeleri nedir? Sonuçlarında neler oldu ve olacak? Kayyuma karşı neler yapılmalı?

“Geçici bir tedbir” adı altında hukuki zeminden uzak sözde “gerekçelerle” önce Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, daha sonra aynı gün içerisinde Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük ve Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan görevden alındı. Halkın iradesini yok sayan bu kayyumlarla, yakın zamandaki siyasi gelişmelerde göz önüne alındığında, AKP ve MHP’nin çözüm adı altında kendi çıkarları dışında hiçbir şeyi umursamayan siyasetiyle karşılaşıyoruz. Oluşturdukları politik zeminle halkı susturabileceklerini, yıldırabileceklerini, adaletsizliklerine boyun eğdirebileceklerini düşündüler. Fakat karşılaştıkları tablo ülkenin her yerinden yükselen, iradesine sahip çıkan halkın çığlıkları oldu.

BU KAYYUMLAR NE İLK NE DE SON OLACAK

2016-18 tasfiyeleri sırasında 24 seçilmiş belediye başkanı görevden alındı. 2019 Türkiye kayyum atamaları sırasında ise 3 büyükşehir, 2 il, 29 ilçe ve 3 belde belediyesi olmak üzere toplamda 37 kayyum ataması gerçekleşti. Üstelik belediyelere atanan kayyumlarla beraber üniversitelerimize de kayyum atamaları gerçekleşti. Yapılan kayyum rektör atamalarına yasal dayanak, 2016 yılında üniversiteleri doğrudan Cumhurbaşkanılığına bağlayarak atıldı. Bunun en somut örneğini Boğaziçi Üniversitesine kayyum rektör olarak atanan Melih Bulu’da gördük. Buna karşılık Boğaziçi Üniversitesi, kayyum rektör atamalarına yapılan en büyük direnişlerden birine şahit oldu. 

Bu veriler dahilinde görüyoruz ki; AKP uyguladığı kayyum siyasetini, ülkenin üstüne yaymak istediği korku iklimini sağlamak için halkın gösterdiği tepkiye rağmen tekrar tekrar yeniden uyguluyor. Ama asıl görünen adaletsizliklerden ziyade kokuşmuş, çürümüş siyasetlerinin sona yaklaşmakta olduğunun iktidarın bilincinde yarattığı korku. Bu korkuyla beraber, ülkeyi içine soktukları ekonomik ve sosyal krizi yönetememenin üzerine yanlış üzerine yanlış yaparak ülkeyi uçurumun kıyısına sürüklediler.

Bizler adil seçimlerin gerçekleşmediği, özgür irademizin yok sayıldığı antidemokratik bir ortamda yaşamlarımızı sürdürmeye çalışırken umutsuzluğa doğru itiliyoruz. Çalıştığımız işlerde, okuduğumuz üniversitelerde ve daha birçok şekilde verdiğimiz hayat mücadelesinde tutunduğumuz en önemli şey olan umudumuza, en temel şey olan insan haklarımıza saldırılıyor. İktidarın bizleri itmek istediği umutsuzluğu, hep beraber sahip çıkmamız gereken bütün haklarımıza, özgürlüğümüze sahip çıkarak aşmalıyız ve bir arada olmanın verdiği güçle umudumuz kat be kat artmalı. Bu karanlıktan; susmadan, yılmadan, yorulmadan kolektif bir mücadelenin gerekliliğinin farkındalığıyla çıkmalıyız!

Ve karanlıktan, daha karanlığa değil; 

Aydınlıktan, daha aydınlığa ulaşmak için mücadele etmeliyiz!

ÖNCEKİ HABER

Taleplerimize sahip çıkan temsilcilere ihtiyacımız var!

SONRAKİ HABER

Halkın iradesine vurulan ket: Kayyım atamaları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa