Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
18 Kasım 2024 04:50
/
Güncelleme: 12:56

İşçiye umut satılıyor, parayı kasa kazanıyor

İşçiler YouTube’da yayın izleyerek bahis oynuyor. İzledikleri Eski Lastik İşçisi “Ekrem Abi”. Onun ‘kurtuluş’ hikayesi anlatılıyor. Oysa şans oyunlarından yüzünün güldüğünü bildikleri başka kimse yok.

İşçiye umut satılıyor, parayı kasa kazanıyor

Fotoğraf: Evrensel

Eren YÜCEBOY
İstanbul

Tuzla İçmeler Mahallesi’nde bulunan ve büyük oranda tersane işçilerinin, toplamda ise yüz civarında işçinin yaşadığı bir pansiyonda, odaların birinde misafiriz. Odaya girdiğimiz anda bizi karşılayan manzara şu: Hemen hemen tüm pansiyon odalarında veya bekar işçi evlerinde olduğu gibi, duvar diplerine yerleştirilmiş ranzalar, dolaplar, sağa sola kurusun diye asılmış çamaşırlar ve hepsinin ortasındaysa etrafı sandalyelerle çevrili bir masa. Masanın üzerinde bir dizüstü bilgisayar. “Ekrem Abi” isimli bir YouTube kullanıcısının videosu açık, şans oyunu oynuyor. Bir yandan video izleniyor, bir yandan da elde telefonlarla videodakiyle benzer oyunlar oynanıyor.

Bu noktada, “Ekrem Abi” isimli kullanıcıya daha yakından bakacağız. Salt bir YouTube kullanıcısı olmasının ötesinde, kimdir?

Kendisi, daha önce lastik fabrikasında çalışmış eski bir işçi. Hayatının bir noktasındaysa şans oyunlarıyla tanışmış, oynamış ve şansı yaver gidince de “Kendini işçilikten kurtarmış” birisi. Şimdilerde kendisine zenginliğin kapısını aralayan bu oyunları sadece oynamıyor, oynarken izletiyor da. YouTube’da benzer içerikte çok sayıda kullanıcı olmasına rağmen en popüler, en fazla takipçi sayısına sahip olanlardan birisi. Onu tanımayan hemen hemen hiçbir tersane işçisi olmadığı iddia ediliyor. Bilhassa işçiler arasındaki popülerliği boşuna değil. Çünkü, onun şahsında yaratılan şey, bugünün işçilerine yeni bir rol model. İnternette onun hakkında yazılanlar arasında, eski bir işçi olması ve bundan kaynaklı analitik yetenekleri nedeniyle şans oyunlarında daha başarılı olduğu yorumu görülüyor sıklıkla...

SABANCI, KOÇ, ACUN VE EKREM ABİ

Odasına misafir olduğumuz işçilerden biri, her ne kadar Ekrem Abi’yi izliyor olsa da onunla yaratılmaya çalışılan imaja kanmadığını söylüyor: “Dün Sabancı, Koç gibi ailelerden bahsedilirdi. ‘Çalıştılar, zengin oldular’ denirdi. Sonradan Acun çıktı. Çok çalışıp zengin olduğu söylendi. Şimdi de bu Ekrem Abi. İşçilere umut satıyorlar, başka bir şey değil. ‘O da sizin gibi işçiydi, o da sizin gibi yoksuldu, bakın şimdi ne halde?​’ deyip özendirmeye çalışıyorlar.”

Kanmadığı tek şey Ekrem Abi’nin bir rol model olması değil. Onun zenginleşme hikayesi de inandırıcı gelmiyor aynı işçiye: “Güya oyun oynayarak, şansla zengin olmuş. Ama öyle değil. Bir yerden sonra bu biraz izlenmeye başlayınca buna sponsor olmaya başladılar. Bahse yatırdığı para kendi parası değil. Bu oyunları oynatan siteler bedava kredi açıyorlar adama. Kendi sitelerinde oynasın, sitelerinin reklamı olsun diye para veriyorlar. Reklamcı bu adam.”

Söz konusu siteler reklamlarını yalnızca çok sayıda izlenmeye sahip bu kişilere de yaptırmıyorlar. “Adamların en büyük reklam kaynağı biziz.” diye açıklıyor durumu tersane işçisi. “Eskiden Çiftlik Bankta olduğu gibi, ona benzer bir sistem kurmuşlar. Bir nevi saadet zinciri. Birisi bu sitelere girip oyun oynadı diyelim, site ona arkadaşlarını davet etmesini söylüyor. Ne kadar arkadaşını davet ederse, o oranda fazla kredi veriliyor site tarafından. Böyle bir tezgah kurulunca da atlıyor herkes. O ona söylüyor, o ona öneriyor derken aynı iş yerinde çalışan bütün işçiler bir anda kendisini o sitede buluyor.”

HERKES BAŞLADIĞI NOKTANIN GERİSİNDE

Bu kadar yaygın olmasına rağmen oynayanlar arasında durumunu dünden daha iyi hale getiren kimse de yok. Herkes başladığı noktanın daha gerisinde maddi olarak. Zaten söz konusu oyunların oynanma amacı büyük oranda bir zenginlik hayali de değil, kimse müstakbel Ekrem Abi olabilmek kaygısıyla oynamıyor. Bugününü bir nebze de olsa rahatlatabilmek, cep harçlığı çıkarabilmek gibi kaygılar daha ön planda. Ama çoğu zaman o da mümkün olmuyor.

Bir tersane işçisi durumu şu şekilde özetliyor: “Ben bana gelip de ‘Şu kadar kaybettim’ diyeni hiç duymadım. Adam her gün oynuyor ama iki haftanın sonunda gelip diyor ki ‘Şu kadar kazandım’ Ama zaten hesabını yapsa iki hafta boyunca kaybettiği para, iki haftanın sonunda kazandığı paradan çok daha fazla. Bu oyunları oynayan herkes sadece kazandığını söylüyor. O yüzden zaten hiç oynamamış birisi bunu duyunca o da hemen oynamaya başlıyor.”

Sohbet devam ediyor, örneklerin sayısı artıyor...

“Bir tanesi baktım seviniyor, hava atıyor sağa sola. Diyor ki ‘İki gündür peş peşe 50 bin kazandım.’ Kazandıysan kazandın, Allah daha çok versin. Aradan iki gün geçti. Geldi, benden sigara istiyor. Ulan dedim sen hani 100 bin kazanmıştın, cebinde sigaran mı yok? Diyor, abi dün hepsini kaybettim.”

Bir başkası...

“Bir gün bizim firmada çalışan arkadaşlardan birisi 80 bin lira kazanmış. Geldi o da bize anlatıyor. Keyfinden geçilmiyor. O da ertesi gün geldi. Benden borç para istedi. Ben de ona sordum. Hani 80 bin nerede diye. Önceki gün hepsini kaybetmiş. Bu olay yaşanmadan bir gün önce de maaş almıştı. Hadi 80 bini kaybettin, maaşın nerede? Onu da kaybetmiş.”

ŞANS OYUNLARINDAN YÜZÜ GÜLEN YOK

Benzer hikayeler daha çok konuşuldu, çok örneklendirildi. Ama şurada ortaklaşıyor esas: Şans oyunları oynayarak yüzünün güldüğünü bildikleri kimse yok. Yüzü gülen de iki gün sonra yeniden eski haline dönüyor.

“Kasa her zaman kazanır” diyor pansiyon sakinlerinden bir tersane işçisi. “Adamlar bu lafı boşuna etmemiş. Sitelerde bir algoritma var zaten. Toplam paranın bir kısmını kasaya alıyor, kalanı oynayanlar arasında bölüştürüyor. Bir gün ben şanslıysam ve kazandıysam, aslında o gün diğer arkadaşım kaybedip üzüldüğü içindir. Ben bir gün 50 bin lira mı kazandım mesela, demek ki o gün diğer arkadaşlar toplamda 50 bin lira kaybetmiş demektir. Birimizin kazanması için, diğerlerimizin kaybetmiş olması gerekiyor. Ama kasa her türlü kazanıyor.”

Evrensel'i Takip Et