Bütçe bize değil, tarikat ve cemaatlere ayrılıyor!
Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar dedikleri tarikat ve cemaat sermayesi yüzünden gençler bir yandan kredilerle bir yandan da beslenme ve barınmayla boğuşuyor.
Fotoğraf: DHA
Arızlı KYK Yurdu öğrencisi
Kocaeli
2024-2025 eğitim öğretim yılı başladı. Yaklaşık 6 milyon öğrenci nitelikli barınma, beslenme ve yurt sorunlarıyla karşı karşıya. Bunun sebebini temel olarak ele aldığımızda Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın (GSB) bütçesini tartışarak başlayabiliriz. Öncelikle 2024 yılında eğitime ayrılan devlet bütçesi yüzde 10’un altında. OECD ülkelerinde bu durum yüzde 15 ila 20 civarında. Bu durum eğitimin tarikat ve sermaye ayağıyla birlikte cehaleti de getiriyor. 2025 yılı için bakanlığa verilen ödenek 231 milyar 922 milyon 274 bin TL ve 2025-2027 yılı arasında kâr amacı gütmeyen kuruluşlara (STK) 6,3 milyar lira bütçe ayrılıyor. Bu kâr amacı gütmeyen kuruluşlar dedikleri tarikat ve cemaat sermayesi yüzünden gençler bir yandan kredilerle bir yandan da beslenme ve barınmayla boğuşuyor. Bu parayla öğrencilerin yarısından fazlasına hem burs verilip gençlerin yükü hafifletilebilirdi hem de yurtlardaki sorunlar giderilebilirdi ama bunun yerine iktidarın “İtibardan tasarruf olmaz” nidasının politikalara yansıması hız kesmeden devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı 6 bakanlığın bütçesini geride bırakarak geçen yıla oranla 2,5 kat artırarak en yüksek bütçeye sahip. Buradaki amacın iktidarın eğitime ne kadar önem gösterdiğinin de bir göstergesi.
ÖĞRENCİLERİN TALEPLERİYLE TEMSİLCİLİKLER OLUŞTU
Geçen aylarda yaşanan yemekhane yurtlarındaki salyangoz ve fare dişi faciası tüm üniversiteli arkadaşlarımız tarafından gündem olmaya başladı ve ufak adımlarla da olsa yurtlarda öğrencilerin talepleriyle temsilcilikler oluşturuldu. Özellikle temizlikçiler haftada 1 ya da 2 gün gelirken bizim taleplerimizle bu haftanın 4 gününe çıkmaya başladı. Yemekler biraz da olsa öncekilere göre daha yenilebilir ve temiz çıkmaya başladı. Diğer KYK yurtlarına da örnek olduk bu çalışmalarla. Zorluklarla da karşılaştık. Özellikle yurdun müdürü ve yardımcısı bizim temsilcilikler oluşturmamızdan çok rahatsızlardı sonrasında il yurt müdürü yanımıza gelip bu temsilciliklerin oluşturulmasında bize destek verdi ve bu sayede blok temsilci meclisi oluşturduk. Her blok temsilcisi kendi bloklarındaki sorunları bir şekilde bu meclis etrafında tartışıp ilgili kurumlara bir şekilde sesimizi duyurmaya başladık. Yavaştan yavaşa bu dip dalga oluştu fakat burada gördüğüm eksikliklerden birisi de politik zemin eksikliği. Her şey bir yandan yapılırken burada bu politik zemini tartışmaya gelince sular duruluyor. İşte burada da öğrenci hareketinin devreye girmesi gerekiyor. Diyoruz ki bu politik zeminde birlikte hareket edelim. Örgütlenmek bizim en büyük anahtarımız.