Tulumunu al gel
Çayırhan’ da maden işçilerinin kazanması halinde yalnızca özelleştirme uygulamalarına değil aynı zamanda iktidarın kemer sıkma programına da güçlü bir madenci kazması vurulmuş olacak.
Fotoğraf: ANKA
Satı BURUNUCU
Ankara’da Çayırhan Termik Santrali ve Linyit Madenini kapsayan tesisin özelleştirilmesine karşı direnen madenciler, özelleştirmeye ve özelleştirme sonrası madenlerde kurulan Soma düzenine yabancı değil. Çayırhan, Beypazarı ve Nallıhan’da oturan yüzlerce maden işçisi Eskişehir Mihalıççık’ta kurulu Doruk Madencilik’te çalışıyor. Mihalıççık’ın özelleştirilmesi sonrası ödenmeyen alacaklar, uzun saatler süren yer altı çalışması ve iş cinayetleri Çayırhan işçileriyle sohbetlerin konusu.
Özelleştirmeyi öğreten bir diğer deneyim ise tesisi 2000-2020 yılları arası, tesisi işleten Ciner Grup dönemi. Bize bu süreci aktaranlar daha çok emekli olduğu halde arkadaşlarıyla dayanışmaya gelen önceki kuşak işçiler oluyor. Bu dönemde koşulların çok ağır olduğunu, işçi kıyımı ve alacakların ödenmemesi nedeniyle neredeyse dava açmayan tek işçi kalmadığını anlatıyorlar. Bu döneme ait en önemli mücadele ise 2014 yılı sözleşme dönemi. Madenciler grev kararı alıyor ama AKP iktidarı “milli güvenlik ve halk sağlığını tehdit” iddiasıyla yasaklıyor. Madenciler hakları için fiili olarak greve çıkıyor. Ciner de maden bölgesine afişler asarak grevin yasa dışı olduğunu ileri sürüyor. Hem yasağa hem afişlere öfke halen taze.
İşçiler Soma düzenini tanıyor ve Çayırhan’da ilk özelleştirmenin yapıldığı 2000 yılında özelleştirmeyi iptal ettirecek bir mücadele ortaya koyabilmiş olsalardı bugünkü sürecin yaşanmayacağını ifade ediyorlar. 2020 yılında işletme süresi biten Ciner’den yeniden kamuya geçen tesisin yenilenmesi, lojmanların arazilerin ve lojmanların satışı… Açık yağma olduğu da tüm işçilerin dilinde.
Söz direnişin nasıl başladığına geliyor. Eylem kararını nasıl aldıklarını ve ocağa nasıl kapandıklarını soruyoruz. Cevapları 20 Kasım sabahı sendikadan gelen tek bir duyuru ile ocağa indikleri ve üretimi durdurdukları biçiminde oluyor. Sabah saat 07.00’de “İş kıyafetini/tulumunu al gel” mesajı ile vardiyadan çıkmak üzere olan işçilerle vardiyaya yeni gelen işçilerin birlikte ocağa indiklerini ve üretimi durdurduklarını öğreniyoruz.
Aileler ise madencilerden de çok sonra öğrenmiş eylemin başladığını. Çoğunluğu maden işçilerinin eşi, kızı, kardeşi olan dayanışmaya gelmiş kadınların içinde hamileler, hastalar, kucağında bebeği olanlar var. Sendikanın bir mesajı ile madene kapanan işçilerin eşleri de “Akşam eşim gelmeyince aradım biz grevdeyiz” dedi ya da “Televizyonda haberlerden öğrendim” diyorlar. Kendilerine uzatılan mikrofonlara kısa ve net konuşuyor kadınlar. Hadi hadi usulü çalışma, meslek hastalıkları, iş cinayetleri, taşeronlaştırma… Hepsini biliyorlar ve “Kaç kuşaktır madenci aileleriyiz, olacakları iyi biliyoruz özelleştirme istemiyoruz” diyorlar. Önceden hazırlığı yapılmasa da bir mesajla böylesi bir mücadelenin hayata geçiriliyor olmasının, ailelerin endişe değil kararlılıkla madencilerin yanında olmasının arkasında da işte bu özelleştirmeye duyulan öfke var.
Çayırhan maden işçileri işlerini, ekmeklerini, lojmanlarını, sendikal örgütlülüklerini korumanın yanı sıra, topraklarını, ülkenin bağımsızlığını, iktidarın enerji politikalarını, yağmayı talanı ve yandaşlara peşkeşi de tartışıyor. Madencilerin grevinin 2. gününde Çayırhan Termik Santralindeki Tes-İş üyesi enerji işçilerinin de oturma eylemine başlaması, yapılan ziyaretler, açıklamalar onlara güç veriyor.
Madeni ve santrali 4 Aralık’ta yapılacak ihalede kimin alacağı sohbetlerinde “Yabancılar da varmış ama 20’ye yakın teklif verenler arasında Çelikler, Cinerler, Cengiz, Kolin, Kanyon vb. beşli çete şirketleri de var” diyorlar ve iktidarla maden tekelleri arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekiyorlar.
ÖZELLEŞTİRMEYİ DURDURMAK İÇİN…
En çok nasıl kazanım elde edecekleri, ülkenin işçi sınıfının dayanışmasının önemi, sıkışmış iktidarın tüm kaynakları tükettiği tartışmaları “Nasıl değiştireceğiz?” sorusunu da düşünmeye itiyor işçileri. “Biz kararlıyız” diyor işçiler, “Özelleştirmeyi durdurmak için ailelerimizle birlikte gerekirse Zonguldak maden işçileri gibi Ankara’ya yürürüz. Ankara dediğiniz bizim aşamayacağımız yol değil.”
Bir komitenin olmadığı maden işçileriyle komitenin önemi, geçmiş deneyimler ve kazanımlar üzerinden konuşurken anlıyoruz ki bir mesajla üretimi durdurup madene inen Çayırhan maden işçileri mücadelenin ihale şartnamesine “İşçilerin alacakları, lojmanların satışının durdurulması, sendikal örgütlülüğün devamı” maddelerinin eklemesine sıkıştırılmasını istemiyor.
“Çayırhan’da tüm şube başkanlarını toplamış olan T. Maden-İş Sendikası örgütlü olduğu bütün iş yerlerinden cevap verecek mi? Tes-İş 4 Aralık’ta ihaleye çıkacak santraller için bütün iş yerlerinde eyleme geçecek mi? Dayanışma büyüyecek mi?” Bunlar işçilerin gelişme görmek istedikleri başlıca konular.
Çayırhan’ da maden işçilerinin kazanması halinde yalnızca madenlerin ve termik santrallerin özelleştirilmesi uygulamalarına değil aynı zamanda iktidarın kemer sıkma olarak da bilinen orta vadeli programına da güçlü bir madenci kazması vurulmuş olacak. Sürecin sonunu da başta T. Maden-İş ve Tes-İş sendikalarının örgütlü olduğu tüm iş yerleri olmak üzere Türkiye işçi sınıfının eylem ve mücadelesi, sınıf dayanışması ve Çayırhan işçilerinin kuracağı komitelerle kendi grevini yönetme iradesini göstermesi tayin edecek.
DİRENİŞ NÖBET DEĞİŞİMİYLE SÜRÜYOR
Çayırhan Termik Santrali ve Maden İşletmesi işçileri, santral ve madenin özelleştirme ihalesine çıkartılmasının ardından başlattıkları eyleme dün de devam ediyor. Eyleme 300 metre derinlikteki maden ocağında ve madenin girişinde devam eden işçiler, dün saat 08.00’de vardiya değişim saatiyle maden ocağındaki nöbet değiştirildi. Gece vardiyasından maden nöbetini devralan sabah vardiyası işçileri eksi 300 metredeki maden ocağına indi.