Özel hastane çetesi duruşması | Yoğun bakım kameraları sökülmüş, kaşesi kullanılan doktor başka hastanede
Özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde en az 10 bebeğin ölümüne neden olan özel hastane çetesinin duruşması 3. gününde 7 sanığın ifadesi alındı. Yarın 9.30'a kadar ara verildi.

Evrensel
İLGİLİ HABERLER

"Henüz ölen bebekler konuşulmuyor"

Özel hastane çetesi duruşması 2. günü: Hemşire sanık Gök, "işletmeyi" anlattı
Özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde SGK'den para almak amacıyla en az 10 bebeğin ölümüne neden olan özel hastane çetesinin 18 Kasım Pazartesi günü başlayan duruşmasında 3. günün sonuna gelindi.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada 22'si tutuklu 47 sanık yargılanıyor. İkinci günde sanıklar Hemşire Hasan Basri Gök, Duygu Hastanesi Hemşiresi Deniz Korkmaz, Esenler Güney Hastanesi Hemşiresi Hüseyin Günerhan, SGK ilaçlarını sattığı öne sürülen Hüseyin Gündüz ve 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi Alperen'in ifadeleri alındı. Bugün ise TRG Hopitalist Hastanesi Hemşiresi Cansu Akyıldırım'ın ifadesiyle duruşmaya başlandı. Yarın 9.30'a kadar ara verildi.
KADAN BEBEKLE İLGİLENEN HEMŞİRE KONUŞTU
2012-2019 arasında çeşitli hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde çalıştığını ifade eden Akyıldırım; Esenyurt Reyap, Birinci ve TRG Hospitalist Hastanelerinde çalıştığını belirtti, TRG Hospitalist Hastanesine Hasta Bakım Hizmetleri Müdürü olarak çalıştığını söyledi. Üzerine atılı suçları kabul etmediğini ifade eden Akyıldırım, diğer sanıklar gibi böyle bir örgüt olduğunu düşünmediğini vurguladı. İfadesinde "işletme" olarak ifade ettiğinin 'danışmanlık hizmeti veren' Medisense olduğunu ve TRG Hospitalist, Birinci Hastaneleri Medisense ile çalışırken Reyap'ın çalışmadığını öne sürdü. Bu danışmanlık sözleşmesinin muhtemelen hastane yöneticileri ile Medisense arasında imzalandığını ifade eden Akyıldırım, Birinci Hastanesine bağlı maaşlı çalışanken Fırat Sarı'nın gece vardiyasında çalışan hemşirelere "motivasyon ücreti" altında para verdiğini söyledi.
Birinci Hastanesinde çalışırken TRG Hastanesine yardıma gitmesinin Fırat Sarı tarafından istendiğini, o sırada Birinci Hastanesinde yıllık izinde olduğunu, iş görüşmesini Murat Mantuş'la yaptığını ifade etti.
Basamak düzeltmek veya epikriz düzenlemek gibi bir yetkisi olmadığını, yazılı olarak gelen raporları bilgisayara geçirdiğini öne süren Akyıldırım, Hakan Doğukan Taşçı'nın işten atılması yönünde Fırat Sarı'ya tavsiyede bulunduğunu iddia etti. Fırat Sarı ile bir dönem romantik ilişki içerisinde bulunan Akyıldırım, aynı zamanda Birinci Hastanesi ve Medisense arasında sözleşme yapılmasına aracı olduğunu söyledi.
ENTÜBE OLMAYAN BEBEKLERİ ENTÜBE GÖSTERDİLER
Ardından Havanur Karakoç bebeğin öldüğü Bağcılar Medilife Hastanesi Hemşiresi Çağla Durmuş'un ifadesine geçildi. Daha önce TRG Hospitalist'te de çalışan Durmuş, "Herhangi bir örgüte üye değilim, herhangi bir örgüt olduğunu da düşünmüyorum. Medilife Hastanesinde çalışan bir hemşireyim. Hayatım boyunca da hiçbir hastamı ihmal etmedim" dedi. Tape kaytlarında bir bebek için kullandığı "ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın" ifadelerinin hatırlatıldığı Durmuş, bunu 'düşünme anlamında bırakmak, ilgilenme anlamında değil' diye savundu.
Yine bir tapede "İnşallah onlara bakmazlar (denetimciler)" dediği hatırlatılan Durmuş, taburcusu yapılmış ancak epikrizi yazılmamış hastaların dosyalarını kastettiğini öne sürdü. Yine "Dolap ilaçlarını kaldırdınız mı?" ifadelerine dair ise "Fazla kalan ilaçlardı. Denetimciler antibiyotik bile dışarda kalmasın der. Sorun olur diye düşündüm" dedi.
112 şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in kendisine telefonda "Çok ortalığız, herkes nerede çalıştığımızı biliyor" dediği hatırlatıldı, Durmuş, "İşletme mantığını kastetmiştir" diye savundu. Bir tapede "Epikrizim ile dosyalarım uyumlu değil, hiç entübe olmadı ama biz onu entübe gösterdik hep. Umarım bundan patlamayız" ifadelerini kullandığı hatırlatıldı. Durmuş, "Fırat Bey (Sarı) hastayı entübe göster, basamağını değiştir' derdi. Amacı, kazanç" dedi.
Hayatını kaybeden Havanur Karakoç bebekten sorumlu Durmuş'a Karakoç bebeğin ölümünden sonra tapelerdeki, "Yeni olmuş gibi göstereceğiz" "Dursun'la (Eryılmaz) ağzınız bir olsun" ifadeleri soruldu. Durmuş, "Normalin dışında bir şey yapmadık" dedi. Durmuş'un avukatı Durmuş'n tahliyesini istedi. Duruşmaya yarım saat ara verildi. O esnada iki aile doktor Dursun Eryılmaz'a seslenerek "2020'de de bizim çocuklarımızı öldürdün" dedi.
"GECE HASTANEDE ÇOCUK DOKTORU OLMASI GEREKİRKEN YOKTU"
Duruşma Duygu ve Güney hastanelerinde çalışan hemşire Damla Atak'ın ifadesi ile devam etti. Damla Atak hayatını kaybeden Kaya bebek hakkında sorgulandı. Tapelerde yer alan ifadelerle Kaya bebeğe yönelik ihmallerin ve hastaneden çıkarak bebeğin sorumluluğunu Batuhan Çetin'e bırakması hakkında acil durum teknisyenliği eğitimi olduğunu bir müdahale yetkisi olmadığını, Çetin'in gece sorumlusu olduğunu söyledi. Durumdan haberi olmamasına rağmen Kaya bebeğin ölümüyle suçlandığını öne sürdü.
Kaya bebeğin ölümünün ardından denetimi Atak, "Gelirlerdi denetime o var mı, bu var mı sonra giderlerdi. Kaya bebeğin ex olduğu gün geldiler, her şeye baktılar. Kaya bebeği de sordular... Daha sonra Ali Bey (Aksu) aşağı çıkardı. 'Ben Hilda'nın (Keykubad) burada olduğunu söyledim' dedi. Burada olmasının sebebi de onun kaşesini kullanmış olmamızdı" diye anlattı.
Ardından hakimin sorusu üzerine şunu söyledi: "Gece hastanede çocuk doktorunun da bulunması gerekirdi. Ama bizim Güney Hastanesi'nde sistemimiz şöyleydi maalesef. Gece çocuk doktoruna ihtiyaç olursa dışarıdan gelirdi. O da Hilda hanımdı. Ama hiç yoktu, Rıza bey (Keykubad) gelirdi." Mahkeme heyetinin sorusu üzerine Hilda Keykubad'ın o sırada Duygu Hastanesinde poliklinik doktoru olduğunu, henüz Güney Hastanesinde çalışmadığını, buna ilişkin yönetimin 'doktorların kaydının uzun sürdüğünü' aktardığını söyledi. Hastanede hemşireler Hilda Keykubad'ın kaşesini kullanıyor.
Atak, "Sabah 8'de doktora gittiğimde Batuhan (Çetin) bebeğin ex olduğunu söyledi. Daha zaten saat 9 olmadan denetime gelmişlerdi" dedi. Ali Direk'in Güney Hastanesinde yoğun bakımdaki kameralı çıkarttırdığını ifade eden Atak, "Benim başhekimim ben zaten soramam neden çıkarttı diye. Bu durum bebek Kaya'dan önce miydi sonra mıydı bilmiyorum" dedi. Duygu Hastanesi'nin 'dört dörtlük bir yönetimi' olduğunu düşünen Atak, Güney Hastanesinden "işletmenin" çekilmesinde dair ise şunları söyledi: Hüseyin Günerhan'ın ilaç sattığı iddia edildi, aynı şekilde Şeyhmus Çelik'in de takibini yapmadığı iddia edildi, ikisi de atıldı. Ali Dirik bana şunu söyledi: '3 yıldır bunlarda (yoğun bakım), mahvetmişler, ilaç satmışlar."
Kaya bebeğin ailesinin avukatı Damla Atak'a babaya 4 çeşit ilaç aldırıldığını ve yoğun bakıma bıraktırıldığını söyledi. Bu ilaçların bebeğe kullanılıp kullanmadığını soran avukata "Yoğun bakımda dışarıdan gelen ilaç kullanılmaz" diye yanıt verdi. Bir avukarın sorusu üzerine denetim günü hastanenin 1. basamağa çevrildiğini ifade eden Atak, "Daha sonra biz hastalarımızı sevk ettik, zaten bizim hastanedeki (Güney Hastanesi) 1, 2 ya da 3 gün sonra tekrar 3. basamağa çevrildi" dedi. Damla Atak'ın avukatı ortada bir örgüt olmadığını, Atak'ın da üye olmadığını savunarak Atak'ın tahliyesini istedi.
"KAYA BEBEK ÖLMEDEN HEMEN ÖNCE ÇOCUK DOKTORU SGK GİRİŞİ YAPILDI"
Duruşma Kaya bebeğin ölümüne neden olduğu iddia edilen Rıza Keykubad'ın ifadesi ile devam etti. Hiçbir zaman Esenler Güney Hastanesinde çalışmadığını ifade eden Keykubad, "O sırada ileri derecede prematüre olan Kaya bebeğin ölümü durumunda çocuk doktoru eksikliği olmaması için bir çocuk doktoru arayışındalarmış" dedi. Ali Dirik'in kendilerinden habersiz bir şekilde bebek Kaya'nın ölmesinden saatler önce eşinin (Hilda Keykubad) SGK girişinin yapıldığını iddia eden Keykubad, "Bizim Güney Hastanesiyle hiçbir bağımız yok. Eşim saat 08.00-16.00 arasında Duygu Hastanesinde çalışır. Biz part time için anlaşmıştık, bir yenidoğan yoğun bakımı doktorluğu anlaşmamız yoktu" dedi. Hilda Keykubad'ın da kendisinin de Kaya bebeği hiç görmediğini ifade eden Keykubad, denetim kayıtlarına göre hastanede sorumlu doktorun 3 senedir Şeyhmus Çelik olduğunun yazdığını söyledi. 16.11.2023 tarihinde gece saatlerinde yabancı bir numara tarafından arandığını ifade eden Keykubad, arayan kişi Esenler Güney Hastanesinden bir hemşirenin yoğun bakımdaki bir çocuğun durumunun ağırlaştığını söylediğini, kendisinin ise hastadan bir bilgisi olmadığını, sorumlu doktoru araması gerektiğini söylediğini iddia etti. Batuhan Çetir'in Rıza Keykubad'ın kendisine "Çek tüpünü gitsin" dediği yönündeki ifadesine ilişkin, "Benim böyle bir yönlendirmeyi yapacak bir yetkim de sorumluluğum da yoktur" dedi. İddianamede kendisine ait hiç tape olmadığını öne süren Keykubad, "Çünkü ben bu insanların hiçbirini tanımıyorum" diye konuştu.
Kaya bebeğin ailesinin avukatı İsmail Kılıç, gece kendisini arayan Batuhan Çetin'in kendisinin numarasını nereden bulduğunu sordu. Keykubad, eşi Hilda Keykubad yerine iş başvurusu yapmaya gittiğinde bıraktığını öne sürdü. Keykubad'ın avukatı Keykubad'ın tahliyesini talep etti.
"SENDEN BEBEK ALMIYORUZ" İFADESİNE "HATIRLAMIYORUM" DEDİ
Duruşma Birinci Hastanesinin Hasta Yatış Birim Sorumlusu Emine Avcı'nın ifadesiyle duruşma sürdü. Hasan Basri Gök'ün bir bebeğin tedavisi için ailesinden 38 bin TL para aldığını şikayet üzerine öğrendiğini söyleyen Avcı, Gök ile bu konu hakkında tartıştığını öne sürdü.
Savcı, Hakan Doğukan Taşçı ile aralarında geçen bir tapede yer alan "Ali (Aksu) Bey dedi ki 'dosyayı teslim etmeyin'" ifadesini sordu. Avcı Ali Aksu ile bir iletişimi olmadığını, bahsi geçen dosyanın denetçilere teslim edildiğini öne sürdü. Avcı, Hakan Doğukan Taşçı'nın Fırat Sarı ile birlikte Opera bebeği uygun olmamasına rağmen hastaneye getirdiği için Birinci Hastanesi'nden çıkarıldığını ileri sürdü.
Hasan Basri Gök'ü hiç tanımadığını söyleyen Avcı'ya Gök'le olan bir telefon konuşmasında "Sen böyle çalışıyorsan senden bebek almıyoruz" ifadesi soruldu, Avcı bu ifadeyi hatırlamadığını söyledi. Avcı aynı zamanda diğer sanıkların aksine Şeyhmus Çelik'in mesai saatlerine riayet ederek hastanede olduğunu söyledi.
3 GÜNLÜK YOĞUN BAKIM SÜRESİNİ 6 GÜN OLARAK GÖSTERMEYE "YANLIŞLIK OLMUŞ" DEDİ
Esenyurt Reyap Hastanesi hemşiresi Mehtap Sayar'ın ifadesiyle duruşma sürdü. Herhangi bir örgüte üye olmadığını ifade eden Sayar, "Ben maaşımı hastaneden alıyorum. Reyap Hastanesi de herhangi bir işletme hastanesi değil" dedi. Fırat Sarı'nın 2018'de yenidoğan yoğun bakımda çocuk doktoru olarak çalıştığını ifade eden Sayar, kendisinin de diğer sanıkların bahsettiği motivasyon maaşından aldığını ifade etti. Sayar motivasyon maaşı hakkında "Özel hastanelerde hemşire ücreti oldukça düşüktür. Fırat bey tüm kıdemli hemşirelerin üstünü kendisi kapatacağını söylemişti" dedi.
Hasan Basri Gök ile olan bir konuşmasında Gök'ün "Dolapta curosurf filan gördüler mi?" sorusuna "Yok dolaba bakmadılar Allah'tan" yanıtı hatırlatıldı. Sayar, bu ilaçların dolapta olmaması gerektiğini denetim sırasında öğrendiğini söyledi. Mahkeme heyetinin usulsüz curosurf ilaç düşürülmesine ilişkin sorusuna, "Benim bir satıştan haberim yoktu. Curosurf kullanma yetkisi hekimde" şeklinde yanıt verdi. Hasan Basri Gök'le öncesinde romantik ilişkisi olduğunu, o nedenle o kadar sık konuştuklarını artık sadece iş ilişkisi olduğunu ifade etti. Gök'ün curosurf satışının yarısını Sayar'la kendisinin aldığına dair iddiasını da o dönem araları bozuk olduğu için bu şekilde söylemiş olabileceğini söyleyerek yalanladı. Tapelerde bir bebek hakkında "öldürsem bir dert öldürmesem ayrı dert" ifadelerinin kaydedilmiş olmasına dair ise konuşmak istemediğini söyledi. Bir epikrizin düzeltilmesine dair ifadeleri içeren bir tapeye dair ise yalnızca kilolara baktığını söyledi.
3 gün yaşayan bir bebeğin 6 gün yaşadığının gösterilmesine dair bir tapeyi ise "Yanlışlık yapılmış, geri düzeltildi" dedi.
İlaçlara ilişkin "diğerlerini Mehtap getirecek" şeklinde tapelerde bulunan ifadeye dair ise "Hasan Basri Gök hastaydı, onun için ilaç istemişti" dedi. Kendisi hakkında söylenen "Mehtap'a söylüyorum o halde curosurf düşüm sayıları azaltalım" ifadesine dair de "Böyle bir yetkim yok" diye konuştu.
Curosurf ilaçları kutularına ilişkin bir konuda paranın nereye gittiğini sormasına ilişkin bir tapeye dair bir soruya Sayar, "Birinci Hastanesi'nde bir bebekten para aldıklarını duymuştum, o parayı sorarak sitem ettim" dedi. Hakan Doğukan Taşçı'nın ilaç sattığını bildiğine dair bir tapeye dair ise, "Doğukan'ın böyle bir işlere bulaştığını duymuştum, Hasan Basri Gök'e bunu bildirdiğim bir konuşmamdır" dedi. "Doğukan batacak" denen konuşmanın ise neye dair olduğunu hatırlamadığını söyledi. Hasan Basri Gök'ün avukatı Fırat Sarı ile çalışmıyorsa neden Sarı'dan 'motivasyon ödemesi' aldığını sordu. Sayar, Sarı'nın da yoğun bakımda olduğu için çalışma yükünü görüp kendi isteğiyle para verdiğini öne sürdü.
Sayar'ın avukatı dışarda pek çok bilişim suçuna karışmış kişinin, ifade verdikten sonra serbest kaldığını iddia ederek Sayar'ın suçu delillendirilmese de tutuklu olduğunu öne sürdü. İddianamede yer alan para trasfer miktarlarında gönderdiği paranın aldığından fazla olduğunu söyleyerek Sayar'ın 'örgüt finanse etmesinin amaçsız olduğunu' söyledi. Sayar'ın tahliye edilmesini talep etti.
"NİYE ÖYLE DEDİM BİLMİYORUM"
Bağcılar Şafak Hastanesi Mehmet Halis Başli'nin ifadesi ile duruşma sürdü. Mehmet Halis'e çeşitli epikrizlerin değiştirilmesi ile ilgili sorulan sorulara Başli, "Epikriz yazmak fiziksel bir işlem değil. Elektronik ortamda yapılıyor" diye yanıt verdi.
'Şehir dışından gelen bebeklerin yüzde 80'i zaten ex oluyor" şeklindeki tape kaydına dair ise "Duyduklarımı aktardım" dedi. Yine tapelerde yer alan "Hatırlıyor musun bir hasta almıştın Avrupa'dan? Parasını peşin aldım" ifadesine dair de tapede yer alan kayıtta ücretli bir hastadan aldığı parayı kastettiğini ileri sürdü.
"Ben epikriz yazıyorum, hasan da tam gazı basıyor" dediği bir kayda dair ise SGK denetimi öncesinde belgeleri sınıfladıklarını, düzenlediklerini söyledi. "Niye böyle bir şey söyledim bilmiyorum, ben epikriz düzenlemedim" dedi.
Batuhan Çetin'in kendisi hakkında epikriz yazdığına dair beyanını ise reddetti, kendisine öyle bir yetki verilmediğini söyledi. Mahkeme heyetinin Bağcılar Medilife Hastanesine epikriz yazmaya gittiğine dair iddiayı ise kabul etmedi.
Müşteki avukatları Başli'nin tape kayıtlarında "Olabildiğince tedbirli olmak gerekiyor. Ben Fırat beyle WhatsApp üzerinden konuşuyorum" ifadelerine ilişkin sorusuna ise ben "Ben Fırat beyle WhatsApp'tan hiçbir şey konuşmadım" şeklinde yanıt verdi. "Medilife çok fena patladı" ifadesine dair ise "Orada çalışmadığım için cevap vermeyeceğim" dedi. Cansu Akyıldırım'ın epikriz yazıp yazmadığına dair soruya ise "Hayır" şeklinde cevap verdi. Başli'nin avukatı, Karakoç bebeğin epikrizinin Başli tarafından yazılmadığını, ortada bir örgüt olmadığını öne sürerek delilerin somut olmadığını, sanıkların bir kısmının hedef gösterildiğini öne sürdü. Başli'nin tahliyesini talep etti.
Duruşmaya yarınn sabah 09.30'a kadar ara verildi
SANIKLAR HANGİ SUÇLARDAN YARGILANIYOR?
İddianamede, Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçlamalarıyla, 11 kez "resmi belgede sahtecilik" suçu ile cezalandırılması isteniyor. İki isim hakkında toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
112 Ambulans Şoförü Gıyasettin Mert Özdemir hakkında "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası; 18 kişi hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası isteniyor. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et