19 Kasım 2024 04:15

"Yüzleşme" filminin yönetmeni Filiz Kuka: Bu hayatta pek çok Hatice var

Filmdeki Hatice karakterinin doğrudan kısıtlanmadığını, özgürlüğü, benliği var gibi göründüğünü belirten Filiz Kuka, "Kalabalık bir ailede büyüdüm ve hayatımda pek çok Hatice var" diyor.

"Yüzleşme" filminden bir sahne

Paylaş

Şeyma AKCAN
İstanbul

Filiz Kuka’nın ilk uzun metraj filmi “Yüzleşme” MUBI’de gösterimde. Dünya prömiyerini geçen sene İstanbul Film Festivali’nin “Ulusal Yarışma” kategorisinde yapan film, geçen sene Adana Altın Koza Film Festivali’nde Nilay Erdönmez ile “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ve Okan Urun ile “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödüllerinin sahibi olmuştu.

Senaryosunu da Filiz Kuka’nın yazdığı filmin Görüntü Yönetmenliğini Şafak Yıldız, kurgusunu Ömer Günüvar, Sanat Yönetmenliğini Levent Uçma ve Yapımcılığını Filiz Kuka ile paylaşan Seçkin Akyıldız üstleniyor. Oyuncu kadrosunda ise Asiye Dinçsoy, Okan Urun, Nilay Erdönmez, Güneş Sayın, Mutlu Güney, Tülay Bursa, Fatih Sevdi ve Name Önal yer alıyor.

“Yüzleşme”, bir annenin kaybından sonra ailenin üzerinde kalan duygusal yükün ve sorumlulukların, ailenin geri kalanında sebep olduğu yüzleşmeleri konu ediniyor. Ötanazi, bireysel vicdan, ailenin genel yapısı, kadının rolü, yaşlı bakımı, kişinin birey olması gibi konulara da değinen filmde kardeşler arasındaki ilişki, dile gelmeyen gerilimlerle de işleniyor.

Uzun süredir yoğun bakımda olan annenin ölümüne, ona özverili bir şekilde bakan hasta bakıcı Evren’in sebep olduğu öğreniliyor. Annesinin ölümüyle ilgili bu bilginin yükünü tek başına üstlenemeyen Hatice’nin bunu kardeşi Kader ile paylaşmasının ardından çeşitli sorgulamalar ve tartışmalar başlıyor. Hatice, ailedeki tüm dertleri kendisine dert edindiğini düşündüğümüz sorumluluk sahibi bir abla. Tüm bu olanların Hatice’nin üzerinde yarattığı etki, ailedeki rolünün karakter oluşumundaki yansımaları hem ailenin hem kadının rolüne dair de sorgulamaları beraberinde getiriyor.

Filmin Yönetmeni ve Senaristi Filiz Kuka ile “Yüzleşme” üzerine konuştuk. İletişimsizlik, birey olma çabası, aile içindeki ilişkilerin kendisindeki izdüşümünden bu filme vardığını aktaran Kuka, “Kadınların arasında büyüdüm, o yüzden kadının ailedeki rolü benim çok yakından tanık olduğum durumlar. Özellikle kadının görünmez sınırlarını işlemeyi tercih ettim” diyor

‘AİLE İÇİ İLİŞKİLERDEN, İLETİŞİM SORUNUNDAN YOLA ÇIKTIM’

Yüzleşme sizin ilk uzun metraj filminiz. Bir annenin ölümünden sonra ailenin geri kalanının üzerindeki “yüklerin” etkisini, yaşananları izliyoruz. Neden böyle bir konuyu tercih ettiniz, hikaye nasıl ortaya çıktı?

Gerek aile içi gerek yaşamın her alanında birbirimizle olan iletişimsizliğimiz, olayların konuşulması değil de saklı kalması, birbirimizi dinlemeden yargılamamız, birey olamamamız gibi duygu durumlarının bendeki iz düşümünden ortaya çıktı diyebilirim. Filmdeki kayıp, bir amaç değil bir araç olarak işlendi. Bu kayıp üzerinden kişilerin duygu durumuna ulaşmak istedim. Özellikle en iyi bildiğim alanın aile olduğunu düşündüğüm için aile içi ilişkilerden yola çıktım. Öte yandan uzun zamandır ötanazi kafamı kurcalıyordu ve bunun yapılabilirliği, yasal olma durumu üzerine düşünüyordum. Önce Evren karakteri var oldu (İyi bir insan, kendi hayatını kuramamış, var olamamış bir birey, vicdanı temsil ediyordu beynimde bir yerde) onun yaptığı birine göre iyi, birine göre kötü bir olay ile yargılanacaktı.

Film izleyiciden nasıl tepkiler aldı? Yolculuğu nasıldı şimdiye kadar?

Filmi seven de oldu sevmeyen de. Festival yolculuğu güzel geçti, şimdi dijital platformda daha fazla izleyici ile buluşma fırsatını yakaladı, bu da film için epey güzel bir yolculuk oldu.

‘TOPLUMDA YÜZLEŞMEYİ BAŞARAMIYORUZ’

Konuya gelecek olursak, esas yüzleşmenin sanki filmin sonunda yaşandığına şahit oluyoruz. Neden filmin sonunda yer alıyor, bu yüzleşmenin ardından yaşananları merak ettim. Buna neden değinmeyi tercih etmediniz?

Başarısız bir yüzleşme girişimi diyebiliriz. Sadece ölüm değil, pek çok konuda yüzleşmeyi başaramıyoruz. Bizim gibi toplumlarda her durumda, her zaman, her şey bilinir ve konuşulmaz, herkes üç maymunu oynar. Ben hikayeyi ablamlarla tartışırken, hiçbirimiz aynı konuda hemfikir olamadık. O yüzden burada da aynısını yapmayı tercih ettim. Masada tartışma yaşandı bitti, ertesi gün olacak yine aynı kardeşler, aynı sofrada kahvaltı edecekler, her ailede olduğu gibi.

Eğer bir hesaplaşma yapsaydım, Kader, babaevine gelmeyi keserdi, polise giderdi belki… Onun dışında diğerlerinde durum eskisinden farklı olmazdı. Bunun yanı sıra filmde epey yüzleşme çabası olduğu kanısındayım.

Karakterler kendi içlerinde bir muhasebe yapıyorlar.

Özellikle Hatice’nin neredeyse herkesin yükünü üstlendiği, derdini dert ettiğini ve ne kadar yıprandığını görüyoruz. Ama sanki bunu Hatice bilerek yapmıyor, ailedeki herkesin ondan bir beklentisi olduğunu görüyoruz. Hatice karakteri nasıl bir karakter sizce?

Kalabalık ve çok kadın popülasyonlu bir ailede büyüdüm ve hayatımda pek çok Hatice var diyebilirim. Sizin de belirttiğiniz gibi çoğumuzun evinde farkında olmadan her şeyi üstlenmiş, kendini ailesi için feda etmiş bir eş, anne, abla, çocuk, vardır ve bu toplum tarafından dayatılmış bir görevdir adeta. Hatice bunu bile isteye üstlenmemiştir, farkında olmadan bu noktaya gelmiştir. Bazen birine iyilik yapmak, işe yaramak, sevdiğimiz durumlardır ve bu fedakarlığı isteyerek yaparız. Ancak bizler bu durumu sömürmeyi ve kişinin görevi haline getirmeyi çok iyi başarırız. Hatice’de durum aynı, her şeyi ailesi için yapıyor tabii ki ama yaşadığı olay ile birlikte kendi üstündeki ağırlığın, sınırların, aile içindeki konumunu üzücü bir şekilde öğrenmiş oluyor. Bu olay onu içsel yolculuğuna götürüyor.

‘YAŞLI BAKIMI İÇİN İYİ POLİTİKALAR GEREKLİ’

Hasta bir annenin bakımı, yaşlı bir ebeveynin yalnız başına yaşaması, çocuğun üzerinde bir sorumluluk hissetmesi ve hasta bakıcı örneğindeki gibi kendi hayatını kurmaya bu sebeple odaklanamayışı gibi toplumsal meselelerin işlendiğini de görüyoruz. Bu böyle olmak zorunda mı? Hasta Bakıcı Evren veya ailenin en güvendiği ferdi Hatice bu yükü nasıl paylaşmalı ve devam edebilmeli sizce?

Bu böyle olmak zorunda değil, olmamalı da ama ben bu soruya bütünlüklü bir cevap veremeyebilirim. Çünkü bu benim tek başıma çözümleyebileceğim bir şey değil. Bizler aileye karşı hep sorumluluk alarak yetiştiriliyoruz, yani kişinin kendi benliği, bireyselliği hep geri planda kalıyor. Aslında bir kişiye tüm sorumluluğu yükleyip öyle yaşıyoruz; anne, abla, baba, kardeş vs. hepimiz bir başımıza var olmayı, hayatta kalmayı öğrenebilirsek, daha adil bir hayat yaşarız gibi geliyor. Belki yeni nesil bunu biraz değiştirebilecek. Yaşlılık açısından ise daha iyi politikalarımızın olması gerekiyor.

‘KADININ GÖRÜNMEZ SINIRLARINI İŞLEMEYİ TERCİH ETTİM’

Toplumda kadının rolü üzerine de düşündürtüyor film. Bir yandan hasta anneye bakmak, bir yandan ailedeki dertleri çözmek, bir yandan gündelik ev işlerini yapmak kadına kalıyor. Bunu özellikle mi işlemek istediniz?

Dediğim gibi kadınların arasında büyüdüm, o yüzden kadının ailedeki rolü benim çok yakından tanık olduğum durumlar. Bu en yakından bildiğim ve içselleştirdiğim bir durum olduğu için özellikle kadının görünmez sınırlarını işlemeyi tercih ettim. Filmde Hatice doğrudan herhangi bir şekilde kısıtlanmıyor, gayet özgürlüğü, benliği var gibi görünüyor. Ben de tam bu yüzden buradan bakmak istedim. Tüm bunlar kadının bile isteye kabul ettiği şeyler değil, böyle gelmiş böyle gidiliyor. Bu şekilde hikayelendirerek ataerkil yapıya karşı farkındalık yaratmak istedim diyebilirim. Kadın için varoluş, ırk ve coğrafya fark etmeksizin -dereceli de olsa- güçlü bir çaba ve mücadele gerektirmiştir. Buna karşın üzerine düşen sorumlulukların büyüklüğü modern toplumlarda dahi kendilerine açılan alanla çoğu zaman ters orantılıdır. Bu durumun yarattığı yetersizlik hissi kadına dair potansiyelin ortaya çıkmasında sorun oluşturuyor.

İlerisi için başka film hazırlıkları var mı?

Bir belgesel ve uzun metraj kurmaca projem var, hangisinin önce gerçekleşeceğini şu ana söyleyemiyorum.

ÖNCEKİ HABER

Rojin Kabaiş’in kaybolmadan 2 gün önceki görüntüleri ortaya çıktı

SONRAKİ HABER

İskender Bayhan: As Plastik’te mücadeleyi yükseltme zamanı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa