20 Kasım 2024 10:30

Ankara’da aydınlar “İşçi Sınıfı Mücadelesi ve Aydınlar” etkinliğinde buluştu

“İşçi sınıfı mücadelesi ve aydınlar” başlıklı etkinlikte EMEP Milletvekili İskender Bayhan konuşmacı olarak katılırken, işçi sınıfının aydınlarla ilişkisinin geçmişi ve bugünü konuşuldu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan'ın konuşmacı olduğu "İşçi Sınıfı Mücadelesi ve Aydınlar" başlıklı etkinlik gerçekleşti. Teşup Kitabevi'nde gerçekleştirilen etkinlikte aydın kavramının sınıfsal bakımdan farklı ele alınışları, işçi sınıfının aydınlarla ilişkisinin geçmişi ve bugününe değinildi.

Aydın kavramının dönem dönem farklı kesimleri adlandırmak üzere kullanıldığından bahseden Bayhan, “Bu kategorizasyon aydını bir anlamda toplumdan soyutlayıp, hâkim olan düşünce sistematiğinin içine hapseden bir kategoriye sokar. Bu yaklaşım işçi sınıfı içerisinde aydınları küçümseme eğilimini yaratmış olan bir yaklaşımdır. İşçi sınıfımız da aydınlara ne yazık ki kendisini bilmeyen, kendisinden uzak hatta kendisini küçük gördüğü kadar küçük gören bir tutumla da bakabilmektedir” derken bugün açısından da bu eğilimi işçi sınıfı içerisinde görebildiğimizi belirtti.

Tarihte özellikle işçi sınıfının mücadelelerinin toplumların yaşamına damgasını vurduğu tarihsel süreçlerde; işçi sınıfının aydınları, aydınların da işçi sınıfını örgütlü bir mücadele içerisinde benimseyip bağrına bastığı çok örnek olduğunu belirten Bayhan, “Sennur Sezer, kendisi de bir tersane işçisi olarak yetişmiş bir aydın ve hayatını örgütlü mücadeleye, sosyalizm mücadelesine adamış işçi bir kadındır. Bu da çok kıymetlidir. İşçi sınıfı mücadelesi ile aydınlar arasındaki, burjuvazinin yarattığı veya geçmişten alınan geleneksel kültürlerden, inançlardan alınan karşılıklı birbirini küçümseme ve birbirine yabancılaşmış yaklaşımları yenip onun yerine kenetlenmiş ortak bir mücadelenin unsurları haline gelmiş örnekleri sıralayabiliriz. Enver Gökçe, Orhan Kemal, Adnan Özyalçıner de onlardandır. Hepsinde emeği; emeğe, işçi sınıfına bağlılığı görürüz.” dedi.

“AYDINI OLMAYAN BİR İŞÇİ SINIFI PARTİSİ, EKSİKTİR”

Emek Partisi’nin de kuruluş döneminde yola çıkarken Can Yücel’den Sunay Akın’a, Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Gülsüm Cengiz’e kadar; Türkiye’nin sevilen, işçi sınıfı merkezli bir aydınlanma mücadelesinde üretken olan aydınlarının yer aldığını belirten Bayhan, “İşçi sınıfının partisi bilimsel sosyalizmle işçi sınıfının birliğidir. Yani işçi sınıfının bilimsel dünya görüşü ile onun toplumsal, nesnel varlığının birliğidir. İşçi sınıfının komünist partisi, devrimci partisi bu demektir. Emek Partisi de işçi sınıfının devrimci komünist partisi olarak yoluna, saflarına, mücadelesine hep aydınlarla birlikte yürümek, devam etmek zorundadır. Hem kendi dünya görüşünün zenginleşmesi, güçlenmesi, daha güçlü savunulabilmesi açısından hem de işçi sınıfının eğitimi, aydınlanması ve mücadelesinin ilerletilmesi açısından hem de Türkiye’de aydınların kendi üretkenliklerinin işçi sınıfını merkez alarak sürdürmesi açısından, orada saf tutarak onun genç kuşakları içerisinde sempati uyandırması, benimsenmesi, ona öncülük etmek açısından. Aydını olmayan bir işçi sınıfı partisi, eksiktir” dedi.

İşçi sınıfının bugün yükselen mücadeleleri içerisindeki ihtiyaçları bakımından kendi tarihlerini, bugünlerini, kendi sınıflarının bilimini, kültürel mirasını, değerlerini öğrenebilmeleri; özgüvenle karşılarında olan sermaye sınıfının temsilcileriyle, onların yarattığı fikri egemenlikle daha etkili mücadele edebilmeleri için aydınların varlığına ihtiyacın önemi tartışılan etkinlikte “İşçi sınıfı; mücadeleden, eşitlikten, özgürlükten, sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya özleminden yana aydınların varlığına, onların mücadeleye katılımına ihtiyaç duyuyor.” diyen Bayhan kapitalizmin gelişmesiyle birlikte artık aydın; bir toplumsal kategori, toplumsal sınıf olarak değerlendirilmesinin kalmadığını; yüzlerce, binlerce aydının nesnel olarak işçileştiğini, üretimlerinin de meta olarak satıldığını ifade etti.

Bayhan, “Türkiye’de artık kol emeği ile kafa emeğinin üretimdeki pozisyonu açısından en az kol emeği kadar kafa emeğinin geliştiği ve buradan üretime katılan aydın bir proleter ordusu olan bir toplum da oluyoruz.” derken işçi sınıfı mücadelesi ile aydınların mücadelesini karşılıklı iki ayrı gücün bir ilişkisi değil; hem kendi mücadelesini ilerletecek dayanaklar oluşturabilen ama aynı zamanda işçi sınıfının bir parçası olduğunu kabul etmesi gereken bir süreçten geçildiğinin altını çizdi.

Etkinlikte katılımcıların da katkılarıyla bilimin, akademinin topluma yabancılaşması ya da düşmanlaşması; aydınların işçi sınıfından uzaklaşma nedenleri de tartışıldı. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İçişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuşan Karaca: Her gün can korkusuyla yaşayan hiçbir kadın size hakkını helal etmiyor

SONRAKİ HABER

İYİP'li Çömez, çocuk bakım evlerindeki işkenceyi gündeme getirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa