15 Kasım 2024 15:13

İran’da rejime başkaldıran kadınlar kliniklere kapatılıyor

İran yönetimi rejimin gerici kurallarına uymayan kadınların baskı altına alınacağı klinikler açmayı planlıyor. Başörtüsü takmak istemeyen kadınlara “deli” muamelesi yapılacak.

Fotoğraf: Mashregh News

Paylaş

Ela AVA

İran yönetimi rejime başkaldıran kadınların baskı altına alınacağı klinikler açmayı planlıyor. Kadınları hedef alan “Hijab klinikleri”nde başörtüsü gibi kurallara uymayan kadınların “psikolojik tedavisi”nin yapılacağı belirtiliyor. 

Son yıllarda “örtünmeme” ve “ahlak dışı davranışlar” bahanesiyle İranlı kadınlara psikolojik taciz ve şiddet uygulanmasında önemli rol oynayan “İyiliğe Emretme ve Kötülükten Sakındırma Birimi” şimdi de “Hijab” klinikleri açmayı planlıyor. Kliniğin açılacağı ilk kentin başkent Tahran olacağı belirtiliyor.

Tahran Azad Bilim ve Araştırma Üniversitesinde, ahlak polislerinin müdahalesine tepki olarak kıyafetlerini çıkaran öğrenci Ahoo Daryaei’nin tutuklanıp zorla hastaneye kaldırılmasından 10 gün sonra, İran ilahiyat okulları, “Özellikle gençler ve kadınların başörtüsü kullanması için bilimsel ve psikolojik tedavi amacıyla Tahran’da bir klinik açılacak” diye duyurdu.

ÖRTÜNMEYEN KADINLARA ‘DELİ MUAMELESİ’ 

İyiliğe Emretme ve Kötülükten Sakındırma Birimi Kadın ve Aile Dairesi Başkanı Mehri Talebi Darestani, “Bu süreçte kadınların örtünmemesi için toplumsal bir baskı da söz konusudur. Dolayısıyla örtünmemeyi ve teşhirciliği yaygınlaştıranlar için psikolojik danışmanlık vereceğimiz klinikler kuracağız” dedi.

Mehri Talebi Darestani özetle, başörtüsünü “düzgün takmayan” kadınların sayısındaki artışın nedeninin “çevresel baskılar” olduğunu, düne kadar başörtüsünü “düzgün” takmayanların suçlu olduğu ve ancak artık bu kadınların “hasta” ve “kişilik bozukluğu” yaşayan kişiler olarak tanımlandığını ifade etti.

İRAN REJİMİNİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRÜLDÜ 

Ahoo Daryaei’nin protestosunun ardından birçok mecrada, Daryaei’nin yaptığının "bir protesto olmadığına" ikna propagandası başlamıştı. Genç kadının "psikolojik sorunu olabileceğinden", "dış güçler tarafından İran rejimine karşı kışkırtma operasyonu sürdürdüğüne" kadar birçok iddia gündeme getirilmişti. Bir yandan İran’daki sağ muhalif cephede bulunan “Mano To” gibi yayın kuruluşları da “Böyle protesto olmaz, bizim kadınlarımız çıplaklık istemiyor” gibi tartışmalarla kadınlar üzerinde kurulan baskıyı destekleyen bir pozisyon almışlardı.

‘DELİ MUAMELESİ’ YENİ DEĞİL 

İran rejimi, 45 yıllık hükümeti boyunca kadınların başörtüsünü kendi ideolojik altyapısının ayrılmaz parçası haline getirdi. Kadınlar, yıllar boyunca eğitimden iş yerlerine, mahallelerden tüm yaşam alanlarına kadar para cezası, kırbaç cezası, hapis cezası, işkence ve ‘kör edilmeye’ kadar bir dizi işkenceye maruz kaldı. 

İyiliğe Emretme ve Kötülükten Sakındırma Birimi ise İran’da önemli bir bütçeye sahip, aynı zamanda hukuk dışı yetkileri ve dokunulmazlığı olan bir kurum. İran’da halkın hayatı üzerinde neredeyse güvenlik kurumları kadar etkili bir kurum. Ayrıca bu birim, siyasilerin sistematik işkencesine ilişkin karanlık bir geçmişe sahip.

Örneğin 2017 yılında Tahran’da ilk kez başörtüsünü çıkararak zorunlu örtünmeyi protesto eden Vida Movahed, “akıl hastası” olduğu iddiasıyla ve “depresyona bağlı örf dışı hareketler” yapmakla suçlandı. Birkaç ay önce ise Tebriz ilinde 31 yaşındaki Roya Zakeri, ahlak polisine karşı tutumundan dolayı tutuklanarak Tebriz Ruh Hastalıkları Hastanesine sevk edildi.

Öte yandan son süreçte İran rejimi kamuoyunda daha az yankı uyandıracak cezalandırma yöntemlerini de gündemine alıyor. Bunlar arasında sokak temizliği, kamu binaları temizliği ve mecburi hizmet bulunuyor.

İRAN REJİMİ MALİYETSİZ İŞKENCE PEŞİNDE

İran’da “ruh sağlığı” bahanesinin baskı ve işkence aracı olarak kullanılması, rejim açısından “daha az maliyetli” bulunuyor. Son yıllarda pek çok siyasi tutuklu akıl hastanelerinde yatırılarak şokla işkenceye, bilinmeyen anestezik enjeksiyonlara maruz kaldılar. Serbest bırakıldıktan sonra titreme, dil ve ağız bölgesinde hasar ve konuşma bozukluğunun yanı sıra ciddi komplikasyon ve yaralanmalar yaşayanlar oldu. Bu vakalardan biri de Behnam Mahjubi’ydi. Mahjubi 2017’de tutukluluğu sırasında Amin Abad Akıl Hastanesinde tutuldu ve 2019 yılında çıktıktan birkaç ay sonra gördüğü işkenceler sonucu hayatını kaybetti.

İran rejimi son süreçte sorgularda, çeşitli ilaçlar kullanmayı da artırdı. Tebriz ilinde son iki ayda bir kadın ve bir erkeğin sorgu sürecinde zorla kendilerine içirilen sudan etkilenerek birkaç hafta sonra öldükleri iddiası gündeme geldi.

ÖNCEKİ HABER

Limter-İş: İsrail’e giden gemiler durdurulsun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa