Şimşek: Vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor

Bakan Şimşek, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçe görüşmelerinde; vergi politikalarına ilişkin, "Vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor” dedi.

15 Kasım 2024 11:55
Paylaş

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının bütçe görüşmelerinde; vergi politikalarına ilişkin, "Ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor. Toplam vergi yükü sıralamasında yüzde 20,8 ile 38 OECD ülkesi arasında en düşük vergi yüküne sahip üçüncü ülkeyiz. Dolaylı vergi yükünün çok yüksek olduğu yönündeki kanaat de doğru değildir. Vergi sistemimizdeki temel sorun dolaysız vergilerin yeterli düzeyde olmamasıdır" diye konuştu.

Şimşek, dezenflasyon sürecinin belirleyici hususlarını üç aşamada sıralayarak "Para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranının azalması negatif mali etki yaratacak. Bütçe imkânlarının elverdiği ölçüde, yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz" dedi. Şimşek, yüksek enflasyonun en önemli makro dengesizlik olduğunu vurguladı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, milletvekillerine Bakanlığının bütçesinin sundu. Şimşek'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

FİYAT İSTİKRARI YİNE DİLLERDE

Sürdürülebilir yüksek büyüme programımızın temel amacı olan fiyat istikrarı ile mümkündür. Dezenflasyon sürecinde büyüme kısa vadede geçici olarak yavaşlayabilir ancak ülkemizin geçmiş dönem tecrübeleri büyüme ve dezenflasyon arasında orta vadede ters yönlü bir ilişki bulunmadığını göstermektedir. Son 10 yılda ortalama enflasyon yüzde 22,5, ortalama büyüme yüzde 4,9 olarak gerçekleşti. Bundan önceki 10 yılda ortalama enflasyon yüzde 8,3 iken büyüme yüzde 5,9 oldu. 1994-2003 döneminde ise ortalama enflasyon yüzde 69 iken, büyüme yüzde 2,8 seviyesindeydi. Özetle; fiyat istikrarı sürdürülebilir yüksek büyümenin ön koşuludur.

Uygulamakta olduğumuz programın kazanımlarını kalıcı hale getirmek ancak yapısal reformlarla mümkündür. Orta Vadeli Programımız yapısal reformlara ilişkin detaylı bir yol haritası içeriyor. Ar-Ge ve yenilikçilik kapasitesini geliştirmek, yeşil, dijital ve teknolojik dönüşümü sağlamak, beşeri sermayeyi güçlendirmek, işgücü piyasasını daha da etkinleştirmek, iş ve yatırım ortamını iyileştirmek ve kayıt dışılığı azaltmak, programın temel eksenini oluşturuyor. Bu alanlardaki tedbirleri bir takvime bağladık. 2024 yılının ilk üç çeyreğinde 58 adet tedbirin 35’ini hayata geçirdik. Dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil aynı zamanda gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekliyoruz. Kamu maliyesi alanında, Kamu İhale Reformu taslağı ve KİT yönetişim reformuna ilişkin çalışmalarımızı parti grubumuza sunduk. Yapısal reformlarla verimliliği ve rekabet gücümüzü artırarak büyüme potansiyelimizi yükselteceğiz.

SIKILAŞMA DEVAM EDECEK

Mali disiplini güçlendiriyoruz. 2023 yılında aldığımız tedbirlerle bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 5,2 ile sınırladık. Bu sene yüzde 4,9’a gerilemesi öngörülen bu oranı, 2025’te yüzde 3,1’e indirmeyi hedefliyoruz. Böylece negatif mali etki üzerinden dezenflasyonu destekleyeceğiz. Bütçe açığındaki düşüşü, etkin gelir tahsilatı ve harcama disipliniyle gerçekleştireceğiz. Bütçe giderlerinin milli gelire oranını, ağırlıklı olarak deprem harcamalarındaki düşüş kaynaklı 1,5 puan azaltacağız. Bu sene olduğu gibi deprem dışındaki alanlarda harcama disiplini devam edecek. 2025 yılında vergi gelirlerimizin milli gelire oranının 0,9 puan artarak yüzde 18,1 olmasını öngörüyoruz. Bu artışa yeni ihdas ettiğimiz asgari kurumlar vergisi başta olmak üzere aldığımız gelir tedbirleri, kayıt dışılıkla mücadele, vergilemede gönüllü uyumu güçlendirecek çalışmalar, tahsilat ve denetim performansımızla ulaşacağız.

2024 yılında Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ni uygulamaya aldık. Önceki tasarruf tedbirlerinden farklı olarak Bakanlığımız nezdinde 'Tasarruf Tedbirleri Bilgi Sistemi'ni geliştirdik ve 'Kamu Filo Yönetim Sistemi'ni de etkinleştirdik. Muhasebat Genel Müdürlüğümüz tasarruf tedbirleri kapsamında bakanlıklar, valilikler, üniversiteler, belediyeler ile diğer kurumlar olmak üzere 145 kamu kurum ve kuruluşunda denetim yapmıştır. Kanun gereği denetim raporlarını Cumhurbaşkanlığı ve ilgili kamu idareleriyle paylaşacağız. Sağlık, savunma ve güvenlik hariç yeni araç tahsisini kullanımdakilerin tasfiyesi koşuluyla ve mümkün olduğunca yerli ve elektrikli araçlarla sağlıyoruz. Genelge sonrası dönemde hizmet alımı suretiyle kullanılan taşıtlardan, sözleşmesi sona erenleri yüzde 15 oranında azalttık.

Gelir politikalarında hedefimiz vergi adaletini daha da güçlendirmek ve dolaysız vergilerin payını artırmaktır. Bu kapsamda 2023 yılı Haziran ayından bu yana önemli adımlar attık. Kurumlar vergisi oranını yüzde 20’den yüzde 25’e, Yap-İşlet-Devret ve Kamu Özel İşbirliği Projelerinden elde edilen kazançlar ve banka ve finans kurumları için yüzde 30’a yükselttik. Çok uluslu şirketlere yüzde 15, yurt içindeki şirketlere yüzde 10 asgari kurumlar vergisi getirdik. Yatırım fon ve ortaklıklarının kazanç istisnasını, gayrimenkul kazançlarının yüzde 50’sinin kâr olarak dağıtılması şartına bağlayarak daralttık. Ayrıca bu fon ve ortaklıkların gayrimenkul kazançlarını yüzde 10 asgari kurumlar vergisine tabi tuttuk. KKM kazançlarına uygulanan kurumlar vergisi istisnasını kaldırdık. Bireysel hesaplara da stopaj uygulaması getirdik. Vadeli mevduatların yüzde 86’sını oluşturan 6 aya kadar vadeli mevduat gelirleri için stopaj oranını yüzde 5’ten yüzde 10’a yükselttik. Yatırım fonları için yüzde sıfır olan stopaj oranını yüzde 10’a yükselttik. Şirketlerin taşınmaz satışlarında yüzde 50 olarak uygulanan kazanç istisnası ile yatırım fonlarından elde ettikleri kazançlara uygulanan istisnayı tamamen kaldırdık. Serbest bölgelerdeki istisnaları işletmelerin ihracat gelirleriyle sınırladık. Dolaysız vergilerin payını artıracak tüm bu adımlarla vergide adaleti güçlendiriyoruz. Vergilemede etkinliği artıracak düzenlemeler yaptık. Ağustos ayında yapılan hasılat tespitine ilişkin düzenleme, kayıt dışılıkla mücadelede çok etkin bir araç olacaktır. Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla elektronik ticarette gelir ve kurumlar vergisi tevkifattı uygulaması getirdik. Ayrıca, uzlaşmada vergi asıllarını kapsam dışına çıkardık.

VERGİ YÜKÜ DAHA DA ARTACAK SİNYALİ

Ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor. Toplam vergi yükü sıralamasında yüzde 20,8 ile 38 OECD ülkesi arasında en düşük vergi yüküne sahip üçüncü ülkeyiz. Vergi yükü ortalaması OECD’de yüzde 34, AB’de ise yüzde 41,2 seviyesindedir. Dolaylı vergi yükünün çok yüksek olduğu yönündeki kanaat de doğru değildir. Vergi sistemimizdeki temel sorun dolaysız vergilerin yeterli düzeyde olmamasıdır. Ülkemizde dolaylı vergilerin milli gelir içerisindeki payı yüzde 9,1 iken OECD ortalaması yüzde 10,5, AB ortalaması ise yüzde 13,6’dır. Ülkemizde genel KDV oranı yüzde 20’dir. Bu oran ile AB ülkeleri içerisinde en düşük vergi oranına sahip altıncı ülkeyiz. Temel gıda, eğitim, sağlık, giyim ve sosyal konut gibi birçok alanda uygulamadaki indirimli KDV oranı ile efektif KDV oranımız yaklaşık yüzde 15’tir. Gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergilerin milli gelire oranı yüzde 5,8’dir. Bu oran ile OECD ülkeleri arasında en düşük vergi yüküne sahip üçüncü ülkeyiz.” (EKONOMİ SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Kalabalığın şairi Orhan Veli

SONRAKİ HABER

Esenyurt'ta bir pazar yerinden yansıyanlar: Yoksulluk, adaletsizlik, umutsuzluk...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa