Savunma sanayi işçileri: Takdir karın doyurmuyor
F4 Phantom II uçaklarının envantere girişinin 50. yıl dönümünde savunma sanayisi işçilerine takdir belgesi verdi. Savunma sanayi işçilerinin yanıtı ise, "Beni methetme kardeşim bana paramı ver." oldu.
Fotoğraf: AA
Hilal TOK
İstanbul
Çocukluğumuzun, gençliğimizin kült filmlerinden Vizontele’de Cem Yılmaz’ın canlandırdığı Fikri karakteri, para istemek için girdiği belediye başkanının odasından kovulduktan sonra dışarıda bekleyen katibe nasıl eli boş döndüğünü anlatırken, “Neymiş, benim babamın katırları kimsede yokmuş da ben şöyle asilmişim de. Beni methetme kardeşim bana para ver” diyordu. Bugün her fırsatta iktidar tarafından övülen savunma sanayisinin, savunma işçilerinin de söylediği söz bu: “Beni methetme kardeşim bana paramı ver.”
F4 Phantom II uçaklarının envantere girişinin 50. yıl dönümünde Eskişehir 1. Ana Jet Üs Komutanlığında düzenlenen törende Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu, savaş uçaklarının tüm bakım ve onarımı sürdüren emekçilere teşekkür ettikten sonra 1. Hava Bakım Fabrika Müdürlüğüne bağlı boya fabrikasında çalışan savunma sanayisi işçilerine takdir belgesi verdi.
Ancak takdir belgeleri, övgüler, aylardır insanca yaşanacak ücret talepleriyle seslerini duyurmaya çalışan işçiler tarafından çok da karşılık bulmuyor artık. Verilen takdir belgelerinin ardından konuşan işçilerden biri, “Bedava işçiyi takdirle, tebrikle kandır” diye sitem ederken bir başka işçi de “Törenlerde biraz bizim yoksulluk sınırının altında olduğumuzdan bahsedin, takdir belgesi ile karın doymuyor” diyor. “Bedava tebrik ve takdir belgesi ne güzel iş ya, gerçek tebrik ve takdir insanları açlık sınırında bırakmak değildir” diyen bir başka işçi karşısında Vizontele’nin meşhur sözünü hatırlatıyor: “Beni methetme kardeşim bana paramı ver...”
Harb-İş üyesi işçilerden bir başkası, tebrik değil talep ettikleri zammın karşılanmasını istiyor, “Tebriği sonra versinler, önce acilen zam.”
İŞÇİLERDEN TÜRK-İŞ’E: NİYE DURDUNUZ?
Öte yandan kamu sözleşmeleri yaklaşırken ne kamu işçilerinin üyesi olduğu sendikalardan ne de bir hafta önce Başkanlar Kurulunu toplayan Türk-İş’ten ses çıktı. Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’le birlikte, vergide adalet talebiyle Meclisi ‘Ziyaret etti’, ortak bir açıklama yaptı. Ücretleri yoksulluk sınırının yarısını bile bulmayan kamu işçilerinin sendikacılardan bir beklentisi olmasa da öfkeleri sıcak. Türk-İş, 20 Ekim’deki Ankara mitinginin ardından eylem programına son verirken, kamu işçileri ise taleplerinin karşılanması için mücadelenin devam etmesi çağrısını yineliyor. Aksi takdirde ellerinin zayıflayacağının farkında olan işçiler bunun sözleşme masasında aleyhlerine işleyeceğini söylüyor.
“Şimdi vergide adalet talebiyle Meclise gidiyorlar ama sonuç alınmayacağı ortada, sonuç alınmadığı takdirde eylemlere geri dönülmeli” diyen savunma sanayisi işçileri şunları söylüyor: “Her zaman sahada olunmalı, bu işçinin hakkı alınmalı artık. Gırtlağa kadar bankalara borçluyuz. Bu gidişle yine düşük zam yapıp konuyu kapatıp, davul zurnayla kutlayacaklar. Bu Harb-İş’in son şansı. ‘Biz istedik, Türk-İş almadı’ gibi bahanelere de artık karnımız tok. Savunma işçilerinin kayıplarını yazmaya sayfalar yetmez. Şimdi bize TİS anketleri gönderdiler. Sorular yıllardır aynı, hiçbir halta yaramadığı ortada, cesaret edip isteyemiyorlar yazdıklarımızı. Kağıt israfından başka şey de olmuyor böylelikle. Yüzde 150 zam alamazlarsa karşımıza çıkmasınlar. İşçiyi perişan ettiler. Miting yapıldı, ee? Sonra bıraktılar. Talepler kabul mü edildi ki bırakıyorlar eylemleri? Yine aç, yine sefil, yine yoksuluz. Eylem yapmayan sendika sendika değildir. İcraat lazım. İşçinin yumruğu başlarına inmeden akıllanmayacaklar.”
Demiryol-İş üyesi bir işçi de mitingin ardından sürecin sessizlikle geçirilmesine tepkili: “Şimdi Meclisi turluyorlar, vergi için. Üç konfederasyon vergi için yan yana gelebiliyor ama insanca yaşanacak bir ücret için bir eylem, miting düzenleyemiyor. Rahat olan, kolay olan, işlerine gelen neyse onu seçiyorlar. Ankara mitinginden sonra Başkanlar Kurulu yapıldı, biz doğru dürüst gündem bile olmadık. Mitingin ne kadar güzel geçtiğini konuşmuşlar anladığım. Nostaljide kalmasın, nostalji de yapılmasın. İşçi hakkını alana kadar bu eylemler, mitingler, saha tepkileri sürmeli ki sözleşme masasına oturduğumuzda elimiz güçlü olsun. Şimdi bu halde masaya oturduğumuzda, ‘Yaptılar da ne oldu, susup oturdular’ diye bakmayacaklar mı? O zaman kozları elimize almak gerekir” dedi.
ÜÇ KONFEDERASYON MECLİSİ ZİYARET ETMİŞTİ
TÜRK-İŞ, Hak-İş ve DİSK başkanları vergide adalet talebiyle hafta başında Mecliste partileri ziyaret etmişti. Asgari ücretin 17 bin lira olduğu, açlık sınırının 20 bin lirayı, yoksulluk sınırının 65 bin lirayı geçtiği dönemde yapılan ziyaret sonrası üç konfederasyon başkanı yaptıkları açıklamalarda, vergi adaletsizliğinin sürdüğünü, asgari ücretle geçinmenin mümkün olmadığını, emekçilerin giderek yoksullaştığını vurguladı. Üç konfederasyonun bu süreçte ortak bir mücadele hattı izleyip izlemeyeceği ise bilinmiyor.